Yazar: Kathleen Sears, Çevirmen: Ekin Duru, Yayınevi: Say Yayınları |
Varoluşun nasıl meydana geldiği ve işlediği fikri ezelden beri insanların ilgisini çekmiştir. Bu merak, insanların evrenin yaratılışı hakkında çeşitli söylenceler (mitler) oluşturmalarını sağlamıştır. Bu söylenceler sözlü anlatımın birer ürünü oldukları için her bir insanın anlatımıyla birlikte öykülere yeni detaylar eklenmiş veya bazı kısımlar değiştirilerek günümüze ulaşmıştır. Pek çok milletin kendine has bir mitolojisi vardır. Çünkü her toplum içinde bulunduğu gerek fiziki, gerek kültürel özelliklerden etkilenerek kendilerine cevaplar aramıştır. Bu kitapta ise klasik Yunan ve Roma mitolojisi genel hatlarıyla anlatılmış. Roma mitolojisi Yunan mitolojisinden büyük oranda etkilendiği için kitabın büyük bir kısmında Yunan mitolojisinde geçen karakter ve olaylar anlatılıyor. Romalılar tapındıkları tanrılara Yunan tanrılarından farklı isimler vermişler ancak bu tanrıların amaç ve görevleri her iki millette de ortak diyebiliriz.
Mitoloji yalnızca yüzyıllar öncesindeki halkların inançlarını ortaya koymuyor; günümüzde de çeşitli alanlarda bu mitlerin etkisini görmekteyiz. Psikoloji biliminin kökeni de Yunan söylencelerine dayanmakta. Oedipus kompleksi, narsisizm (Narcissus'un hikayesinden ismini alır), Eros içgüdüsü (hayat) - Thanatos içgügüdüsü (ölüm) psikolojide yer alan bazı mitolojik terimlerdir. Her ne kadar kitapta üstünkörü anlatılıp geçilse de, Psike (ruh) ile Eros'un (aşk) hikayesi benim en sevdiğim mitolojik öykülerden birisidir ve ruh ile aşkın birlikteliğini anlatır. Bu öykünün insan ruhunun gereksinimini en saf haliyle anlatan öykü olduğunu düşünüyorum. Ancak bu öykü kitapta yer almadığı için şimdilik geçiyorum; belki başka bir yazımda anlatırım.
Mitoloji genel olarak insan davranışlarından beslenen hikayelerden oluşuyor diyebiliriz. Mitolojide yer alan tanrı, yarı tanrı ve doğaüstü özelliklere sahip kahramanlar, insan erdem ve zaaflarını yansıtarak karşımıza çıkmaktalar. Öte yandan insanlar tanrıları memnun etmek için çeşitli kahramanlıklar yapmış, kurbanlar vermiş ve hatta hayatlarını buna göre şekillendirmişlerdir. Tarihte yer alan gerçek kişi ve olaylar bile mitlerle karışarak günümüze kadar hikayelerini saklamışlar ve getirmişler. Truva Savaşı bunların en ünlüleri arasında yer alıyor. Gökyüzündeki yıldız ve gezegenler de Yunan ve özellikle de Roma tanrı ve kahramanlarından isimlerini almaktalar.
Mitolojilerde kadınların hep ikinci planda kaldığı öne çıkan bir diğer özellik. Tanrıçalar bile ''erkeksi özellikler'' gösterdikleri ölçüde güçlü olarak yansıtılmaktalar. Bu erkeksi özellik tanımlamasına giren nitelikler ise aslında bir hayli absürttü diyebilirim. Örneğin; zeki, bağımsız ve bakire bir tanrıça aynı zamanda gücünden korkulan bir tanrıça demekti. Artemis ve Athena bu tip karakterlere örnek gösterilebilir. Öte yandan aşk ve güzellik tanrıçası olan Afrodit, güçlü yansıtılmakla birlikte, diğer tanrı ve tanrıçalar tarafından alaya alınmaktaydı. Çünkü bakire değildi ve ''süslüydü.'' Örneğin Ares (savaş tanrısı) ve Afrodit aşkının ifşalandığı sahnede Afrodit'in haline ''acıyan'' tanrılar olmuştu. Çünkü Afrodit ''masum, güzel ve savunmasızdı.''
Mitolojilerde bakireliğe büyük önem verilirken, erkek karakterlerin kadın karakterlere cinsel saldırıda bulunmaları yaygın bir durum olarak yansıtılmış. Üstelik bu saldırılarda mağdur olan taraf kadın karakterler olmasına karşın, suçlu bulunan ve acımasızca cezaya çarptırılan taraf da mağdur olan kadın karakterlerdi. Bu durum bir hayli sinir bozucuydu diyebilirim.
İnsan ilişkilerinin bir yansımasını tanrı ve tanrıçalar arasındaki ilişkilerde açıkça görmek mümkün. Zeus'un eşi olan evlilik tanrıçası Hera için başka kadın karakterlere saldıran Zeus hep sütten çıkmış ak kaşık iken, bu kadın karakterler ve Zeus'tan olma bebekleri suçluydu ve çoğu zaman nesiller boyu acımasızca cezalandırıldılar. Burada aile birliğini her şeyin üstünde tutan bir tanrıça mı görmekteyiz yoksa insanların takıntılı düşüncelerinin bir yansımasını mı emin değilim doğrusu.
Diğer bir örnek ise Afrodit - Ares - Hephaistos aşk üçgeni olabilir. Aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit, zanaat tanrısı Hephaistos ile evlidir ancak savaş tanrısı Ares ile de tutkulu bir aşk yaşar. Hephaistos, çok çirkin ama on parmağında on marifet olan ve karısına çok aşık, çok sadık birisidir. Ancak malesef Afrodit ile olan evlilikleri zorakidir ve Afrodit eşine sadık kalmaz. Burada aslında insan zaaflarının bir temsili göze çarpıyor. Hephaistos yaptığı her işe emek veren bir tanrı (ki neden çirkin betimlenmiş bu da ayrıca bir tartışma konusu olabilir diye düşünüyorum) ancak malesef hem çirkin hem de yorucu görünüyor uzaktan. Oysa Ares çekici, tutkulu ve tezcanlı. Aşkı simgeleyen bir tanrıça hangisine daha yakın olurdu? Sanırım bu, bu mitleri dinleyen\ anlatan kişinin kalbindeki arzuya göre biçim değiştiren bir seçim olurdu. Nitekim zaten söylencelerdeki tüm bu karakterlerin de aslında insan doğasının bir yansıması olduğu söylenebilir.
Hoşça ve kitaplarla kalın.
Güzel bir tanıtım olmuş. Mitolojik karakterleri hiç öğrenemedim gitti, kim kimdi hep karıştırırım. Bir de kurgudan fazla genel geliyorlar bana, o yüzden mitolojik karakterlerdense daha özel, nadir karakterler daha ilgimi çeker. Kadın erkek ayrımının bu denli anlamsızca yapılması da ayrı düşündürücü. Erkek ne yapsa yanına kalıyor malesef.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, yazımı beğenmene sevindim. :) Ana karakterler akılda kalıyor ama daha az görevi bulunan bir sürü başka yaratık ve doğaüstü karakter de var, onları ben de hatırlayamıyorum. Mitoloji aslında günümüzde de pek çok yerde karşımıza çıkıyor. Hala daha popüler karakterler ve söz kullanımları bulunuyor. Kurgusal metinlerde karakter oluştururken de bu mitolojik öge ve karakterler şablon olarak kullanılabiliyor. Ama bu uç boyuttaki cinsiyetçilik sinirlerimi hoplatmadı değil.
