1 Haziran 2024 Cumartesi

Küçük Ağaç'ın Eğitimi (Forrest Carter) | Kitap Yorumu

Yazar: Forrest Carter, Çevirmen: Şen Süer,
Yayınevi: Say Yayınları

Bazı kitapların güzel olduğunu daha eline aldığın ilk anda anlıyorsun. Buna rağmen sohbetin açılması için biraz oturman ve pek tabii okuman gerekiyor. Küçük Ağaç'ın Eğitimi bir süredir okumak istediğim bir kitaptı. Bahsi geçen süre de uzun bir süreydi sanırım pek anımsamıyorum; ancak kitabı raflarda gördüğüm an çok sevindiğimi net olarak söyleyebilirim. Bazen bazı kitapları gerek kütüphane, gerekse kitapçı (ki bu artık pek sık olmuyor malum yandığı için kalmayan cepler) raflarında gördüğümde fiziksel olarak da hoplamak suretiyle tepkiler verdiğim heyecan halleri yaşıyorum.

Kitap, Çeroki isimli bir Kızılderili kabilesinden olan Küçük Ağaç isimli bir çocuğun anne ve babasının ölümünden sonra büyükanne ve büyükbabasıyla birlikte yaşamaya başlaması ve akabinde başından geçenleri anlatıyor. Ana karakteri bir çocuk olan kurgularda ben hep normalin iki katı etkilenirim. Bir de üstüne bu ana karakter çocuk kahramanımız kurgumuzun anlatıcısıysa... İşte o kitap etkileyici olmak için çok yüksek bir potansiyele sahiptir benim gözümde.

Kitabın farklı bir dili var. Çünkü kitap, Küçük Ağaç'ın anlatımından yazılmış. Tıpkı bir çocuk gibi heyecanla anlatıyor bize olayları kelimeler. Büyük bir heyecan, sonsuz bir merak ve hüzün ile sevincin iç içe geçtiği o nerede görsek kalbimize çarpan tuhaf hisle anlatıyor. Kitap aynı zamanda otobiyografik bir roman. Yani bahsi geçen Küçük Ağaç, yazarın kendisi. Bir zamanlar gerçekten yaşanmış veya büyük oranda yaşanmış olayları okumak ise ayrıca etkileyici tabii. Ama bu kitabı benim için asıl etkileyici yapan ne biliyor musun: Küçük Ağaç'ın eğitimi.

Küçük Ağaç henüz altı yaşında bir çocuk. Büyükannesi safkan ve büyükbabası melez bir Kızılderili. Kızılderili kültürü benim onları gördüğüm ilk andan, yani çocukluğumdan, beri ilgimi çekmiştir. Doğayla olan iletişimleri, kendilerini dünyanın hakimi sanmak yerine evrenin bir parçası olduklarını bilecek bilgelikleri, var olan her şeye duydukları saygı... (ki bunları büyüdüğümde düşünmeye başlayabildim). Küçük Ağaç hiç bir kurumda formal eğitim almıyor. Çünkü o bir ''yerli.'' Bunun anlamı ikinci sınıf vatandaş olmaktan bile kötü. Çocuk Esirgeme Kurumu'nda geçirdiği günlerde ötekileştiriliyor ve aşağılanıyor, tabi ki büyükler tarafından... Sonra yeniden o çok sevdiği kandaşlarının yanına, dağlara, dönüyor. Yazar da hayatı boyunca hiç formal eğitim (okul eğitimi) almamış ve fiziksel güç gerektiren pek çok ağır işte çalışmak zorunda kalmış. Ancak orta yaşlarındayken ilk kitabı basılmış. En ünlü kitabı da bu çocukluğunu anlattığı romanıymış.

