27 Ağustos 2023 Pazar

Vanishing Time: A Boy Who Returned (Kayıp Zamanlar) | Film Yorumu


Yönetmen: Uhm Tae-hwa

Senarist: Uhm Tae-hwa, Jo Seul-Ye

Yapımı: 2016 - Güney Kore


Soo-rin (Shin Eun-soo) bir kazada annesini kaybetmesi sonucu üvey babası ile yaşamakta olan hayal gücü gelişmiş bir kızdır. Uzaylılar, ruhlar, farklı boyutlar gibi ilginç konulara merak duymakta ve bunlarla ilgili bir blog yazmaktadır. Farklı zevkleri olduğu için diğer çocuklar onun ''tuhaf biri'' olduğunu düşünürler. Arkadaşı olmayan bu küçük kızın tek arkadaşı Sung-min (Lee Hyo je\ Dong-won Kang) olacaktır.

Soo-rin ile aynı okulda okuyan Sung-min bir yetimdir. O da farklı konulara ilgi duymaktadır. Hatta Soo-rin'in bloğundaki parapsikolojiyle ilgili bilgileri denemiştir bile. Bu ortak ilgi alanları ve aile geçmişi benzerliği ile birlikte iki çocuk yakın iki arkadaş olur. Hatta Sung-min, Soo-rin'e hayrandır.

Bir gün içlerinde Soo-rin ve Sung-min'in de bulunduğu dört kişilik bir arkadaş grubu yasaklı bir inşaat alanına izinsizce girerler. İnşaatta patlamalar olmaktadır, bu nedenle bu yasak bölge tehlikelidir. Çocukların amacı da tam olarak bu patlamayı görmektir. Ormanlık bir alan olan bu yerde bir süre vakit geçirirler. Ardından bir ağaç kovuğundan içeri düşerler. Bu kovuğun çıktığı yer bir mağaradır. Bu mağarada suyun içinde bir yumurta bulurlar. Bu yumurta zamanı yer.

Bizler de film boyunca bu arkadaş grubunun başına gelenleri izleriz.


Kaynak: Pinterest

Film karşıma rastgele çıkmıştı. Konusunu bile bilmeden, okuduğum olumlu yorumlara güvenerek filmi izlemeye başladım. Özgün bir senaryoya sahip, akıcı ve beni kah güldüren, kah az kalsın ağlatan bir yapımdı. İçinde dram barındırsa da, dramdan beslenen bir işleyişi yoktu. Aksine, filmi büyük bir merakla izledim.

Filmin türü için en uygun niteleme fantastik olacaktır. Ancak film boyutlar arası yolculuk konusunu merkeze aldığı için belki ucundan kıyısından bilim-kurgu türüne de giriyor diyebiliriz. İçerisinde mantık hataları bulunsa da, çok da kafaya takıp didiklenmediği takdirde sıkılmadan izlenebilecek bir film olduğunu düşünüyor ve ilgisini çekenlere öneriyorum.


Filmi izlerken aklımda net olarak iki düşünce belirdi. İlki, ne dilediğimize gerçekten dikkat etmemiz gerektiği; diğeri ise, zaman şimdi dursa ve her şeye sahip olsam o bol vakit ve sınırsız imkanla ne yapardım acaba sorusuydu. Peki sen, sen ne yapardın sevgili okur? Şimdi aniden zaman dursa, tüm dünya dursa ve tüm dünyanın tek hakimi sen olsan... O bol zamanı nasıl kullanırdın? İstediğin her şeye ama her şeye o an sahip olabilsen mesela... Her şeyin olsa. Hiç ihtiyacın olmadığı halde bir sürü paran olsa. Okuyacak bir sürü kitabın olsa. İstediğin şeyleri gönlünce yesen, içsen. Ama... Hayatta en çok sevdiğin kişiyle tek kelime edemesen. O kişi senin gözlerinin içine hiç bakamasa, seni hiç göremese, tepki veremese; öylece donup kalsa karşında, taş gibi olsa, o ve tüm dünya... O zaman senin için gerçekten neyin önemi kalırdı böyle bir dünyada?

Hoşça kal.

:)



6 yorum:

  1. Filmi izlemedim, bilmiyordum da, Kore sineması çok sarmıyor beni.
    Yazında, ''ne dilediğimize dikkat etmemiz gerektiği'' diye belirtmişsin. Kesinlikle katılıyorum. Bu cümlen bana daha önce okuyup blogda yazdığım ''Ne Bileyim Seviyo Sandım'' kitabını hatırlattı, o kitapta da böyle bir cümle geçiyordu:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen istediğimizi sandığımız bir şey gerçek olabilir ama o şeyi geçmişte isteyen versiyonumuz bizim kendi benliğimize ne kadar yakındı acaba? Aslında bence durum bundan ibaret. Yani kendimizi tanıdıkça aslında geçmişte istediklerimizi sahiden istemediğimizi anlayabiliriz. Veya hadi bugünümüzde de o şeyi isteyelim, yine de hayal kırıklığı yaşayabiliriz.
      Malesef bu diretme halini ben de çok yaptım ve her ne kadar teorik olarak bilincim genişlese de, pratikte hala direttiğim durumlar yaşıyorum. Oysa bir şeyi diretmek beraberinde bağımlı düşünceleri de getirir. Yani rahat olalım ve en iyisini isteyelim aslında, en güzeli sanki.
      Bu filmde de ana karakterlerin ikisinin de dileği oluyordu ama pek de hayırlı, mutlu, huzurlu bir şekilde olmadı.
      Bahsettiğiniz kitabı gördüğümü hatırlıyorum ama okumadım. Bu ne dilediğine dikkat et mevzusunu aslında herkes şöyle böyle bilir bence. Ama uygulamamız genelde zayıftır. :)

      Sil
  2. ah izlemedim veee tam sevceğim film oleey tişkirler :)

    YanıtlaSil
  3. Filmi bilmiyorum ama sanki resimdeki kızı tanıyor gibiyim. Konusu ilgi çekici geldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi tanıdık görünüyor gerçekten. Ama oynadığı filmlere baktığımda hiçbirini izlemediğimi fark ettim. Ben birine benzettim muhtemelen ama belki siz daha evvel bir yerde izlemiş olabilirsiniz. Filmi sevmiştim, güzeldi bence. :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.