4 Nisan 2024 Perşembe

Büyülü Olmayan Çiçeklere Koşan Siyah Atlı Şövalyeler Üzerine.


Siyah atlı şövalye belki de haklıdır. Bu düşünce, bir anda aklıma geldi. Evet! Bir anda. Hani, bilirsin, içeceğimin suyu kaynarken. Böyle anlarda bir anda gelen düşünceler insanın hep kanını kaynatır. En azından benim, kaynatır. Fokur fokur değil ama... Yine de, 'evreka!' gibi bir şey. Siyah atlı şövalye tüm karizmasıyla, o anda, dörtnala koşan atıyla aklımdan geçti gitti. Ne zaman kaybı, diye düşündüm. Belki de bu, sadece, iki ay öncesinde sana anlattığım bu masalın (tık tık) bir yankısıydı. Tıpkı şövalyenin sesiyle yankılandı bu evreka! Ancak ben, hışımla etrafımda dönmek yerine yaz akşamlarını anımsatan havayı izledim. Belki de, diye düşündüm, cesaretin boyutları vardır ve bu boyutlar iç içe geçmiştir. Hangisinin hangi ortama uyum sağlayabileceğini ise bizlere... zaman, gösteriyordur. Bu mantıkla bakarsak, zaman kaybı diye de bir şey olmaz tabii ancak... Yine de...  İşte! Atımızı daha erken dörtnala sürebilirdik, diye düşünebiliriz. Eğer ki daha evvel, ne zaman kaybı, deme cesaretini sergileyebilirsek. 

Ancak, zaman ve mekan iç içedir. Zamandan bağımsız bir mekan, mekandan bağımsız bir zaman düşünebilir misin? Bu, insan algısının üstünde bir varoluş düzlemi olmalı. Masallarda bile! Bu nedenle, belki de, her karakterin bir çiçeği vardır. Bazı karakterler, incik cincikle uğraşmayı severler. Büyülü çiçekler aramak, bulmak, üstüne onları yetiştirmek gibi. Bazı karakterler ise yine büyülü çiçekler arar... -hadi ama bu bir masal- belki bulur, belki bulamaz ama sonunda sabırları taşar. Belki de sabrının sınırını bilmek de bir cesarettir, kim bilir? Siyah atlı şövalye biliyor olmalı. Öte yandan, bir çiçeği büyülü yapan nedir, diye düşünüyorum. Büyülü ormanda yetişmesi mi, yoksa senin onu büyülü bir ormanda yetiştirmen mi? Hem, büyülü olmayan çiçekler daha mı az güzeldir, daha mı az değerli... Hiç de bile! Bunu büyülü olmayan bir çiçeğe söylesek eminim çok üzülürdü.

Siyah atlı şövalye büyülü ormandan ayrıldıktan sonra nereye gitti acaba? Ah, evet, onu uzaktan düşündüm gibi oldum ama yine de... Belki de bu şövalye de bir yerde bir şeyler içiyordur ve okuması gereken bir sürü sekme yan yana dizilmiş onu bekliyordur.

Keşke siyah atlı şövalyeden dörtnala koşma dersleri alabilsem...


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.





16 yorum:

  1. Yine... yine... yeniden... harika bir metin. Çok keyifliydi. Yükselişine şapka çıkarıyorum:)

    YanıtlaSil
  2. siyah şövalyelerin çiçek peşinde koşamayacak kadar meşgul olduğunu düşünüyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de ya, ben de bunu düşünüyordum. :) Siyah şövalyelerin aklı başka yerde, ne çiçeği :) Çiçek dediğimiz, yerde ağaçta çıkıyor zaten. Şövalyeler daha başka şeyler yapar.

      Sil
  3. bir handa konakladı, kuru et, peynir, ekmek şarap içti :) ertesi gün yola çıktı, kralın emriyle ejderhayı kesecek o :) mor salkımlar var atında :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahha, işte bu :) O epik fantastik kurgulardan fırlamış bir şövalye. Epik fantastik okumayalı da baya oldu :)

      Sil
  4. sonra şövalye kahvesini içerken bir anda içinden bir düşünce geçti, ay biri beni yazıyor galiba :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yoksa bilimkurgu muymuş mu bu kurgu :)

      Sil
    2. eveet şövalye birden kendisini yazan cırcır böceğinin peşine düşüyor :)

      Sil
    3. yaaa ne güzel bir kurgu oldu, çok sevdim :) <3

      Sil
  5. Gayet güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık. 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, beğenmenize sevindim :)

      Sil
  6. Hayal gücü, ne tatlı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında hayal gücüm bence önceden daha gelişmişti. Şimdi kırıntıları kaldı... Ama! :) Yine de o kırıntılar toplanıp daha büyük bir şey oluşturulabilir diye düşünüyorum :) Teşekkür ederim yorumunuz için.

      Sil
  7. Siyah şövalye en son ormanın derinliklerinde görülmüş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok hızlı gidiyor, anca izlerini bulabiliriz :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.