8 Mayıs 2024 Çarşamba

Siz Aşktan N'anlarsınız Bayım?


Onu tanıdığımda liseye gidiyordum. Bir kitapçıda karşılaştık. Hakkında hiçbir fikrim yoktu. Açıkçası pek şiir okumazdım. Şey... tamam. Hiç şiir okumazdım. O an n'oldu bilmiyorum. Belki de bir tür çekim. Bir güç işte, beni ona itti. Yoksa onu mu bana çekti? Ay bilmiyorum, bir şekilde buluştuk. O artık elimdeydi: Ah'lar Ağacı.

Şiirlerini peş peşe okudum. Nereden bileyim canım, şiir gurmesi miydim ben? Onu tanıyınca şiir oburluğuyla şiire başlayıvermiştim işte. Onun şiirlerini öyle çok sevmiştim ki, onu da tanımadan sevdim. Tanımadan mı? Nasıl olur? Onun şiirlerini okuyup da onu tanımamak... Olacak iş değil! Onu tanıdım tabii, çok iyi tanıdım; hislerini, iç dünyasını. Gülmelerini, ağlamalarını. Birini tanımak için bundan ötesi mi var? Yok. Yok işte, bana var deme; var diyenlerdenim deme lütfen. Yok. Benim için o zaman yoktu. Bugün de olmasın istiyorum. Hala buna inanmak istiyorum, bir zamanların liseli romantik ruhunu hala içimde taşımak istiyorum. En azından bir köşemde.

O da bence buna inanırdı. Bu yüzden yazdı, yazdı. Şiirleri bir masal kitabından kesitleri andırırdı. Öyle ki her gece onu okurdum. Salya sümük. İğrenme hemen, ama sana yalan söylemem bilirsin. Hüngür hüngür ağlar, yüzümü gözümü siler ve burnumu çeke çeke, arada da güle güle, onu okurdum. Onu ilk tanıdığımda. O güne dek kimse kalbime onun yaklaştığı kadar yaklaşamamıştı ne yapayım, duygulanmıştım işte. Böyle şeyler elde midir ki? Değildir, biliyorsun. İlla ki bilirsin. Bilmiyorsan da ne şanslısın! 

Sonraları ağlamadım tabi. Sonra sonra, artık ona alıştığımda. Yani şiirlerine... Yoksa kendime mi? Evet, böyle olmalı. Kendime alıştığımda, artık onun şiirlerini okurken ağlamamaya başladım. Hala bir şiir gurmesi sayılmam. Tamam, şey... Hiç sayılmam. Ama ne yapalım yani! Bu hayatta bazı insanlar şiir gurmesidir, bazısı şiir oburu. Ben oburuyum işte. Ancak çok yaklaşırsam hunharca... Hepsi sevgiden, o yüzden. İnan bana!

Onun bir kitabını senin için bu gece bir daha karıştırdım. Seninle paylaştığım bir şiiri vardı, bir önceki yazımda. Hangi şiir olmalı diye düşünürken, tüm o altı çizili satırların ve postitlerin arasında kaybolmuşken... Bak! Çok ilginç bir şey oldu, çok. Seninle altını çizmediğim tek şiirinin, tek tük postitsiz sayfasından birini paylaşmıştım. Buna hayret ettim biliyor musun? Nasıl yani dedim, bu şiirin mi... Hiç mi! Bu mümkün değil... Sonra, gülümsedim. Onu iyi ki tanıdığım için. Dilime onun dizeleri dolandığı için. Onun tatlı, kırık dizeleri. Sanırım çok sevdiğimden, kalbime bulaştığından, dilime de bulaşmış. Bunu ilk kez fark ettim biliyor musun? Anlatım biçimimde birkaç tutam Didem Madak etkisi varmış. Mutlu oldum, çok. Yoksa... Kendi kendime mi gelin güvey oldum... Aman canım!

Şimdi seninle, onun en sevdiğim şiirlerinden birinden bir bölümü paylaşacağım. Ama önce... Senin de kalbine bulaşan böyle anlatım biçimleri var mı? Hani, sevdiğin yazarlar, şairlerden yüreğine tutunanlar?


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.





6 yorum:

  1. Sadece bu şiirini biliyorum ve çok güzel, şimdi zaman geçip okuyunca daha farklı hissettim sanki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu şiiri şiir dinletisinde okumuştum. :) Normalde başlıklar söylenmez mesela ama çevremdekiler başlığı söyleyişimi çok beğenmişlerdi de onu da söylüyordum okurken ve bu beni şaşırtmıştı. Çünkü ne güzel şiir okuyabileceğimi, ne de insanların beğeneceğini düşünmüyordum. Belki bu şiir dinletisi anımı da daha sonra bir yazımda araya sıkıştırırım. Çünkü hala zihnimde net, kaybolmadan bir fotoğrafını çekeyim. :)
      Neyse, bu şiirin anısı var yani bende. Ama bunun dışında da çok severim. Şimdi o kadar çok etkilenmiyorum ama o bahsettiğim, şairle yeni tanıştığım dönemde, yani liseliyken :), çok etkilenirdim. Yani evet güzel bir şiir, her yaşı etkiler ama o anki hislerimle, yaşımla, daha değişik etkilenirmişim sanki. Şimdi geriye bakınca fark ediyorum. Belki beş yıl sonra da şimdikinden daha farklı etkileneceğim, ki muhtemelen öyle olacak.

      Sil
  2. Şiir konusuna bayağı uzağım. Sadece ünlü yazarlardan birkaç şiir biliyorum o kadar. Okuması keyifli ama sayfalarca arka arkaya okuyunca büyüsü bozuluyor gibi geliyor. :)
    Şiiri bu kadar sevmen ne güzel, gerçekten anlatımına yansıyor bence. Alıntıdaki şiir hoşmuş, teşekkürler paylaşım için. :)
    Beni de Tolkien'in büyülü anlatımı çok etkilemişti. (Yüzüklerin Efendisi'ni kastediyorum.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şiir çok okuyan biri değilim ama okuduğumda da okuyorum. Mesela ben çok aşk şiiri de sevmem ilginç bir şekilde :) O yüzden zaten şiir gurmesi değil de oburuyum dedim.
      Lisedeyken ama şiir yazardım ahahha :) Hani derler ya, şiir demeye bin şahit ister, bu da ne ukalaca. Şiir işte, kötü de olsa benim şiirim ve şiir türünde yazılar. :) Neyse, o şiirlerde de çok fazla Didem Madak etkisi var, tabi yanına yaklaşamam ama kendi iç dünyamı öykü yazar gibi dize halinde yazmışım. Benden şair olmaz diye düşünüyorum, çünkü şairler şiir gurmesi de olmalı ama düz yazılarımı şiir gibi yazma isteğim ve hedefim var. Öyle ki, yazılarımı okuyanlara şiir gibi hissiyatı geçsin. Tam bu nedenle daha fazla şiir okumak da istiyorum aslında. Şairlerden ilham alabilmek için. Çünkü aslında, neyi okursa, neye maruz kalırsa, ondan beslenir insan.
      Tolkien de ayrı dünya gerçekten. :)

      Sil
  3. çok yıllar önce sen madaktan söz ediyordun hatırlıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Etmişimdir, şiirlerine aşıktım çünkü :) Ama hep okudum yani. Te o zaman okudum bıraktım değil. Aklıma geldikçe okuduğum kitaplar.

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.