3 Ağustos 2024 Cumartesi

Oz Büyücüsü (L. Frank Baum) | Kitap Yorumu

Yazar: L. Frank Baum, Çevirmen: Volkan Yalçıntoklu,
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Dorothy, Kansas'ın kurak ve gri topraklarında yaşayan küçük bir kızdır. Etrafındaki göz alabildiğine uzanan grilik yetmezmiş gibi bir de somurtkan bir teyze ve enişte ile birlikte günlerini geçirir. Tüm bunlara rağmen küçük kız neşesini korumakta ve tek arkadaşı köpeği Toto ile birlikte oyunlar oynamaktadır. Bir gün bir fırtına çıkar ve Dorothy, köpeği Toto ve derme çatma küçük evleri ile birlikte büyük bir hortuma kapılarak uzak diyarlara uçar. Bu diyarda Dorothy ve Toto'yu Kıtırsoylar karşılar. Kıtırsoylar çalışkan ve barışçıl küçük insanlardır. 

Dorothy bu halkı Doğu'nun Kötü Cadısı'ndan kurtarmıştır. Kıtırsoylar ve Kuzey'in İyi Cadısı, küçük kızın bu iyiliğini karşılıksız bırakmak istemezler. Dorothy'nin en büyük isteği köpeği Toto ile birlikte evine, Kansas'a, dönmektir. Küçük kız bu dileğini yerine getirebilecek tek kişinin efsanevi Zümrüt Şehri'nde yaşayan büyük büyücü Oz olduğunu öğrenir. Zümrüt Şehri'ne gitmek uzun ve tehlikeli bir yolculuğu gerektirmektedir ancak Dorothy bunu göze almaya hazırdır. Bu yolculukta Dorothy ve Toto gerçekten de zorlu yollardan geçerler ancak aynı zamanda onlar gibi dileklere sahip dostlar da edinirler. Beyin isteyen bir Korkuluk, kalp isteyen bir Teneke Adam, cesaret isteyen bir Aslan... Neyse ki Kuzey'in İyi Cadısı'nın öpücüğünün gölgesi onlarla birliktedir.

Kitap boyunca evine dönmek isteyen bu küçük kızın dostlarıyla birlikte Oz'un diyarına doğru yaptığı yolculuğu okumaktayız.


İçimde bu kitabı yeniden okumaya dair güçlü bir istek duydum. Sevdiğimiz kitapları tekrar okumanın rahatlatıcı bir yanı var. Özellikle de bu kitaplar içerisinde fantastik bir kavramı taşıyorlarsa: Umut. Oz Büyücüsü'nün de bana tanıdık bir yerden yaklaşacağını biliyordum. Kitabı bundan üç dört yıl evvel ilk kez okumuştum. Bu 'modern masal' o zaman da bana çeşitli duyguları bir arada yaşatmıştı. 

Masallarda her şey en uçtadır; iyiler daima iyi, kötüler daima kötüdür. Ödüller ve cezalar keskindir. Masal karakterlerinin aslında kendilerine has bir ''kişiliği'' bulunmamaktadır. Bir misyonları vardır bu doğru: İyi veya kötü olmak. Her karakterin varoluş amacı, her masalda üç aşağı beş yukarı aynıdır. Hepsi ana karakterlerin mutlu sonuna ilerlemeleri için sahneye çıkar ve sonra da görevleri bitince kaybolurlar. Bu resimden baktığımızda aslında ana karakterlerin bile onlara biçilmiş kaderden kaçışlarının olmadığını görürüz. Seçim hakları yoktur. Göze alabildikleri şeyler bile, masalların tüm sınırsızlığına karşın, sınırlıdır.

Kötü karakterler de bu taslağın dışına çıkamazlar. Onların misyonu da, pek tabii, ''kötü olmak''tır. Buradaki ''kötülük'' tanımı da ana karakterler üzerinden yapılır. Kötü karakterler ana karakterlerin mutlu sonlarına giderlerken aşmaları gereken engellerdir. Bu karakterler ellerinden geleni artlarına koymazlar. Çoğu durumda güçlerini ana karakterin kendi kaderine yönelik bilgisizliğinden almaları belki de işin ironik olarak değerlendirebileceğimiz kısmıdır.

Kitabın önsözünde L. Frank Baum bizlere ''Ancak eski masallar, kuşaklar boyu faydalı olduktan sonra, artık çocuk kütüphanelerinde 'tarihi' olarak sınıflandırılabilirler; zira yazarların her hikayede korkunç bir kıssadan hisseye işaret etmek için tasarladığı bütün o dehşetengiz ve kan donduran olayların yanı sıra basmakalıp cinler, cüceler ve perilere de artık yer vermeyen bir dizi yeni 'masal'ın zamanı geldi.'' demektedir. Bunu 1900 yılında kaleme aldığı yazısında ifade eder.

Bu kitabın yazarın ifade ettiği klasik masallardan ayırt edici yönü ise karakterlerinin kendilerine has arzularının, tutkularının; diğer bir deyişle, ''yaşama amaçlarının'' bulunmasından kaynaklanmaktadır. Kitabın ana karakteri olarak Dorothy'i görürüz. Kahramanın yolculuğuna başlayan ilk karakter odur. Yolda karşılaştığı diğer karakterler yolculuğunda ona yardımcı olan ''diğerleri''dir. Ancak bu diğerlerinin de kendilerine has kişilikleri, istekleri ve bunlarla birlikte doğal olarak oluşan yolculukları vardır. Her yolculuğun engeli de, ödülü de kendi içinde farklılaşır. Dorothy'nin aşması gereken engeller ile diğerlerinin, Korkuluk'un engelleri ile diğerlerinin, Teneke Adam'ın engelleri ile diğerlerinin ve Aslan'ın engelleri ile diğerlerinin engelleri aynı değildir. 

Burada üstünde durmaya değer diğer bir nokta ise karakterlerin istekleridir. Korkuluk bir beyin ister, Teneke Adam kalp ve Aslan da cesaret. Kendi yolculuklarını yapan tüm bu karakterler, Dorothy için bir çeşit yarendir. Dorothy yolculuğunda aslında eve dönme isteğiyle birlikte akıl, sezgi ve cesarete de ulaşacaktır. Belki de burada üstünde durulan ''ev'' simgesi içerisinde bunları da barındırır. Başından beri çözümü yanında taşıyan Dorothy için çıktığı bu yolculuk, bu üç erdemi de içerisinde taşır.

Kitaptaki karakterler siyah ya da beyaz değil; gridir. Teneke Adam'ı, her ne kadar bir kalbe sahip olmadığından yakınsa da, hassas ve şefkatli özellikleriyle görürüz. Ancak kendisi ve dostlarının amaçları için başka varlıklara zarar vermekten de geri durmaz. Bu durum aslında tasvip etmediğim ve özellikle de yaşı küçük olan okurlar için olumsuzluk barındırdığını düşündüğüm bir durum. Ancak öte yandan onaylamadığım (spoiler: fareleri kurtarmak için kedinin öldürülmesi, önlerine çıkan her engelde ilk önce ağaçları kesme ve bu yolla onlardan faydalanma yoluna başvurulması vs.) tüm bu durumların karakteri canlı kıldığını da görüyorum. Zira ''gerçek'' yaşamda da karakterlerin (insanların) yolculuklarında başvurdukları yollar içerisinde bencillik taşıyabilir.

Kitapta sevdiğim ve yazarın tatlı bir dokundurma yaptığını düşündüğüm nokta ise başlı başına minik Toto'ydu. Toto siyah bir yavru köpektir. Hayattaki en sevdiği şey, belki de çoğu köpek gibi, oyun oynamaktır. Kelebekleri kovalar, oradan oraya koşturur ve dostlarını her ne olursa olsun korur. Kitabın bir kısmında Toto'nun ''ilginç bir şekilde'' konuşamadığından, sadece havladığından bahsedilir. Toto, sıradışı bir özellik göstermeyen bir karakter olarak bir masaldaki belki de en sıradışı karakter olabilir.

Daha evvel okumuş olduğumuz kitapları tekrar okuduğumuzda dikkatimizi çeken noktaların farklılaşması ne ilginç ve aslında hoş, değil mi? Tıpkı akan zaman gibi bakış açımız da bu yolla farklı noktalara akıyor ve genişliyor. 

Kitabı yine severek okudum. Bence güzel bir başucu kitabı. Filmini ise hala izlemedim, izleyeceğim bir ara (umarım).

Hoşça ve kitaplarla kalın.



ALINTILAR

"Aşıkken dünyadaki en mutlu insan bendim, ama kalbi olmayan biri aşık olamaz; bu yüzden Oz'dan bir kalp istemeye karar verdim." (Sayfa 28)


"Bana öyle geliyor ki onları bu kadar kolayca korkutmana izin verdiklerine göre senden bile daha korkak olmalılar." 

"Gerçekten öyleler," dedi Aslan, "ama bu beni daha cesur yapmıyor ve korkak olduğumu bildiğim sürece mutsuz olacağım." (Sayfa 32)


"Madem bir kalp istiyorsun, onu hak etmelisin." (Sayfa 67)


"Bu küçük kıza zarar vermeye cüret edemeyiz," dedi onlara, "Kötülüğün Gücü'nden çok daha üstün olan İyiliğin Gücü tarafından korunuyor. Yapabileceğimiz tek şey onu Kötü Cadı'nın şatosuna götürüp bırakmak." Dorothy'i nazikçe ve dikkatlice kollarına alıp şatoya kadar taşıdılar ve kapının önüne bıraktılar. (Sayfa 77)


Kötü Cadı kendi kendine gülerek "Gücünü nasıl kullanacağını bilmediğine göre onu hâlâ kölem yapabilirim," diye düşündü. (Sayfa 77)


''Dorothy yanında olduğu sürece Kansas'ta ya da Oz Diyarı'nda olmaları Toto için fark etmiyordu; ama küçük kızın mutsuz olduğunu bilmesi onu da mutsuz ediyordu.'' (Sayfa 79)


"Kesinlikle kaybolduk," dedi, "ve Zümrüt Şehri'ne giden yolu zamanında bulamazsak asla beynimi alamam." 

"Ben de kalbimi," dedi Teneke Adam. "Oz'a gitmek için sabırsızlanıyorum ve kabul etmelisiniz ki yolumuz çok uzun." 

"Biliyorsunuz," diye söze girdi Korkak Aslan, hafifçe inleyerek. "Bir yere varamadan sonsuza dek yürüyecek cesaretim yok." (Sayfa 86)


''Ben seni hep olduğun gibi sevdim.'' (Sayfa 101)


"Şarlatanlıktan nasıl vazgeçebilirim ki," dedi kendi kendine, "hele de insanlar aslında yapılamayacağını herkesin bildiği şeyleri yapmamı isterken..." (Sayfa 103)



 

4 yorum:

  1. Konusunu seviyorum, sen de farklı bakış açınla çok iyi anlatmışsın. Kitabı merak etsem de henüz alıp okumadım. Bazı kitapları tekrar okumayı ben de seviyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim en sevdiklerimden birisi. Okursan sen de beğenirsin umarım. Yorumun için teşekkür ederim. :)

      Sil
  2. ne güzel anlatmışsın yaniii boşuna klasik değil tabisi :) filmi de ciciş tabii :) bak sen de toz büyücüsü olabiliyin :) yıldız tozu yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tip kitaplar çocuk kitabı olarak da değerlendirildiğinden anlatımı basit ama felsefik düşünceler bol. Her okumada başka şey görülebilir diye düşünüyorum. Hatta bu yazıyı yazdıktan sonra da aklıma kitapla ilgili başka düşünceler gelmişti. :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.