25 Eylül 2023 Pazartesi

Renksiz Güneş'in Tercümesi.

Uzun zamandan sonra ilk kez inanıyorum. Güzel şeyleri hak ettiğime ve onlarla birbirimizi bulacağımıza. İçimdeki tatminsizlik bulutlarının üstüne bir çeşit güneş gibi doğmuş sanki bu his. Bu güneşin rengini henüz seçemiyorum; ama var, sıcaklığını hissetmeye başladım. Artık bilgece bir şeyler istemiyorum sanırım. Neyin ne olduğu veya ne olması gerektiği konusunda bitmeyen ve bitmesi de imkansız bir kontrol gücünü de arzulamıyorum. 

Yazı yazarken her zaman bilinçaltı süngerime çektiklerimi kullanırım. Herkes böyle yapar, biliyorum. Ama süngerimden öyle ilginç kılık değiştirmeler çıkar ki bazen benim, neyin nereden geldiğini anlamakta başta zorlanırım. Kurgu veya mecazlarla örülmüş bir yazı yazıyorsam bu hoşuma gider evet. Nereden gelmiştir bu şekilli şukullu karma fikirler, bunu düşünürüm; çünkü o ana kadar o yazdığım şeyleri bildiğimi bilmediğimi fark ederim. Biraz daha sonra ise anlarım ve bilinçaltı süngerime saygı duyarım. Tabii bilinçaltı süngerimin huzura ermesi için onları daha çok özgür bırakmalıyım. Yine de eylemde bulunma 101 dersinden çakmışım gibi hissediyorum. İleri derecelerde başarılı olurum belki, bir işi başladıktan sonra disiplinle yürütebilirim; ama başlamak, ah başlamak... Beni neden bu kadar zorluyor bilmiyorum. 

Oysa gözüm kapalı attığım adımlar genelde bana iyi gelmişti. Tabi ki dürtüselliği kastetmiyorum. Sadece, işte, bir şeyi düşünür düşünür nadasa bırakırsın ve o bekleme süresinden mütevellit yapmak istediğin veya olsun istediğin şeyi unutursun, sonra işte anlık bir şekilde uygun zamanda adım atarsın, sonuç da seni memnun eder. Başarı veya başarısızlık, tatmin veya tatminsizliğin ötesidir bu. Nihayet adım atmanın hazzı. Sonuç da genelde olumlu olur ilginç bir şekilde. Belki de içindeki enerji birikimi bir anda önündeki setin çekilmesiyle vuuuvvv diye özgürlüğüne aktığı içindir.

Haftalık yazılar yazmayı seviyorum. Böylece hem o ana kadar ne hissettiklerimin düşünce boyutundaki tercümesini yapabiliyorum, hem de o andan sonra düşünmeye başladıklarımın o hafta ve sonrasındaki hissel boyutunu algılıyorum. İlginç bir şekilde haftanın ilk günü yazdıklarımı o andan sonra içimde hissediyorum. Sanki bilincimin -veya ruhumun- vitrininde sergilenmeye başlıyor, en azından bir süreliğine. Sonra tabi dükkanın daha iç kısmına kaldırıyorum onları, çünkü keşfedeceğim daha bir sürü şeyle karşılaşıyorum. Şükürler olsun.

Bir şeyler keşfetmeyi seviyorum. Hatta hayatta en sevdiğim şey bu sanırım. Oysa biraz kontrol manyaklığı yanım da var, inkar edemem. Etsem de inanmam muhtemelen. Yine de, ilginç bir şekilde, hayatta en sevdiğim şey keşfetmektir.

Geçen gün bir bitki çayı keşfettim bak mesela. :) Yok aktardan vs almadım. Evet, markette satılan sallama çaylardan. Hayır, reklam yapmıyorum. Trendyol linki de yok. Blogda zaten yukarı kaydır özelliği de yok. Cık cık cık, bence yetkililer bunu geliştirmeli. Belki o zaman blog yazmaya ve okumaya da rağbet artardı. Ah hayır... Üç satırlık yazılardan geçilmezdi o zaman. 

Herkese merhaba. Müthiş bir ürünle geldim.

Beş kelimelik bla bla lallalalla.

Hoşça kalın.

(ve tabii sayfayı kaydırıverin).

Hayır, hiçbir şeyi eleştirmiyorum. Kaydırmalı linkler vardır! Ayrıca zaten böyle yazılarımda sadece kendimi düşünürüm. Bunu yazarken de eğ-len-dim. Eğlendiğim için de yaz-dım, dıma duma dum, kırmızı mum. :)


Blog yazarken sanki okyanusta sörf yapıyor gibi hissediyorum. 

Veya kaykayla kavisten kavise uçuyor gibi. 

Veya aşağı paraşütle atlıyor gibi.

Veya bir balerinin kendi etrafında dönmesi gibi.

