23 Nisan 2024 Salı

Küçük güzel bir balık bir buluta dönüşmüş sadece duruyor.


Ortaokula giderken yakın bir arkadaşım vardı. Onunlayken eğlenirdim ve zaten aksi de mümkün değildi. Ayıptır söylemesi benim notlarım yüksekti ve belki de bu yüzden yakın arkadaş olayım bir yerde elimde patlıyor gibi hissediyordum. Arkadaşlarım vardı ama bilmiyorum, işte sonuçta bugün aklıma gelen üç beş kişiden biri de sana anlattığım bu kişi. Çünkü onunlayken gerçekten de ergen gibi hissederdim. Tüm o şeylerin ne kadar saçma olduğunu düşünmeden. Evet, içten içe ukala bir ergenmişim.

Bir arkadaş bilekliğimiz vardı. Zaten yakın arkadaşlar bir noktada böyle ortak bir şeyler almışlardır bence. Sonrasında da yakın olduğum kişilerle ortak bilekliklerim oldu. Sanırım ben damardan bağlanmayı seviyormuşum, -tamam...- Neyse bu soğuk espri girişimimden sonra yeniden o bilekliği düşünüyorum. Çok güzeldi. Bir melek şekli. Bu bizim hitap şeklimizdi de. Melaikem. :) -tamam- Ama bunu çok severdim, severmişim. Bunu geçen gün hatırladım. Sana neden şimdi yazıyorum bilmiyorum; ama, uyudum uyandım ve artık daha iyi hissediyordum. Sonra bookstagram hesabımda karşıma bir alıntı çıktı. Bu alıntının ait olduğu kitabı o bahsettiğim arkadaşım biz lise yıllarındayken bana önermişti. ''İlkay,'' demişti, ''bence bu kitap sana iyi gelirdi.'' 

Tamam böyle mi yazmıştı bilmiyorum. Liseye geldiğimizde sadece onlinedı arkadaşlığımız ve sonra da fark etmeden kopuverdi. Ama baksana, liseye kadar sürmüş vay be... Böyle yazmış mıydı bilmem ama o kitabı önermişti bunu hatırlıyorum. Kitabı okumamıştım. :) Yani bilerek okumadım demiyorum ama o sıralar okumamışım işte. Ama şimdi, bu alıntıyı okuduğumda duygulandım. Çünkü aslında arkadaşım bana iyi gelecek bir kitabı önermiş. 

O arkadaşıma yeniden ulaşmayı düşündüm. Ama sırra kadem basmış gibi görünüyor. Aslında ortak tanıdıklarımıza sorabilirim ama bilmiyorum, ortak tanıdıklarımızı da artık çok da tanıyorum diyemem. Yine de iyi olmasını diliyorum. Çünkü, bu kadar sene sonra bile onu bu denli canlı hatırlayabiliyorsam, demek ki o arkadaşım benim hafıza bahçemde bir çiçekmiş.*

İşte, sana bahsettiğim denk gelmiş olduğum o alıntı:

''Büyümek istemiyorum, büyümek doğum anındaki şokun uzatılmış versiyonu gibi bir şey. Bu şaşkınlığı yıllarca yaşamak istemiyorum. İşte bu yüzden dondum kaldım ve hangi yöne gideceğimi bilmiyorum.''

''Yalnız değilsin, ben de senin gibi hissediyorum. Aynı duyguları paylaşıyoruz. Yükünü de paylaşabilirim. Bu, benim yükümü de hafifletecektir.''

(Her Şeyden Çok Uzakta - Ursula K. Le Guin\ buyulu_ayrac hesabının bir önerisi ki kendisinin bookstagramını da, artık pek yazmıyor olsa bile bloğunu da yıllardır çok severek takip ederim.)


İşin komik yanı, ben hayatımın belli dönemlerinde hep böyle hissettim. Bu beni olduğum yerde sayıyor mu yapar? Hayır, biliyorum. Sen evet desen bile öyle değil. Çünkü içim pek çok kez değişmiş gibi hissediyorum. Hatta çok hızlı bir şekilde değişmiş ve değişiyor gibi. Sadece, bu doğal bence; değil mi, bocalamak doğal. Bocalanacak bir şey yok aslında ama o zaman içim neden dalgalı bir deniz gibi?

Bu deniz ne zaman durulacak diye düşünüyorum bazen. Sonra da kendimi bir balık gibi hissediyorum. Ne yani, deniz de balık da ben miyim? Hayır. Ben benim ve içimde engin denizler ile küçük bir balık var. Küçük turuncu bir balık. Taaa Japonyalardan gelmemiş bu balık; nereden gelmiş bilmiyorum, nereye gittiğini ise daha da çok bilmiyorum.

Dün gece yıldızlara mektup bırakırken balığımı gördüm. Bir bulut olmuş yıldız postamı sırtlamaya gelmişti. Hayır böyle değildi, şu an uydurdum. Ama o an, hiçbir şey uydurmuyorken bile, onun bir balığa benzediğini düşündüm. Küçük güzel bir balık, bir buluta dönüşmüş gibi görünüyordu. Sanırım Neptünlü Cadılar böyle sihirler yapabiliyor. Küçükken, nesquiği ile tekli koltuğa kurulmuş küçük ben Sihirli Annem'i izlerken, hep sihirli güçlerim olsun isterdim. Bunu yıllar sonra çok sevdiğim başka birine söylemiştim. O da, ben de isterdim sanırım, demişti. Ben ona, herhalde Çilek'in musluktan çikolata akıttığı anlara özenmiştim, demiştim. O da bana, ben de okula kopyamı göndermek için isterdim, demişti. :)

Acaba... Hafıza bahçemle kalp denizim ne zaman bir araya gelecek? Gelmese de yaşanır. Ama gelirse, daha güzel yaşanır.

-sevgili okur sen de bir çiçeksin-


Not: Yıldız kondurduğum kısım Orhan Pamuk'un Kara Kitap'ından bir alıntı. - ''Hatırladım! Siz de benim hafıza bahçemde bir çiçeksiniz...''

Not 2: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu ve mutlu olsun!

Not 3: Yine gereksiz duygusallaştığım bir yazı olmuş ama yine de her zamanki gibi blog albümüme ekleyeceğim.


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.





8 yorum:

  1. Sihirli Annem çok tatlı diziydi :)

    YanıtlaSil
  2. melaikeler ve bileklikler adınaaa :) yıldız postası taşıyan balık nemo o :) neskuik çok güzel ya hep içerim haleen :) çikolata banyosu küvette yapmak ivit :)

    YanıtlaSil
  3. Biscolata falını çok severim:) yakın arkadaşımla ikiye bölünen kalp kolye almıştık, yarısı ondaydı, düşününce çok salakça. Bu arada büyümek de fena bir şey değilmiş, akıllı secimler yaparsan istediklerini yapabilirsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaaa evet, zaten ben iyi hissedeyim falan diye bazen özel olarak falı için alıyorum :) Olsun kolye olayı yine de tatlı bence, yani verdiğiniz anlam :) Benim ortak bileklik aldığım hiç kimse şu an hayatımda değil, bu da ayrıca müthiş bir ayrıntıdır benim için :) Bence de fena değil, hatta güzel ya. Ben tam büyüyemedim o yüzden arada kalmışlığın sıkışmışlığı içimde kımıl kımıl mıl mıl :)

      Sil
  4. Duygusal yazıları seviyorum, okurken kendimi bulduğum satırlar oluyor, çok güzel yazmışsın😊
    Arkadaş konusunda kendim için söyleyebileceğim şey; hem çok şanslı hem de şanssız olduğumdur. İyi arkadaşlarım oldu ama çok yakın gördüğüm arkadaşlarımdan beni üzenler de oldukça fazlaydı. Ben tatlı arkadaşlıkları çok seviyorum, kitaplarda okuyunca çok özenirim arkadaş gruplarına. Gerçekten yanında olan, birlikte saçmaladığın, bir şey olduğu zaman seninle çabalayan arkadaşlıkları görünce gülümsüyorum😊 Benim böyle bir arkadaş grubum olmadı. Zaten artık çok seçiciyim, herkesle arkadaş olayım durumum çoktan geçti ve böyle kendimi daha iyi hissediyorum😊 Ben de gereksiz bir duygusallıkla yorum yaptım🙃

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :)
      Sanırım ne şekilde olursa olsun, arkadaşlıklar bizimle uyumlu olduğu veya uyumlu olmasa da bizim tolere edebildiğimiz ölçüde yürüyor. Benim okumaktan veya izlemekten hoşlandığım kurgulardaki gibi veya başkalarının en azından dışarıdan çok eğlenceli görünen grupları gibi arkadaşlıklarım olmadı. Zaten ben daha derin bir şey aramışım sanırım ki, kendimi anlamakla birlikte şimdi dönüp baktığımda, bunun boş bir çaba olduğunu görüyorum. Çünkü istediğim arkadaşlık tipini hem bana verebilecek kişiler yoktu, hem de ben çok şey beklemiş olabilirim. İnsanlardan bir şeyler bekliyoruz ama onlar o şeyleri direkt vermek zorunda değiller. Buna rağmen arkadaşlıklar yürüyebilir ama yürümeyedebilir. :)
      Neyse, ben dışarıdan çok eğleniyor gibi görünen ve belki de gerçekten eğlenen ama sonra dağılan gruplar da gördüm. Demek ki o an dediğimiz zaman dilimi önemliymiş ve bizim o anlarla yaşadığımız uyumumuz önemliymiş diye düşünüyorum. Bilmiyorum. Sanırım bir de ben artık pek bir beklentiye sahip değilim. Eskiden beklediğim o şeyi artık beklemiyorum kimseden. Önemli olan ortak paydada buluşabildiğin, birbirinize iyi geldiğiniz ve sonsuza kadar sürmeyeceğini bildiğin arkadaşlıklar sanırım. Dediğim gibi bilmiyorum, zaten hiçbir zaman sosyal bir tip de olmadım ama şimdilik böyle düşünüyorum. :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.