SilMitolojiye bayılırım. Şu anda Yunan mitolojisini zaten sitemde anlatıyorum, zaman içerisinde diğerlerine de değineceğim. Yunan mitolojisi için konuşmak gerekirse benim okuduğum kaynaklarda kadınlar ikinci planda çok kalmıyor hatta kimi zaman çok güçlü oluyorlar. Ama Roma mitolojisi hakkında çok bir fikrim yok. Ellerine sağlık, belki bir gün bu kaynağı da incelerim mitolojiye çok düşkün biri olarak :)
YanıtlaSilEvet, bloğunuzdaki mitolojiyle ilgili yazıları biliyor ve ilgiyle takip ediyorum. :) Açıkçası bu kitaptaki tanrıçalar hep bir erkeklerin gölgesinde anlatılmıştı. Bir Athena, koskoca tanrıça o ayrı ki hakkı da verilmiş, sağ olsunlar :), ama yine de bu tanrıçanın ''erkeklerle aynı hakları alması için'' erkek egemenliğini reddebilmesi için belli şartları kabul etmesi gerektiğine değiniliyor. Aynısı Artemis ve rahibeleri için de geçerli. Öte yandan tanrı ve tanrıçaların (ki kitapta özellikle Zeus başta olmak üzere daha çok tanrıların ilişkilerine yer verilmişti) zorla birileriyle birlikte olmalarından bahsediliyordu. Zeus'un eşi olan Hera ise Zeus'un zorla birlikte olduğu herkesten intikam alıyordu. İlginçti yani bilmiyorum.
SilAma tabi mitolojiyle ilgili daha evvel kitap olarak bir şeyler okumadım. Genelde oradan buradan yazılar okuyorum. Bu kaynak çok genel anlatımlı. İçinde başlangıç seviyesi için güzel bilgiler olsa da daha bilgili biri için yeterli değil.
Bu arada kitabın alt başlığında ve girişinde Roma mitolojisinden de bahsedileceği yazılmış ama yazımda da dediğim gibi kitabın tamamına yakınında Yunan mitolojisi vardı. Roma mitolojisine üstünkörü değinilmiş. Bu yüzden ben direkt olarak Yunan mitolojisine dair düşündüklerimden bahsetmiş oldum.
Yorumun ve ziyaretin için teşekkür ederim. Sevgiler, selamlar! :)
Aslında şu an kendi yorumumun çok doğru olmadığı yönünde fikrim, bir süredir çok hasta olduğum için çok düşünmeden yazdım sanırım yorumu. Yorumumu düzeltmek isterim.
SilŞu an yüksek lisans yapıyorum ve tezim mitolojiye feminizm bakışı üzerine. Bu yüzden mitolojide kadınların güçlü olduğu yönleri daha fazla ortaya çıkarmaya çalıştım, sanırım bu nedenle bu şekilde yazdım. Fakat dediğinizde haklısınız. Mitoloji de sonuçta insanın ürettiği bir şey, etrafta ne görüyorlarsa bir yerde onlardan ilham alıyorlar. Bunlar da çok eskiye dayandığı için, yani eski diyoruz ama şu anda da üzücü olarak durum çok farklı değil, kadınların arka planda kalmasına, ön planda kalsalar bile genelde görünüş olarak cezbedicilikleriyle ön plana çıkıyorlar. Ya da dediğiniz gibi, güçlülerse diğer kadınlar üzerindeki baskınlıkları ya da diğer erkekleri elde etmekle alakalı. Aslında şu anda bile durum bu şekilde değil mi? Maalesef günümüzde bile kadın dayanışması yeterli ve iyi değil. Kadınlar da kendini objeleştirip zengin erkek (dünyanın her yerinde böyle) peşindeler. Kimseyi eleştirdiğim yok, yanlış anlaşılmasın ama bence durum bu. Mitolojide ki olaylar da kadınlara gelince bunlar üzerinde duruluyor :)
Öncelikle çok geçmiş olsun ve açıklayıcı yorumunuz için teşekkür ederim. Dediğim gibi detaylı okumalar yapmadım ama genel olarak gördüğüm yukarıda yazdığım durumdu. Dediğiniz gibi insan nasılsa, bakış açısı nasılsa verilen eserler ve inançlar da böyle şekilleniyor. Bu arada tez konunuz çok güzel. :)
SilÇalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Ben de Psyche ile Eros'un aşk hikayesini severim. Bu arada kitap tavsiyesi için teşekkür ederim. Sevgi yüreğinizden, gülücükler yüzünüzden eksik olmasın.
