1 Ağustos 2023 Salı

Ağustos.

Ağustos böcekleri susmuş görünüyorlar. Pardon, dikkat kesilince yüksek fısıltıları duyulabiliyormuş. Bu yaz onların seslerini daha çok duyuyorum. Ağaçtan sesler korosu gibi bir ağızdan başlıyorlar sanatlarını icra etmeye. Bazen çok gürültülü oluyorlar, en yüksek notalara kadar çıkıyorlar; öyle olunca ben bile bir anlığına ''ah!'' oluyorum. Bu ah'ın içinde bir dizi memnuniyetsiz düşünce silsilesi de barınmıyor değil. Üzgünüm sevgili dostlarım üzgünüm...

Onlar da kendi aralarında bir çeşit mesaj iletiyorlar. Sınırlı bir zamana pek çok ses sığdırıyorlar. Bu yüzden onları ayıplamamalı, ahlamamalı, susmalarını ummamalı. Bir şeyler anlatmak istiyorlarsa bırakalım anlatsınlar. Zaten her canlı bir şekilde bir şeyler anlatmak istiyor sanırım. Kuşlar, kediler ve balıklar... Bazen beden dilleriyle iletişim kurarlarken yakalıyorum onları; veya yalnızca eğleniyorlar. Tabii bu da aynı kapıya çıkar. Çünkü bazen sadece eğlenmek için de iletişim kurarız. Bu da bir ihtiyaçtır hem günün sonunda, ortasında ve başında.

Kediler özellikle de geceleri tuhaf kişiliklere bürünüyor gibiler. Belki de sessiz sinema oynuyorlardır. Bazen kuşlar da sessiz sinema oynuyor gibi görünüyor. Bazense birbirlerine uçma becerilerini gösteriyor gibiler. Bir anda kanatlanıyorlar ve pike yaparak fiuuvvv. Balıklarda da durum farklı değil gibi. Bazen tek bir istikamette arkadaşlarının peşine takılıp yürüyüşe çıkıyorlar, aman pardon, yüzgece çıkıyorlar. Bazense yüzme becerilerini birbirlerine göstermeye çalıştıklarından mı bilinmez döne döne gluk gluk yapıyorlar. Keyifli görünüyor.

İnsanlar da farklı değil gibi. Bizler de iletişim kurmaya ihtiyaç duyuyoruz günün sonunda, ortasında ve başında. Bazen ağustos böcekleri gibi hiç susmadan aynı tekdüze sesle sürdürüyoruz konuşmamızı. Bazen susuyoruz, ağustos böcekleri susarken neler düşünürler bilinmez, ancak bizler bazen sadece düşünmemek için susuyor olabiliriz. Sanırım bazen konuşmak keyifli gelmiyor. O yüzden aralarda susuyoruz. Biz de yüzgece, aman kanada, aman yürüyüşe, çıkıyoruz. Çoğu zaman tekdüze bir yürüyüş oluyor bu. Bazen bir grubun ardına takılıp belli bir istikamette ilerliyoruz. Şansımız yaver giderse karşımıza yürüyüşümüzü bozacak bir şey çıkmıyor. Bazense yolda ilginç bir şeyler gözümüze ilişiyor. Bir yengeç! Akrep! Deniz anası? Olta! Hayır canım onlar balıkların sorunu. Neyse ki balık değiliz! Yine de bir karetta karettayla dost olmak isterdim... Bizim karşımıza daha farklı ama yine benzer şeyler çıkabiliyor. Bazen de bir şey çıkmıyor. Sanırım bu daha da korkutucu. Çünkü iletişim kurmayı eğlenceli kılmak için karşımıza bir şeylerin çıkması işimize yarıyor. 

Sanırım tekdüze bir yürüyüşten hep kaçmak istedim. Ancak bunu ne kadar çok istediysem o kadar çok tam göbeğinde buldum kendimi. Önüm, arkam, sağım, solum sobe; o halde ben de hareketsiz durayım da akıntıyla ilerlerim nasılsa. Keşke gerçekten bir ağustos böceği olsaydım. Onların ne dediğini anlamak bile daha kolay gibi. Bir amaca yönelik iletişimleri. Oysa ben, bunu ne kadar çok istersem isteyeyim, bir türlü yapamıyorum. Sebep nesnelerde değil. Amaç eksikliğinden olduğunu sanmıyorum. Hem nesneler sadece birer araçtır; günün sonunda, ortasında ve başında. Belki de anlamayı reddettiğim ve beni hayal kırıklığına uğratıp duran şey öznelerin de birer araç olmasıdır; günün sonunda, malesef ortasında ve başında. Bizi kendimize yaklaştıran araçlar. Hemen kötücül emelli düşüncelere ve oltalara balıklama atlamayalım lütfen.

