21 Haziran 2024 Cuma

Dolunay.


Sevgili Dolunay. Bugün uzun bir gündü. Yılın en uzun günü! Sanki sen de biraz yorgundun. Normalde önümden hızla geçer giderdin. Sanki bir yere yetişmeye çalışır gibi. Doğru söyle... orada bir yerde, bir tavşan deliği mi var? Sanırım senin buna ihtiyacın yok. Kendin bir çeşit portal gibisin. Sana bakarken bazen sana bakamıyorum. Beni eğlendirdiğin aylarda sanki kocaman ve turuncuya aşık bir sarı oluyorsun. O gecelerde bir pinpon topu olup parmaklarımdan sekiyorsun. Bazense beyaza dargın bir sarı oluyorsun. Sanki, ikinizin sırtı birbirine dönükmüş de, kucaklaşamıyormuşsunuz gibi. Bir adım atsan, beyaz bir deliğe dönüşecekmişsiniz gibi. Bu seferki de böyle bir gece. Beni yutacak bir beyazlığa ramak kala parlıyorsun. Ne hissediyorsun? Neden konuşmuyorsun? Kalbim sırrını tutar biliyorsun.

Yine de inatçıyım. Yoksa pes eden mi? İçerisi sıcak, bunun farkındasın. Bu yüzden öylece duruyorsun. Gitmeden seni göreyim diye. Seni, göreyim diye... Tamam, ben de sana bakarım. Üzerindeki lekelerin çizdiği resmi seyrediyorum. Işığın gözlerimi yakıyor. Güneş'i hatırlatıyorsun böyle zamanlarda bana. Sanki onun selamını getirmişsin gibi oluyor. Oysa sen değil haber getirmek, kendini bile açmazsın. Sessizce karşımda oturman sinirime dokundu. Seni izlemeyecektim, izlemeyecektim işte. Tam bu anda gönlümü almak için ninja bir kedinin patilerinin arasından ışığını koşturdun. Beni güldürürsen seni izleyeceğimi sandın. Yanılmadın. 

Bana ne söyleyeceksen söyle diye bekledim. Sen de bekledin. Yorgun gibiydin. Yıldızlar bile bizi bekledi. Sanki her şey senin işbirlikçindi. Bense tek başımaydım. Beni gafil avlamıştın. Yine de biliyordun... merak edeceğimi. Çok güzeldin. Bu yüzden seni affettim. Bana haritandan bir yer gösterdin. Karmaşık koyuluğundan bir nokta. Bu, daha evvel görmediğim bir yerdi. Kalbimin tanımadığı bir yer. Bu nedenle başta anlayamadım. Burası neresi sevgili ay? Uçaklar geçerken, yıldızlar susarken bekledin. İnsanlar yürürken, kediler koşarken bekledin. Güneşin yükünü taşıyan bir gök cismi gibi. Güzelce parlayan bir gök cismi gibi.

Sanırım cırcır böcekleri ötüyor. Ne zaman geldiklerini bilemem. İlkbaharda mı? Kirazlar beyaz beyaz parlamaya başlarken onlar da serenata mı başlarlardı? Neden hatırlamıyorum? Ama cırlayan böcekleri duyduğum kesin. Ve sen, şimdi, bana cevap vermeden gittin. 

Ama ben duydum. Dinlemesem bile, söylemesen bile; duydum. Haritanda gösterdiğin yer. Sana oradan bakıyorum sevgili ay. 


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.






9 yorum:

  1. Bugün 21 Haziran yılın en uzun günü; Yeni gün başlayalı henüz birkaç saat olmuş. Hani bazen uykumuzun kaçtığı saatler vardır. Sanırım en uzun güne başlamadan gecenin de hakkını vermek isteğinden oldu bu kez. Sabahın bu saatinde hiç yorum yazmayan ben, çok içimden gelerek, yazmaya tutkun bir blog arkadaşıma yazmak istedim:
    Zaman ayırıp her gün yazabilmek ne güzel sevgili İlkay. Az önce bir davetsiz konuk gibi blog sayfalarında dolaştım. Güçlü kalemini, içten anlatımlarını, yalın anlatımını yeniden yeniden gözledim.
    Bir önceki blog yazına neden yorum bırakmadığıma üzüldüm. Gecikmiş bir kutlamayı kabul eder misin ? Kişisel cesaretini, az zamanda çok yol alışını, blog düzenini ve kararlılığını yürekten kutluyorum.
    Sen yaşlardayken tuttuğum günlükleri karıştırdım bu gece. Bloğunun sağ bölümündeki seçkin alıntılar gibi öyle çok kayıtlar almışım ki. Şiirler yazmışım onlarca... Ama göndermemişim hiçbir yere. Oysa Varlık Dergisi vardı hayranlıkla okuduğum. Bilgisayar dönemi henüz başlamamıştı, bloglardan haberim nasıl olsun !
    Sanırım uzun mektuplara alışık olanların yorumları da o yüzden uzun oluyor.
    Sen yaşta yazdığım kısa bir şiiri küçük bir hediye olarak iliştirsem kabul eder misin ?

    "Bütün çirkinlikleri yıkamak,
    Arınmak pisliklerden
    Yerine iyilikleri, güzellikleri
    Çağırmak istedim.
    Çöp arabası mı sandın dediler,
    Güldüler..."
    Makbule (Gültekin) Abalı

    Gün ağardı sevgili İlkay. Namaste!


