30 Aralık 2023 Cumartesi

2023'ün Ardından.


Mutlu yıllaaarr sevgili okurlarım! Bir yılın daha sonuna geldik. Geçirdiğimiz bu yıla elveda, yeni yıla merhaba diyeceğiz. İşte bu yazı da 2023 yılına bir veda partisidir! Her neyse. :) Yılın dökümünü çıkarmak adettendir. Bu yazımda 2023 yılında okuduklarıma, izlediklerime, düşündüklerime ve hissettiklerime yer verecek; belki ucundan kıyısından hedeflerimi çıtlatacağım.


OKUDUKLARIM

Aşağıda herhangi bir sıralama yapmaksızın 2023 yılında beynime ve kalbime güneşin sıcaklığını ve ışığını veren kitapları seninle paylaşıyorum. Mor renkli yazılanların yorumu bu blogda bulunuyor. Diğerleri Titanik gibi batan bloğumun enkazında kaldılar. Zaten bol keseden puanlama yaptım ve beğendiğim tüm kitapları seninle paylaşıyorum. Önerime uyup okursan, sonra ziyaretime gel de kitap hakkında konuşalım olur mu cancağızım.

Bu yılın okuma anlamında beni en çok tatmin eden yönü bazı yazarlarla tanışmam oldu. Öhöm, aman kitaplarıyla işte canıımm. Örneğin; Anton Çehov, Sylvia Plath, Matt Haig, Francess Hodgson Burnett, Claire Keegan (üzgünüm Sevgili Bayan Keegan listede yoksunuz ama sizin kelimelerinizi tanıdığıma sevindim; sizi de inşallah 2024 partisine buyur ederiz...)

Aynı şekilde bazı karakterlerle tanışmak da beni aşırı mutlu etti. Örneğin; Bayan Mary Pek Aksi (ama pek de tatlı <3), aynı şekilde Mary'nin ekürileri Colin ve Dikon, Peteeerr (Pan olan; resmi olarak ilk kez bir araya geldik, geç olsun güç olmasın...), Sevgili Esther (seni anlamayı istemezdim Esther ama malesef anlıyorum.), hiperaktif Kalp ve mantıklı Beyin <33, Midori (İmkansızın Şarkısı listeye giremese de Midori girmeli, kendisine günlük atfedecek kadar onu sevdim ^-^), evet bu kadarmış galiba.

Her neyse, başlayalımmm.


En bi' çok favorilerim:

Peter Pan - James Matthew Barrie, Bilgi Yayınevi.

Uygarlığın Ayak İzleri - Celil Sadık, Epsilon Yayınevi.

Bu Beden Benim Evim - Rupi Kaur, Pegasus Yayınları.

Mülksüzler - Ursula K. Le Guin, Metis Yayınları.

Sırça Fanus - Sylvia Plath, Kırmızı Kedi Yayınevi.

Gizli Bahçe - Frances Hodgson Burnett, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Beyin: Senin Hikayen - David Eagleman, Domingo Yayınevi.


Dümdüz beğendiklerim:

Masal Masal İçinde - Ahmet Ümit, Everest Yayınları.

Biz Kimden Kaçıyorduk Anne? - Perihan Mağden, Can Yayınları.

Sanat Kitabı - DK Büyük Fikirler Serisi, Alfa Yayıncılık.

Ağaçlar - Hermann Hesse, Kolektif Kitap.

Altıncı Koğuş - Anton Çehov, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Üç Kız Kardeş - Anton Çehov, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Kalp ve Beyin - Nick Seluk, Pegasus Yayınları.

Kalp ve Beyin: İç İşleri - Nick Seluk, Pegasus Yayınları.

Güzel Yaşam Kılavuzu: Antik Stoacı Sevinç Sanatı - William B. Irvine, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Hamlet - William Shakespeare, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Macbeth - William Shakespeare, Remzi Kitabevi.

İnsanlar - Matt Haig, Domingo Yayınları.

