Yazar: Faruk Duman, Yayınevi: Can Yayınları |
Kitabın ana karakteri askerliğini yaptıktan sonra ana ocağına dönmüş genç bir adam. Ancak onun için bıraktığı ev ile döndüğü ev aynı değil. Babasının vefatından sonra tek başına kalmış annesinin derinlere, hatta evlerine bile, sinmiş yalnızlık hissi onu bunaltıyor. Üniversite eğitimi aldığı için yaşadığı köyde kendine uygun iş bulamıyor. Yanında çalışmak istediğine kendi kendini inandırdığı usta bile onu fazla eğitimli bularak geri çeviriyor. Bu genç adamın huzur bulduğu tek yer orası: Orman.
Ormanın gözü vardır, cümlesiyle büyümüş olsa da, her daim ensesinde hissettiği bu uğursuz göz, aslında ona iyi geliyor. Bu göze bir cisim vermek için başlangıçta çocukken dinlediği korku hikayelerine başvuruyor. Ancak çok geçmiyor ki, en azından o anda onu izleyen gözlerin, bir parsa ait olduğunu fark ediyor. Bu pars ile arasında bir bağ kuruluyor. Ormanda tek yaşayan pars ile tek başına kalmış genç bir adam. Pars, yalnızca tek başına değil; aynı zamanda yalnız da görünüyor. Oysa genç adam tam da o günlerde tek başına olan başka birini daha buluyor: Ceren'i.
Kitap boyunca bu genç adamın yaşadıklarını okuyoruz.
Faruk Duman, kitaplarını bir süredir okumak istediğim yazarlardandı. Bu kitabı ile İncir Tarihi isimli kitabı listemdeydi. Kitabı kütüphanede bulunca da hevesle aldım ve okumaya başladım. Aslında kitabın ilk yarısını gerçekten beğendim. Yazarın anlatımı, olaylardaki sadelik, sonra mekan... Kitapta en çok mekanı sevdim biliyor musun; çünkü, insana sahiden de bir ormandaymış da genç bir adam ve bir parsın filizlenen arkadaşlığını uzaktan izliyormuş gibi hissettiriyordu. O sahneleri bir film sahnesi gibi zihnimde canlandırdım; hatta kitabın filmi olsa izlerdim, diye bile düşündüm. Ancak... Kitabın ilk yarısına hakim olan bu biraz tehlikeli, bolca gizemli hava; kitabın ikinci yarısında malesef, bir okur olarak en azından beni, terk etti. Özellikle de Ceren ile ilgili eklenen detayların anlatılmasına gerek var mıydı, emin değilim. Yazarın diğer karakterleri ve onların içinde bulundukları yalnızlığı somutlaştırmak istemesini anlayabiliyorum ancak keşke sadece mecazi olarak değil de, somut anlamda da pars odak noktasında kalmaya devam etseydi. Ceren'in abisi ve babasının sahneleri yerine, parsla ilgili sahneler okumak isterdim.
Hoşça ve kitaplarla kalın.
ALINTILAR
''Uçsana, uçup gitsene. Öyleyse bu kanatların ne işe yaradığını kim söylesin?'' (Sayfa 14)
''Ama insan zamanla yeteneklerini kaybediyor. Bunun nasıl olduğunu, olabildiğini bilmiyorum. Ama gün geliyor, yaşam derin bir uçurumla ikiye bölünüyor. Bir boşluk. Uzak bir yere gidiliyor; daha önce hiç görülmemiş şeyler görülüyor orada.'' (Sayfa 14)
''İçimden tüm ormanı kucaklamak geliyordu.'' (Sayfa 15)
''Pars, o hep hüzünlü ifadesiyle yavaş yavaş geri çekildi. Ve siste kaybolup gitti.'' (Sayfa 38)
''Belki her yolculuk özlemi böyleydi; yol bu özlemi tüketinceye dek yürümek, sonra, tükendiği yerde tutup geri dönmek. Hepsi buydu.'' (Sayfa 44)
''Herhalde, çürüyen bir şey, çok geçmeden hayat bulacaktır.'' (Sayfa 54)
''Yapayalnız bir insandım ben; hele de bu korkunç, bu yalnızlıkla inleyen ormanda iyice yalnız değil miydim?'' (Sayfa 55)
''Yine de, prens hayatından memnun. Ormanın sesini dinliyor, ki bu, onu gerçekten çok mutlu ediyor.'' (Sayfa 94)
Yazarı ve kitabı ilk defa duydum. Konusu degisikmiş.foto da ne güzel, kitapçıda çekilmiş:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim, kütüphanede çekmiştim arka plan estetik dursun diye :) Evet, farklı ve özgündü konusu ama dediğim gibi kitabın ilk yarısını beğensem de ikinci yarısı için aynısını söyleyemeyeceğim.
