14 Ağustos 2023 Pazartesi

Zaman Mini Mini Bir Kuş Olmuş Gölgelikte Etrafı İzliyor.


Film: Chungking Express (Wong Kar-wai, 1994)

Sana da olur mu, benim bazen kitap okurken aklıma okuduğum yerden bağımsız gibi görünen ama benim mükemmel hızda enteresan bağlar kuran nöronlarımın bir sürpriziyle zihnimin gerilerindeki bambaşka bir konu zihnimin ilk sekmesine geliverir. Böyle anlarda kitabımı kapatıp kenara koymam ama kısa bir es veririm. Kitap hala elimdedir. Uzaklara bakabilecek bir konumdaysam ne güzeldir. Neyse ki bu sefer öyleydim. 

Sabahtan beri hava çok sıcak. Aslında hafta sonundan beri. Geçtiğimiz sıcak hava dalgası daha da anlatılmaz aman bir daha yaşamayalım inşallah bir şeydi de, bu yeni dalgalar da dalga dalga üstümüze bindi sanki. Neyse ki rüzgar bizi terk etmedi. Rüzgar usul usul eserken biraz ferahladım. Aklıma bir şeyler geldi demin de dediğim gibi ama aniden karşımıza çıkan kısa videolar gibiydi; dikkat süremi çok da uzun kendine bağlayamadı. Dikkatimi dağıtan ilk şey canım rüzgardı. İkincisi ise karşı evin gölgeliğine konmuş mini mini bir kuştu.

Kuşlar beni eğlendiriyor. Ne yaparlarsa yapsınlar o şaşkın bakışlarıyla tatlı olmamaları imkansız gibi. Aslında kuş türlerini pek bilmem. Bazıları birbirine aşırı benziyor. Böyle anlarda babama sorardım. O da pek ayırt edici bilgi vermezdi sağ olsun ama o an o kuşun ne kuşu olduğunu öğrenir, hımmm der ve yine bir kez daha görünce bu kuş neydi acaba diye düşünürdüm. Tropikal ormanlarda da yaşamıyorum tabii; ancak etrafta dolanan kuşlar var neyse ki. Özellikle de bir arada olan kuşları gördüğümde çok heyecanlanırım. Onlar da rüzgarı ve etrafı hissederler sanki. Belki de rüzgarı ve etrafı hissetmeyi onlardan öğrenmişimdir kim bilir?..

Bu kuş tek başınaydı. Muhtemel ki o da biraz ferahlamak istiyordu. Gölgelik bir yerde durup kafasını bir o yana bir yana oynatıyordu. Bazen de sadece öylece durup etrafı izliyordu. Bu beni güldürdü. Beni güldüren şeyleri burada anlatmayı seviyorum. Bu tıpkı o anın fotoğrafını çekmek gibi hissettiriyor. Bu da eğlenceli. O kuş da eğlenceliydi. Aynı zamanda insanı bu an dediğimiz zamana çekiyordu. Kuşlar bence hep böyle. Sence de öyle değil mi? Bir evcil hayvanla geçirdiğin zamanı düşün; ya da sadece böyle yaşamdan sıradan bir anın öylece dikkatini çektiği zamanları. O zaman diliminde sadece bu anı yaşıyorsun. Sanırım bir beklentin olmadığı için. Olay öyküsü gibi olmuyor öyle anlarda hayat; durum öyküsü gibi oluyor. Eylemler değişiyor. Eylemler değişince his ve düşünceler de değişiyor. Ferahlıyorsun bazen. Yazın bile olsa ferahlıyorsun.

Bugünlerde gökyüzü yine ferahlatıcı değil. Sevgili mini mini kuşumuzu gördüğümde fark ettim. Karşıki dağlar ile gök aynı mavilikte. Her yer bir olmuş sanki. Sanki iki katmandan ibaret zaman o an. Yer ve gök. Yer gri, gök gri-mavi. Hava sıcak. Buna rağmen rüzgar ve kuşlar eğlenceli. Böyle anlarda o anı bırakıp kitabına dönmek en iyisi; veya işte her ne işle meşgulsen. Hayat yine olay öyküsüne dönssüüünn, demek yani. Böylece olay ve durum öyküsü arasındaki farkı anlayabilirsin. Bir şeyleri anlamak için başka bir şeyleri anlaman gerekir çoğu zaman. İşte aynı onun gibi.

