10 Haziran 2024 Pazartesi

Süpürge ya da asa, işte bütün mesele bu!


Uzun zamandır Harry Potter maratonu yapmak istiyordum. Hem de gerçekten çok uzun zamandır... Bu planımı yürürlüğe koymaya çalıştığım birkaç emekleme denemem de olmadı diyemem tabii. Ancak ikinci kitaptan sonrasında araya kaynak yapan pek çok başka şey -misal başka kitapları okumam veya okuyamama sendromuna yakalanmam gibi *-* - oluyor ve ben seriye bir türlü devam edemiyordum. Ancak kararlıydım... O maraton mutlaka yapılacaktı! Uçarı kaçarı yoktu ve ben de dün ani bir kararla üçüncü kitaptan maratona uçup kaçtım. Neden mi üçüncü kitaptan başladım? Zaten ilk ikisini koşmuştum ha-ha-ha. Tamam komik değildi ve zaten nedeni de bu değil. Serinin ilk iki kitabı kuzenimdeydi ve umuyorum ki bu sevda onun da kanına işleyecek! Öhöm öhöm, neyse yani evde ilk iki kitap yoktu ben de maraton yapmasam da Harry Potter okumak istiyordum ve işte başladım. Orta yerden. Evet.

Olsun canım zaten ilk iki kitabı serinin diğer kitaplarından daha çok okumuştum (diğerlerini bir kez okudum, artistliğime bak). Bu nedenle de serinin diğer kitaplarından daha çok zaten onlara hakimdim. Potterhead olmak için seriyi üç beş yüz bin milyon baloncuk kez falan mı okumak lazım? Ben okuduğumda ortaokuldaydım da, o saylanmaz mı? Böyle geyik yapmayı nereden öğrendim? Neyse, Potterhead saylanır, yazım böyle kalacak düzgün yazim, 'sayılır' mıyım bilmiyorum ama Harry Potter evrenini severim. Hadi ama ben de bir cadıyım ve cadı olma hevesim de ilk kez Hogwarts'a gitme isteğimle başlamış olmalı (yalan). Öhöm öhöm, yani, şey... Biliyorsun işte mektubum talihsiz bir olaya kurban gitmeseydi şimdi başarılı bir seherbaz olabilirdim! Yok aman, biraz sıkıcı gibi... Ben Romanya'ya gidip ejderiya bakıcısı olacağım, yani işte olurdum-dum. İlla Romanya mı olmalıydı bu arada? İyi bir Potterhead değilim de unutt-

Senin binan ne? Ben seriyi okurken Gryffindor'a hep gıcık kapıyordum. (ve aşağıya Gryffindor'um yazan birileri çıkacaktır...) İzlerken kapmıyordum sanırım çünkü kendimi Hermione Granger ile özdeşleştirmiştim. Bir dakika... O da sanki ufaktan... Ay neyse sustum tum-tum, şimdi taşlanmayayım durduk yere. Her neyse! Hermione'yi severim ve küçükken ona özeniyordum sanırsam. Yine de, çocuk halimle bile (ki filmleri kitapları okumadan önce izlemiştim), binalara karşı ayrımcılık olduğunu anlamıştım. Bu nedenle de altın üçlü ve diğer tüm günün sonundaki kahramanlar Gryffindor'da olsalar ve aslında itiraf etmek gerekirse (ve kardeşimin de müthiş tespitleriyle - ki kendisinin benden çok daha iyi bir Potterhead olduğu su götürmez de getirmez de bir gerçektir), bende de tam bir Gryffindor -sözümona şşşş- harlaması (??) olsa da... Cümle fazla uzadı sanki... Neyse işte binam Ravenclaw, ahahahha. Nereden mi bu kanıya vardım? Bilimsel tespitlerle. Pottermore testim birkaç kez Ravenclaw çıkmıştı, yaaa.

