24 Mart 2024 Pazar

We Made a Beautiful Bouquet | Film Yorumu


Yönetmen: Nobuhiro Doi

Senarist: Yuji Sakamoto

Yapımı: 2020 - Japonya


Hachiya Kinu (Kasumi Arimura) ve Yamane Mugi (Masaki Suda) son treni kaçırdıklarında birbirlerini aynı zamanda yakaladılar. Birbirlerinin aynı zamanında. Yirmi bir yaşındaki bu iki üniversite öğrencisi genç tesadüfen tanışmışlardı; ancak tesadüflere bırakılamayacak kadar çok ortak noktaları vardı ve her buluşmalarında birbirlerine daha da çok yaklaştılar. Aynı şeylerden hoşlanıyor, aynı şeylerden hoşlanmıyor ve hatta aynı şeyleri giyiyorlardı. Genç kadın bir blog yazarıydı. Güzel kitapları ve filmleri severdi. Genç adam ise resim yapmaya tutkundu. En büyük hayali, tutkusunu işi yapmaktı. Ruh eşi diye bir şey varsa, işte o, bu iki genç olmalıydı. 

Yaşam akıyordu ve iki genç hala aynı zamandalardı. Uzun bir süre aynı şeylerden hoşlanmaya devam ettiler ama sonrasında hoşlanmadıkları şeyler farklılaştı. Genç kadın hala güzel kitapları ve filmleri seviyordu; hayata atılmak için de çok çabaladı. Genç adam da hala resim çizmeyi seviyordu; ancak o, hayata atılmayı da sevdi. İkilinin önce ayakkabıları değişti, sonra da adımlarının ritmi. Genç kadın hala gözleri parlayarak konuşuyordu. Genç adam gözlerini açık tutamıyordu. Genç kadın, hala aynı şeyleri eleştiriyordu. Genç adam, eleştirdiği her şey olmuştu.

Yaşam aktı ve beş yıl geçti. Şimdi iki genç, 2020 yılında ama farklı zamandalardı. Birbirlerinin farklı zamanında. Artık aynı şeylerden hoşlanmıyor, aynı şeylerden konuşmuyor ve tabii aynı şeyleri giymiyorlardı. Genç kadın hala tutkularına alışkındı. Genç adamsa alışkanlıklarına tutkun olmuştu. İkisinin ruhları hala eş miydi yoksa bu, değişen bir şey miydi? 

Film boyunca genç bir çiftin beş yıllık ilişkilerinde yaşadıklarını izliyoruz.


Kaynak: Imdb

Filmi izlemek güzel bir romanı okumak gibiydi benim için. Hatta film bir roman olsaydı, pek çok satırının altını çizerdim. Her şey tatlı bir romantik hikaye olarak başladı. Çok fazla tesadüf vardı ve tüm bu tesadüfler ikiliyi birbirine, beni filme bağladı. Zaman geçtikçe bunun tatlı bir romantizmden öte olduğunu anladım. Çünkü film, 'gerçeği' anlatıyordu. İki karakterin gerçekliklerini. 

Birini sevmek için belki de 'ruh eşi' olmak gerekmiyordur. Ancak aşk için, ruhların aynı titreşmesi gerekiyor gibi gözüküyor. Aynı titreşen ruhlar, aynı ritimde ilerliyor; aynı tik takta, aynı zamanda. Aynı ritimde atıyorlar adımlarını. Birbirlerini geçmiyorlar, birbirlerini geride bırakmıyorlar; ama bu sıkıcı bir tekdüzeliğin ötesinde bir şey. Sadece aynılar işte: Birlikteler. 

Bazen bu uyum bozuluyor. O zaman hala bir ritim duyulmaya devam ediyor. Bazen bu iki farklı ritim de kulağa hoş gelebiliyor. Beklentiler farklı olsa bile sonucu iki kişi de kabul edebiliyor. Alışkanlıklar, aşkı kucaklıyor. Ancak bazen bazı kişiler bunu istemeyebiliyor. Böyle olunca da onlar aşklarını kucaklayıp ilerliyorlar. Farklı yönlere.

Filmi baştan sona çok sevdim. İlgisini çekenlere öneriyorum.



WE MADE A BEAUTIFUL BOUQUET | Trailer için tık tık.



4 yorum:

  1. Filmi hiç bilmiyordum. Sakin bir havası var gibi, ilgimi çekti. Fırsat bulursam bakayım, teşekkürler paylaşım için. :)

    YanıtlaSil
  2. izlememişim şimdiden etkilendim filmden :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence güzel bir filmdi. Hem tatlı, hem gerçekçi. :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.