Zamanı Durdurmanın Yolları - Matt Haig, Domingo Yayınları.

Şifacının Kalbi - Duygu Emanet, Kitap Müptelası Yayınları.

Japon Sevgili - Isabel Allende, Can Yayınları.


İZLEDİKLERİM

Bu yıl çok bi' şey izlemedim zaten. Ama izleyin bence dediklerimi sıralama olmaksızın dümdüz paylaşıyorum. Yine mor renkli yazılanların üstüne tıklayarak yorum yazılarıma ışınlanabilirsiniz. Ve işte:


Everything Everywhere All at Once (Daniel Kwan, 2022)

Im Juli (Fatih Akın, 2000)

The Secret of Moonacre (Gábor Csupó, 2008)

Alice in the Cities (Wim Wenders, 1974)

Better Days (Kwok Cheung Tsang, 2019)

The Adventures of Sharkboy and Lavagirl (Robert Rodriguez, 2005)

Dancer in the Dark (Lars von Trier, 2000)

Melancholia (Lars von Trier, 2011)

La fille sur le pont (Patrice Leconte, 1999)

Past Lives (Celine Song, 2023)

Roman Holiday (William Wyler, 1953)


HİSSETTİKLERİM, DÜŞÜNDÜKLERİM VE ÖĞRENDİKLERİM

Özellikle de yılın en çok sevdiğim zamanı olan ilkbahar döneminde bu yıl çok üzgündüm. Her gün ağladığım bir dönem vardı. Bazen kendimi bir matruşka bebeğine benzetiyorum. Kendimi ne kadar açarsam açayım hep yeni bir bebekle karşılaşıyorum. İşte, bu yıl bir bebekle daha karşılaştım. O bebeğin doğması gerekti sanırım. O yüzden ruhsal sancı çektiğim bir dönem yaşadım. Daha evvel hiç böylesini görmemiştim. Bana pek çok şey keşfettirdi ama kendimi boğuluyormuş gibi de hissettim. O dönemde en çok istediğim şey birine sarılabilmekti. Sanırım en çok da bunun için ağladım. Hatta sanırım sadece bunun için ağladım. Sonra bir şeyler değişti. Sanırım matruşka olayının eğlenceli bir yanı olabileceğini keşfettim. Zaten kendimi bir kaşif olarak değerlendiriyorum ben. Bu yüzden bazen bir şeyleri çok derinden hissetmem için kendime özellikle izin veriyorum.

İlkbaharın öncesinde, yani kışın, babaannem vefat etti. Bu da beni çok üzmüştü. Çok yaşlıydı ve sanırım acı çekiyordu. Bunu yazmak bile bana haksızlık gibi geliyor. Çünkü bir insan kaç yaşında olursa olsun, güzel bir gökyüzünü bir sabah daha izlemek ister. Bu yüzden çok ağlamıştım. Ne kadar ağlarsam ağlayayım üzüntüm geçmiyordu. Aklıma hep ''benim muallimim gelmiş'' deyişi geliyordu. İlk maaşımla ona bir şeyler alamadığım için de üzülmüştüm. Beni muallim olarak göremediği için. Onun cenazesi kalkarken kış günü olmasına rağmen hava o kadar güzeldi ki bir anda ağlamaya başladım ve sonra hiç duramadım. Şimdi bile bu durum kalbimi kırıyor. O gün başka cenazeler de hemen yanı başımızda kalkıyordu. Öyle masmavi bir gökyüzünün altında cenazeler defnediliyordu.

Bu olaya niye değindim bilmiyorum. Seninle pek çok şey paylaşsam da somut olaylar paylaşmıyorum. Belki de arada sırada paylaşmalıyım, bilmiyorum. İnsanlarla bir şeyler paylaşmaya ihtiyaç duymamayı öğrenmek bile çok zor olmuştu. Daha ziyade güzel şeyleri paylaşmayı seviyorum. Veya benimle ilgili değil, dünyanın kendisiyle ilgili olan şeyleri. Sanırım kendimden bir şeyleri paylaşmak, çıkardığım matruşkalarımı göstermek demek gibi bir şey benim için. Bundan çekindiğim falan da yok. Sadece, bu kadar emek vererek birbirinden ayırdığım ve varlığını fark ettiğim matruşkalarımı birine göstermek benim için değerli bir şey ve bu değeri kim hak ediyor seçebilmek de zor. Yine de, beni anladın mı şimdi? Bu yüzden sarılmak istediğim çok az kişi var diye düşünüyordum işte.

Tamam tamam bu sisli hava dağılsın. Üzülelim diye yazmadım. Ama madem bir kere üzüldük, biraz daha üzülelim. İlkbahara geri dönelim. İlkbahar başında bookstagram hesabım çalınmıştı. Sonra geri aldım ve o hesabı kapattım. Çünkü hem tanıdığım herkes hesabı şikayet etmişti, hem de hevesim kaçmıştı. Zaten çok etkileşim de almıyordu. Baştan başlarım diye düşünmüştüm. Ama sonra bir çocuğu büyütmek gibi emekle büyüttüğüm, benimle birlikte büyüyen ve her anıma şahit olan, çok sevdiğim bloğuma dair de çalınma girişimi oldu. Bir olaylar döndü, kesin döndü ama ne oldu onu da tam anlamadım. Evimin içinde hırsız var gibi hissettiğim için yazı yazmak içimden gelmiyordu ve sonunda bloğumu kapattım. Bu da beni boşluğa düşürdü. Çünkü zaten mutlu değildim. Biraz bile mutlu değildim. Mutluluk Yazıları yazmakla insan mutlu olmaz. Yine de çabalıyordum. Sonra sarılmak isteyeceğim, sarıldığım bir şeyi, kim olduğunu bile bilmediğim biri elimden almaya çalıştı. O yüzden başlarım böyle işe deyip bloğumu sildim.

Yazın buraya başka bir isimle geri döndüm biliyorsun. Bu benim için bir çeşit reenkarnasyon gibiydi. :) Yazı bu yüzden çok sevdim. Tüm dayanılmaz sıcaklarına rağmen çok ama çok sevdim. Çünkü yazmak, ah yazmak, benim hayattaki eeeeennnnn büyük tutkum. Yazarken nefes aldığımı hissediyorum. Yazarken uçuyorum, koşuyorum, yüzüyorum ve ışık gibi, rüzgar gibi hafifim ve özgürüm. Kimse beni tutamaz, hiçbir şey bu hisle kıyaslanamaz benim için. Sonra yine yazın, çok sevdiğim birisiyle aram düzeldi. Yeniden güçlendim. 

Sonbaharda yüksek lisans yaptığımı fark ettim. Daha önceki dönemde online bir şekilde ders almıştım. Bir de ben ara dönemde yüksek lisansa başladığımdan başladığım dönemin derslerini almıştım daha evvel. Yani her şey benim için tepetaklaktı. Sonbaharda bu tepetaklaklığı çok net fark ettim. Sadece benim değil, benimle aynı durumda olan yarı dönemde başlayan diğer tanıdıklarım da aynı şekildelerdi. Çünkü bizim sürecimiz daha farklı işliyordu. Adapte olmak da cabası. Çünkü ilk dönemin dersleri araştırma teknikleriyle ilgili, daha giriş daha bak yüksek lisans yapacaksın, tez yazacaksın gibi gibi tadında derslerken; ikinci dönemin yani benim geçtiğimiz dönem aldığım dersler daha alana dönük derslerdi. Hal böyle olunca ben bocaladım. Tez konusu seçimim de biraz tuhaf bir süreçti. Bundan sonraki dönemde yani 2024 boyunca inşallah tez yazacağım. Korkuyorum. Yine de kendime güveniyorum. Hem, en iyi tez bitmiş tezdir diyorlar. Başarılı olmak için çabalamak dışında bir hedefim ve düşüncem yok bu konuda.

