Yazları sevmezdim. Aslına bakarsan bu yaza da bayılmıyorum. Şimdi gece yarısına az bir zaman kalmış şu vakitte bile hava fazlasıyla bunaltıcı. Yine de bu yıl yazla farklı bir bağ kurduğumu hissediyorum. Neden böyle oldu emin değilim. Ancak bir teorim var.
Baharları çok severim. İlkini de, sonuncusunu da. Nisan. Çiçekler her yerde. Az mı durup ağaçları seyre daldım. Seyre daldığım şeyleri fotoğraflama takıntım vardı bir dönem. Ama bu çok güzel, diye düşünürdüm. Herkesçikler görmeli. İşte; ben, sen ve yolu kazara bloğuma düşen herhangi biri. Ya da belki de en son bin yıl önce gördüğüm bir tanıdığım; daha dün konuştuğum canım arkadaşlarım... Herkesçikler görsün.
Sonbaharda çiçekler yoktur. Ama gün batımlarının kızılı yapraklara vurur ya hani; ah, o an'a adanmış bir şiirin coşkunluğuyla dolar içim! Ne güzeldir o turunculuk. Hava da artık ferahlamış, rüzgar hafiften serin. Üstünde ince hırkan; ama üşümüyorsun da. Bir şeylere başlıyorsun. Belki yeni ders yılı. Belki iş, bilmiyorum. Yılın ilk ayı gibi eylül. Ama ekimle olan ahbaplığım daha derin. Çünkü daha bir sonuncu bahar, belli. Kasımsa kışa ilk emeklemeler. Artık üşüyorsun, sıkı giyin. Öhö öhölemeyi sevmem. O yüzden kasım, artık uzak bir baharın düşünden kalıntılar sadece.
Yaz ise her yıl sadece el mecbur yaşanacak bir süreç. Nemden boğuluyorum. Terlemekten nefret ederim. Güneş her yerde ve fazla samimi... Yine de yaz göğü de ne güzelmiş diyorum bu yıl. Belki de baharda baharı içimde hissedemediğimden böyle geliyor şimdi bana. Yaşanmayan baharın hisleri yaza sarkmış gibi. Ne kadar hayta olursa olsun sevilen birinci derece akraba gibi yaz bu yıl.
Bu yüzden içim hüzünlü. Ağustos da bir ertesi gün yolculuğu haberi çünkü. Çok sevdiğim sonbahar bile bu hüznü gidermiyor. Canım yaz... Ben de ne tuhafım. Sevilecek zaman sevmem, sevilmeyecek zaman sevgi pıtırcığı oldum. Hala bir yazcı olduğumu iddia edemeyecek denli yazdan çekiniyorum ancak dedim ya, yaz bu yıl benim için yaşanmamış bir baharın düşü gibiydi.
Yaza dair en sevdiğim şey hep ama hep yıldızlar olmuştur. Çocukluğumdan beri yıldızlar kardeşim, dostum, sırdaşımdır. Ay ise üst komşum. Ancak bunun yanı sıra, zamanı az biraz geri sardığımızda, akşamüstünün hafif rüzgarında okunan kitaplar da ne hoştur. O anları gerçekten içimde hissederim. Kitap okuyorumdur, yüzüme rüzgar değer geçer; gözüm çevreyi turlar ve bu tur, dudaklarımda biter. Gülesim gelir. Mutluluk gibi değil; huzur gibi bir his. Ne güzeldir o anlar. Ne senden, ne içinden... Okuduğum kitabın tadını hissederim böyle anlarda. Asıl keyif veren aslında budur. Tabii, rüzgarın payını da küçümsememeli. Ancak şimdilik konumuz bu değil.