YanıtlaSilGüzel yorumunuz ve ziyaretiniz için teşekkür ederim. :) Hoş ve anlamlı bir hikaye gerçekten. Yakın süreçte bir yazımda yazayım hatta.
SilBu tanıtım gerçekten çok detaylı ve keyifli bir yazı olmuş, emeğine sağlık.
YanıtlaSilEn çok gözlerimin kaldığı satır, kadınlarla ilgili olandı. Kadınların hep ikinci planda kaldığını ifade eden satır. :(her şeyde böyle maalesef.
Teşekkür ederim, beğenmenize sevindim. :)
SilKitabı okurken en çok dikkatimi çeken nokta burasıydı. Her hikayede kadınlar alınan, ele geçirilen varlıklardı. Sanki canlı değil de, eşyalarmış veya bir şeylerin aracıymışlar gibi. Suçsuz oldukları durumlarda bile kadın oldukları vurgulanarak acıyı onlar çekiyordu. Mitolojik hikayeler bile bu cinsiyetçilikten nasibini almış.
Kitapta yazmayan ama sanat tarihine de konu olmuş bir sürü başka cinsiyetçilik içeren ve hoş olmayan mitolojik hikaye de okumuştum. Apollon ve Dafni'nin hikayesi mesela ilk aklıma gelen. Aynı şekilde Hades de Persephone'u kaçırıyordu Yeraltı Dünyası'na. Kadın karakterlerin kaderini bir şekilde erkek karakter tayin ediyor ne hikmetse. Bunlar gibi bir sürü hikaye var aslında, Zeus'un tüm birliktelikleri böyleymiş bu kitapta yazılanlara göre de.
Kadın karakter erkek karakteri istemiyor ama sonrasında sonuçlarına katlanıyor. Dahası, dediğim gibi en azından bu kitapta tanrıçalar kadınlara atfedilen özelliklerinden arındıkları ölçüde ön plandalarmış gibiydi.
Tanrıçalar'ın da güçlü özellikleri yer yer vurgulanıyor o ayrı bu arada. Ama baskınlık hep erkek karakter tarafında gibi geldi bana.
Kitabı genel olarak beğendim. Güzel ve açıklayıcı bir derlemeydi bence.
Yorumunuz ve ziyaretiniz için de teşekkür ederim. :)
Mitolojiye ilgi duyamayacak kadar gerçekçiyim sanırım, matematikçi kafası sorunları :)
YanıtlaSilBen de tam tersiyimdir :)
SilMitolojiye merakım var. Henüz ilgi denebilecek seviyede olduğunu sanmıyorum.
YanıtlaSilAlınacaklar listemde de olan bir kitap. Bakalım sıra ona ne zaman gelecek:) Detaylı ve ilgi çekici bir tanıtım olmuş, çok teşekkür ederiim, kalemine sağlıkk:))
Kitap başlangıç için, kimin kim olduğunu anlamak için özellikle :), güzeldi. Bu kitabı bana aslında taaa geçen yılın başında bir arkadaşım hediye etmişti de anca okuyabildim. Gerçekten puu bana. :) Ama okuduğum için mutluyum ve mitolojiyle ilgili başka kitaplar da okumak istiyorum.
SilYorumun ve ziyaretin için teşekkür ederim. Sevgiler, selamlar.
bu kitap serisi ne güzel ya ivit mitolojiyi herkes seviyor galiba :) mitolojinin zor yanı çok fazla sayıda tanrı olması :) bir de tanrıların kendisi de birden fazla. yani çok sayıda zeus var, arka arkaya gelen toplumlar farklı bölgelerde ve farklı dönemlerde en büyük tanrıya zeus demişler :) tonla zeus var :)
YanıtlaSilEvet her şeyin bir yöneticisi tanrı var. Küçük görevlilerin isimleri şu anda ile aklımda değil :)) Ama büyükleri hatırlamak kolay bence. Evet haklısın, her toplum kendi tanrılarına isimler vermiş, o da karıştırılabilir.
Sil