Peki şimdi, şimdi mi nasıl hissediyorum?..

2020 yılına gireceğimiz zaman içimde belki küçük ama güçlü bir umut filizi vardı. Kendim için kararlar almıştım. O yıldan beklentim vardı. İlk kez umut etmeye cesaretim vardı. Ama bu umut, bu güzellikler, dışarıdan gelecekti bana. Böyle düşünüyordum. Bir şey bana gelecekti ve ben kendimi iyi hissedecektim. Fırsatlar, başarı, güzel zamanlar, belki aşk? Olmadı. Hiçbiri olmadı. Sonra da umut etmedim.

Şimdi, 2024 yılına girerken, vay be dört yıl geçmiş şaka da maka derken, bu sefer beklemiyorum. Çünkü biliyorum. Dışarıda ne olursa olsun, bazı şeyler içeriden dışarıya akar. Umut dışarıda değil. Mutluluk dışarıda değil. Hepsi içeriden dışarıya ve işte ancak öyle yeniden içeriye akıyor. İzin vermeyi öğrenmeye başladım. Sevmeye izin vermeye, umut etmeye izin vermeye, mutluluğa izin vermeye, almaya izin vermeye... Bu benim için çok zordu biliyor musun? Gerçekten çok zordu. Bazı insanlar için tüm bunlar ne kadar doğal diye düşünürdüm. Ben neden öğrenmek zorundayım? Bu haksızlık! Hadi sırtımı sıvazlaya(y)ım. Bu kafadan çıkmayı öğrendim, sevgili okur. 

Öğrendiğim en net şey ise, ben bir şeyler üretmeliyim. Yeterince tanıdım kendimi, yeterince şey keşfettim dışarıdan oradan buradan. Benim sevdiğim şeylerden bir şeyler üretmeye ihtiyacım var. Neye ihtiyaç duyduğumu artık biliyorum. Aradığım o şeyi, galiba buldum. Kendimi Harry'nin altın Snitch'i yakaladığı andaki şaşkınlığını ve oh be'sini yaşıyor gibi hissediyorum.


HEDEFLERİM

Farklı ülkelerden ve yazarlardan okumalar yapmak.

Farklı ülkelerden filmler izlemek.

Bana önerilen iki diziyi izlemek (ne olduğu sürpriz).

Yemek yapmayı adamakıllı öğrenmek (evet evet bunca zamandan sonra hala mı? alwa...)

Disiplinli olmak.

Kendime iyi bakmak.

Fotoğraf çekmek.

Yazmak, yazmak, yazmak.

Tezimi başarıyla bitirmek.

Ukulele çalmayı öğrenmek. :)

İngilizcemi geliştirmek.

Örgü örmek.

Şu sözü kulağıma küpe etmek: ''Yaşlandıkça, iki elinizin olduğunu, birinin kendinize, diğerinin başkalarına yardım etmek üzere hazır beklediğini fark edeceksiniz.'' - Audrey Hepburn.

Şu alıntıyı bileklik veya halhal yapmak: Pek kolay görünüyordu; çocuklar önce yerden zıplayarak, sonra da yataklarının üstünden atlayarak uçmayı denediler ama her seferinde yukarı gideceklerine aşağı düştüler. John dizini ovuşturarak, "Pekâlâ Peter, nasıl yapıyorsun bunu?" diye sordu. Peter, "Yalnızca güzel, muhteşem şeyler düşünmelisiniz," diye açıkladı, "böylece düşünceleriniz sizi havaya kaldırır." (Peter Pan, J. M. Barrie)


Peki senin, senin, yeni yıldan istediğin şey nedir? Noel Baba gerçekten bir hediye paketini sana uzatsa (bu, kocamaaannnn bir paket de olabilir, küçük de, rengarenk de, şeffaf da ^-^), içinden ne çıksın isterdin?


MUTLU YILLAR! <33


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsin.




22 yorum:

  1. Selamm. Yazını daha okumadım ama aynı zamanlarda, başlığı da aynı olan şeyler yazmışız :) Görünce gülümsetti. Yeni yıl tüm güzellikleri getirsin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, hoş geldiniz :)
      Evet yazınızı okudum. Şimdi daha iyi olmanıza çok sevindim. Umarım 2024 yılında çok iyi olursunuz. Tekrardan geçmiş olsun. Sevgiler, teşekkürler ve mutlu yıllar. <3

      Sil
    2. Çok teşekkürler, arada sıkıntı olsa da iyiym. İyi olalım hep birlikte. Sevgiler, sağlıklı huzurlu mutlu yıllar..

      Sil
    3. Teşekkürler, ben de hepimiz için sağlıklı, huzurlu, şanslı, mutlu yıllar diliyorum. :)

      Sil
  2. tanıştığın yazarlar ve karakterler iyimiş :) bu liste iyi oldu, seçmek için, not almıştım zaten bazılarını :) dümdüz okuruz biz deee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yılın getirileri bu tanışılanlar oldu zaten. Yoksa okumak zaten nedir ki, tanışmaya aracı işte :) Ve iyi okumalaaarr ^-^

      Sil
  3. ah filmler çok iyimiş amaaa moonacre yaa orda yaşasak olmaz mııı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olurrr, zaten tam benlik. O uçsuz bucaksız bahçe ve yıldızlarla dolu tavan <33 Suratsız amcayı bir süre çekebilirim :D

      Sil
  4. eveet üretcen seeen :) hımm senin içinde çoklu matruşka var yaniii :) başın saolsun. ay pandemiden sonra sende çok olumlu yaa herşey :) ne melankoliler yaşadın sen yaaa onları atlattın yaaa artık ne derler karada ölüm yok :) tez eveeet bitir :) ingilizce için youtube çok yararlı bir de tefrika bu konuda yakınlarda iyi bir yazı yazdı :) farkı yazarlar ivit ben de yeni yıla agotha cristoff seçtim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ama sevdiğim şeyler üreteceğim! :) yoksa herkes bir şey üretir. Benim karın ağrım sevmek, hatta çok sevmek :)
      Teşekkür ederim.
      Tamam onun bloğuna bakayım. Tamam yazara da bakayımm. Teşekkür ederim öneriler için.

      Sil
  5. 2024 ve yeni yaşın tabiii sana coşkulu heyecanlı olsun için içine sığmasııın :) ben noel babadan bol masumiyet ve çocuksuluk diliyorum bu dünyayaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederimmm :) Ben de sağlıklı, mutlu, huzurlu, sevdiklerinle, eğlenceli, bereketli, şanslı, bol okumalı yazmalı dinlemeli konuşmalı, barış dolu, gülümseme -ama tüm yüze yayılanından- dolu, güpgüzel bir yıl diliyorum sana bana herkese :) <3

      Sil
  6. O paketten sağlık çıksın derim.
    Bir insan kaç yaşında olursa olsun, güzel bir gökyüzünü bir sabah daha izlemek ister.
    Bu cümleyi çok sevdim.
    Yeni yılda her şey gönlünce olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En en en önemlisi.
      Sevdiğiniz kısmı benimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Gelen yorumlarda yazım hakkında böyle yorumlar görünce iyi hissediyorum. :)
      Teşekkür ederim, sizin de. Her yönüyle mutlu yılar dilerim :)

      Sil
  7. Bu yazıda beni en çok babaannen için yazdıkların etkiledi. Bir insanın ardından bir başkasının bu sözleri kaleme alması o kadar değerli geldi ki.. deneyimlerimiz, hayatın ölümlü olduğunu bir çok kez hatırlatacak bize ama bunun yanında bir çok güzelliği de farketme yetisi kazanacağız. Seninkiler çok uygun ve tam bana göre. Film listeni bu akşam şöyle bir karıştırırım diye düşünüyorum.
    Sevgili İlkay, 2024 tüm duyguları getirirken, güzellikleri daha fazla yaşayacağın ve hissedeceğin anları getirsin sana. Güzel bir yıl dilerim. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz ve güzel dileğiniz için teşekkür ederim. Ben de size çok güzel bir yıl diliyorum. :)

      Sil
  8. Yeniden merhaba. En baştan başlayarak gideceğim.
    Ben de şuan Sırça Fanus kitabına başladım, Sylvia'cım la dibin dibini görelim bir kez daha.