Dün akşamın tam üstündeki zaman diliminde yine kitap okuyordum. Anton Çehov'un Üç Kız Kardeş isimli tiyatrosunu. Uzun zamandır listemdeydi. Anton Çehov'dan daha geçenlerde Altıncı Koğuş'u okumuş, bakış açısını ve ifade biçimini çok sevmiştim. Bu sevdiğim niteliği, yazarın ''anlatım''ı ifadesiyle genelleyebilirim tabi. Ancak bu çok sınırlı bir pencereden bakmak olurdu. Ben asıl olarak yazarın bakış açısını hissettirme halini sevdim. Anlatımın ötesine geçme halini. Evet, düşündürüyor da. Ama bazen bazı yazarlar size aslında sizin bilmediğiniz bir şey söylemez. En azından o an okuduğunuz kitabının her cümlesi böyle olmaz genellikle. Ancak bir his verir işte, lezzet. Hah işte, o lezzeti bir aldın mı o kitabın tadı damağında kalır. Böyle kitapları yaz akşamüstlerinde okumanın tadı da tam da bu yüzden muazzamdır. Güzel bir ambiyansta kendinle buluşmaya çıkmak gibi. Keyif almak, yaşamdan keyif almak gibi. Büyük harflerle yazılan keyifler yoktur o anlarda; lezzetli harflerle yazılmış hissedebildiğin keyifler vardır. Zaten bu nedenle muazzamdır.
Kitaptan bir alıntıyla bu yazımdan sana hoşça kal diyorum o halde sevgili okur.
''Sık sık düşünürüm. Yaşama yeniden, ama bu kez bilinçli olarak başlanabilseydi! Yaşamış olduklarımız, hani derler ya, taslak, öteki de onun temize çekilmişi olsaydı, ne olurdu acaba? Sanırım her birimiz, her şeyden önce, yaşamış olduklarımızı bir daha yaşamamaya, ya da hiç değilse, kendimize bambaşka bir yaşama ortamı, ne bileyim sözgelimi, böyle çiçeklerle dolu, aydınlık bir ev yaratmaya çalışırdık...'' (Sayfa 21)
Sen en son ne okudun\ okuyorsun?
bir şeyler dinlemek istersen tıklayabilirsin.
En son Tarlakuşu'nu okuyorum, kısa bir roman, bitmek üzere, bir Macar efsanesi olan Dezso Kosztolanyi yazarı:) Bayıldım, belki kısa bir kaç cümle yazarım sonra:) Yazın yine çok güzeldi bu arada:)
YanıtlaSilHemen bakıyorum yazara da, kitaba da. Çok da teşekkür ediyorum önerinize de, yorumunuza da :)
SilBen sonbaharı severim en çok. Yaz mevsimini tam sevecek gibi oluyorum ama aşırı sıcaktan erime noktasına geliyor ve sevmekten vazgeçiyorum :)
YanıtlaSilValla öyle, ne zaman yazı övsem kursağımda kalıyor övgüm bile :) Hele bu yıl ayrı bir sıcak sanki...
SilAyın 18 inde kelebeklerin ölüm dansı ile sonbahar başlamış durumda.
YanıtlaSilÇanlar kimin için çalıyor okuyorum şu an.
Yaa, hiç duymamıştım kelebeklerin ölüm dansını. Oysa her yıl gerçekleşen bir doğa olayıymış. Havalar gerçekten serinler mi acaba :)
Silİyi okumalar dilerim :)
yazın yıldızlar ivit de miii :) yaz düşü yani düşü yaz diyorsun :) yaz düşleri yanında düş yazlarımız da olsuun :)
YanıtlaSilEvet yazın fazla düşlerin içine düştüm ben sanırım :) Yani gerçek anlamda öyle oldu ve burada da baya yazı yazdım. Şimdiyse o düşlerden beslenerek düşlerimi gerçekleştirmek istiyorum. Son cümleni okuyunca aklıma Tomris Uyar'ın Yaz Düşleri Düş Kışları isimli kitabı geldi. Onu da okumak istiyorum. Çok güzel bir ismi var :)
SilNe kadar hayta olursa olsun sevilen birinci derece akraba gibi yaz bu yıl. Hayta yaz :)
YanıtlaSilÖyle gerçekten ama değil mi :)
SilYaz en sevdiğim mevsimdir:))) Bu sene sıcak hepimizi mahvetti, eriyeceğiz yakında gerçekten:(
YanıtlaSilSıcaklardan zor okuyorum, hatta okuyamıyorum desem daha doğru olur. Geçen hafta Hizmetçi kitabını bitirdim, şimdi Gece Yarısı Kütüphanesi'ni okuyorum:)))
Bugün de ayrı bir sıcak var sanki... :(
SilBu yaz bahara göre daha iyi hissediyordum. Ondan sanırım bu yazı sevdim. Yoksa bu sıcaklar pek sevilesi değil.
İyi okumalar dilerim. Gece Yarısı Kütüphanesi merak ettiğim kitaplardan. Yorumunuzu bekliyorum. :)