Sevgili okur. Sanırım sen benim yeni yol arkadaşımsın.* :) Aslında eski yazılarımdan ayda yılda bir paylaşırım diyordum ama işte yeni birisi. Burada da olsun, bana hatırlatsın istiyorum; düşüncelerimi. Bir önceki yazımda bahsettiğim ilk Dolunay yazımı ararken şimdi aşağıda seninle paylaşacağım yazımı bulup okudum. Zaman içinde ''diğerleri'' dediğim güruha katılıyorum. Çünkü buna katılmadığında illa başka bir şey olman gerekiyor. Arkadaş ben sadece kendime katılamaz mıyım ful paket ya, illa neden bir sıfat, efenim bir özellik almalıyım? Mesela ''tatlı kız'' olmaktan nefret ederim ama fotolarda sırıtcam sana ne! :) Canım isterse makyaj yaparım istemezse yapmam, istemezse de yaparsam senin için mi kendim için mi yapmış olacağım ve küçük bir dipçik: ben bu tip konularda kimse için bir şey yapacaksam bile yapasım gelmez yapmam. Aslında sinirli değilim ama öyle gibi yazdım gibi oldu. Her neyse! Diyorum ki, sevgili okur, belli kalıplar var ama onlara uyabilir veya uymayabiliriz. Ne yani? Mesela ben makyaj yapmıyorum diye de bir kalıba sokuluyordum. Sevmiyorum da değil ha, sadece yapmak mı zorundayım kafası. Bir de bir şeyi zorunluluk gibi algıladığımda gerçekten inadına tersini yaparım çünkü sana mı soracaktım yüzümdeki boya oranını? Bunun tam tersi de geçerli. İstersem ''filli boya'' olurum, sen de güzelliğime bak karşıdan... Vallahi sakinim! :)
Bu arada kendimi hep güzel bulmuşumdur. Ama benim kendimle kan davam vardı sanırım. Kendimi çekiştire çekiştire bir hal oldum. Bu yaşa sağlıkla geldiğime şükür, bin şükür amin. Ve iyi okumalar.
Not: Yazılara vaktiyle eklediğim müzikleri de not almışım. Bu müziği dinlemeyeli baya olmuştu, güzel oldu. Diziyi de öneririm. Kore dizileri içinde en orijinal bulduklarımdan biri.
Bedenini Sevmek
Uzunca bir süre bedenimi sevmemiştim. İşin ilginç
yanı, kendimde değiştirmek istediğim hiçbir şeyin olmamasıydı. Şu özelliğimi
beğenmiyorum diyebileceğim bir şey aklıma gelmiyordu. Sanırım beğenmediğim
değil, daha çok beğenmek istediğim şeyler vardı. Ama hayır, o da sorun değildi.
Mükemmelliği mi arıyordum, bilmiyorum.
Bir keresinde arkadaşlarla otururken, konu oraya
nasıl geldi bilmiyorum ama, o zamanlar yakın olduğum bir arkadaşım bir soru
sormuştu. Konu estetikle ilgiliydi sanırım. Değiştirmek istediğimiz fiziksel
özelliğimiz olup olmamasıyla ilgiliydi. Estetik yaptırmaya dair bir bakış açım
yok; çünkü herkes kendi bedenini istediği gibi kullanabilir, taşıyabilir ve
değiştirebilir. Benim kıstasım her şeyde olduğu gibi kişinin kendisini kendi
hayatı içerisinde özgür, mutlu ve huzurlu hissetmesi. Başkalarının sadece onları
ilgilendiren yaşamlarına ilişkin dıştan bir gözün yorum yapmasını da saçma
buluyorum zaten. Neyse, benim cevabım şaşırtıcıydı. Ben, gerçekten inanarak,
kendimde hiçbir şey değiştirmek istemediğimi söylemiştim. Bu soruyu şimdi
birisi bana sorsa yine aynı cevabı veririm. Yine de çok uzun bir süre
bedenimle, belki de varlığımla, çekişmeli bir ilişkimiz oldu. Ona gerçekten hak
etmediği şekilde davrandım. Uzun bir süre.
Küçüklüğümden beri hep 32 diş sırıtarak fotoğraf
çekiliyorum. İstisnalar haricinde. :))) Çünkü öbür türlü ağzım kapalı
güldüğümde, gerçekten samimi güldüğümü sansam bile, bir şekilde samimi
çıkmıyorum. Sanki zorla fotoğraf çekiliyormuşum gibi çıkıyorum, gibi geliyor
bana en azından. Küçükken beni fotoğraf çekilirken kim sırıtarak gülmeye teşvik
etti anımsamıyorum ama öyle biri olmalı ve iyi ki öyle biri var olmuş ve beni
teşvik etmiş de hayatımın pek çok yılında gülümseyerek çekildiğim bolca
fotoğrafım oldu.
Fotoğraflarım ilk çekildiğinde pek çoğunu o an
beğenmiyordum. Sanırım bu hala biraz böyle ama artık çok daha umursamazım.
Hatırası olan fotoğraflar daha çok ilgimi çekmeye başladığı için sanırım. Büyümek böyle
bir şey olmalı ve aynı zamanda büyümek, yaşam boyu süren sancılı bir süreç
olmalı. Belki de büyümek yerine olgunlaşmak kelimesi daha uygun düşer özellikle
de belli bir yaşı geçtikten sonra. Ancak hayır, ben bilinçli olarak büyümek
kelimesini kullanıyorum.
Fotoğraflarımı yedeklediğim deposu dolmak üzere
olan bir belleğim var. Ondaki fotoğrafları gözden geçiriyordum da, vaktiyle
beğenmediğim fotoğraflar gerçekten çok güzeldi. Çünkü hep gülümsemişim.
Dudaklarımla ve gözlerimle.
bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder