Yönetmen: Alex Keshishian
Senarist: William Mastrosimone
Yapımı: 1994 - ABD
Monty (Brendan Fraser) Harvard'da öğrenim gören başarılı bir öğrencidir. Bitirme tezini yazmak için çok emek vermiştir. Bir gün bilgisayarı bozulur ve Monty elindeki çıktıların yedeğini almak için fotokopisini çektirmeye karar verir. Yolda takılıp düşmesi sonucu tez dosyası yoldaki mazgaldan aşağıya düşer. Okulun kazan dairesine düşen tezini almak için aşağıya inen Monty'i bir sürpriz beklemektedir. Kazan dairesinde yaşayan Simon (Joe Pesci) isimli evsiz bir adam, tez kağıtlarını ısınmak için tek tek ateşe atmaktadır. Çok emek verdiği tezini kurtarmak isteyen Monty, Simon ile bir anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre Monty Simon'un her bir isteğini yerine getirmesi karşılığında kağıtlarını tek tek geri alacaktır. Sorun, alacağı 83 sayfanın olmasıdır... Film boyunca Simon ile Monty etrafında gelişen olayları izleriz.
Kaynak: IMDb |
Film arka planında bir sistem eleştirisini ifade ediyor. Simon aslında entelektüel bir adam. Çok okuyan, iletişim becerileri gelişmiş birisi. Hatta yeri geldiğinde Harvard'ın bodrumunda yaşadığı için yargılanacağı mahkemede bile kendi kendisinin avukatlığını yapabiliyor. Bir Harvard profesörünü ters köşe edebiliyor. Ancak devletten para almayı, evsizlerin barınabileceği yerlerde yaşamayı ve hatta devlete bağlı bir hastaneye gitmeyi dahi reddediyor. Kendi kendini sistem dışı etmiş birisi.
Monty ise sistemin tam göbeğinde yer almak için çırpınıp duran bir genç. Elindeki tezi hayatı olarak görüyor. İstediği tek şey ''başarılı'' olmak. Gelecek vadeden, önü açık da bir genç. Ancak sevdiği kızdan uzak duruyor, profesörünün düşüncelerini onaylayan bir tez yazıyor ve çıkarları için pek çok şeye sabredebileceğine inanıyor.
Yukarıda yer verdiğim sahne, belki de filmin özeti niteliğinde. Monty tezine çok emek veriyor bu doğru. Ancak tezinde savunduğu fikirler sadece profesörünün onaylayacağı düşüncelerle dolu. Monty kendi düşüncelerinin neler olabileceğini sorgulamıyor bile. Vaktiyle birilerinin ''doğrusu budur'' dediği her şeyi hiç düşünmeden kabul edip kendi fikriymiş gibi bir kez daha sisteme geri sunuyor. ''İkinci el''den aldığı fikirleri kullanıyor.
Simon, Monty'e sistemin bir kölesi olmadan yaşaması gerektiğini sadece onunla vakit geçirerek gösteriyor. Alt tabakadan bir adamla kurmak zorunda kaldığı bu zorunlu iletişim yavaş yavaş dostluğa dönüşürken Monty, kendi hayatını yaşamaya başlıyor.
Kaynak: IMDb |
Simon yalnızca Monty'nin değil, onun ev arkadaşlarının da hayata bakışlarında değişime yol açıyor. Aynı şekilde Monty ve diğerleri de Simon'un hayatında eksik olan duyguları hissetmesini sağlıyorlar. Aslında kilit nokta da bu: Farklı duygular. Evsiz bir adam olan Simon, bu gençler için ne kadar farklıysa; aynı evin içinde bir aile olmuş bu gençler de Simon için o denli farklı, yabancı ve gereksinim duyduğu bir şeye sahipler. Film, seveceğin birilerinin olmasının ve bu birilerini bulduktan sonra da onlara hak ettikleri değeri ve zamanı vermenin önemini gösteriyordu bu noktada.
Çok severek izlediğim, bolca güldüğüm ve güzel repliklere sahip anlamlı bir filmdi With Honors. İlgisini çekenlere öneriyorum.
Hoşça kalın.
With Honors soundtrack dinlemek için tıklayabilirsin.
pikiş izlicem :) oyuncular iyi konu tatlı :) pekuu :) ben de izlemediysen sana iki film vereyim :) breakfast club (1985), Djam (2017) ilki lise ikincisi yol filmi :)
YanıtlaSilİkisini de izlemedim ve yol filmlerini severim. Ne zaman izlerim bilemesem de, teşekkür ederim :)
SilGüzel bir filme benziyor, izlememiştim. Siz de çok güzel anlatmışsınız :)
YanıtlaSilİzlerseniz umarım siz de beğenirsiniz, şimdiden iyi seyirler dilerim. Teşekkür ederim yorumunuz için de. :)
SilYaa ben oyuncularda kaldım hepsini de biliyorum ve ne kadar gençlermiş. Bu kadar genç oldukları hallerini görmemiştim. :)
YanıtlaSilEvet, zalım yıllar :)
Sil