Tabii, ''gibi'' olarak örneklediğim tüm bu eylemlerin hiçbirini yapmadım. Yine de böyle hissettiriyor olmalılar. Nefes kesilmesinin verdiği gülümseme gibi. Özgür hissettiriyor olmalılar.

Sanırım yeni düşünceler tercüme etmeyi bu yüzden seviyorum. Hislerin hepsi birer keşif ve onları kelimelere dönüştürdüğümüzde işte hislerden düşüncelere tercüme yapmış oluyoruz. Sanırım bu da hayatta en sevdiğim ikinci şey. Çünkü... Evet evet, bu da özgür hissettiriyor.

Yukarıda bir çaydan bahsetmiştim. Hayır, bildiğim kadarıyla dikkat eksikliğim yok ya da belki de vardır ama ben bilmiyorumdur bilemeyeceğim, evet konumuza dönelim?? Doğadan'ın melisa ve Hint fesleğeni aromalı çayı, bir türlü bahsedemediğim keşfettiğim çay. Aslında pek bir şey beklemeden alıverdim ama beğendim, ilgisini çekenlereee öneririm. :)

Sen neler yapıyorsun? 

Bana kendi tercümelerinden bahsedebilirsin.

Ya da sadece ne okuyorsun, izliyorsun, dinliyorsun, yapıyorsun anlatabilirsin.

Ya da bilmiyorum, maksat sohbet muhabbet.

Haftan güzel geçsin.

Hoşça ve güzel kal.

:)


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsin.



Not: Burada, yazımın eenn başındaki, ''güzel''den kastım tabi ki ''benim'' güzelim. Yoksa evrensel güzeli kastetmiyorum. Umutsuzluk da bildirmiyorum. Sadece, atıyorum herhangi bir şekilde rastgele seçeceğimiz herhangi birini tatmin eden veya edecek bir şey, çoğu zaman bana kendimi özgür hissettirmiyor. Çünkü onu yaparken, çoğu zaman, ''güneşimi'' hissetmiyorum. Bu nota da gerek yoktur muhtemelen ama ne bilim, biraz denişik düşünceler olduğundan okuyanlara tercüme etmeliyim gibi hissettim bunları da. Ki bence, herkes böyle hisseder. Ben sadece fazla aklıma getiriyorum ve yetmiyor fazla dillendiriyorum. İşte! Şimdi de çözümüne yönelik bir şeyler dillendirmeye başlıyorum. Bu yazı da onun hikayesidir. Şimdi herkes gönül rahatlığıyla hoşça kalabilir. Yani ben ve sen. ^-^




6 yorum:

  1. Sevgili İlkay,
    Yazdığın yazıları okumayı seviyorum. Keyifli, iç ısıtan, özgün bir anlatımın var. Yazmaya hep devam et ve yazılarınla bizi buluşturmaya da. :)

    Keşfetmek güzel şeydir tabii. Ben de yeni yerler keşfetmeyi çok severim mesela. Bazen bir sokak bazen bir kafe/restoranda denediğim ilginç lezzetler bana inanılmaz bir keyif verir.
    Keşiflerimizin katlanarak sevgiyle devam etmesi dileğiyle. :)

    Yeni bir kitaba başlayacağım ancak kitap seçimi konusunda biraz kararsızım. Bu günlerde gerçek yaşamı konu alan belgeselleri izlemeye merak saldım.
    Ben de güzel bir hafta geçirmeni diliyorum.
    Kucak dolusu sevgiler! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Böyle düşünmene gerçekten sevindim. :)

      Değil mi, ufak farklılıklar olsa bile sanki insanı yeniliyor. Ben de önümüzdeki dönemde yeni yerler keşfetmek istiyorum. Yeni şeyler. Keşfettiğimiz her şeyi sevmek zorunda da değiliz hem ve sonra yine güvenli bölgemize de çekilebiliriz. Yine de keşfetme eylemi başlı başına canlı hissettiren bir şey. Böyle düşündüğümde yenilikler de beni ürkütmüyor.

      Yorumlarını merakla bekliyorum o halde. İyi okumalar, izlemeler.
      Teşekkür ederim, sevgiler <3

      Sil
  2. Merhaba, yazıların ne güzel, ilham verici. :)
    Bu aralar karışığım, yeni bir düzen kurmanın arifesindeyim. Çabaladıkça düzelmeyen şeyler yüzünden daha fazla kendimi yıpratmama kararı aldım. Bu süreçte kitap okumaktan da uzaklaştım biraz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Böyle hissettiriyorsa ne mutlu. :)
      Umarım her şey gönlünüzce olur ve yoluna girer. Kolaylıklar ve bolca şans diliyorum. <3

      Sil
  3. Eğlenceli olmuş, kaydırmalı linklerimiz olmasa da olur canım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Evet blog da böyle eğlenceli hem :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.