13 Temmuz 2023 Perşembe

Denge.

Bir ayağı suda, bir ayağı karadadır figürün. Ellerinde tuttuğu kupalardaki suları birbirine aktarır durur. Arka fonda çimenlik bir alan ve parlayan güneşe uzanan bir yol görürüz. Bu kartın ayırt edici bir özelliği ise, kartta bir meleğin bulunmasıdır. Büyük arkana kartları içerisinde Aşıklar kartı dışında içerisinde melek figürü barındıran tek kart Denge'dir. Bu, üstünde durulması gereken bir ayrıntı bence. Diğer yandan su duyguları, toprak somutluğu simgeler yorumu da getirilebilinir.

Tarotun klasik destesindeki çiziminde (sağ taraf) kart tasvir ettiğim gibidir. Çeşitli tasarımlara sahip başka tarot destelerinde bu çizimde çeşitli farklılıklar göze çarpar. Benim elimde olan bir diğer deste Manga Tarot (sol taraf) destesi. Burada da bir melek figürü var. Zaten tasarım ne kadar farklılaşırsa farklılaşsın, bu farklı çizimlerle birlikte getirilen yeni yorumlar bir kenara, kartın temel simgelerinde çok fazla oynama olmuyor. Bu bahsettiğim destedeki çizimde de bir melek figürü elinde iki testi (kupa) tutuyor ve bu testideki suları birbirine aktarıyor. Bu destenin daha büyülü bir havası var. Bu nedenle çizime de biraz daha sihirli bir hava katılmış. Testilerin biri havada diğeri aşağıda duruyor ve yine kendi aralarında bir akış döngüsü sağlanıyor. Su, duygular demek en yalın haliyle. Figürün gökyüzünde yani havada sallanması da benim için manidar. Çünkü hava da düşünceleri simgeler.

İki destedeki iki farklı çizimde de meleğin gözleri kapalı ve başının çevresinde ışıktan bir hale var. Bu gökselliğini simgeliyor figürün. Gözlerinin kapalı olması, (klasik destede) meleğin bir ayağının suyla teması, başlı başına melek figürünün kendisi; hep sezgisel bir akışa vurgu yapıyor. Manga tarottaki figürü, gökyüzünde bulutların arasında bir salıncakta görüyoruz. Salıncağın gökten uzanan ipleri, testiye de bağlı olan ipler. Bana kalırsa bunlar kesintisiz akan sulara da benziyorlar biraz. Sudan iplere bağlı gökteki bir salıncak. Figürün ışıldayan güneşi, klasik destedeki figürün aksine, tam başının ardında parıldıyor. Gözler yine yumulmuş. Yüz ifadesi sabit.

Adı üzerinde, ''Denge'' kartı. Yeri ve göğü dengelemek. İçi ve dışı dengelemek. Duygu ve düşünceyi dengelemek. A ile B'yi dengelemek. Uzlaşmak. Belki yeri gelince dönüştürmek. Aslında kartları tek başına yorumlayamazsın bir açılımda. Tek başına anlamını bilmek mühimdir pek tabii, ancak açılımdaki konumu, kartın temsil ettiği soru vs gibi durumları bilmek daha mühimdir. 

Tarotun Budala'nın yolculuğu olduğuna daha evvel başka bir yazımda bir küçük değinmiştim. Tüm bu büyük arkana ve küçük arkana kartlarının açılımdan bağımsız olarak sıralanışı bile aslında bize bir hikaye sunar. Denge kartı Ölüm kartından sonra gelir. Ölüm kartı 13 numaralı kartın temsilidir. Ölüm yine açılımdaki konumuna göre anlamsal farklar oluşturabilir ancak burada Budala'nın hikayesine felsefik bir bakışla bakarsak, ölümün aslında gerçekten ölüm, bir son, bitiş, eyvah yandık bittik kül olduk anlamına gelmediğini görürüz. Sadece sıkı sıkı tutunduklarımızı gözden geçirmemizi ister Ölüm. Şimdi burada iş tarot dersi vermeye doğru gidiyor gibi ama şunu da eklemek isterim ki, Ölüm kartının numarası olan 13 yani 1 artı 3 eşittir 4 numaraya da tekabül ediyor. 4 sınırları simgeliyor. O sınırlarla neyi çevreliyoruz acaba? Peki o sınırlar neyden yapılmış? İşte ölüm bunu sorgulatıyor başka bir bakış açısından baktığımda en azından bana.