Kitapta beni en çok etkileyen kısım dediğim gibi, Küçük Ağaç'ın heyecanla anlattıklarını okurken hissettiklerim ve farkında bile olmadan zihnimde açığa çıkan o çok önemli şeyler. Bir gün doğumunun her gün yeniden ve yeniden yükselişinin eşsizliği, doğadaki her canlıya saygı duymak ve onların değerli olduğunu hissettirmek (Küçük Ağaç'ın iyi koku alamayan yaşlı köpeklerinin işe yarayacak başka özellikleri olduğunu ona göstermeleri gibi), yalnızca beslenme gibi temel ihtiyaçlar için avlanmak ve bunu yaparken de en güçsüz olanı seçmek (buna ''gidişat'' diyor büyükbaba; en zayıf geyiği seçersen, geyik güçlenir), beden aklı ve ruh aklı olmak üzere iki aklımızın olması... ve dahası birçok şey. Büyükanne ve büyükbaba Küçük Ağaç'ı hep bir birey olarak görüyorlar. Onun da bir bilinci olduğunu ve bu bilincin dünyayı değerlendirişinin önemli olduğunu biliyorlar. Ona ve biz okurlara sevgiyi, saygıyı, kendini ve diğerlerini bilmeyi, yaparak yaşayarak öğrenme yoluyla gösteriyorlar.

Hoşça ve kitaplarla kalın.



ALINTILAR

Yumuşak bir şekilde, "Gidişat böyle," dedi. "Yalnızca gereksinim duyduklarını al. Geyik alıyorsan, en iyisini alma. En küçük ve en yavaş olanını seç, o zaman geyik daha güçlü olur ve her zaman sana et verir. Pa-koh (panter) bunu bilir. Sen de bilmelisin." (Sayfa 17)


''Onlara göre sevgi ve anlayış aynı şeydi. Büyükanne, anlayamadığı bir şeyi sevemeyeceğini söyledi.'' (Sayfa 52)


''Büyükanne doğru yaptığımı söyledi çünkü iyi bir şeyle karşılaştığın zaman, yapman gereken ilk şey bulabildiğin insanla onu paylaşmaktır; bu şekilde iyilik öyle bir yayılır ki nereye gittiğini bilemezsiniz. Ki bu da doğrudur.'' (Sayfa 74)


Büyükanne dedi ki: "Ruh aklı bütün diğer kaslar gibidir. Kullandığın zaman büyür ve güçlenir. Böyle olabilmesinin tek yolunun onu anlamak için kullanmak gerekir. Ama beden aklınla açgözlü ve benzeri olmaktan kurtulana kadar ona kapıyı açamazsın. Açtığın zaman anlayış gelişmeye başlar ve ne kadar anlamaya çalışırsan, ruh aklı o kadar büyür." (Sayfa 78)


Kendimi kötü ve boş hissediyordum. Büyükbaba dedi ki neler hissettiğimi biliyormuş, çünkü kendisi de aynı şeyleri hissediyormuş. Büyükbaba, sevip de kaybettiğin her şey sana bu duyguyu verir, deyip ekledi: "Bundan kurtulmanın tek yolu hiçbir şeyi sevmemektir ki bu daha da kötüdür çünkü o zaman sürekli boşluk hissedersin." (Sayfa 99)


Yemek yerken Büyükbaba bana baktı ve dedi ki "Görüyorsun, Küçük Ağaç, öğrenmenin yapmaktan başka yolu yok. Senin buzağıyı almanı engelleseydim, her zaman bir buzağın olması gerektiğini düşünecektin. Sana satın almanı söyleseydim, öldüğü için beni suçlayacaktın. Yaşam içinde öğrenmek zorundasın." (Sayfa 111)


''Büyükbaba dedi ki ağaçları yok etmek yerine onlarla birlikte yaşarsan ağaçlar seni beslermiş.'' (Sayfa 130)


''Bir üveyiği duyduğun zaman, bu birinin seni sevdiği ve bunu sana söylemek için üveyiği gönderdiği anlamına gelir.'' (Sayfa 133)