İnsanlardan bir şeyler öğreniriz. Herkesten. Bazen bazılarının seslerine tahammül edemeyiz. Bazen bazılarının seslerini iki saniye sonra bile anımsamayız. Bazen bazı sesleri hiç unutamayız. Bazen bazı sesler bizimle olur. Onları istediğimizde duyabileceğimizin güvenini sanki biri kalbimize fısıldamıştır. Seslerini çok sevdiğim kişiler yok değil. Onların sesini duymayı çoook seviyorum. Onlarlayken sesimi duymayı çoookkk seviyorum. Yine de bazen... Bazen... Obur muyum acaba? Neden yetmiyor? Neden bir şey söyleyecekmişim de, unutmuşum da, ondan söyleyemiyormuşum rahatsızlığı kımıl kımıl içimde? Sanki yanlışlıkla bir deniz yılanı yutmuşum ve o içimde rahatsız bir dansa başlamış gibi. Ufuktaki deniz atı nerede? Hani at murattı?..

Havalar sıcak. Çok sıcak. Daha da sıcak olacak, diyooolar. Erimemeyi başarırsak eğer, bu ay ikinci bir amaç olarak ne yapsak acep? Buldum! Kelimeden sesler korosu olalım. İçimizdeki tüm kelimeleri bir veya birçok şarkıya dönüştüreceğimiz tek kişilik güzel bir orkestra oluşturalım. Fena fikir değil sanki ha, ne dersin?

Hoşça kal.

:)


bir şeyler dinlemek istersen tık tık, tık tık.




12 yorum:

  1. "Kelimeden sesler korosu... olalım," müthiş... ve elbette yazının bütünü! Artık iyice belirginleşen bir üslubun altını kalın kalın çiziyorsun her yazınla... Bu sana özgü bir kalıp ki pek hoş böyle olması. Çok keyif verdi yazı yine, bu üslubunun seni de eğlendirdiği kesin sanki:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum güzel yorumunuz için. Evet, yazarken eğleniyorum ve düşünüyorum diyebilirim. :) En azından blog yazılarımın odağı bu oluyor. Anlamak ve anlatmak.

      Sil
  2. :) instaya kitap koydum ağaçların gizli yaşamı diye, ağaçlar da birbiriyle konuşuyor, mesajlaşıyormuş, hatta hayvanlarla da, genelde saldıkları kokularla :) cırcır böceği her ay ötüyor diy mi sadece avustosta diyil :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa ilginç :) Ama evet tabi ki mesajlaşıyorlar. Nasıl olduğunu da okumak isterim. Paylaşımını görmüştüm. O kitaba da bakim :) Hayır bu böcekler temmuz ve ağustosta öterler, sonra ölüyorlar :( Tabi mecazen sormadıysan.

      Sil
    2. :) ayolcum sen cırcır böceği değil miydiin yaniiii her zaman işte sen hihihi :)

      Sil
    3. Gece yanıtlayınca böyle olmuş, aklım dışarıya temiz hava almaya çıkmış :) Yok yazarım. Ben farklı tür cırcırım, mutasyona uğramışım da başka aylarda da konuşuyorum :)

      Sil
  3. At, murattır. Ama kahvede çıkarsa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle mi, hemen gidip kahve içip kapatayım :)

      Sil
  4. Kediler çok başka, her halleri değişik, her halleri tatlı:))) Geceyi özellikle bekliyorlar:)
    Çok ama çook sıcak, herkes eriyecek bu gidişle:) Kelimeden sesler korosunu sevdim:))) Çok güzel bir yazı olmuş:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet oyuncular keratalar :)
      Gerçekten aşırı sıcak. :(
      Teşekkür ederim ^^

      Sil
  5. Erimemeyi başarır mıyız peki sence, şahsen hiç inancım yok da...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başardık sanki ya. Bugün benim yaşadığım yerde hava serin ve normalde çok sıcak bir yer burası ((: Hem eylül de bir adım uzakta. Canım eylül, canım ekim <3

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.