23 Ocak 2024 Salı

Kuşlar ve Gıdıklayan Gerçekler Üzerine.

Kuşları çok seviyorum. Sanki, varlıklarıyla bile dünyayı güzelleştirmeye katkı sağlıyorlarmış gibi. Kuş deyince de, hangi kuş, sorusu akla geliyor tabii. Güvercin, keklik, baykuş... belki pelikan? Hatta karga! Ne?.. Karga gördüğümde eğer aramızda cam varsa çok heyecanlanıyorum ve içim pır pır oluyor. Aramızda cam yoksa da çok heyecanlanıyorum ama bu sefer içimdeki uçuş hızlanıyor. Sanki kalbimin kanat çırpması gibi. Pır pır... Por por? Par par? :)

Evet! Doğru tanımlamayı buldum. Kuşlar, kalbime kanat çırptırıyorlar. Her kuş farklı şekilde uçmayı öğretiyor sanki. Bazen, sanki, bir hedefe atılır gibi kendinden emin, bazen kandırdım der gibi aniden alçalıp yükselen bir süzülüşle... Hatta bazen kah yerde sekip kah birkaç karış yükselerek. Ama hep aynı: İstediği gibi. Bazı kuşlar bazı uçuş şekillerini daha çok seviyorlar. Belki de bu şekilde uçtuklarında daha fiyakalı göründüklerini düşünüyorlardır. Sonuçta fiyakalı görünmek güzeldir, cesaret verir. Peki yeteneğimizi gösterdiğimiz anlar, en fiyakalı halimiz midir? Yoksa en fiyakalı halimizi mi yeteneğimiz yaparız? Kuşlar buna yanıt veremiyorlar ne yazık ki. Hem, onların böyle gereksiz sorular üzerine düşündüklerini sanmıyorum. Düşünmek yerine sadece uçuyor olmalılar.

Vaktiyle anneannemlerin bir kuşu vardı. Ben ilkokula gidiyordum. Ona dair hatırladığım üç şey var: 

1) Maviydi ve adı da yaratıcı bir şekilde Boncuk'tu. 

2) Çok zeki ve konuşkandı. Bunu hatırlıyorum, çünkü kelimeleri hızla kapardı ve sanırım bu beni eğlendiriyordu.

3) Güvendiği insanların kafasına, omzuna konmayı severdi. Babamla bir fotoğrafı bile var.

Onu sanırım en çok teyzem severdi. Boncuk'un ölümü trajikti. Belki de onu şu anda bile hatırlıyor oluşumun sebebi budur. Öldüğünde teyzemin çok fazla ağladığını ve hatta evin arkasında ona bir mezar kazdığımızı hatırlıyorum. Ben sadece şaşkındım ama teyzemi anlamış olmalıyım. Ben de küçükken balıklarımdan ayrı düştüğümde benzer bir his deneyimlemiştim. Aynısı değil belki; ama benzer. Bu nedenle, bir hayvanı sahiplenmeye hep çekindim sanırım. İşin içinde başka nedenler de vardı tabii. Aslında bundan çok sonrasında eeeennn büyük hayallerimden birisi Mrs. Aomame ile birlikte yaşamak olmuştu. Niye ''tu'' diyorsam, hala böyle bir hayalim var. Bu hayalimin gerçekleşmesine biraz var; ama yine de orada. Bak sana da gösterdim işte, bir yıldız gibi parlıyor. Gördün mü? Sonuçta, yıldızlara bakarken onların ne kadar uzakta olduğu fikri ilk aklımıza gelen şey olmaz. Çoğu zaman? İlk olarak parlaklıklarına bakarız. Nasıl da gecenin içinde asılı durduklarına. Hayaller de böyle. Nasıl da asılı duruyorlar, değil mi?

Acaba kuşlar isteseler gökyüzünde asılı durabilir miydi? Ah! Bu ne çocukça bir soru! Neden ''saçma'' diye düşündüğümüz fikirler için bazı durumlarda (kimi zaman çoğu durumda) ''çocukça'' deriz ki? Bence çocuklar en mantıklı düşünen insanlardır. Mesela bak geçen gün herkes hurraaa diye otobüse koştururken arkamdan ince bir ses yükselmiş ve yanındaki muhtemelen abisine ''neden insanlar sıraya girmezler ki'' demişti. O an bu ince sesin somurtuşuma çarptığı andı ve bu çarpış beni gıdıkladı. Sonra da gülümsedim.