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz ve iyi ki yazdınız. :)

      Öncelikle güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Bu benim için gerçekten çok kıymetli. Blog yazmak, genel kültür konuları bir yana, kişiliğimi oluşturmamda ve geliştirmemde de bende büyük etki yarattı. Yaza yaza en başta kendimin farkına vardım diyebilirim. Bunda tabi tam da ergenlik yıllarında bu işlerle uğraşmam etkiliydi muhtemelen. Sadece düşünce yazılarım da değil aslında, okuduklarımı izlediklerimi anlattığım yazılarda da kendi düşüncelerimin, daha da ötesinde dilimin farkına varıyordum. Şimdi her gün yazmamın sebebinin de aslında temelde bu olduğunu düşünüyorum. Evet belki başlangıçta içimi dökme ihtiyacım ön plandaydı ancak şimdi, yazdığım yazılardaki dile odaklanıyorum.

      Burada çok spontane, üstünde çok da durmadan yazıyorum itiraf etmek gerekirse ancak blog da aslında biraz böyle bir şey gibi geliyor bana. En azından kişisel bloglar. Kendimi anlatarak dilimi bulmayı ve böylece başka karakterleri belki, anlatabilmeyi, kendi dışıma çıkabilmeyi umuyorum.

      Bu güzel şiirinizi benimle ve bloğumla paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Yorumunuz beni mutlu etti.

      Sevgiler, namaste!
      :)

      Sil
  2. Çok güzel :) Yazıyı okuyunca fark ettim i21 i Haziran olduğunu. Geçen de konuştuk ya temmuz çabuk geldi diye, haziranı tamamen bitirdim ben galiba :) Dolunayı ben de çok büyülü bulurum. Işığının geceyi aydınlatabilmesini, yolumuzu görebilmeyi. Sanırım yine dolunayın ışığının gece görmek için kısmen yeterli geldiğini Poirot dizisinde görmüştüm. Kadın diyordu eve bırakmanıza gerek yok yürürüm, bugün dolunay var diye.
    Bunu yazarken de düşünüyorum şimdi aslında başkaları sayesinde bazı şeylerin farkına varabiliyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ay gerçekten çok hızlı geçti. En son bir kitap yorumu yazımda ''yaza son on'' dediğimi hatırlıyorum. Üstünden bir ay geçmiş, oysa taş çatlasın iki hafta öncesiydi derim. :)

      Dolunay zamanları, aslında onu bir anlığına bile gördüğümde, hisli olurdum. Bırakmam gereken şeyleri de hep dolunay vakitlerinde bırakırım veya bırakmam gerektiğini anlarım. Bu nedenle eskiden her dolunayda Dolunay başlıklı bir yazı yazardım. Belki yeniden yapmalıyım. Geçen ay da bu şekilde bir yazı yazmıştım. Bu ay da Ay beni yazmaya itti. :)

      Dolunayın yolu aydınlatması olayını ben de seviyorum. Edebiyatta da kendine yer bulmuş bir karakter veya arka plan Ay.

      Bence de başkaları sayesinde bazı şeylere dikkatimizi verebiliyoruz.

      Yorumunuz için teşekkür ederim. :)

      Sil
  3. Son günlerde ay büyük görünüyor yine, balkona çıktıkça gece gözüme takılıyor. :)) Artık ayı görünce aklıma anime karakteri Mitsuki geliyor. Çünkü o kendinde ışık olmadığını düşünüp güneşini arayan biri. Yüzü ışığa dönük olmalı ki o da ışığı yansıtabilsin, parlasın. Yoksa karanlıkta kalacaktır. Sonunda arkadaşı bir güneşe ihtiyacı olmadığını söyler. İnsanın kendini yeterince tanıyamaması, başka şeylere muhtaç olduğunu düşünmesi üzücü. Lafı uzattım biraz, yazmak istedim sadece. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana da büyükten ziyade parlak geliyor. Böyle, bazı aylarda onu daha parlak görürüm. Daha beyazımsı bir sarı, daha ışıltılı. Hele tam karşımdaysa, ona bakmamak da ayıp olur artık. :) Ama daha evvel de dediğim gibi, nedense Ay'ı izlemeyi pek sevmem. Yıldızları tüm gece izleyebilirim ve içim huzurla dolar ama Ay beni yorar. Neyse, ay ve yıldızlar üzerine koca bir paragraf yazmışım şaka maka, komik oldu sanki. :)
      Çok güzel bir düşünce biçimi. Bunu ben de yıldızlara bakarak düşünmüştüm. Onlar kaynaktır, başka ışığa ihtiyaçları yoktur. Bir arada çok güzel görünürler ama parlamak için başka bir gök cismine ihtiyaçları yok. Güneş de bir yıldız yani aynı yere çıktık. :)
      İyi ki yazdın. Çok hoş bir yorumdu. :)

      Sil
    2. Ya aslında şimdi gördüm de büyükmüş :) Ama dün böyle gelmemişti. Şimdi sanki dünyanın içindeymiş gibi parlıyor. Ve çok güzel görünüyor, yukarıda hakkını yemiştim oysa... :(

      Sil
  4. dolunay yaza yaza aya baka baka kurt adamlardan olcan sonunda :) hımsss du bakayım blaze in the dark olcan :) karanlıkta ışığı yazan :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha evvel birkaç sezon Teen Wolf izlemişliğim var, eğitim için yeterli olur mu acaba :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.