Dolunayın ışığı bana her ay farklı hisler veriyor. Bunlar çoğu zaman yoğun hisler oluyor ve soluğu sana bir şeyler anlatırken buluyorum. Bunu yine yapmıştım ama anlattıklarım o anın düşünceleriydi. Oysa ben o düşünceleri hislerimmiş gibi algılamıştım. Çoğu kişi hislerin yanıltıcı olduğunu düşünür; oysa bence düşünceler çok daha yanıltıcı olabilir. Bazen hangisi düşüncelerimiz, hangisi hislerimiz ayırt edemiyoruz. Bu karışıklıkta aslında dışarıdan soluduğumuz anlık düşüncelerimizi his gibi tanımlamamız olası oluyor. Oysa hissetmek çok daha farklıdır. Önceden hislerin düşüncelerden doğduğunu düşünürdüm. Her şey düşüncedir, derdim. Ama yanılıyor olabilir miyim? Önceden, her şeyi gerçekçi bakış açısıyla algılamaya çalışırdım. Şimdiyse, gerçeğin de düşünceler gibi kırılgan olabileceğini hissediyorum.
Dün gece dolunayın ışığını uzun uzun izlemedim. Ancak göğü aydınlatacak denli çok ışığı vardı bunu gördüm. Bu ayki dolunay çok zarif görünüyordu. Bunu dünden önceki günlerde de fark etmiştim. Ay yavaş yavaş tamamlanırken bile bunu görmek mümkündü. Parlak, tam ve güçlü şeyler bizi korkutabilir. Geçtiğimiz ay dolunay bana korkutucu görünmüştü mesela. Her ay boyutu mu değişiyor, yoksa onu algılayışım mı? Geçtiğimiz ay içimde dışarı çıkmayı uman korkularım vardı da, bunu dolunay aracılığıyla mı yaptım ki? Bilmiyorum. Sadece, dün içimde sevinç vardı. Neden, bunu da, bilmiyorum. Çünkü bu sevinç, düşüncelerimde değil hislerimdeydi.
Kendimi yalnız hissettiğimde içimden yıldızlarla konuşurdum. Sonrasında bu başka hislerime de eşlik eden oturmalara dönüştü. Çoğu zaman Ay, bunların sessiz tanığı olurdu. Onunla pek konuşmam. O da bazen gelir, bazen gelmez ve hep gider zaten. Hep gitmek... Giden şeyler beni korkutuyor sanırım. Bu nedenle yıldızları bu kadar çok seviyorum, itiraf ediyorum. Hep kaldıkları için. Aynı yerde, öylece. Oysa biliyorum ki, onlar da çok uzaklardan, geçmişten, geliyorlar. Sanırım biz de onları izlerken geçmiş halimizle onları izliyoruz. Bu nedenle onları görmek yerine, düşüncelerimize yoğunlaşıyoruz. Düşünceler aslında çoğu zaman tıpkı yıldız ışıkları gibi geçmişten geliyor gibi gözüküyorlar. Bu nedenle hislerimize sırtımızı dönüyor ve onları tanımlamıyoruz. Bu nedenle kendimizi tanımlamıyoruz.
Dolunay bunu sık sık yapıyor gibi. O da bir yıldızın ışığını yansıtarak görünür kılıyor kendini. Azalıyor, artıyor, kocaman oluyor, tam oluyor, küçülüyor, bitiyor, yok oluyor ve yeniden kendini var ediyor: Bir yıldızın ışığıyla. Tekrar ve tekrar. Belki de bizim de yaptığımız sadece bu. Aynı hisleri ve düşünceleri tekrar ve tekrar var ediyoruz, yok ediyoruz, küçültüyoruz, büyültüyoruz. Bir çeşit simya gibi. Bir şeyleri başka bir şeylere dönüştürüyoruz.
bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.
Şehirde ay izlemeyi pek sevmiyorum ben. Bu ara kırsala fazla gidemedik malesef. Doğada gökyüzü izlemenin keyfi bambaşka
YanıtlaSilEvet ışıksız ortamda daha güzel görüntüler görülebilir
Sildolunay yıldızlar senin temaların oldu :) hisler düşünceler ivit sen hepsini irdeliyon içini döküyon :) ay şarkı var yüzünü dökme küçük kız :)
YanıtlaSilNe dikkatimi çekerse onun üzerinden yazıyorum. Yazın eşittir gökyüzü benim için. Hep aynı şeyleri yazıp duruyorum işte :)
Silİki gün önce Olimpos'ta deniz kenarındaydım ve tüm sahili sadece ay ışığı aydınlatıyordu. İlk defa ayın bu kadar aydınlattığını görmüş ve şaşırmıştım. İleriki gönderimde yazacağım ben de buna dair.
YanıtlaSilDolunayın sana hissettirdiklerini bu kadar derinlemesine incelemen çok hoş ve etkileyici. Kişisel olarak bu metinde kendimle ilgili bir şeyler buldum. Sanırım düşünceler ve hisler arasındaki bu karmaşıklık, hepimizin yaşadığı bir içsel savaş :)
---
Minicik bir bilgi; son zamanlarda çok fazla değişiklik yaptığım için söylemek istedim. Bloggera döndüm yine :D Sayfama beklerim!
Ayın çok parlak olduğu zamanlar ben de sanki büyüleniyorum. Sen çok güzel bir ortamda onu izlemişsin tabii, onun da etkisi büyüktür hislerinde. Yazını bekliyorum. :)
SilKendimi ifade ettikçe içimde yer açılıyormuş da, böylece açılan bu yere yeni hisler dolabilirmiş gibi hissediyorum. :) Yani düşüncelerimi aktarmalıyım ki akış sağlansın. Yoksa içimde birikiyor ve bir çeşit tıkanma yaşıyorum.
Tamamdır :)
His ve düşünce karşılaştırmasını güzel yapmışsın. Düşünceler unutulsa da hisler iz bırakır bence. Yıllar geçse de hissettiğimiz şeyi pek unutmayız, düşünceler ise puslanır. :) Ayın parlaklığını seviyorum, göğe bakınca yıldızları göremesek de ayı görüyoruz hep. :)
YanıtlaSilAslında her şey beynin kontrolünde olduğundan dolayı her şey düşüncedir düz mantığına sahip olabiliriz ancak ve ancak ben artık tersinin olabileceğini de düşünüyorum, o halde varım! :) Neyse yani aslında çok da mühim değil çünkü ikisi de birbirini oluşturuyor gibi. Verdiğin örnekteyse bence o anki hislerimize yüklediğimiz mana önemli, yani düşüncelerimiz. Bu nedenle insanlar aynı olaylardan farklı etkilenebiliyor veya zamanla aynı tip olaylara bakış açımız değişiyor. Ama benim bahsettiğim durum, olumsuz hislerimizin olumsuz düşünceleri oluşturup zamanla yaşamımıza olumsuz etkilerinin olması gibi gibi şeyler. Aynı şey olumlu hislerle oluşturulan düşüncelerin olumlu durumları meydana getirmesine de örnek verilebilir. Ne yazdım yine ya yoruldum :) Ve gök cisimlerini genel olarak seviyorum sanırım ama yıldızlar beni ayrı büyüler, onların arasındaki bazı gezegenler de :)
SilSevimli bir düşünce :)
YanıtlaSil