Herkese merhaba. Bir challenge'a katılıp da kurtlarımı dökmeyeli uzun zaman olmuştu. Böyle sorulu cevaplı ortak etkinlikleri severim. Ancak her ne hikmetse böyle bir etkinliğe en son sevgili Ezgissimo bloğunun düzenlediği etkinliklerle katılmıştım, ki aradan asırlar geçti. O etkinliklere katılanlar bile ne olduklarını unutmuştur o derece. Her neysem efenim, bu etkinliği sevgili Yüreğimin İklimi bloğu düzenledi. Geçtiğimiz ay da aynı bu şekilde tüm aya yayılmış bir şekilde sorulardan oluşan bir etkinlik vardı ama o treni kaçırmıştım. Bugünkü yazımda ise eylülün ilk on gününde yer alan on soruyu yanıtlayacağım. Evet biliyorum daha altıncı günündeyiz ama 10'a yuvarlayayım dedim, düz olsun temiz olsun dedim, ne yapayım... Bir de itiraf ediyorum yazıyı yazarken çok eğlendim, o yüzden şimdi paylaşacağım. Umarım sen de okurken eğlenirsin. Bu arada Yüreğimin İklimi bloğundaki soruların toplu bir şekilde yer aldığı etkinlik duyurusunu okumak için şuraya tıklayabilirsiniz.
O halde başlayalım bakalım bakalım.
1- Kurtulmak isteyip kurtulamadığın alışkanlığın var mı?
Uyku düzensizliğim. Beni mahvediyor ama devam ediyorum. Asla akıllanmıyorum.
2- Doğa mı ? Şehir mi? Neden?
Ya şimdi birini desem öbürü darılacak. Ben şehir çocuu'yum; amma ve lakin doğa diyorum bana ne :) Çünkü... Küçüklüğümde bahçelerde, ağaç altlarında, toprakla oyla buyla epeyce zaman geçirdim. Sanırım doğaya bakış açımdaki bugün bulunduğum noktada bu çocukluk zamanlarım etkili. Doğada olsam da olmasam da doğa da doğa. Ağaçların arasındayken kafamı kaldırıp yaprakları ve gökyüzünü izlemeyi çok severim. Şehrin orta yerinde bile olsam bunu yapmayı çok ama çok severim. Hiçbir beton yığını bana bu zevkin onda birini veremez. Öte yandan doğa doğa diyoruz da, doğada temelli yaşasam yaşayabilir miyim? Gerçekçi olursam hayır yaşayamam. O yüzden şehirde yaşayıp arada doğaya kaçmak diyorum.
3- En beğendiğiniz mimari eser? Neden?
Hiç bilemedim. Hayatım boyunca vaovv diyebileceğim denli çok etkilendiğim bir mimari eser de görmedim. Çünkü seyahat de etmedim. Bugün de buna üzüleyim. :( Ettiğimde de haber vereyim, o zaman söylerim artık gördüklerimi. 777. :)
-keşke fotoğrafta da İtalya tarafları falan çıksaymış, tüh-
4- Koleksiyon yaptığınız bir şey var mı?