SilKarakter ve parsın hikayesi dikkat çekici, dostluk hikayelerini hep severim. Kitabın devamındaki farklılığın olumsuz olması kötüymüş, yorumuna bakarak sanırım ben de parsı okumak isterdim. :)
YanıtlaSilİşte keşke karakter ve pars üzerinden ilerleseymiş yazar diye düşündüm. Belki diğer okurlar böyle düşünmez ama bence sonradan eklenen olaylar (aile içi istismar gibi) odak noktasını dağıtmıştı ve rahatsız ediciydi. Çünkü zaten kitabın ana konusu yeterince farklı ve etkileyiciydi bence.
Silyüreğimin iklimi arkadaşımız da bu yazarı yazmış :) artık bu kitabını bilemedim şimdi sen yazınca ama okurum yazarı :)
YanıtlaSilBen de daha evvel bir kitap hesabında görmüştüm. Bu kitabını aslında çok beğenecek gibi hissetmiştim ama ortalama buldum. Yine de yazarın merak ettiğim bir kitabı daha var. Onu da okuyacağım umarım. :)
SilBu kitap ve yazarı bende bilmiyorum. Kitabın konusu güzel görünüyor. Bakmak lazım. Öneri için teşekkürler. 😊
YanıtlaSilRica ederim :)
SilKeşfedilecek çok yazar ve kitap var gerçekten. Ve rica ederim :)
YanıtlaSilBilmiyordum bu kitabı da. Güzel oluyor böyle tanıtımlar. Yeni kitaplar keşfetmeyi seviyorum sayenizde:))
YanıtlaSilBen de yine bir kitap hesabında keşfetmiştim. Youtube da olabilir belki. Çünkü kitap bayadır okumak istediklerim arasındaydı. Ve rica ederim :)
SilBir film vardı. Onu hatırlattı bana. Pi’nin Yaşamı :)
YanıtlaSilFilmi izlemedim ama görmüştüm. Bakayım :)
SilSen genelde popüler olan filmleri izlemiyorsun galiba. Kendine has bir film dünyan var.
SilYani popülerleri de izliyorum da atıyorum bu yıl bir film çıktı, eğer ki o filmi beklemiyorsam ve özel bir bağım merakım yoksa popüler olduğu yıl izlemem. Yirmi yıl önce çıkan filmi izlerim mesela kült olsa da. Herkesin konuştuğu bir şey herkesin konuştuğu anda ilgimi çekmiyor. En iyi böyle açıklayabilirim sanırım. :) Bunun dışında da evet, kendine has, özgün yapımları seviyorum. Hatta mümkünse yönetmeninin imzası olsun. Böyle filmler bana ilham veriyor.
SilBen de düzenli okuduğum dönemde okumak istediğim kitapları liste yapardım ve okudukça defterime özetini ve alıntıları yazardım. Düzenli okuma yapanlar için faydalı oluyor. Yazarı ilk defa duydum.
YanıtlaSilEvet benim kitap günlüklerim bile vardı :) Sonra dijitale geçtim. Yani şimdi sadece blog, instagram ve 1000 Kitap'a not alıyorum.
Sil