"Bir adama kendi başına yapmasını öğretirsen, o zaman adam iyi olur. Oysa yalnızca bir şey verip hiçbir şey öğretmezsen, o zaman adama geri kalan yaşamı boyunca, sürekli veriyor olursun." Büyükbaba dedi ki, "O adama yanlış hizmet yapmış olursun, çünkü sana bağımlı olursa, o zaman onun kişiliğini de alır ve çalarsın." Büyükbaba dedi ki bazı insanlar yalnızca sürekli vermeyi severmiş, çünkü bu onları kibirli, verdiği kişiden daha iyi kılarmış. Yapmaları gereken tek şeyin, kişiye kendisine bağımlı olmamasını sağlayacak küçük bir şey öğretmek olduğu halde... (Sayfa 193)


Dedi ki eğitim iki parçalı bir meseleymiş. Bir parçası teknikmiş ki işinde nasıl ilerleyeceğin anlamına gelirmiş bu. Dedi ki eğitimin bu ucu daha modern olmaktan yanaymış. Ama, dedi, diğer parçaya sıkı sıkı yapışsan ve değiştirmesen iyi olurmuş. Bu parçaya değer ver dedi. Bay Şarap dedi ki dürüst ve tutumlu olmaya, elinden geleni yapmaya ve başkalarını önemsemeye değer vermeyi öğrenmişsen, bu her şeyden daha önemliymiş. Dedi ki, "Bu değerleri öğrenmemişsen, teknik parçada ne kadar modern olursan ol, gene de hiç mi hiçbir yere varamazsın. Doğrusu şu ki bu değer vermeler olmadan ne kadar modern olursan, modern şeyleri kötülük, yakıp yıkma için kullanman mümkünden de ötedir." Ki bu doğruydu. (Sayfa 201)


''Artık ruhum acımıyordu. Rüzgârın, ağaçların, su kaynağının ve kuşların şarkısını hissederek yıkanıp temizlendim.'' (Sayfa 249)


''Dolu dolu yaşadık. Diğerlerinin de görmesi için sonbaharda yaprakların en kırmızısı, baharda en mavi yerli menekşe gibi şeyleri gösterirdik. Böylece hep birlikte tattık ve duyguyu paylaştık.'' (Sayfa 259)




10 yorum:

  1. Yazarın hayatından izler taşıması güzelmiş. Eğitici bir kitaba benziyor. Paylaşım için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğiticiliği bir yana içten bir kitap. Yani okura, az biraz da hisli biriyse, bilmediği bir şeyi söylemiyor aslında. Sadece hatırlatıyor. :)

      Sil
  2. Öğretmenlere önerilen kitaplar arasındaydı, form doldurduğum zamanlar okumuştum. Güzel kitap :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet internet yorumlarında da böyle bir şey görmüştüm ve bence de güzel bir seçim. Öğretmenlere bakış açısı verebilir. :)

      Sil
  3. böyle kitaplar bir de yani böyle yerlilerin kitapları hep ne güzel oluyor. bu kızılderililerle türkler akraba imiş galiba. türkler bering boğazından geçmiş abd ye :) türk soyadlı amerikalılar çok var :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet akraba olayını okumuştum bir yerlerde ve evet farklı kültürlere dair bir şeyler okumayı ben de severim :)

      Sil
  4. Uzun zaman önce okumuştum. Etkilendiğim, sevdiğim kitaplardan biri. Geçen badana nedeniyle tüm kitaplığı indirdiğimde gözüme çarptı. Yeniden okusam mı diye geçti aklımdan hatta...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üstünden zaman geçtikten sonra ben de tekrar okumak istiyorum bu kitabı. Acaba ikinci okuyuşumda ne düşünür, hissederim :) Farklı yaşlara farklı şeyleri gösterebilecek ve aslında bunun da ötesinde hissettirebilecek bir kitap bence.

      Sil
  5. Kitabın konusunu çok sevdim ve ilgimi çekti, bu tür kitapları severim. Sayfa 193'teki alıntıyı çok sevdim😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazı kitapları beğeniyorum, hatta çok beğeniyorum ama mesela herkese uymaz diye düşünüyor ve öneremiyorum. Ama bu kitap çoğu kişiye uyabilecek ve güzel bir kitap bence. :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.