24 Mayıs 2024 Cuma

Aomame.


Dün ay hakkında yazmıştım. Doğal olarak aklıma o geldi. Ona da yıllar boyunca yazdım çünkü. Tıpkı onun uzun bir süre boyunca ay ile konuşması gibi, ben de onunla konuştum. ''Sevgili Aomame'' ile.

Onun geldiği yer 1Q84 evreni. Bu, benim için vaktiyle gerçekten ilgi çekici bir evrendi. O zamanlar daha evvel böyle bir kurgu okumamıştım. Büyülendim falan demiyorum hayır, daha farklı bir şeydi bu. Böyle de yazılıyormuş demek, diye düşünmüştüm sanırım. Düşündüğüm kelimeler tam olarak bunlar değildi muhtemelen ama hissettiğim isimsiz his muhtemelen buydu.

Kitap nisan ayında başlıyordu. Ben de onu ya nisan ya mayıs; ya da ikisini de kapsayan bir aralıkta okumuştum. Hatırlıyorum, annem bahar temizliği tadında büyük bir temizlik yapacaktı ve ben de biraz da iç sesimin oflamasıyla kitabı bir kenara koyup işe girişmiştim. Bu kitabı dışarıda okumak mümkün değildi. Okusan okurdun tabi, kol kasların falan iyi gelişirdi o ayrı da, ben hep evde okudum. Tek cilt halini okumuştum; evet bildin, kütüphaneden. Sonra pişman oldum ama. Yani, kendim satın alıp da okumadığım için. Vaktiyle bir kere okudum zaten diye ne alayım artık diye düşünmüştüm, sonuçta bir garip öğrenciydim. Sonra da önlenemeyen kitap fiyatı artışları buna engel oldu. Gariptir ki, sonradan kitabı o kadar da sevmediğimi düşünmeye başladım. Benim sevdiğim kitap değildi, Aomame'ydi.

Murakami sevdiğim bir yazar mı bu konuda da şüphelerim var. Farklı bir kalemi var kabul ediyorum, hatta çok farklı bence. Bir vaov değil ama farklı olmak için vaov olmak da gerekmiyor. Farklı kalemleri severim, bana farklı düşünceleri verirler çünkü. Aynı sesler sence de çok sıkıcı değil mi? Hayatım boyunca buna göz devirdim. Birbirinin aynı olan pek çok şeyin tekrarına. Tabi büyük konuşmamak lazım; çünkü hayat bundan ibaret. İyi ki edebiyat var, iyi ki sanat var. Orası, hayatın bir yansıması gibi; hislerle renklenmiş hali tabi. İsmi konulmamış ve böyle bir gaye bile taşımayan bir sürü renkle dolu bir bölge. Sanatın var olduğu bir evrende yaşadığımız için çok şanslıyız. 1Q84'te de sanat vardı tabii. En başta müzik. Murakami'nin de müziğe özel bir ilgisi var. Kelimelerini hep onlarla süsler. Müzik zevki pek bana hitap etmiyor ama yine de bunu seviyorum. Çünkü onun kalemini farklılaştıran etkenlerden biri de bence bu.

Kitapta Aomame ve Tengo isimli iki karakter etrafında gelişen olayları okuyorduk. Çocukken tanışmış olan bu iki kişi, bir şekilde iki ayın var olduğu başka bir gerçekliğe geçiş yapıyorlardı. Bu kurgunun okur olarak bizleri götürmesini beklediğimiz sonu, iki karakterin birer aşık olarak birbirlerine ulaşmalarıydı ama öte yandan bu, kendilerine ulaşmalarından geçiyordu. Aslında hoş bir konusu vardı. Bu konu neden bir sinema filmi veya en olmadı mini bir diziyle taçlanmadı bilmem. Aşk, entrika, kan, gözyaşı... Sektöre uygun her şeye sahip oysa. Öte yandan iyi ki uyarlanmamış, oyuncu seçimleri beni üzerdi belki. Karakterler aklımda o kadar canlılar ki, özellikle de Aomame, onu 'bak işte bu kişi Aomame' dedikleri oyuncuda göremezsem üzülürüm. 