Kuşlar da beni gıdıklıyorlar. Aman canım, dudaklarımı gıdıklıyorlar işte. Ama hepsi değil... Özellikle de bir kafesin içinde sıkış tepiş satılmayı bekleyen kuşları görünce içimi öfkeyle karışık bir hüzün kaplıyor. Çünkü kimse bunu hak etmez! Hiç kimse ve hiçbir şey. Zaten kafesler onlar için çok hüzünlü yerler olmalı. Bir de öyle sıkış tepiş olduklarında, sanki neden orada kısılıp kaldıklarını anlamak ister gibi bir o yana bir bu yana hopluyorlar. Tabii yeterli alanları varsa! En değerli varlıkları öylece bekliyor sırtlarında... Kullanılmadan. Keşke hepsini özgür bırakabilsem diye düşünüyorum ne zaman bindiğim otobüs o kuş dükkanının önünden geçse. 


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsin.






10 yorum:

  1. Kuşları ben de çok severim. Kafeste olmaları üzücü gerçekten. Yine de alıp evde bakıyoruz. En azından daha sıcak ortam ve uygun koşullar olur. Şu an iki kuşumuz var ama ilginç şekilde hep uyumak istiyorlar. Kafesten çıkarsak bile geri girip uyurlar. Biz de kendi hallerine bıraktık. Kaybetmek de üzücü oluyor, alışınca zor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet koşullar kesinlikle aynı olmaz zaten. Ama dükkanlarda onları bahsettiğim gibi görünce içimden onları salıvermek geçiyor...

      Sil
  2. Ben de lisedeyken heveslenmiştim ve mavi bir muhabbet kuşu almıştım, konuşmayı öğrendi de. Zamanla kafesin kapısını açsam bile uzun süre dışarıda kalmamaya başlamıştı. Vicdanımı sızlatıyordu doğrusu bu durum. Bir gün hocama bu konuşan bahsederken ama ben almasam başkası alacaktı zaten demiştim ve o da alınanın yerine yenisi gelir demişti. Çok üzülmüştüm o kuşa, onu kafese hapsetmiş olma fikri benim de alanımı daraltıyordu sanki. Bir daha hiç evcil bir hayvanım olmadı. Uygun bir yaşam alanı (bahçeli Ev gibi..) sunamayacaksam da bir daha o sorumluluğu almak istemedim hiç.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok bir bilgim yok açıkçası ama evde beslenen kuşlar belki de öyle yaşamaya alışıyorlardır. Yine de dükkanlarda sıkış tepiş bir kafeste satılmayı beklerkenki halleri çok üzücü. Yani daha rahat bir kafeste de bekleyebilirler aslında sorun o da değil; sonuçta kafes kafestir. Öte yandan evde beslendiğinde onunla duygusal bağ kurmak da önemli oluyor. Tıpkı bir bebekle bağ kurmak gibi. Hayvanlarla genel olarak bağ kurmak gerekiyor. Dediğiniz gibi hem mekan olarak, hem de ilgi olarak kendini vermek gerekiyor. Bu sorumluluğu alamadan onları sahiplenmek doğru değil. Benim bahsettiğim uygun koşul da bu aslında. İleride uygun ortamı da sağlayabildiğimde bir köpeğim olsun istemiştim hep. Gerçi ne olduğu da fark etmiyormuş bu yazıyı yazarken fark ettim. Bir evcil hayvanla ev arkadaşı olmak istiyorum sadece. İsmi de hazır. :)

      Sil
    2. Ne güzel, inşaallah istediğin gibi olur :)

      Sil
    3. İnşallah, teşekkür ederim. :)

      Sil
  3. Kuşlar ve tüm canlılar özgür olmalı bence hiçbir canlı kafes altına alınmayı hak etmiyor.

    YanıtlaSil
  4. şarkı ne kadar güzel yaaa :) gizem şarkılarını dinleyim barik :) yıldızlar kuşlar çocuksuluk ne güzel işte tam sen :) kuşlar yan yan ürkek ürkek ne güzel bakıyor yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kanalın çevirdiği şarkılar çok güzel. Oradan ara sıra keşif yapıyorum :) Farklı dillerde ve masalsı hikayesi olan şarkıları da çeviriyor.

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.