29 Mart 2024 Cuma

Kayanlar meteordur, yıldızlar ateştir ve pırıltılar kendilerinindir.


Dün akşam bir film izledim. İsmi Hit the Road. Filmin bir sahnesinde küçük bir çocukla babası yıldızları izleyip Batman ve Superman üzerine ciddi bir tartışmaya girmişlerdi. Bu sahne bana babamla benim yıldızları izlerken yaptığımız konuşmaları hatırlattı. Babamla gökyüzünü izlemeyi çok severdim. Tüm o yıldızlar ve gezegenler hakkında konuşmayı. Bir galaksiden öbürüne yakan top oynamayı. Veya masa tenisi? Bunlar küçük ama büyük sıçrayan konular olurdu. Kalbimi sıcacık yapan bir sürü konu. Böylece içimdeki cırcır böceği neşeyle öterdi. Çünkü istediği makamdan cırcırlama fırsatı bulurdu.

Yıldızları izlerken boynum tutulurdu. Birlikte kayan yıldız avına çıkardık. Tabii... Ben çıkardım ve onu peşimden sürüklerdim. Baba bak, yıldız kaydı! Bir keresinde kocaman bir ateş topunun üstümüze geldiğini görmüştüm. Hayatımda gördüğüm en büyük yıld... Meteordu! O kadar şaşkındım ki, dilek tutmak bile sonradan aklıma geldi. Oysa her yerde onu aramıştım. Kayan bir pinpon topunu! Hayır, kayan bir yıld... İşte, meteoru.

Aslına bakarsan kayanların yıldız olmadığını öğrendiğimde küçüktüm. Hiç de bile şaşırmamıştım. Beni en çok şaşırtan asıl gerçek; yıldızların buzdan değil, ateşten oluşmasıydı. -Güneş'in de bir yıldız olduğunu öğrendiğim anı hesaba katmıyorum...- Ah bu beni gerçekten hayal kırıklığına uğratmıştı. Nasıl olabilirdi? Gözlerimi kapattığımda işte oradaydım. Yıldız pisti çok kaygandı. İstediğin gibi Maykıl Ceksın dansı yapabilirdin. Veya tango, veya çaça veya... Pek dans adı bilmem, üzgünüm... Ama istediğin dansı edebilirdin işte, yani... Bilirsin, gözlerini kapattığında. Ben de gözlerimi kapatıp dans ederdim. Tabi bunu yalnızken yapardım. Bence biriyle birlikte yıldızları izliyorsan, gözlerini olabildiğince açık tutmalısın. Böylece hepsini görürsün. Her pırıltıyı. Çünkü pırıltıları hatırlamak kolaydır. 

Yıldızları çoğunlukla yalnız izledim. İtiraf etmek gerekirse, aslında, buna rağmen... Onları birileriyle birlikte izlemek hep daha çok hoşuma gitti. Bak, yıldızlar! demek. Sanki o göremezmiş gibi, değil mi? Ama bunu seviyordum işte; bak görüyor musun, demeyi. Yalnızken onları izlediğimde daha farklı şeyler olurdu. Bir keresinde yine yıldız postasını gözlüyordum. Hayır, bu sefer ben bir mektup yazmıştım. Onu cırcır böceğim kalbime fısıldamıştı. Kalbim de beynime fısıldıyordu ki, o da ne! Yıldızlar bir anda dans etmeye başladı. Evet, Maykıl Cek... Ah tamam, itiraf ediyorum... Bu dansın adını bilmiyordum ama hepsi etrafımda dönen pırıltılardı işte. Boynum yine tutulmayı göze almışçasına yıldızlarla göz gözeydi. O an mektubumu unuttum. Sadece voaaaa diyebilmiştim. Bu beni gerçekten etkilemişti. Çünkü sonraki günlerde yıldızlarda hiç dans etmedim. Sanırım o gün bende bir şeyler değişmişti. Onların ateş topu olduklarını kabul etmiştim. Cırcır böceğim nihayet dinlemeyi öğrenmişti. Müziği duymanın da eğlenceli olabileceğini, en azından buna fırsat vermesi gerektiğini. 

Gökyüzünde bir gizli köşen var mı? Her baktığında seni karşılayan bir yıldızın? Benim var. Hep aynı yerde durur. Hiçbir şey onu yerinden kaldıramaz. Dans etmeyi pek sevmez. Yerini hep korur. En bulutlu günlerde bile, mutlaka bir anlığına bana göz kırpar. Onu benim yıldızım yapan nedir? Hep aynı yerden bana göz kırpması mı? Hadi ama, onda hiç dans bile etmedim. Tanışmamız geç bir zamana rast geldi. Onu artık büyüdüğümde bulmuştum. İşin ilginç yanı, zaten küçükken hiç kendi yıldızım yoktu ki! Çünkü, hepsi benimdi ve hepsi herkesindi. Hayır. Yıldızlar sadece kendilerinindi ve oradalardı. Pırıl pırıl. Belki de biz insanlarla ilgilendikleri yoktu.