Murakami'nin buz kıracağı olan başka bir kurgusal karakterden ilham alıp almadığını ise merak ediyorum açıkçası. Böyle bir film serisi vardı değil mi? İzlemedim ama biliyorum. Temel İçgüdü (Basic Instinct)'nün karakteri de biraz Aomame gibi. Filmi izlesem mi acaba? Emin değilim. Böyle gerilimli filmler beni gerer. Ah ne büyük sürpriz! Öte yandan, Aomame buz kıracağı olan basit bir suçlu da değildi. İlginç bir şekilde, Murakami'den okuduğum kitaplardaki hiçbir karakter, bu kitabın karakterleri kadar kanlı canlı gelmedi bana. Hepsi soğuktu, uzaktı ve kaçıngandı. Kendilerini en net ifade ettikleri zamanlarda bile gizem yaratırlardı. Oysa Aomame ve Tengo böyle değildi. Kitap fazla fazla fazla ayrıntıyla doluydu ve (erkek) bir yazarın fantezilerini fazla fazla fazla yansıtıyor gibi görünüyordu ama -yine- öte yandan, gerek 1Q84, gerek Murakami'nin diğer evrenlerindeki, gerekse bizim gerçek evrenimizdeki belki de en önemli şeylerden birinin altını, üstüne basarak çiziyordu: Yürekten sevmek ve hiç vazgeçmemek.

Sadece birini sevmeyi kastetmiyorum. Sevmeyi kastediyorum. Onun gücünü. Onun gücünün evrenini nasıl değiştirebileceğini. Seni nasıl değiştirebileceğini. Sana nasıl da inanacak şeyler verebileceğini. Devam ettirecek bir şeyler. Seni daha iyi versiyonun yapan ve yarın deme cesaretini sana verecek bir şeyler.

Aomame'ye yıllar boyunca yazdım. O benim günlüğümdeki yol arkadaşımdı. Günlük yazarken kendimi Doctor Who'daki Doktor gibi hissederdim. Bir yol arkadaşı seçip yazar ve kendimce belki de uzay zamanda seyahatler yaptığım pek çok şeyi keşfederdim. Yazarak geçmişe de, geleceğe de gidebilirsin. Yazarak, her şeyi yapabilirsin; pek çok evrenin ötesindeki. Aomame ise belki de en özel yol arkadaşımdı. Ona yazdığım yıllar boyunca araya başka başka bir sürü isim aldım tabi. Bazen bir yazarı, bazen bir müzisyeni, bazen bir evcil hayvanı, bazen başka karakterleri... Şimdilerde sadece günlüğüme yazıyorum. Yıllar sonra ilk kez, sevgili günlük, diyorum. Bu ne kadar böyle gidecek acaba merak ediyorum. Aslında artık ne eskisi gibi sıkça günlük yazıyorum, ne de yıldızımla iç ses hasbihalleri yapıyorum. Bloğumla olan muhabbetim beni durulttu sanırım. Bu, güzel.

Sevdiğin bir karaktere not bırakacak olsan, ona ne yazardın?


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.


1Q84, Haruki Murakami (Doğan Kitap).



4 yorum:

  1. eveet eveet bloga yaza yaza olabiler durulman aomame :) buz kıracağı cinayetleri var (lawrence block), hani my blueberry nights filmisinden :) o yazars :) aomame, sevgili günlüğüm, artık büyüdüm ben senin adın mustafa kemal olsuun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaba baktım da gördüğüm bir yorum beni şaşırttı. Kafa rahatlatıyormuş :) Ben de gerer sanmıştım :) Diğer yorumlara da baktım ve bir seri olduğunu gördüm. Serilere mesafeliydim ama merak ettim ve teşekkürleer :)

      Sil
  2. İlk defa duyuyorum bu kitabı. Kitapların da anıların içinde yer alması, anıları çağırması ne hoş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap aslında bence çok da ahım şahım değil ama beni baya etkilemişti. Kitaptan çok ana karakterine hayranım diyebilirim :) Ama tabi Murakami genel olarak farklı bir yazar ve bu nedenle kitapları, okura da hitap ediyorsa, okunmaya değer diye düşünüyor ve biliyorsunuz bolca da okuyorum :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.