12 Kasım 2024 Salı

Nostalji Köşesi 1: Kehanet (Kelime Oyunu 43)


Karşıma şarkısını bildiğim ama klibini ilk kez izlediğim bir şarkı çıktı. Klibi bir animasyondu. Bu animasyon bana eski bloğumdayken Kelime Oyunu etkinliği için yazdığım bir masalı anımsattı. Aslında eski yazılarımı bu blogda paylaşmamaya karar vermiştim ama bu yazımı paylaşmak istiyorum. Bu bloğu ilk açtığımda sana eski yazılarımı paylaşıp paylaşmamak konusundaki kararsızlığımdan bahsettiğim bir yazı yazmıştım. O yazıma gelen yorumlardan birinde bana arada sırada da olsa Nostalji Köşesi gibi bir başlıkla bu yazılarımdan paylaşabileceğim önerisinde bulunmuştu sevgili Vulnicure. Bu yazımı okuyacağını sanmıyorum, bloğa uzun zamandır ara vermiş gibi görünüyor ama yine de başlık fikri için kendisine teşekkür etmek istiyorum. Bu serinin devamı gelir mi bilememekle birlikte işte masalım aşağıda. İyi okumalar dilerim.

Not: Kopyala yapıştır yaptığım için yazı tipi değişik olabilir.

KEHANET 

Mağarasında okaliptüs yaprağı çiğneyerek açlığını bastırmaya çalışan canavar, ateşler içinde yanıyordu. Dahası, ona yardım edecek tek bir cesur yürek yoktu. Ürkek adımlarla mağaraya yaklaşan hayvanlar, canavarın iniltilerini duydukları  gibi gerisingeri kaçıyorlardı. Canavar çok yalnızdı. Ona bir çorba pişirecek tek bir dostu, tek bir komşusu bile yoktu. Soğuk mağarada inleyerek yatıyor ve rüzgarın ona acıyıp da kapısına sürüklediği okaliptüs yapraklarının hastalığına biraz olsun iyi gelmesini umuyordu.

Dışarıdaki rüzgar şiddetini arttırmıştı. ''Kusura bakma canavar,'' diye gürledi rüzgar, ''elimde değil.'' Canavarsa yalnızca o bilindik kükremesiyle yanıt verdi. Uyum içinde yaşayabildiği tek komşusu rüzgardı. Ama işte bugün onun da işleri vardı.

Hastalığı kapana yakalandığı gün başlamıştı. Ormana tuzaklar kuran insanlar, onun tuzağa yakalanmasıyla birlikte ellerini ovuşturarak yanına gelmişler ve onu görür görmez dehşete düşmüşlerdi. ‘’Vay be,’’ demişti içlerinden biri tüfeğini onun yüzüne yaklaştırarak, ‘’şuna bak!’’

‘’Bu ıssız yerde ne işi var ki,’’ demişti anlamaz bakışlarla yüzüne bakan kalın kürkler içindeki genç olanı.

‘’Bilmiyorum ama bize iyi para getireceği kesin.’’ Daha yaşlı olanın yüzündeki sırıtış canavarı ürkütmüştü. Buraya kadar, diye düşünmüştü, öleceğim. Ama ölmemişti. Vücuduna batırılan iğnelerin etkisiyle kendinden geçmişken aralık gözlerinin ardından birinin silüetini görmüştü. Gölgelerin dans ettiği gecenin ayazında tir tir titreyerek kollarını bedenine sarmış iki büklüm yatıyordu. Ona doğru yaklaşan gölge, elindeki aleti havaya kaldırmış ve canavarın içinde kıvranıp durduğu filenin bağlarını çözmüştü. ‘’Kaç,’’ diye fısıldamıştı canavara. Canavar o an nasıl hareket ettiğini, edebildiğini bilmiyordu. Ancak bir şekilde avcıların kampından uzaklaşmıştı. Güneş ışıklarının yüzüne vurmasıyla bir ağacın dibinde uyandığında kendini çok hasta hissediyordu. Ancak kurtulmuştu. Artık insanlar ona zarar veremezdi. Sonra bu mağarayı bulmuştu. Sarayından çok çok uzakta olan bu mağarayı.