Çoğu zaman istemediğim şeyleri düşünürüm. Bu şeyi istemem, derim, sıkıcı. Benlik değil dediğimiz durumları bulmak daha kolaydır da, benlik dediklerimizi keşfetmek zordur. Değillerimizi her şeyimizden çıkardığımızda asıl istediklerimiz de elimizde kalabilir tabi. Bir nevi eleme yöntemi gibi. Ancak bu uzun süren bir yöntem. Ekonomik değil; zamanını alıyor. İkisinin ortak noktası ise ben'im dediğimiz durumları keşfetmek sanırım. Mesela kuşlar düşünmez herhalde ne ben'im ne değil diye. Ben, diye bile düşünmez; uçar. Uçmayı bilir bir kuş. Bildiğin bir şeye o muydu bu muydu demezsin. Senin olan rahattır. Senin olan huylandırmaz. Senin olan rüzgar gibi hissettirir.

Oysa rüzgar da iki yönlüdür. Bazen ele avuca sığmaz. Onu tutmaya çalışmak nafiledir. Bazense o seni tutar. Hey, der, bak buradayım senin için. O an mutlu olursun. Belki mini mini bir dostunla kısa bir an'ı paylaşırsın. Kısa ve ferah bir an'ı. 

Zaman belki de budur. Kısa kısa bir sürü an. Oysa çoğu zaman bütün olarak tutmak isteriz zamanı. Tıpkı rüzgarı tutmak istemek gibi. Rüzgarı bir yere hapsedebilirsin bu doğru. Hava sıkıştırılabilir. Ancak bu da nafile bir çaba. Asıl kaynak değil. Bu bakımdan önemli olan kısa kısa anlar sanırım. Kısa kısa anlarda senin hangi durumları yaşadığın. Tüm bu anların birleşimi ise olayları oluşturuyor olmalı. Böylece sen oluşuyorsun, olmalı.

İstemediklerimle çok fazla zaman kaybettim. Bu haftayı istediklerimi düşünerek ve yaparak geçirmek istiyorum. Yazımı son okuduğum kitaptan bir alıntıyla kapatacağım: ''Eylem, görünür hale gelmiş bir düşüncedir.'' (Okçu'nun Yolu, Paulo Coelho).

Hoşça kal. 

:)


bir şeyler dinlemek istersen tıklayabilirsin.



9 yorum:

  1. Mutluluk için de öyle denmez mi? Bir sürü kısa andan ibaret.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, öyle denir ve sanırım öyledir de :)

      Sil
  2. kuşların ağaçlarda etrafı dinleyip gözlemeleri, kafalarını oynatmaları, aniden uçmaları kaçmaları çok şirin de mi amaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de aniden kendilerini bırakıyor gibi yapıp havalanmaları çok fiyakalı :)

      Sil
  3. bir deee, kuşlar insanları tanıyorlar galiba, sürekli baktığın bir ağaca sürekli gelen bir kuş zamanla sana bakıyor gibi oluyor sanki, alışıyor yanii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onu bilmiyorum ama evet muhtemelen alışır. Çok yakınındaysa ve sürekli karşılaşıp onunla ilgileniyorsan yani.

      Sil
  4. Ben de en çok özgürlüğü yansıtmalarını seviyorum. Onlara da öyle mi geliyor bilmiyorum ama en azından dışarıdan bir göz olarak onları izlediğimde maviliğin içinde hep çok özgür olduklarını düşünürüm. Özellikle de kendilerini bırakıyor gibi yapıp yükselmeleri ve daha da yükselmeleri beni hep imrendirir.
    Ne güzel bir özellik. Ben genelde istemediklerimin arasında boğulurum. Oysa bunun sadece kendine sabotaj olduğunu bildiğim halde. Bundan da zevk alan bir yanım varsa demek. Yine de artık zaman kaybetmek istemiyorum. Her şeyin en iyisi hak ediyorum :)) Bu kafada ilerleme kafasına geldim yani, şükür kavuşturana.

    YanıtlaSil
  5. Şu ilk parafraftaki durum bana o kadar sık oluyor kii.... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaplar bazen hava almaya çıkmak gibi hissettiriyor. Dışarı çıkıp düşünmek gibi. Bazen o ''hava'' çok soğuk oluyor, bıçak gibi kesiyor. Bazen hafif bir esinti oluyor, rahatlatıyor. Bazense kavurucu sıcak oluyor, kaçamıyorsun da. Bazen kitap okurken düşüncelere dalıyorum ve böyle değişik değişik şeyler hissettiğim oluyor.

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.