17 Haziran 2024 Pazartesi

İki Kolunu Açsan Kocaman Parlayan Şeyler.


Geçtiğimiz hafta hava çok sıcak, sıcak, sıcak ve bundan arta kalan zamanlarda, sıcak demiş miydim, ve durgundu. Canım çok şey yapmak istiyordu ama hava bana pek de yardımcı olmadı. Gerçekten verimsiz bir haftaydı, sinirlendim! Şaka yaptım, aslında sinirlenmedim ama bu hissin adını da koyamıyorum. Bu noktada sinirlenebilirim gibi hissetmiştim. Cümlenin ortasına çıkıp tiyatral kelimelerle kendimden geçmek için uygun bir an gibiydi. Ancak yapamıyorum, gülme geliyor. Bazen bazı hislerimi tanımlayamıyorum. Aynı anda çok fazla şey mi hissediyorum acaba? Yoksa, tek bir his pek çok başka tek bir hissin toplamından mı ibarettir?

Bir gece... Yıldızlarla yan yana olduğumu düşünmüştüm!

Bir gece, yıldızlarla bütün olduğumu...

Bir gece zeminin sert olduğunu-

Bu gece, sevdiğim şarkıların akustik versiyonlarını sevdiğimi... düşünmüştüm?

Kendim hakkında neden çok az şey biliyorum acaba? Bildiklerim mi değişiyor, yoksa değişecek kadar şey zaten yok mu? Bu ikinci yazdığım saçma geldi neyse. Ancak bazen bazı şeyler sadece saçmadır ve saçma cevaplar da cevaptır ve daha da beteri, saçma cevaplar beni eğlendirir ahahha, işte kendim hakkında bir gerçek. Tam da kendim hakkında bildiğim tek şeyin basit bir insan olduğum olduğunu söyleyecektim ki bir çeşit paradoksun ortasında kaldım. -İlginç bir an- Yine de paradoksları çözmeyi sevmiyorum çünkü onlar çözülmezler! Yaaa... -keşfettiğim bir şey-

Geçtiğimiz hafta anlık bir istekle kitap alışverişi yaptım. Bir arkadaşımla görüşme ihtimalimize karşı ona bir şiir kitabı aldım. Evet, Didem Madak'tan. Grapon Kağıtları. Onu okumayı herkes sever. Kendime de iki tane şiir, iki tane sanat tarihi türünde kitap alıvermişim bu arada. Tamam! İtiraf ediyorum, aslında kendim için almak istediğim şiir kitaplarına kılıf olsun diye hediye bir kitap alsam güzel olur diye düşünmüştüm. Tek nedeni bu olmasa da, ilk neden buydu. Kendime aldığım kitaplar Birhan Keskin'den Y'ol ve Ba kitapları ile Celil Sadık'ın Uygarlığın Ayak İzleri serisinden Batı Resminde Aşk ve Bazı Küçük Felaketler ve Batı Resminde Korku #1 - Şeytanlar ve Cadılar. Daha evvel serinin ilk kitabı olan Rönesans'tan Barok Dönem'e Sanat Dehaları'nı okumuş ve beğenmiştim (blogta (tık tık :) yorumu var, rek-lam-lar). Ancak bunun bir serinin başlangıcı olduğunu bilmiyordum. Serinin son kitabı olan Şeytanlar ve Cadılar ile haberdar oldum. Ben aslında üçüncü ve beşinci kitapları aldım ama zaten yazar kitapların içindeki eserleri ayrı ayrı açıklıyor. Ben de konu başlıklarını beğendiğim kitapları aldım. İkinci ve dördüncü kitaplar başka bahara. Mesela sonbahar iyi olur sanki.

Mevsimler geçiyor değil mi? Mevsimler geçiyor... Mevsimler geçerkeeenn, temmuz gelir giderkeennn... Ay erken oldu pardon. -devam edelim- İşte, mevsimler geçiyor. Zaman geçiyor sonuçta, falan. Kışla başlıyoruz ama ne ilginçtir ki umut ediyoruz. Yeni yeni şeylerin açabileceğini umut ederek yeni bir yıla başlıyoruz. Yeni yıla girerken bir yıldız görmüştüm. Kutup yıldızını. Bunu şans olarak yorumlamıştım. Sanki o yıldız bana gülümsemiş gibiydi, kocaman parlayarak. Yıldızları izlemeyi bu yüzden seviyorum sanırım. Tabi ki tek neden bu değildir ama bu kadar sevmemin nedeni bu diye düşünüyorum. Kocaman parlamaları. En büyüğünden en küçüğüne kadar. 

Sen neyi seviyorsun, kocamaaan parlayan? Böyle... iki kolunu açsan, o iki kolunun arasına dolacak kadar. Kitaplar? Notalar? Bir kase dondurm- bu olmadı, hımm... Birisi, bir şey... Kendin? Veya bir his ya da fikir...

Aslında bir önceki yazımda kutladım ama hangi yazıma misafirsin bilmiyorum. İyi bayramlar sevgili okur.

Veee, tabii ki, güzel bir hafta dilerim!

:)


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.


Rüzgarın Gelini (1914), Oskar Kokoschka (eseri).
Batı Resminde Aşk ve Bazı Küçük Felaketler, Celil Sadık (kitabından).



12 yorum:

  1. bu oskar çok kokoşka :) iyi payramlar :) bu sıcakta işte insan ne düşüneceğini çaçırıyor :) yaz sıcakları sanatla daha kolay geçer :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahah :) İyi bayramlar :) Evet olabilir :) <3

      Sil
  2. "Kendim hakkında neden çok az şey biliyorum acaba?" ile başlayan paragrafı 3-4 kez okudum sanırım. Sonrasında aklımda deli sorular :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz beni nedense gülümsetti. Sanırım, yazdığım bir şeyde onu okuyan birinin kendinden bir parça görebilmesi beni mutlu etti biraz. Teşekkür ederim yorumunuz için. :)

      Sil
    2. Blogu bu yüzden çok seviyorum. Herkes, paylaştıklarıyla içinden gelenlerle başkasına birşey katıyor, ilham oluyor keşifler ve farklı bir bakış açısı sunuyor..

      Sil
    3. Evet benim de bloğu sevme ve istikrarlı bir şekilde yazma motivasyonumu koruma sebebim bu. Kendi yazılarımdan bile ilham bulurum :)

      Sil
  3. Birhan Keskin Şiirlerini görüyorum İnstagram hikayelerinde :) Sayende öğrendim bu şairi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet sevdiğim bir şair :) Aslında ben de kendisini bundan daha evvelce blog aleminde keşfetmiştim. Şiir falı bakmayı çok severim. :) Rastgele bir sayfa açarım ve yazan şiiri okurum. Birhan Keskin'in okuduğum tüm şiirleri hislerime nokta atışı tercüman olur.

      Sil
  4. Resimle ilgili kitapları seviyorum. Bir bakalım nasıllarmış bunlar da:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Açıklayıcı bir dille yapılmış anlatımlar. Aslında kitapları en çok da bu yüzden seviyorum. Anlamak için illa deriinnn bilgiler gerekmiyor, zaten yazar kısa ama derli toplu açıklıyor. Bir de baskısı güzel. Resim ve açıklamalar yan yana, önerebileceğim bir seri. Bu da reklam gibi oldu ama yeri gelmişken yazarın youtube ve ınstagram hesaplarını da önereyim. Sanatla ilgili güzel paylaşımları var.

      Sil
  5. Çok hızlı bir şekilde Temmuz'a geçmiyor muyuz :)

    YanıtlaSil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.