Güçlükle kalkarak mağaranın dibinden akan suların oluşturduğu birikintiden biraz su içti. O sırada gözleri yansımasına takıldı. Çirkin, tüylü yüzüne dehşetle baktı. Bu yüzle yıllarını geçirmişti. Ancak yine de alışamamıştı. En çok da böyle anlarda insan olmayı özlüyordu. Eski görüntüsünden kalan tek şey olan gözlerini gördüğünde.

İri yeşil gözlerine özlemle baktı. Anlık bir bakıştı bu; ancak ona yüzyıllarca sürmüş bir azap gibi geldi. Canı öyle çok yandı ki, onu yataklara düşüren fiziksel acısını bir anlığına unuttu. Yalnız öleceksin, demişti kahin, yapayalnız. O zaman ona inanmamıştı. Henüz genç ve budalaydı. Önce müziği alınmıştı elinden. Flütünü çalamaz olmuştu. Sonra sesi. Anlaşılmaz kükremeler çıkıyordu ağzından. Ne kadar zorlarsa zorlasın güzel sesini duyamaz olmuştu. Kehanet, diye düşünmüştü, doğru muydu?..

O günden sonra ağzını bıçak açmaz olmuştu. Kimseyle konuşmuyor, herkesten kaçıyordu. Kendine sarayın artık kullanılmayan zindanlarında bir yer yaptı. Bütün zamanını orada geçiriyordu. Müziği olmadan kendini bir hiç olarak görüyordu. Onun bu haline yaşlı kral çok kızıyordu. Kraliçe ise kahroluyordu. Tek çocuklarının neden böyle davrandığını hiçbiri anlayamadı. Çok geçmeden öldüler. Genç prens büyük bir yalnızlık içindeydi. Artık zindanda yaşamasa da sarayın içinde bir hayalet gibi yaşıyordu. Artık kral olmuştu ancak kimseyle yüz yüze görüşmüyordu. Saraydaki hizmetlilerin çoğunu gönderdi. Yavaş yavaş koca sarayda yapayalnız kaldı. O günden sonra işler daha da kötü bir hal almaya başladı onun için. İnce hatlı güzel yüzü ve güçlü zarif vücudu irileşti, irileşti ve zamanla şekilsiz bir kütleye dönüştü. Bu değişimini günbegün takip etti genç kral. Gün geçtikçe insanlığını yitiriyor gibi hissediyordu. Onu en çok kahredense yalnızlıktı. Bir canavara dönüşmüştü. Korkunç bir canavara.

Bütün gününü zindanda çalışarak geçiriyor; geceleri ise büyük siyah bir pelerinin ardına saklanarak bahçedeki çiçekler ve hayvanlarla ilgileniyordu. Artık koca saraydaki tek kişi kendisiydi. Halk bu durumu garipsiyor, komşu ülkelerin ileri gelenleri ondan alayla bahsediyorlardı. ‘’Ne acınası,’’ diyorlardı, ‘’sözde bir kral işte!’’

Canavar düşüncelere dalmış otururken birden ayak sesleri duydu. ‘’Kim o?’’ diye kükredi.

‘’Beni bu şekilde korkutamazsın Deran.’’

‘’Sen… Adımı nereden biliyorsun?’’ dedi canavar. Hızla ayağa kalktığı için yalpalamıştı. Duvara tutundu.

‘’Ani hareketler yapmamalısınız genç prens.’’

‘’Artık prens değilim…’’ Ağzından söylememesi gereken bir şeyi kaçırdığını çok geç fark etmişti canavar. ‘’Seni tanıyor muyum?’’ dedi sonra karşısındaki yabancıya dikkatle bakarak.

