19 Mart 2024 Salı

Yeryüzü Güncesi #13


''Bir keresinde yaratıcıya üzüntümü benden alması için yalvarmıştım. Sanki kalbimde bir taş var gibiydi. Kocaman, simsiyah bir taş. Bu taş, çok derine batmış gibiydi. Okyanusun en dibine. Ama buna rağmen, okyanusun tüm o karanlık derinliklerine rağmen, taş hala simsiyahtı Ozan. Bu nasıl olabilir, değil mi?'' 

Genç adam, genç kadının gözyaşlarıyla çizgi çizgi olmuş yüzüne bir süre baktı. Sanki bu resmi hafızasına kazımak ister gibiydi. Sonra parmaklarının hafif dokunuşuyla bu çizgileri tek bir harekette dağıttı. ''Olabilir,'' dedi genç adam. ''Bazı şeyler bazılarından daha koyudur, bazıları da bazılarından daha açık. Sonra...''

''Bunlar yer değiştirir,'' diye tamamladı genç kadın genç adamın cümlesini.

''Evet, ama yine de...''

''Koyu olan kötü değildir.''

''Açık olanın iyi olma zorunluluğu olmadığı gibi.''

''Bazen açıklık, şeyleri gizler değil mi Ozan? Anlayamayız. O şey ne... Böyle durumlarda biz kocaman bir koyuluk olduk sanırız. Oysa koyu olmakta da sıkıntı yoktur. Bu iyilik ve kötülüğün ötesinde, değil mi?''

''Bu konuda net bir şey söyleyemem canım. Ama bazen bir şeyler değişir işte. Sen anlayamadan, pat diye. Bugün bir şey olur ama sen aynı kalırsın. Yarın bir şey olmaz ama sen farklısındır. Bu, nasıl işlediğini anlayamadığım bir sistem.''

''Ama yine de her şey zamanında olur!'' dedi ikili bir anda. 

''Üzüntü,'' dedi bir an sonra genç adam, ''bazen farklı şekillerde kendini gösterebilir.''

''Suçlama, yargılama, korku, güvensizlik, öfke, kibir, bencillik... Değil mi?'' dedi genç kadın.

''Bazen hepsi iç içe de geçebilir. Aslında bunları hissetmekte de bir sakınca yok bence. Çünkü hissetmezsen, öğrenemezsin Aslı. Hem üzüntüyü demedin, üzüntümü dedin; çünkü o senden. Sadece bırakmalısın, ki başka bir şeye dönüşebilsin.''

İkili yeşil tepeyi yarılamıştı. Genç kadın, çayırdaki papatyalardan kopardı. ''Papatya falı. Hep çok severdim. Bazen olumsuz şeyler çıkardı. Sevmiyooorr, gibi.'' Genç kadının yanaklarında kurumuş gözyaşlarından geriye gözbebeklerindeki çiy parıltıları kalmıştı.

''Bazen papatyalar yalan söyleyebilir belki de,'' dedi genç adam genç kadının elindeki çiçek sapını alarak. ''Ne de olsa fazla genç ve haylazlar.''

''Öyleler, değil mi?'' dedi genç kadın etrafında dönüp papatyaları son bir kez izlerken. ''Burayı çok seviyorum, özellikle de bahar yaklaşırken.''

''Bence yaklaşmazken de seviyorsun.''

''Sanırım öyle, seviyorum. Çünkü hep aydınlık.''

Genç adam genç kadının elinden tuttu. Genç kadın bu tutuşun sıcaklığını ilk kez bu denli derinden hissetti. Artık papatyalarla dolu tepe artlarında kalmıştı.

''Hepsi iç içe,'' dedi genç adam genç kadına. ''Geçmiş şimdi gelecek. Biri iyiyken öbürü kötü değil. Sadece zaman tanımalısın. Belki de durmalısın, durmalıyız. Belki de fazla yürüdük. Hiç hissedemeden, çok fazla yürüdük. Sence de öyle değil mi?''

Genç kadın başını belli belirsiz salladı. Şimdi iki eli de genç adamın iki elindeydi.

''Sana anlatmak, sana göstermek istiyorum. Her şeyi. İlk sana dinletmek istiyorum, tüm o bestelerimi. Bana ilham oluyorsun ve bundan hoşlanıyorsun da; ama izin bile vermiyorsun sana ilhamım olduğunu göstermeme. Ben artık durmak istiyorum. Aynı yerde durmak değil tabi ki. Ama...''

''Farklı yerlerde de durabiliriz, değil mi?''

''İstediğin pek çok yerde. Çünkü Aslı, çünkü, 'istiyorsan' zaten orada olman gerekiyordur.''

Şehrin gürültüsü belli belirsiz duyuluyordu. ''O zaman,'' dedi genç kadın, ''bir şeyler yiyebileceğimiz bir yerde durabilir miyiz? Çoook açım!'' Genç kadın, ellerini bir anlığına çekerek genç adamın üzerine atıldı.

''Ah! Zombimi hemen doyurmalıyım, hemen!''

İkili birbirlerine sarılıp gürültüye doğru yavaşça yürüdüler. 


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.



4 yorum:

  1. Sohbetin oradan oraya akması keyifli, okurken kendini kaptırıyor insan. Baştaki açık ve koyu renk kıyası da iyiydi. Emeğine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yine gece yarısı yazdığım bir yazı. :) Böyle yazılarım bana bile bir değişik geliyor. Hatta yorum bırakmış olmasaydın yayından kaldıracaktım ve ben bi' düzenleyip geri yükleyim diyecektim kendime. Aklıma gelenleri öylece yazmıştım. Böyle sadece yazma olayı da güzel tabi. Neyse, teşekkür ederim. :)

      Sil
  2. ayyy ağlamasın tabiii neyse tatlıya bağladılar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu bölümü yazarken aslında aklımın bir köşesinde hep yin yang sembolünü tutuyordum. Direkt onu düşünerek yazmadım ama daha evvel sorguladığım düşüncelerden beslenmişim. Yin yang felsefesi ilginç gerçekten. Her şey zıttıyla var olur temelde. Bir sonraki bölüm de gülmeli olabilir bu nedenle ahahha :) Neyse teşekkürler <3

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.