30 Haziran 2024 Pazar

Yılın İlk Yarısının Bitişi Üzerine Düşüncelerim.


Sevgili okur. İnsan zamanın nasıl geçtiğini bilemiyor. Bir ayın daha sonuna gelmişken, kendimi yorgun hissediyorum. Yeni bir aya başlarken bir yazı yazmalı mıyım bilmiyorum. İçimde o umudu korumadığımı söyleyemem; hatta pek çok konuyu daha açık, daha iyi veya kötü dramadan uzak anlayabiliyorum. Umutlarımız bile bazen böyledir değil mi? Drama kaplı. Oysa ben artık bunu da komik buluyorum. Sanırım zamanla, ittire kaktıra da olsa, eğlenceli biri oldum. Yoksa hep böyleydim de saklamış mıydım? Öyle olmalı. 

İnsan çeşitli rollere bürünüyor. Bu, tiyatrodaki gibi rol kesmek değil hayır. Bilmeden yapıyor işte. Dünyaya, kendine. Bu aslında gerekli de. Her durumun kendince davranış biçimi vardır. Ancak bu davranış biçimleri bizim sadece bir parçamızdır. Eğer bu parçayı bütüne mal etmeye çalışırsak bocalayabiliriz. Kendimizi korumak veya koruduğumuzu sanmak için de çeşitli roller yaparız. Bu rollerin ardındayken bazen, bir süre için, gerçekten de korunuruz. Ama bu da tehlikeli gibi görünüyor. Acaba, oyuncular bu konuda ne düşünürdü? Bir rolü oynadıktan sonra kendine dönebilmek ne kadar kolaydır?

Rol yapıyorum demiyorum ama olduğumu sandığım kişi olduğum hakkında şüphelerim vardı. Ciddi ve soğuk olmak, sert olmak; güzel bir kalkan. Seni pek çok şeyden koruyor itiraf etmek gerekirse. Ama kendinden koruyamıyor. Sonra bir panzehir buluyorsun. Sen değil belki, veya en çok sen - en için buluyor, tam tersinden dünyaya bakmaya çalışıyorsun. Sanıyorsun ki, ben baş aşağı durduğumda dünyam değişecek. Hayır, dünya aynı dünya ve sen o rahatsız pozisyonda uzun süre kalamazsın. 

İçimde hem acı, hem tatlı, hem ekşi, hem başka nasıl tatlar vardı unuttum, hem tuzlu, hem sıcak, hem soğuk, hem hem hem; hepsinden var: Her insanınki gibi. Her insanda hepsi var evet ama herkesin acısı farklı bir acıdır mesela. Bazısı seni yakar kavurur, bazısına dokunamazsın bile. Bazısıysa tatlı bir acıdır, yalancıktandır. Bazı tatlılıklar içini bayar, bazısı tam kıvamıdır. Bazen bazı bayıcı tatlılıkları bile seversin. Kendindeki, dışarıdaki. Bazen çok tuzludur bazı özellikler, suuu dersin. Bazen hepsini fazla karıştırırsın da, miden bulanır. İşte böyle, hepsi vardır. Belki de önemli olan hepsinin var olduğunu bilmek ve sana en iyi gelen dozu ayarlamaktır.

Sevgili okur. Bu ayın son günü. Neden günlere önem veriyorum bilmem. Yine de hayatta önemli bulduğum pek çok şey var. Kendimi hala hiç tanımıyorum. Belki de bu nedenle başlangıç ve sonlara ilgi duyuyorum. Umudu taşıdığı için.


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.





6 yorum:

  1. Oz Büyücüsü en sevdiklerimden :) Güzel bir seslendirmesini dinliyordum birkaç sene önce işlerimi hallederken. Orijinal filmini de çok severim :) Film çekilirken yönetmenin başroldeki kıza kötü davrandığını okumuştum bir yerde maalesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitabı ilk kez çocukken değil de, üç dört yıl evvel okumuştum. O zamandan beri en sevdiklerimden biri. :) Filmini de o günden beri izleyeceğim ama henüz izlemedim. Yakında izlerim inşallah. Oyuncuya kötü davranılması olayı kötüymüş.

      Sil
  2. Kendimi hala hiç tanımıyorum. Bu serüven bir ömür boyu sürecek galiba

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhtemelen, çünkü belki de kendimi tanıyorum ama artık tanıdığım kendim değilim ve bu, kafamı karıştırıyor. Aslında karıştırmıyor, neyse. :)

      Sil
  3. Ne tatlı bir yazı olmuş. Düşüncelerini okumayı seviyorum. İnsan doğal olarak farklı ruh hallerine giriyor, hep aynı olmamız beklenemez. Gün içinde bile çok değişiyorum ben. Yoksa robotlardan farkımız kalmazdı. Farklı şeyler hissetmek, tecrübe edinmek güzel. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Ben de düşüncelerimi yazıya dökmeyi seviyorum. Böylece onları cisimleştirebiliyorum ve yazınca, içimden çıktıkları için olsa gerek, onlar dönüşüyorlar ve artık başka bir şey oluyorlar. Bence de en mühim şeylerden biri hissetmek.

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.