Budala 12 numaralı kart olan Asılmış Adam ile aydınlanır. Amuda kalktığından olacak, beynine kan gider. Başının etrafında güneş doğar. Çok acılar da çekebilir tabi, bedeller ödeyebilir. Bu sırada kendi doğrularını görür. Zaten 1 artı 2 eşittir 3'tür ve 3 topluluklarla bir aradalığı simgelediği gibi (toprak ve su üçlüsü kartlarına bakalım bakalım), (kılıç üçlüsü kartında gördüğümüz üzere) acıyı da anlatabilir. Aynı şekilde ateş üçlüsü kartı da bekleyişi ifade eder. Üç numarasını sanatla da ilişkilendirebiliriz. Yani ''ben''lik ile de ilişkilendirebiliriz, diyebiliriz bir yerde. Peki bu ne demektir? Toplum ve ben. Sen ve ben. O ve şu. İkisi farklı... Farklı mı gerçekten? Aaa bir dakika, şurada durup düşüneyim... Amuda kalkıp? İşte öylece ve böylece, bekler Budala. Pasif bir bekleyiş olmasa da, bekleyiş bekleyiştir. Zaten bu bekleyişin ''pasif'' olup olmamasını sadece Budala belirler. Aktör Budala'dır. Bekleyiş sadece bir süreçtir, bir araç. Amuda kalkma pozisyonu da bir yoga hareketidir. Dengenin en iyi öğrenilebileceği pozisyonlardan biri olduğu söylenir. Kan akışı aşağıdan yukarıya (ayaklardan başa) doğru sağlanır. Vücudun farklı farklı kasları bir arada çalışır. Bir takım gibi.

Biz Budala'nın yolculuğuna geri dönelim tabi. Sonraki durağına. Ne demiştik, Asılmış Adam'dan sonra Ölüm gelir. Bir şeyler ölür. Tercih edilen şey, artık ona hizmet etmeyen düşünce ve inanç kalıplarının ölmesidir pek tabii. İşte bu olursa, Budala dönüşür. Beyaz atıyla gelen Ölüm şövalyesi onu dönüştürür. Sonra yeniden doğar. Denge'nin meleği ona iki kupanın akışını gösterir. Su şifadır. Su uyum ve ahenktir. Denge kartından bunu öğrenir Budala. Uzlaşmayı. Bizim toy Budalamız artık büyüyordur. Çok şey öğrenmiştir. Bana kalırsa, Ölüm'den sonraki yeniden doğuşunda öğrendiği bu ilk ders, çok çok önemli bir ilk adımdır. Çünkü daha yolculuğu bitmemiştir.

