15 Nisan 2024 Pazartesi

Bitki Çayı.


Kahve içmediğim gün yok. Çünkü aksini yapamıyorum. Bari gün içinde miktarını azaltayım diye kendime bitki çayları almıştım. O da işe yaramadı. Sadece daha çok sıcak içecek tüketir oldum. Yine de bitki çayı içmek rahatlatıcı. Sanki her içeceğin etrafı kuşatan bir atmosferi var gibi. Bilmiyorum, bu belki de benden kaynaklıdır. Kahve içerken genelde telaşlıyımdır. Yani zihnim. Kafamda hep şimdinin sonrası vardır. Yapacaklarım, yapmayacaklarım, muhtemelen erteleyeceklerim... Tabii bazen bir sonraki kahveyi ne zaman içsemlerim. Bir sonraki kahve. Ah!

Bir sonraki, bir sonraki, bir sonraki. Yeter!

Ne zaman dakikası dakikasına plan yapsam, planım elimde patlar. Bu da beni plan yapmaktan soğutur. Böyle böyle plansız biri oldum. Böyle böyle kendi içime büzüldüm ve dışımda rüzgarlar esiyor gibi hissediyorum. Öte yandan, kavuran güneş tepede ve ben yorgunum.

Eski halimi özlediğimi düşünüyordum. Ne anlamda kendime bile söyleyemiyordum. Neyi özlüyordum ki? Hadi ama büyüdün yani ne? O kız daha mı planlıydı acaba diye düşünüyordum. Daha çok mu hayal kuruyordu? Daha mı cesurdu? Daha mı iyi dinliyordu, daha mı iyi duyuyordu?.. Artık iyi bir dinleyici değilim, itiraf ediyorum. Öte yandan, daha iyi gördüğümü de düşünüyordum. Belki öyledir, belki de değil; ama gerçekten de dinleme becerim zayıflamış gibi. Birini dinlemeyi kastetmiyorum. Tabii o da var; artık daha sabırsız, daha tahammülsüz, daha daha daha biri oldum. Aslına bakarsan bununla ilgili de bir şikayetim yok. Demek ki şartlar bunu gerektirmiş.

Bendeki farkın dinlemeyle ilgili olduğunu sezgisel olarak kavramıştım. Ancak bu da değilmiş. O zaman neymiş?

Açlık. Önceden açtım sevgili okur. Çok açtım ve bu açlık beni besliyordu.

Peki şimdi? Şimdi... İştahsız olduğumu fark ediyorum. Tahammülsüzlük olarak tanımladığım şey de muhtemelen biraz bununla ilgili. Dinleme sorunum da. Kendimi, dünyayı...

Önceden daha güzel planlarım vardı ve daha başarılı. Çünkü açtım. İçimde öğrenmeye, keşfetmeye... yaşamaya dair yoğun bir dürtü vardı. Tamam, daha melankoliktim ama o da bendim. Neden geçmişteki bazı hallerimizi yabancı biri gibi görürüz ki? O da bendim işte. O, benim kadar heyecanlı değildi sanırım. Bu da çok ilginç. Heyecanlı biri aç da olmaz mı? Olur. O zaman şu soruyu sorayım bakalım: Ben gerçekten heyecanlı mıyım? Hayır.

Tarot kartlarını karmayı severim. Üç beş kart yorumlamayı da. Bu bana bulmaca çözmek gibi hissettirir. Zaten sanırım doğuştan bir hikaye anlatıcısıyım. Her şeyin bir hikayesini uydurabilirim. Belki de evrensel düzlemde her birimize bir hediye verilmiştir. Bazen bunu düşünürüm. Önceden, bu hediyenin işlenmiş bir şey olduğunu düşünürdüm. Yani işte bilirsin, hazır bir ürün gibi. Bir biblo gibi mesela, bir kap kacak gibi. Gibi gibi gibi. Belki bu da vardır; sonuçta biz bu dünyada yaşadığımız için kıtlık bilincindeyiz. Oysa her şeyden bolca var. Sadece, biz ya yoksa diye düşünüyoruzdur belki de. Ve belki de, bu nedenle zamanla iştahımız kapanıyordur. 

Ancak ben bu hediyenin, en azından en büyük paketin, içinde daha işlenmemiş, daha ham, daha kendi oluşturacağımız bir şey olduğunu fark ediyorum. Belki de bana verilen hediye gerçekten de anlatmakla ilgilidir. Ben bunu hikayelere dönüştürmüşümdür. Başka biri matematikle yapar bunu, başka biri müzikle, resimle, sanat ve bilimle veya iyi bir dinleyici olarak, veya iyi yemek yaparak veya... Veya veya veya işte. 

Belki de bizler de içecekler gibiyizdir. Böyle böyle yaydığımız bir atmosfer vardır. Dönüş hızımız, iklimimiz ve buna benzer her şeyimiz zamanla değişse bile, atmosferimiz bize has olan şeydir.


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.