    Bahar dönemi hepimiz sancılı geçmiş anlaşılan, okudukça farklı sorunlar olsa da aynı acıyı ve hüznü gördüm. Şebnem Ferah'ın Gözyaşlarımızın Tadı Aynı isimli bir şarkısı var. Oradaki bir bölüm geldi aklıma
    "Bir yerden tutunduysak hayata
    Boşa geçirmemeli bırakmamalı
    Derdimiz yaramız acılarımız farklı olabilir
    Göz yaşlamızın tadı aynı"..

    Babaanen için hissettiğin şey için suçluluk duyma, onun acısını hissettiğin için ve daha fazla çekmemesini istememen kadar doğal birşey yok. Düşün birkaç ay geçeceğim acılar için ben kesin ayaklarımı nolur diye yalvarmıştım doktora, o yüzden acıyı çeken bilir. İlk maaşınla ona birşey alamasan da onun adına güzel iyiliklerde bulunup, birine el uzatabilirsin.. Ve kaybın için de üzgünüm, başın sağolsun. Ailene sana uzun ömürler..

    Bir insan neden başkasının hesabını almak için uğraşır ki? Nedir yani, kıskançlık, özenti, saplantı kimbilir belki sevgi adı altında ki bir zavallılık. İyi bilirim yıllarca emek harcadığın şeyin bir anda kaybolmasını. Benim de Facebbok ta 67 bin üyeli bir sayfam vardı, paylaştığım müzikler nedeniyle telif gerekçesiyle kapattı Facebook.. Yeni adın, yeni yaşanmışlıkların, yeni birikiminle burası daha iyi olacaktır eminim.

    Son kısım da yeterince tanıdım kendi mi demişsin ya :) Yaşın kaç bilmiyorum ama bunu söylemek için daha erken "bence". Ben otuzdokuz yaşım da kendimi hayatı, insanları silbaştan öğreniyorum. Ben aslında hiç birşey bilmiyormuşum. En az otuz hatta otuz beşten sonra kendini tam anlamıyla keşfediyorsun. Hele ki evlat sahibi olduğun zaman kendini bile tanıyamıyorsun, kendiyle birlikte seni de büyüten o küçük mucizeyle..

    Yeni yıl sana sağlık huzur mutluluk, başarı ve tüm güzellikleri getirsin.. çok çok kalp

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabaaa :)
      Sylvia Plath okumanın benim için ilginç bir deneyim olacağını biliyordum ama asıl ilginci kitabı okuduğum dönemde kendi ruh halim de sallantılı olmasına rağmen karamsarlığa kapılmamam oldu. Hatta tam aksi olacak şekilde anlaşıldığımı bile hissettim diyebilirim. Tabi herkeste aynı etkiyi muhtemelen yapmayacaktır ama kendisinin yazdıklarını okuduğuma çok memnun olmuştum. Size de iyi okumalar diliyorum. :)

      O şarkıyı severim. Bu hoş paylaşım için teşekkür ederim. Sizi yeniden burada görmek beni mutlu etti. Sahiden de bir komşumla, bir tanıdığımla karşılaşmış gibi hissettim.

      Teşekkür ederim.

      Gerçekten o olayı çözemedim. Hayır yani para kazandıran bir şey olsa onu bile anlarım da... Bu sadece kötülük için yapılmış gibi duruyor veya bilmiyorum. Amaç ne olursa olsun çok üzüldüm ve öfkelendim. Bu da bu olayı son anışımdı -umarım- bir daha düşünmeyeceğim bile. Oldu bitti neticede. Ama umarım bunu yapan kişi de emek verdiği bir şeyi kaybetme hissini deneyimler. Böylece belki bir daha böyle maceralara atılmaz.

      O lafın gelişi canımmm :) Yoksa tanımak biter mi? Hem bu son paragrafınızı okuyunca yazdığıma farklı bir gözle baktım ve pek ukalaca geldi :)) Orada demek istediğim, ben mükemmeliyetçi biriyim ve biraz da korkak. :) O yüzden her şeyi çok düşünürüm. Bir de ben mutlu olmak istiyorum. Kendi mutluluğumu istiyorum. Ona vurgu yaptım orada. Yoksa elbette hep değişiyor ve dönüşüyoruz. Ben çocukluk yıllarımdan beri gereksiz bir şekilde kendimi didikliyorum. Bu beni kişisel gelişim adı altında baya geliştirdi bence o ayrı ama; ama yani... Benim daha az düşünüp daha çok eylemde bulunmam lazım. Yaşım daha gençken özellikle de (9 Ocak'ta 24 olacağım). Çünkü ileride pişman olmak istemiyorum. Yine de kendi kendimi frenliyorum. Bu yıl ve sonrasında artık bunu yapmak istemiyorum. Sadece yaşamak istiyorum. Mutlu olacağım şeyleri elimden geldiğince yaparak. Bu da kulağa ütopik geliyor ama anladınız bence. Artık karamsarlık olmasın hayatımda. Karamsar yanımı yeterince didikledim bence... Bunu kastettim aslında.

      Yorumunuz ve ziyaretiniz için çok teşekkürler, sevgiler, selamlar. :)

      Sil
    2. Niye ukalaca gelsin yahu. Her yaşın kendi için de bir öğrenmişliği tecrübesi var. Ben orta okulda kendimi çok başka görüyordum, kızım orta okuldayken gözüm de çocuktu. Kendi için de birşeylerin farkındalığına varıp o gücü bulmakta erdemdir. Ne mutlu sana.
      Hep derlerdi ama hadi canım derdim, kırk yaşına gelmeden insan olgunlaşmaz ben oldum demez. Kırkında anlar kendini hayatını diye. Kesinlikle öyle, tecrübe ile sabit :)

      Bu arada unutmazsam yine kutlarım ama unutursam da, şimdiden yeni yaşın sana tüm güzellikleri getirsin.. İyi ki doğmuşsun öğretmen hanım.
      Sevgiler

      Sil
    3. Teşekkür ederim :) Evet, hep değişiyoruz veya değişiyorsak ne mutlu diyelim. :)

      Sil
  9. Sevgili İlkay,
    Çok içten, kimi zaman duygusal hissettiğim ve umut dolu bu yazıyı paylaştığın için teşekkür ediyorum. Böyle yaşadıklarını anlatınca sanki karşılıklı oturup konuşuyormuşuz ve seni dinliyormuşum gibi hissettim.
    Babaannenin vefatı için çok üzgünüm. Başınız sağ olsun..
    Bu yıl ben de çok film izleyemedim. Son günlerde bir şeyler izlemek için film arayışına girdiğimde çok seçici olduğumu fark ettim. En sonunda bir şeyler bulamayıp film sitesini kapatıp Lost izlemeye devam ederken buldum kendimi. :)
    Yüksek lisansında başarılar diliyorum. Her şey gönlünce olsun inşallah. :)
    Hedeflerini gerçekleştirmen dileğiyle.
    Sağlıcakla kal!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sizlerin yorumlarınızı okuduğumda böyle hissediyorum. İyi ki geldin. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim. Yeni yılının, yeni yılımızın, çok güzel geçmesini diliyorum. Bu yıl hepimize uğur getirsin inşallah. Çok sevgiler ve iyi seyirler. :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.