Denge'den sonra Şeytanla yüzleşir Budala. Kendi Şeytanıyla. Bağımlılıkları sahiden ölmüş müdür? Ölüm bir son mudur, dönüşüm mü? Peki ya neye dönüşmüştür bu küçük şeytanlar? İşte bunlarla cebelleşir Budala. Sonra Kule gelir. Yıkılan Kule, Budala'nın içindeki kötülüğü yıkar. Çevresindeki kötülüğü de. Bu acı vericidir. Çünkü çoğu zaman insan, kendi için neyin iyi neyin kötü olabileceğini ilk başta ayırt edemez. Budala öldüm sanır. Ölümün soğuk nefesi bile böyle değildi, der belki dile gelse veya biz ona kulak versek. Ancak bu gereklidir. Eğer şifalanmak istiyorsa. Çünkü sabrederse, sonraki durak Yıldız'dır. Dileklerinin kabulü. Denge'nin fragmanını gösterdiği şifanın kaynağı. Ama bu onun önüne gökten zembille inmemiştir. Budala bu şifayı, bu müjdeyi, bu ödülü hak etmiştir. Gittiği duraklardaki tüm o kartlar ona dersler anlatır. Budala onları ne kadar iyi kavrar, ne kadar az kaçar, derste ne kadar az uyursa; ödülü de o kadar büyük olur. Nitekim zaten Yıldız da bir ''mutlu son'' değildir. Sonra Ay doğacaktır. Budala tüm o dileklerinin ardındaki korkuyla karşı karşıya kalacaktır. Çünkü ancak bundan sonra Güneş açığa çıkabilir örtüsünden sıyrılıp. Hayat da böyle değil midir; aşamalardan ibaret bir yolculuk.

Yolculuk böyle böyle sürer gider. Tabii bir açılımda böyle kartların tek tek akıbetini bilmek bize açılımın hikayesini vermez. Ancak Budala'nın hikayesini bilmek, kartlara daha farklı bakmayı sağlayabilir. Özellikle de benim gibi işin felsefesi ve öyküsünde olanlar için.

Bir keresinde kendim için üç kartlık mini bir açılım yapmıştım. Şimdi ne için yaptığımı, neler çıktığını uzun uzun anlatmayacağım. Zaten gerçekten çok net hatırlamıyorum. Ama kendime yaptığım yorumun halihazırda yazdığım bu yazımla ilgili olan kısmını hatırlıyorum. Denge kartı tam ortada çıkmıştı. Üstelik sağ ve sol kartların biri yerden, diğeri göktendi. İkisinin dengesini sağlıyordu ortadaki Denge kartı. O noktada çok etkilenmiştim bu karttan. Gözleri kapalı bu figürden. Çünkü gerçek öğrenme böyle sağlanır. Bilgelik budur. Anlamak budur. İçin ve dışın uyumu. Gözle görmeden de bunu anlayabilmektir. Birliği keşfetmektir. Bu kart ters çıktığında bu ahenk yoktur. Gözlerin gerçekten kapalıdır. Zihnin, kalbin; kapalıdır. Oysa zihin ve kalp açıksa, gözle görülenler dengeli olur.

Bu akşam bu kartı inceledim biraz ve onu konuk almak istedim bir yazıma. Yazarken bazen bazı şeyleri anlıyorum. Yine öyle oldu. 


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsin.




6 yorum:

  1. Tarot kartlarına ilgim yok ama hikaye gibi yazmışsın ne güzel, keyifle okudum. Emeğine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aslında bilgi gibi vermek istemedim, öyle benim bile ilgimi çekmezdi. :) Hikaye olarak bakınca ilgi çekiyor. Beğenmene sevindim, teşekkür ederim :)

      Sil
  2. saol yaa bunları bilmiyordum, birbirine bağlı hikayeler gibi yani, denge bir tanesi :) ilgi duyuyordun, öğrenmişsin oldukça demek ki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aslında tam olarak ilgi duyduğumdan dolayı kendiliğinden öğrendim. Arada iş olsun diye tarot videoları izleye izleye :) Ne iş ama :) Olsun eğlenceli bir aktivite ve baya şey öğrendim bu aktiviteyle. Tabi kendim tarot kartları alınca daha da iyi öğrendim. Geçen sonbahardan beri baya geliştim! Ama üstüne çok da düşmedim şimdi. Açıp da aaa bu neymiş diye ders gibi bakmadım. Hikaye gibi okudum ettim oradan buradan ara sıra. Üzerine düşsem daha iyi olurum :)

      Sil
  3. Tarot hep merak ettiğim bir alan, kartları bende merak uyandırıyor hep:) Ne güzel yazmışsın:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarot güzel ve doğru okuyabilirsen yol gösterebilir :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.