16 yorum:

  1. Bitki çaylarını bir sevemedim gitti. Çoğu ya kötü kokuyor ya da içim almıyor bir yudum içince bile. :)) Kahvenin ve çayın yeri ayrı.
    Açlık konusunda ben de tamamen aynıyım. Uğraştığım şeyler bana hiç fayda sağlamadığı için uğraşmayı bıraktım. Kafama göre takılıyorum artık. 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani ben de çok bayılıyorum diyemem. :) Ama ben bir şeyle uğraşırken bir şey içmezsem odaklanamıyorum ve o şey de daha az zararlı bir şey olsun diye bitki çayı içiyorum bazen. :) Yoksa bir dönem çarpıntım da vardı ve ara ara da yokluyordu beni. Bir süredir yok.

      Yani aslında açlık dedim de bu işin edebi ve süslü yazım tarafı. :) Heves eksikliği bahsettiğim şey. Bir şeylere heves ettiğim oldu ve çoğu bu muydu yani dedirtti bana. O yüzden biraz küskün, biraz umursamaz takıldım gibi oldum ama bu da beni olduğum yere bağladı, hareket edemez oldum. Basiretim mi bağlandı n'oldu bilmiyorum, karar verme yetim de zayıfladı bir şey oldu. Oysa şimdilerde dönüp bakınca aslında o kadar da hiçbir şeyi umursamadığımı ve kötü bir konumda olmadığımı görüyorum. Bilmiyorum, eski hevesim yok hiçbir şeye karşı ama yine de sonuçta ben benim, buna tutunmaya çalışıyorum. Bilmiyorum anlatabildim mi ama :)

      Sil
  2. A 101'de rastladığım, markası Karadem olan, bergamot aromalı poşet siyah çay var, bir deneyin isterseniz.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet biliyorum onu, diyordum ki, o markadan denemediğim aklıma geldi. Ama daha evvel bergamotlu çay içmiştim. Teşekkürler öneri için. :)

      Sil
  3. Belki de bana verilen hediye gerçekten de anlatmakla ilgilidir. Yazarak mı anlatmak, konuşarak mı anlatmak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi de :) Ama şimdilik daha çok yazmak gibi görünüyor. Tabi hep anlatmak değil, anlamak da güzel yanlış anlaşılmasın. Zaten anlamadan nasıl anlatabilirsin ki? Neyse, böyle yani. :)

      Sil
  4. Kahve sever biri :) Bitki çayı konusunda denemediysen Tea Co markasını öneririm. Her çay çeşidinden bir tane olan tanışma paketiyle başlamıştım ben de. Ve beğendiklerimi ayrıca aldım, hemen hemen hepsi de güzeldi. Özellikle hazır bitki çaylarındaki o kekremsi tat yoktu. Aktardan alınca da güvenilir olması önemli. Benim Tea Co da favorilerim My Name İs Lady T ve Friends :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onu denemedim ama bahsettiğiniz çeşit çeşit olan paket ilgimi çekti, bakayım bir ara. Teşekkür ederim öneriniz için. :)

      Sil
  5. hımmm ne demek istediğini anlıyorum ama konuşamıyorum :) eskiden ivit çok trip atardın sen, ata ata kalmadı işteee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, artık bir önemi kalmadı. Sanırım bu iyi bir şey olmalı. :)

      Sil
  6. Ben sıkı çaycıyımdır :) Eğer o gün erken kalkıp yollara çıkmam gerekmiş ve içememişsem vay halime.. başım tutmaya başlar.. :)
    Bergamutlu da severim, kaçak çay da. Aslında demlemek önemli iş!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi benim yazımda bahsettiğim zaman almayan kıytırık çaylar :) Yoksa çay dedin mi iyi demlenmiş baya hepimizin bildiği o has çaylar başkadır. Ama yine de ben çok da çaycı değilimdir :)

      Sil
  7. Ben bitki çaylarını severim (hoş farklı bir sınıfa soksak da siyah çay da bir bitki ya) Bir sürü şeyi karıştırıp içerim. (zeytin yaprağı mesela, kuşburnu, yeşil çay, mate) Ama son haftalarda kahveyi abarttım biraz. Siyah çayı da demir eksikliği yüzünden çok azalttım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yani dozunda içmek gerekiyor ama bu içecekler bir yerden sonra insanda alışkanlık yapıyor. Ben tadına çok bayıldığımdan da değil ama alışkanlıktan içiyorum çoğu zaman. :)

      Sil
  8. Bitki çaylarını seviyorum, çok sık içmesem de içmeye çalışıyorum. Bazılarının kokusu aşırı güzel oluyor. Kahveyle aram yok, sevmem. Günde 1 tane Türk kahvesi içiyorum sadece. Çayı da kahvaltıda ararım ve hava soğuk olduğu zamanlar akşam. Şimdi havalar ısınmaya başladı, akşamları içmem. Soğuk içecekleri çok seviyorum😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de pahalılar ya :) Her seferinde fiyatları daha da artıyor...
      Soğuk içecek zamanı geldi ama ben yaz günü de sıcak içecek içen değişik biriyim ahaha :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.