19 Kasım 2023 Pazar

Gizli Bahçe (Frances Hodgson Burnett) | Kitap Yorumu

Yazar: Frances Hodgson Burnett, Çevirmen: Osman Çakmakçı,
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Küçük Mary yalnız bir çocuktur. İlgisiz anne ve babası onun bakımını Hintli yerlilere bırakmıştır. Sevgisiz büyüyen ve etrafa emirler yağdırmaya alıştırılmış bu küçük kız, küçük kızlardan beklenmeyecek ölçüde aksi ve memnuniyetsizdir. Hindistan'da baş gösteren kolera salgınında ailesi dahil herkesin ölümüne şahit olan Mary'i askerler ıssız bir evde bir başına bulurlar. Kimsesiz bu küçük kızın hayattaki tek akrabası İngiltere'deki eniştesidir. Hindistan'dan İngiltere'ye giden Mary'i pek çok sürpriz bekler. Yüzlerce odası olan yasaklarla dolu bir malikane, duvarlarla çevrelenmiş bir sürü bahçe, kambur ve korkutucu bir enişte, geceleri koridorlardan yükselen ağlama sesleri... Ve on yıldır tek bir kişinin bile adım atmadığı, girilmesi kesinlikle yasak olan gizli bir bahçe. Kitap boyunca Mary'nin İngiltere'deki bu yeni evinde yaşadıklarını okuyoruz.


Bir kitap ne kadar çok sevilebilirse Gizli Bahçe'yi o kadar çok sevdim. Kah üzüldüm, kah güldüm. Ama en çok da heyecanlandım. Kitabı okurken içimi tatlı bir heyecan kapladı. Bazı kitaplar okurlarına bazı değişik hisleri hissettirirler. Yaşamda kısa bir anlığına duyulan ama tüm benliğimizde hissedilen huzur anları gibi. Bu kitabı okumak tıpkı yavaş yavaş kızıllaşan bir gökyüzündeki günün ilk ışıklarının doğuşunu izlemeye benziyordu. Mary tanıdığım hiçbir küçük kıza benzemiyordu. Ama yine de o da tüm çocuklar gibi meraklıydı. Yeni evinde keşfedilecek şeylerin peşinden giderken onun da yavaş yavaş ışıldamaya başladığına tanık oldum. Tıpkı kuzeni Colin gibi.

Kitap çocuk edebiyatında özel bir yere sahip olsa da aslında yazıldığı ilk dönemde yetişkinler için yazılmış. Kitabı okuduğumda bunun nedenini anladım. Bence de kitabı büyük küçük her yaştan okur okuyabilir ancak özellikle de yetişkinlerin bazı yerlere ayrıca dikkat ederek okuması gerektiğini düşünüyorum. Mary, Colin ve Dickon'un aracılığıyla çocukların 'Sihirli' dünyasına bizi davet eden bu güzel kitap, bizlere bildiğimizi düşündüğümüz ama bilmiyor gibi davrandığımız şeyleri gösteriyor. Çocukların parayla satın alınabilecek onlarca şeyden önce en en en başta sevgi ve ilgiye ihtiyaç duyması ve insanın da her ne kadar bu gerçeğe sırtını dönse bile, doğanın bir parçası olmasından mütevellit doğaya kendini açtığında baharda canlanan ağaçlar gibi canlanması gibi şeyleri gösteriyor. Ayrıca hayatımızı pozitif düşüncelerin olumlu, negatif düşüncelerin olumsuz etkilediği fikri de kitapta işlenen ve katıldığım bir diğer durum.

Benim için Gizli Bahçe, okurunu daha iyi bir insan olması için dürtükleyen kitaplar kategorisine giren, hoş bir kitaptı. Velhasıl kelam, kitabı çok sevdim.

Hoşça ve kitaplarla kalın.

:)


ALINTILAR

''Mary durup dinledi ve nasıl olduysa kuşun neşeli, dostça şarkısı onu memnun etti. Huysuz, küçük bir kız da kendini yalnız hissedebilirdi; büyük ve her yanı kapalı bir ev, bomboş bir fundalık ve büyük, çıplak bahçeler ona bu dünyada kendisinden başka hiç kimsenin kalmadığını düşündürmüştü. Eğer sevgisini gösteren ve sevilmeye alışık bir kız olsaydı kalbi burulabilirdi; ama ''Bayan Mary çok da aksi'' olsa bile kimsesizdi ve parlak göğüslü küçük kuş, kızın asık yüzünde neredeyse bir gülümsemeye neden oldu.'' (Sayfa 33)


"Somurtkan ihtiyarın yıpranmış yüzündeki ifadenin değişmesi kızı şaşırttı. Yüzüne usul usul bir gülümseme yayılan bahçıvan artık epey farklı görünüyordu. İnsanın gülümsediğinde daha sevimli görünmesi ne kadar tuhaf diye düşündü kız. