24 Nisan 2024 Çarşamba

Anılarla Ulaşılamayan Galaksiler.


Küçüklüğümdeki o sevimli kızın büyümüş hali olmayı diliyorum. Saat gece yarısını vururken aklımdan geçirdiğim ilk düşünce bu oldu. Ben çok çok küçükken, nasıldım çok da hatırlamıyorum tabi. Ancak büyüdükçe, hala çocuk bile olsam, beni de herkes gibi dış dünya şekillendirmeye başlamış. Daha içime doğru genişleyen bir dünyam olmuş. Mesela bazı çocukların dünyası dışına doğru büyümeye devam eder. Bunun kıyas kabul eden bir yanı yok aslında. Bazısı büyüme serüvenini öyle, bazısı şöyle, bazısı bambaşka yaşar. Lafı buraya çekmek istemiyorum bu nedenle. Sadece bunu fark ediyorum işte; benim dünyam daha içime doğru büyümüş. Belki de bu nedenle, o büyüyen dünyamın ana maddesini merak ediyorum.

Okula başladığım dönem tabii nispeten daha canlı. İlk 23 Nisan'ımı hatırlıyorum. Giyeceğim giysiler, oynayacağım oyun ve içimdeki heyecan hazır olmasına rağmen o gün etkinliklere katılamamıştım. Çünkü geniz eti ameliyatı olmuştum. Aslında bu beni çok da hayal kırıklığına düşürmemişti diye hatırlıyorum. Evet, düşününce, bu ilginç bir şekilde gelişen bir duygu hali. Yine de sebebi basit. Çünkü o sıralar kulaklarım ağrıyordu ve tek isteğim bundan kurtulmaktı. Hem, ameliyattan sonra doktor bana dondurma yiyebileceğimi söylemişti. Normalde nisan ayında dondurma yemem yasaktı. Sonraki yılın 23 Nisan'ında oyun oynamadık. İşte bu seferki, benim için bir hayal kırıklığı olmuş olmalı. Çünkü bir sonraki trene binebileceğimi düşünmüştüm. Olmamıştı. Ondan sonraki yıl oldu ama. Ponponlarım bile vardı. Yine de içimde büyük bir coşku var mıydı? Hatırlamıyorum. Neden böyle? Bilmiyorum. O güne dair net olarak hatırladığım tek şey, havanın kapalı olması ve bizim oyun zamanımız gelirken hafiften atıştırmasıydı. Ah! Gökyüzü de acıkacak zamanı bulmuş.

Gökyüzünün de ihtiyaçları olduğunu düşünüyordum; ve biraz da meraklı olduğunu. Daha evvel sana söylemişimdir, şimşek çaktığında fotoğrafım çekiliyor sanırdım. Bu nedenle, çok çocukken, şimşeklerden hiç korkmazdım. Ta ki birinin bana çok konuşan çocukları kaçıran şimşek canavarından bahsetmesine kadar. Sonraları şimşek çaktığında  poz vermek yerine, konuşuyorsam susar oldum. Bundan daha da sonrasında, yağmur yağarken gökyüzünün ağladığını düşünürdüm. Bunu çok küçükken değil ama, daha büyüdüğümde düşünmeye başlamıştım. Tabi ki buna inanmıyordum. Metaforlarla düşünmeyi hep seviyordum sanırım. Yine de ağlayan gökyüzü içimde şefkate benzer hisler uyandırıyordu. Kendi dünyamın ana maddesinde titreşen bazı hislerdi bunlar. Adını bugün bile tam koyamam. Yağmuru izleyip düşüncelere daldığım çok olmuştur. Hayır. Ben düşüncelere dalmam, hislere dalarım. Bundan çok sonrasında ikisinin farklı şeyler olduğunu keşfettim.

23 Nisanlarda başka ülkelerden çocukların geliyor olması beni heyecanlandırırdı. Bizim okula hiç gelmedi; ama yine de heyecanlanırdım. Bir keresinde stadyuma gitmiştik. Okulla değil, ailemden birileri beni tek götürmüştü. Ama içeri girememiştik, çünkü okulla gidince alınıyormuş. Olsundu, ben de eve gelip tv'den izlemiştim ahaha :) Demokrasilerde çareler tükenmiyor. O günü de hatırlıyorum ilginç bir şekilde. Odamda tekli koltuk vardı ve ona oturup küçük tüplü tv'de bir programı izlemiştim. O gün de hiç hayal kırıklığına uğramamıştım. Çünkü dışarıda hava sıcaktı ve dışarıda hava sıcaksa ev hep daha serindir. :) Yine de tabii gözümle görmeyi istemiştim. Tabii evdeyken de gözümle görmüştüm ama arada hiçbir aracı olmadan gözümüzle gördüğümüz şeyler de hep daha keyiflidir. Hayır, konuyu günümüzdeki medya araçlarına ve onlara olan bağımlılıklarımıza çekmeyeceğim. Devam edelim...

Aslında sadece bu kadardı. Ben 24 Nisan'ı da severdim; çünkü ben küçükken 23 Nisan, sonrasında da hissediliyordu. Bu nedenle, hazır 24 Nisandayken, aklıma 23 Nisan'da yaşadığım bazı şeyler geldi. Oysa 23 Nisan'da yazdığım yazımı yazarken daha coşkuluydum. Üstelik onun konusu çok alakasızdı. Neden böyleydi?.. Neden böyle?.. Çünkü... Ben yazıma başlarken, aslında anılarımı anlatmayı değil, çok küçüklüğümdeki o sevimli kıza ulaşmayı istemiştim. Anılarını bile doğru dürüst hatırlayamadığım o kıza. Bana sadece fotoğraflardan bakan birine. Sanırım, zaten, çok küçüklüğümüzdeki sevimli halimize anılarımızla ulaşamayız. Kendi dünyamızın ilk maddesini keşfederek de. O halde nasıl? Belki bir evreka değil ama, belki de sadece, şimdimizdeki sevimli halimizi kabul ederek. İçimizde büyüyen, dışımızda büyüyen; o sevimli kızı kabul ederek. Seni bilmem ama, ben, onu hep anılara hapsetmeye çalıştım. Düşüncelerimde, hatta hislerimde bile olsa. Ancak görüyorum ki, ne düşüncelerimiz ne de hislerimiz aslında biz değilizdir.

-sanırım dünyam genişlemesini durdurdu. içimde genişleyen galaksiler var.-


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.


Küçük Cadı Kiki (Kiki's Delivery Service)



8 yorum:

  1. gök gürleyince dee o zamansa biri bağırıyordu, mesela bir tanrı, bir dolu tanrı var, zeus bağırıyordu belkiii, ya da bir komşu amca bağırıyordu bahçedeki çocuklara, sen de oynuyordun işte ama hatırlamıyorsuuun bahçedeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Komşu amca olması muhtemel ya da teyze :)

      Sil
  2. Daha çocukluğumun başında içe dönmeye başladım ben de. Aslında neşeliydim ama aldığım en küçük eleştiri bile bana battığı için her şeyi bırakır hale geldim. Şimdi de pek kimseyle muhatap olasım yok.
    Yağmur konusundaki düşüncelerin hoşmuş. Yağmurun her şeyi temizleyen bir yönü var gibi, o yüzden güzel geliyor. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aslında ben de acaba bir şeyler farklı gelişseydi ben bugün daha mı tatmin olmuş (mutlu yazacaktım ama zaten mutsuz değilim sanırım) hissederdim diye düşünüyordum.
      Evet, yağmur hem temizliyor hem de sonrasında da toprak kokusu güzel oluyor :)

      Sil
  3. İlk defa simşekleri flaş sanan birini tanımış oldum. Çok tatlı..

    YanıtlaSil
  4. Bir kere daha karşıma çıkıyor, çocuklarla dikkatli konuşmak gerektiği. "Ben düşüncelere dalmam, hislere dalarım. " Çok şey anlatıyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilinçli zihnimiz neyin ne olduğunu büyürken ve büyüdükten sonra unutsa bile, bilinçaltımız unutmuyor. Ben bunu his olarak adlandırıyorum sanırım. Bilinçaltında birikenleri dönüştürmek de mümkün ancak belki zor diye düşündüğümden, belki de gerçekten zor olduğundan dolayı, bu durum zor. O yüzden en baştan dikkatli olmak önemli bence de.

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.