‘’Evet prensim, yani kralım’’ dedi yabancı. Eğlendiği belli oluyordu. ‘’Beni çok çok iyi tanıyorsunuz.’’ Sonra sıkıca sarındığı şalını çözdü. Uzun saçları savrularak omuzlarına döküldü. Canavar, kızı tanımıştı. Bu yüzden rahatsız oldu. ‘’Ama ben seni tanımıyorum’’ dedi kaba sesiyle.

‘’Hep kötü bir yalancı oldunuz prensim, ah pardon kralım’’ dedi kız. Gözlerinde sönmekte olan ateşin yerden yansıyan zayıf pırıltıları titreşiyordu. ‘’Ama yine de baştan başlayabiliriz, sorun değil’’ dedi omuz silkerek kız. ‘’Ben Mer.’’ Elini uzatmıştı. Canavarsa karanlığa sığınarak bakışlarını kaçırıyor, kızın ona doğru uzanmış elini görmezden geliyordu. Ancak kız pes etmeyecekti. ‘’Mersanyevlski’nin kısaltması olan Mer’’ dedi. ‘’Ustabaşının kızı.’’

‘’Bu ekleme canavarın bakışlarını yerden kaldırmış kızın yüzüne sabitlemişti. Çok uzak bir hatıraya bakar gibi baktı kızın yüzüne. Sanki kızı değil de geçmişini görüyor gibiydi.

‘’Hatırladın’’ dedi kız. ‘’Yani… Hatırladınız. Nihayet!’’ Sonra boynuna astığı büyük çantasına uzandı ve içinden bir beze sarılmış bir şey çıkardı. Bir flüt. Canavarın gözleri öfkeyle açılmıştı. Burnundan soluyordu. ‘’Bunun sende ne işi var?’’ dedi.

‘’İyi ki kırmadan atmışsınız’’ dedi kız, canavarın öfkesini fark etmemiş gibi davranarak. ‘’Yoksa bunun bir benzerini yapabileceğimi sanmıyordum.’’

‘’Bunun sen de ne işi var?’’ diye yineledi canavar. Sesi mağarada yankılanmıştı.

‘’Babam…’’ diye devam etti kız. ‘’Seni çok severdi. Senin çok iyi bir müzisyen olacağını düşündü her zaman.’’ Canavarın öfkeli bakışları yerini derin bir hüzne bırakmıştı şimdi. ‘’Ama sen ne yaptın?’’ diye devam etti kız. ‘’Onun bütün ümitlerini boşa çıkardın. Seni son bir kez dinlemeyi umarak öldü! Senin büyük işler başaracağına inanarak. Ne yazık!’’ Şimdi burnundan soluyan kızdı. ‘’Onun sana verdiği değeri asla hak etmedin değil mi? Seni korkak!’’ Şimdi canavarın göğsünü yumrukluyordu. Bir süre sonra ikisi de ağlayarak yere oturdu.

‘’Benden korkmuyor musun?’’ dedi canavar.

‘’Bir korkaktan niçin korkayım?’’ dedi kız.

‘’Korkunç göründüğüm için...’’

‘’Korkunç olan görüntün değil’’ dedi kız, canavarın gözlerinin içine bakarak ‘’ruhun.’’  Canavar irkilmişti. ‘’Bir kehanete inandın değil mi?’’ diye devam etti kız. ‘’Bir kehanete inandın ve seni büyülediler. Şu an ülken ne halde biliyor musun?’’ Canavar yavaşça başını salladı. ‘’Baş yardımcı’’ dedi kız uzaklara bakarak. ‘’Yeni kral. Zalim bir kral. Budala prensi kandırarak tahta oturdu!’’

Canavar inanamamazlıkla kıza baktı. Söyleyecek tek kelime bulamıyordu. Sonunda ‘’nasıl olur’’ diye kekeledi.

‘’İnsanları büyüleyecek güçleri yoktu. Onlar da seni büyülediler. Yaşlı büyücü ile. O beceriksiz büyücünün gücü de bir sana yeterdi zaten! Sadece babam değildi sana hayran olan… Seni örnek alırdım. Müziğini. O yüzden flütün bende işte’’ dedi kız hıçkırıklar içinde.