Hem zaten bence seçmen şapka beni görse hatstall (beş dakikadan uzun düşünme anı) yaşayazabilirdi, zira hangi binayla uyumlu bir kişiliğim olduğunu ben bile bilmemekteyim (abart... Slytherin sinsiliği aman kurnazlığı ile Hufflepuff minnoşluğu bende yok muhtemelen). Ama, eminim ki, seçmen şapka da beni Gryffindor'a mı yoksa Ravenclaw'a mı yerleştireceğine dair bir süre düşünürdü. Sonra... Tam da ''Gryffindor!'' diye bağıracakken ben panikleyip ''Gryffindor olmaz, Gryffindor olmaz'' diye yalvarırdım ve o da ''Ravenclaw!'' derdi. Neden mi Gryffindor olmaz? Ben cadı olacağım da ondan sevgili okurcuğum, kahraman değil ahahhahah. Neyse öte yandan Siriuscuğumu da özledim sanırım bilmiyorum. Bu nedenle de aslında Azkaban Tutsağı'na başlamak beni duygudan duyguya sürükleyecek gibi hissediyorum. Sonra da peşine bir film patlatırım ooohohooo :'(

Bu muhtemelen bir maraton olmayacak. Zaten artık maraton yapma hevesim de kaçtı. Bazen sadece keyif almak için bir şeyleri yaparız. Hadi ama Harry Potter okumak için de hedefimiz olmayıveriversin. Bu gece yıldızları izlerken de bunu düşünmüştüm. Harry Potter ve ona dair hedeflerimi değil tabii ki. Ki, tam da benim düşünebileceğim şeylerden biri bu, ahahahha- ha. -,- Neyse ama düşünmedim, sonra düşüneyim, beynim yazdı kenara hı-hı. İşte! Benim düşündüğüm şey, şey değil şeylerdi. Bir sürü bir sürü bir sürü bir ve sürü şey düşündüm ve tabii arka planda da müzik açmıştım. Aslında müziksiz de düşünebilirdim ama ben havaya gireyim diye müzikli düşünme yolunu seçtim. Pek çok sevdiğim şarkıyı dinledim. Çoğu güzeldi, geri kalanlar çok güzeldi. Arada meh'ler de vardı ama güzeldi yani. Neyse yine de üstümde alakasız bir duygusallık vardı. O kadar müzik dinlesem de aslında başımda da saçma sapan bir ağrı... İlaç içmeyi de hiç sevmem ve müzik dinlemeyi çok severim! Bu nedenle ufaktan sinirlendim ama müzik de dinledim. Bir noktada başımın ağrısı geçmiş, vallahi hiç hissetmedim. 

O noktadan az öncesinde yıldızları keşfettim! Bu tıpkı... Kristof Kolomb'un Amerika'ya gidip de Hindistan'ı bulduğunu sanması gibiydi. Bir şeyler keşfetmiştim, mesela o yıldızlar hep orada mıydı gibi, ama öte yandan... Çok fazla yıldız vardı ve hep o kadar çok mu vardı yoksa yeryüzünün ışığı mı kısılmıştı da gökyüzünün ışığı parlamıştı emin değilim ama şundan eminim ki, yine kısa bir vaoov anı yaşadım ve rahatladım. Sonra bunun üstüne bir şarkı açıldı. Yani müzik listelerimin birinde o varmış ve ben de ''seni seçtim Pikachu!'' yaparak tıkladım. Sonra hokus pokus oldu. Hiçbir şey düşünmeden o ritimlerle neşelendim. Yıldızları bile. Hayal kurmayı da, kurmamayı da; plan yapmayı da, yapmamayı da... Mantıklı olmayı da, mantıksız olmayı da. Olmak ya da dans etmek, işte bütün mesele buydu; olmamak diye bir şey zaten yoktu. Yaşam vardı ve şarkıdan bana, benden yerimde yaptığım manasız hareket ve sallanmalara ve oradan da belki beni izleyen yıldızlara uzanıyordu. Kendimi iyi hissettim.

Güzel bir hafta dilerim.

adios.

:)


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.

bonus müzik.




8 yorum:

  1. :):):) yıldızlara müziğe bağladın yani sonunda yine bak sen de murakamş oldun artık :) bu yazın saylanmaz daha komik yaaaz :) bu arada potter ingilizce ve çanak çömlek filan demek :) yani potterhead çömlek kafa oluyor veya çömlekçi :) ay gülmekten öleyazdım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müzik bilgim o kadar gelişmiş değil estağfurullah. :) Rowling'in terim ve isim uydurma olayına hayranım zaten ya. Yaratıcı şeyler var :) Başka yazılarda gülmek, yani görüşmek üzere :)

      Sil
  2. Ne hoş bir yazı olmuş, gülümseyerek okudum. 😃 Azkaban Tutsağı'nı ayrı severdim, filmini defalarca izledim. Seri çocukluğuma dair en güzel şeylerden biriydi. Hâlâ denk gelince izlerim. Kitaplarının hepsini okudum ama oradan buradan okumuştum, elimde çoğu yok.
    Binaları seçilirken insan bir düşünüyor ben hangisinde olurdum acaba diye. Tabii ben kızıl saçlı olduğumdan beni de Weasley sanardı seçmen şapka, hop Gryffindor'a. 😅

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederimm :) Evet filmlerini ben de baya izledim ve seriyi ilk okuduğumda izlediğimde büyülenmiştim :) Bence çoğu okurda, hele de çocuksa, baya etkisi olmuştur ki bugün bile büyük bir hayran kitlesi var.
      Kitapları kütüphaneden okumuştum, sonra ilk kitabı alarak toplamaya başladım ama orada kaldı. :) Bendeki ilk tasarımlardan, sayfaları daha beyaz olan. Sonra kardeşim seriyi çabuk çabuk topladı da son tasarımlı baskılardan aldı. Şimdi ondan okuyorum. :) Serideki bazı eşyaları da çok seviyorum ben ve önceden elimde olsun isterdim. Zaman döndürücü kolye gibi :)
      Ahahha, tatlıı :) Ya aslında güzel bina ama diğer binalar üvey evlat muamelesi gördüğünden bir tık garezim var :)

      Sil
  3. Benim de favorim Ravenclaw :) Bende tüm set yok. Jim Kay'in çizdiği resimli kitaplar var dört tane. Yazın okuması keyifli olur aslında :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çizimli kitaplar çok hoş gerçekten. Tam koleksiyonluk. Bizde ana kitapların çizimlisi yok ama Sihir Tarihi var ek kitaplardan. Bugün tam o da aklımdan geçmişti. Bence de yazın okuması güzel olacak, ki zaten maraton fikri ara ara aklıma düşer dediğim gibi. Ama çok sıcak, bazen hiçbir şey okumayı istemiyorum :(

      Sil
    2. Evet sıcaklar başladı. Yaz kitabı kış kitabı diye ayrılıyor mu bilmiyorum ama :) yazın her kitabı ben okuyamıyorum. Agatha Christie, deneme kitapları.. Biraz daha eğlenceli olan şeyler sanırım. Ve yine bu yüzden çok sıcak ülkelerdeki çalışma oranının düşüklüğünü anlayabiliyorum bazen, sadece tembellikten değil muhtemelen çalışkan olmamaları.
      Sıcak hava etkiliyor bizi oldukça.

      Sil
    3. Ben elime geçeni okurum genelde ama yazın insan düşüncelerini toplayamıyor bazen, o yüzden daha hafif kitaplar daha iyi oluyor aslında ki çoğu kişi de böyle yapıyordur yani :) Sıcak hava vücudu da zihni de etkiliyor gerçekten. Bir de ultra bir sıcak var sanki, daha haziranda... Bana tek artısı (sıcak diye -,-) sabah kendiliğinden erken kalıyorum :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.