Yine de, bu gece gökyüzü açıkken ve yıldızım yine birilerine göz kırpıyorken -tabi içeceğim için su da kaynıyorken-, onu izledim. Sevgili yıldızım, sevgili yıldızım. Merhaba nasılsın...


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.






10 yorum:

  1. ayyyy bir yıldızım yok daa senin yıldız sevgin ve bu yazın çok tatliş tabisidee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederimm :) Küçükken yıldızları da gezegen gibi yaşanabilir sanıyordum. O yüzden soğuk olmalarını umuyordum ama değillermiş. Neyse ne yapalım, biz de içimiz soğukken ısınmak için onları uzaktan izleriz ahaha :)

      Sil
  2. Ben ayı güneşten daha fazla yıldızlara benzetiyorum, hem renk açısından hem de ikisini de gece gördüğümüz için. :)) Hoş bir yazı olmuş, hayal gücün de çok iyi. 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Ay bence de yıldızlarla daha çok benziyor. Güneşle akrabalık bağları var gibi bile durmuyor hadi ama :) Ve teşekkür ederimm :)

      Sil
  3. Hit the Road 🤗 İran sinemasını seviyorum. Tam da yeni dizi film önerileri hazırlarken listemde olan film, burada görünce gülümsetti.

    Senin hayatından bir spoiler vereyim. Çocuğun olduğunda aynısını yapacaksınız, hatta dedesiyle de yapabilir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunu da yazacağım umarım. Ve güzel bir tesadüf olmuş. Yazınızı da merakla bekliyorum. :)
      Yaaa, gülümsettiniz. Evet, onunla her şeyi birlikte yapacağız. Ta ki ergen olup beni istemeyene dek ahahah :) Ama yine evet, dedesiyle birlikte benim çocukken babamla geçirdiğim gibi zamanlar geçirmesini çok isterim. Umarım nasip olabilir.
      Çok kalp. <3

      Sil
  4. İnsan güzel şeyleri sevdikleriyle paylaşmak istiyor:)kayan yıldız görmeyeli öyle çok oldu ki:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aslında tam olarak bu. Güzel şeyleri sevdiğin birileriyle paylaşmak. Hayatta beni en çok heyecanlandıran şeylerde başlarda. Ben de uzun zamandır kayan yıldız görmedim. Zaten yıldızları uzun uzun da izleyemedim. Ama yazın belki görürüm, görürüz. :)

      Sil
  5. Gökyüzüne bakmak -gündüz veya gece- rahatlatıcı gerçekten. Özellikle yaz geceleri şehrin ışıklarını ve yıldızları seyretmek, cırcır böceklerinin sesini duymak.. Benim de babamla böyle anılarım var çocukluk anıları hep tatlı olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan yorgun ve yoğun olduğunda gökyüzünü izlemeye ya vakti olmuyor, ya aklına gelmiyor. Ancak daha rahat olduğunda veya o an gökyüzü ilgisini çekecek gibiyse kafasını kaldırdığında iyi hissediyor. Buradaki insan benim :) Bloğumda gökyüzüyle ve özellikle de yıldızlarla ilgili çok yazı yazdım sanırım. Ama elimde değil, o an kısa bir anlığına bile izlediysem gökyüzünü, anlatmak istediklerim hep onlar üzerinden yazıya dökülüyor. Gökyüzü insana ferah bir enerji veriyor, ondan sanırım beni çekiyor. Gökyüzünü izlerken hep rahat hissederim.
      Benim bir sürü çocukluk fotoğrafım vardır. Ama en çocukluk yılları :) O zaman bir de anca yıkatınca görülüyordu fotoğraflar. Bu da beni mutlu ediyor. Yani fotoğraflarımın olması, anlık olması. Çünkü hepsi de sadece ve sadece o yaşadığım ana ait. İlkay deyip seslenmişler ve fotoğrafımı çekmişler. Şimdilerde, hadi yine çocuklar için durum yine aynı da, büyüdükçe böyle olmadı sanırım. Herkes çok fotoğraf çekiliyor ama kaçı o ana ait? Bilmiyorum. Bunu düşündükten sonra az fotoğraf çekilmeye başlamışım fark etmeden. Belki de sadece daha çok bahsettiğim o anları yaşamalıyım.
      Her neyse :) Evet, çocukluk anıları hep tatlı olsun <3

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.