11 Mayıs 2024 Cumartesi

Kalp ağır bir yüktür.


Bazen, bazı hislerin geldiğini fark etmiyorsun. Yani işte, kelimelere dökmüyorsun ama o his içinde büyüyor. Yeterince büyüdüğünde ise senin başını çevirmeni bekliyor. Onu gör diye. Bu, her his için bir ölçüde geçerli bence. Bazen başını kendi kendine çeviriyorsun. Hani bazen, bir şeyi unuttuğunu düşünürsün ama neyi unuttuğunu bulamazsın ya, onu aramak gibi. Bazen, boynun tutulur; çünkü bu henüz göremediğin his o kadar büyümüş ve ağırlaşmıştır ki, canın yanar. Sen ona henüz bir isim takmasan bile. Bazense, baktığın doğrultuda bir şey görürsün, işitirsin, koklarsın, neyse ne artık ve o zaman, kafanı çevirmene bile gerek kalmadan anlarsın.

Sophie bir büyükanneye dönüşüp Howl'un şatosuna gittiğinde onu kılık değiştirmiş bir çocuk, hoplayan bir korkuluk, sakallı bir köpek ve sönmekte olan bir ateş karşılamıştı. Sophie için bir büyükanneye dönüşmek sorun değil gibi görünüyordu. Onu asıl endişelendiren, artık şapka yapamayacak olmaktı. Bir şey yapamamak, Sophie için daha büyük bir cezaydı belki de. Bu nedenle de o, pek çok şey yapacağı Howl'un yürüyen şatosuna gitti. Etrafı bir güzel temizledi, ateşi harlandırdı, kılık değiştirmiş yumurcağa büyükannelik yaptı ve Howl'u uyandırdı.

Howl hastayken saçları siyaha dönmüştü. Artık çok çirkinim, diye düşünüyordu Howl. Ancak Sophie onun siyah saçlı haline de uzun uzun baktı. Tıpkı, kimse onu tanımazken, daha en başından beri Howl'un onu Sophie olarak görmesi gibi. Bir büyükanne veya genç bir kadın... hepsi Sophie'ydi; işte sadece bu kadar. Büyü de buydu aslında: Görememek. Çünkü Sophie göremiyordu. Kendini. Howl ise görmek istemiyordu. Evet, kendini. Böylece, yıldızlı bir gecenin ortasında, beyaz saçlı genç Sophie ve siyah saçlı çocuk Howl birbirlerine doğru koşarlarken kayan bir yıldızın ışığını yansıtan kocaman bir aynaya dönüşmüşlerdi aslında. Artık onların kafalarını çevirmelerine gerek yoktu. Çünkü baktıkları yerde gördükleri şey ne olursa olsun, artık onlara sadece görmeleri gerekeni, içlerinde ağırlık yapan o şeyi gösteriyordu.

Hem ne demişti Sophie Howl'a, hadi birlikte hatırlayalım: ''Kalp ağır bir yüktür.''

:)


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.





8 yorum:

  1. Çok güzel bir animeydi. Her detay incelikle yedirilmiş. Çok iyi özetlemişsin durumu. Görebilmek, fark etmek önemli. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En sevdiklerimden birisi :) Instagram hikayelerimde bu sıralar çok Ghibli filmi paylaştım. Dün de bir resim paylaşmıştım. Ondan sonra bu düşünceler beni yaz dediler bana :) Yazımı beğenmene sevindim, teşekkür ederim :)

      Sil
  2. kalbi hafifletmek lazım o zamansa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlar bazen afili cümleler oluyor ya :) Ama tabi film mükemmel <3

      Sil
  3. O hisleri farkına varabilmek çok önemli. Bazen farkına varıyoruz ama kendimize itiraf edemiyoruz, bence bu da çok önemli. Kendime söyleyebilmek, içimden değil de yüksek sesle söylemek gerek. İşte his o zaman rahatlıyor ve yük olmaktan çıkıyor. Ben böyle düşünüyorum😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bunu yük olarak görme sebebimiz de tam da bu. Alışık olmamak, söylemeye. :) Howl karakteri ilk kez aşık olmuş, ilk kez biri için bir şey yapmış ve dahası ilk kez kendisini birine göstermişti. Yük olan kalbinden ziyade, kalbini açmaya dair hisleriydi bence. Ya da bilmiyorum, böyle değilse de bu daha mantıklı o yüzden bunu kabul ediyorum! :)

      Sil
  4. Ben de çok yaşarım bunu. Görmezden geldiğim hisler bir yerden sonra kaçılmaz olur..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bir anda su yüzüne çıkıyorlar. Ben bazen duygu patlaması yaşarım. :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.