Ayraç, dergi, defter ve kitap. :)
Evvel zaman içinde dergiler bu kadar pahalı değil iken dergi okuma alışkanlığım vardı. Sonra nirvanaya çıkan fiyatlardan dergiler de etkilendi ve okumamaya başladım. Dergi alacağıma kitap alırım dedim. Üzücü ama bu hayatı ben seçmedim... :(
Ayraç koleksiyonum da Kafkaokur dergisi ile oluştu. Onların ayraçları meşhurdur, figürlü migürlü, karakterli. İşte bende bir sürü var. Çoğunu kullanmam. Kıvrılıyor çünkü kitap arasında. Yine de benimle olmalarını seviyorum ne yapayım. Zaten koleksiyon da bu demek değil de ne demektir, her neyse. :) Bunun dışında da ayraçlarım var tabii. Önceden kitap fuarlarına da hep giderdim. 2014-2019 arası düzenli gittim ve o sıralar bol kepçeden ayraç da veriyordu yayınevleri sağ olsunlar. Şimdi onlar da o kadar çok ayraç vermezler herhalde. Zaten benim de artık kitap fuarına gittiğim yok. İşte hüzünlü bir hikaye daha. :(
Defterlerimi ayrı severim. Hatta biri bana defter hediye etse, oooo boynuna sarılıyorum çok seviniyorum. :) Çünkü defterleri illa bir yerde kullanırım ben. En başta günlük yazıyorum. Bir Vampir Günlükleri, iki Bridget Jones'un günlükleri, üç benim günlüklerim. Aaa bir de Narnia Günlükleri vardı, tabii konumuz bu değil. Ama ne diyordum, defterler. Bir de kitaplardan alıntıları not aldığım defterlerim var ama artık sadece 1000 Kitap'a not alıyorum; çünkü alıntı günlüklerim, normal anı\ düşünce günlüklerimin de ötesine geçebilirdi sayı olarak. Dijitale alıntıları kaydetmek daha pratik ve düzenli. Bir de eve defter istiflemenin bir mantığı yok. Okurken bir şeyler yazmak da beni bir noktada yoruyor, bunu fark ettim. Özellikle de kurgusal metinleri okurken. Evet tembelleştim, evet, evet ondan. :( Ama bakın mesela, anılarımı düşüncelerimi wordde not alamam. Bu konuda eski kafalılığım had safhada. Elimle yazacağım arkadaş, yoksa yazmim diyorum. Bir de bir ara küçük defterlere kurgu fikirleri, dış dünyada gördüğüm doğa\ şehir gerçekleri, fikirleri vs karalardım. O da yok bayadır. Bazen watsaptan veya telefonun notlar kısmından yazılar not düşüyorum kendime, o da dijitale evrildi zamanla. Böylesi daha doğa dostu belki biliyorum ama defterlerimi de seviyorum.
Kitap, e zaten bi' zahmet :)
5- Hangi film? Niçin?
Çok film izlemişimdir bu zamana kadar hiç şey edemeyeceğim. :) Ama favorim... Amelie. Ben de ona benziyorum ondan herhalde. En küçük bir şeyi bile romantize ederim. Gerçek hayatta kendime benzeyen birini bulamadığımdan olacak ki kurgusal karakterlerle bağ geliştiriyorum. Hem kulağıma küpe o film, ne diyordu Kristal Adam ''Kemiklerin camdan değil, ama hayat seni de kırabilir!'' Doğru söze ne denir...
6- Şunu görmeden/yapmadan ölmek istemem, dediğiniz şey nedir?
İlkay olduğumu hissetmeden ölürsem çok pişman olurum. :)
7- Çocukluğunuzdan hatırladığınız ilk şey nedir?
Ben çocukluk anılarımı ilginç bir şekilde çok net hatırlıyorum. Zaten güçlü bir hafızayla lanetlenmiş olabilirim. En gereksiz şeyleri bile asla unutmam. O yüzden ilki ne anımsayamıyorum ama annemin anneannesinin evinde geçirdiğim günlerden bazı anlar fotoğraf karesi gibi zihnimde beliriyor. Bu arada o anıları yaşarken gerçekten bir küçücük minnacık içi bilmiş cırcır böceğicik bir kız çocuğuydum. Çok da şeker, sevimliymişim. Fotoğraflar bunu gösteriyor...
8- Biri vardı değil mi "bu insan" olmanızı sağlayan kimdi o?
Yoktu vallahi :) Keşke olsaydı.
9- Bize bir nasihat vermenizi istesek?
Hımmm. Estağfurullah efenim ne haddime.
Ama... Madem sordunuz söylim.
Korku ve hırslarımızdan arındığımızda geriye yalnızca biz kalacağız. Sevgiler selamlar. (söz benim filozofluğumun ürünüdür, alıntı değildir benimdir, başka yerde de varsa bilmem artık).
10- Bloğunuzun başkaları tarafından okunduğunu bilmek size nasıl duygular yüklüyor?
Kimse okumasa da yazarım ben. Zaten pek okurum da yok. Bazen kendim çalıp kendim söylüyor üstüne kendim oynuyormuşum gibi gelmiyor da değil. Ama tabii pek sevgili sen varsın canım okurum. Bunu bilmek benim için çok kıymetli. Yoksa yine burada olurdum ama bu şevkle değil. İyi ki varsın, iyi ki buradasın. Eeee madem sohbete başladık, nasılsın neler yapıyorsun? :)
bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsin.
Ne güzel bir etkinlik. Yazdıkların ne hoş. Kitap ve defter ihtiyaç bence, koleksiyon demem ben. :) Yazmaya devam et hep, biz okuyoruz. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :) Benim defterlerime koleksiyon denir bence. Özellikle de günlüklerime :)) Ama başka blog yazılarında okumasam evet kitaplara ben de koleksiyon demezdim. Diğer bloglar yazılarına ekleyince ben de ekledim. Tamam o zaman şöyle düzeltelim ''okunmamış kitap koleksiyonum.'' :)
SilAyraç koleksiyonu benim de var, ama ben onları kütüphane kitapları ile oraya gönderiyorum.
YanıtlaSilKatılımın için sağol.
Ne demek, ben teşekkür ederim bu güzel etkinlik ve yorumunuz için. :)
SilCevaplarındaki şeffaflığa ve kullandığın dile, incecik mizaha bayıldığımın altını çizerim:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
Siletkinlikler baslamıs ama ben bulamadım hic denk gelmedim cok üzüldüm suan :(
YanıtlaSilKatılmak isterseniz şu an devam eden bu etkinliğe katılabilirsiniz. :)
SilCevaplar çok güzel olmuş. Koleksiyon kısmında her birinin bende koleksiyonunu bir zamanlar yaptım sanırım.
YanıtlaSilÇocukluk anılarım maalesef yok, birisi sildi galiba. Hatırlamak nasıl olurdu acep??
Aslında hatırlamamak da güzel olabilir. Güzel anılarım var, yanlış olmasın. Mutlu diyebileceğim yıllar geçirdim. Çocukluğuma baktığımda mutlu bir kız çocuğu görüyorum. Ergenlikte işler sarpa sardı ama neyse. :) Yine de şu an hatırladığım kadar çok şeyi hatırlamama gerek olduğunu düşünmüyorum. Boşverin, hatırlamamak daha iyi. Beyninizde yeni şeyler için daha çok yer açılmış olur. Eskiyi hatırlamak bazen yeni için bellek dolu uyarısı yapabiliyor ve bu istenen bir şey değil. Ben de hafızamı temizlemeye çalışıyorum bu nedenle.
Silamelie amomame ya sen balkanlara gitmemiş miydin sankilim :)
YanıtlaSilEvet evet gittim :) Bulgaristan havası solumuştum birkaç kez. Hoş yerler de gördüm aslında ama asıl görmek istediğim yerleri görmedim.
SilEtkinliği gördüm çok da hoşuma gitti ama birazcık geç kalmış gibi gördüm kendimi. Sonra fark ettim ki aslında geç kalmış sayılmam:)
YanıtlaSilEvet, toplu yazılar da yazabilirsin. Etkinliğin başında etkinlik sahibine toplu yazı olarak paylaşabilir miyiz diye sormuştum. O da fark etmeyeceğini söyledi. Hem daha ay yarılanmadı bile. Bence geç değil. :)
SilKorku ve hırslarımızdan arındığımızda geriye yalnızca biz kalacağız. Bunun patentini al bence :)
YanıtlaSilEvet alayım.
Sil