‘’Yani… Ben bir…’’ dedi canavar.

‘’Canavara dönüşmedin sersem!’’ dedi kız ateş saçan gözlerle. ‘’Sana öyle geldi. Aklını büyülediler; yeteneğini ve görüntünü değil.’’

‘’Beni burada nasıl buldun?’’ dedi canavar. Hala şaşkındı. Ancak boşluklar tamamlanıyor gibi hissetti.

‘’O avcılar. Eşkıya onlar. Onların yanında köle olarak çalışıyordum. Sonra seni gördüler ve tanıdılar. Seni satacaklardı. Yeni krala…’’

‘’Ama neden?’’

‘’Sen hala bir tehlikesin anlamıyor musun? Tahtın tek varisi bir anda kaybolunca tahta geçti o düzenbaz. Ama ya o tek varis geri dönerse…’’

‘’Bu mümkün mü? Çok zaman geçti?’’ dedi canavar. Ancak, kızın mümkün demesini diliyordu.

‘’Hep de abartırdın zaten’’ dedi kız. Çocukluğundan beri tanıdığı bu şaşkın çocuğu bir kral olarak görmüyordu. İstese de göremezdi. ‘’Beş yıl uzun bir zaman olsa da, çok uzun sayılmaz. Kaldığın yerden devam edebilirsin. Tabii dersini hala alamadıysan...’’ dedi kız. Sonra vücudunu dikleştirerek ‘’neyse, önemli değil; bunun için buradayım’’ diye ekledi.

Prens, kızın yere bıraktığı flütü eline alıp inceledi. İlk kez gördüğü bir şeyi inceliyor gibiydi. Sonra çalmaya başladı. Genç kral çaldı, kızsa onu gülümseyerek dinledi.

Kız ve genç kral ülkelerine geri döndüler. Hain baş yardımcı ve büyücü kadın zindana atıldı. Baş yardımcının getirdiği tüm katı kurallar kaldırıldı ve ülke eski mutlu günlerine döndü. Genç kral ise müziğine. Mer ve Deran evlendiler. Deran, Mer’den ilham alarak pek çok beste yaptı. Çocukları sarayda şarkılar söyleyerek koşturdu. Bir zamanlar korkunç bir sessizliğe teslim olmuş saray; çocuk, flüt ve gülüşme sesleriyle dolu uzun yıllar geçirdi.

SON

 (23.09.2021)


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsin.




9 yorum:

  1. :) giriş paragrafına iyi gülümsedim :) bu öykünü yine okuycam sonra yine gelip :) kelime oyununa bikaç ay ara verdim ama yakında dönücem o fantastik hikayenin devamıyla :) hikayeye ne yazcağımı düşünüyordum yazın da çok aşırı sıcak geçince düşünemez oldum ne kötü sıcak vardı yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu haftaki kelimeleri sen vermiştin diye hatırlıyorum :) Okaliptüs ve flüt kelimeler arasındaydı, diğerlerinden emin değilim :) Hey gidii, değil mi :), ne zamanlardı. Şimdi aramızda olmayan, bloğa ara vermiş daha başka bir sürü yazar var. Keşke yine yeniden bol katılımlı ortak blog etkinlikleri olsa.

      Sil
    2. hıhım, mimler vardı, yaparız yine belkiii :)

      Sil
    3. Çok güzel oluur, çok severim mim yanıtlamayı da :)

      Sil
  2. Ne tatlı bir öykü, ne zamandır hikayeni okumuyordum iyi oldu. :) Akıcı ve ilgi çekici bir konusu var. Masalsı yanı da nahiflik katmış.
    Bu arada paylaşımların listeme düşmüyor artık. :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, beğenmene sevindim. :)

      Evet bu pazartesi yayınladığım yazıdan itibaren benim listemde de yazılarım görünmüyordu. Bu nedenle kendimi takipten çıkıp yeniden takip ettim. Sorun o günlük çözüldü ve yazılarım listemde yayınlandı. Hatta yazılarım listeye düşüyor mu diye kontrol amaçlı bir yazı da yayınlamıştım ve bir yanıt gelmişti bana, yazılarınız düşüyor listeye diye. Benim listemde de yazılar gecikmeli de olsa çıkınca üstünde durmadım ama şimdi baktım gerçekten yine yazılarım listede yok. Ben bloğun bu izin vermeli, teknikli kısmını hiç ellemem normalde, bir şeyi değiştirmedim kendi kendine olmuş yani. Muhtemelen teknik bir şey, daha evvel de benzer sorunlar yaşayanlar olmuştu. Google bu sorunla ilgili nette yazı da paylaşmamış. Listeye düşmemeye dair tek yazı yine bir blog yazarının 2019'da yazdığı bir yazı ama yazı çok eski tarihli olduğundan yazıdaki adımları uygulayamadım çünkü bloğun panel kısmı son yıllarda değişti. Yine de bir yerde değişik bir şey gözüme çarpmadı, muhtemelen teknik bir şey ama tabi ben dahil çoğu yazar okuma listesinden yazıları takip ettiğinden yazılarım artık normalden de az okunacak. :)) Yani olsun madem ne yapayım artık. Zırt pırt yazı kaldırmam en azından, nasıl olsa okunmayacak :) Ya da belki kendi kendine çözülür çünkü nasıl düzelir bir yerde yazmıyor ve ayarlar kısmında da bir değişiklik görmedim.

      Ama tabi istersen sen de bir izle kısmından takibini çekip geri takip yapabilirsin. Bakalım öyle olunca düzelecek mi? Bir de blog paneline girip takip ettiğin blog listesinde benim bloğum var mı bir bakar mısın? Ben kendimi (yazılarım listeye düşüyor mu bakmak için takip ediyordum zaten) kendi takip ettiğim bloglar listemde görüyorum ama yazılarım yine de okuma listesi kısmına bende de düşmüyor. Yine de senin takip ettiklerin listesinde bloğum var mı bakarsan fikir edinmiş oluruz. O listeye de yine blog panelinde okuma listesi kısmının sağ üst köşesinde bir yer var oraya tıklayıp giriyoruz. Takip ettiğimiz blogların toplu isim listesi çıkıyor.

      Sil
    2. Bir de acaba şeye bakar mısın, bu sorunu çözmez ama merak ettim. Okuma listesinde tüm bloglar başlığının seçili olduğu bir yer var ya en tepede. Orada benim blog adımı bulup tıkladığında yazılar çıkıyor mu? Ben öyle yapınca çıktı şimdi ama genel listede yok tabi. Sorunu çözmez ama öyle yapınca oluyor mu merak ettim. Neyse yani sen de bir sende ekli miyim vs bakarsan çok iyi olurdu. Zahmet verdiysem de kusura bakma. En olmadı ara ara uğrarsın, kapım hep açık. :)

      Sil
    3. Umarım geçici bir sorundur da düzelir. İnsanı gıcık ediyor bu tarz şeyler. Takipten çıkıp yeniden ekledim ama hâlâ görünmüyor.
      Dediğin gibi blog ismine tıkladığımda başlıklar görünüyor sadece listede görünmüyor. Düzelene kadar bakarım artık. :) Ne zahmeti olur mu öyle şey. :)

      Sil
    4. Hiç bilmiyorum ve ne yapayım yani modundayım :) Önceden olsa çok takardım da bir şey yapmadım sonuçta ve farklı bir şey de göremiyorum. Düzelmesini tabi ki umuyorum, kendim çalıp kendim oynayacağım yoksa :)) Ama yine de yazarım ben, bu sırada da umarım sorun çözülür veya çözüm bulurum bilmiyorum. Teşekkür ederim baktığın için. :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.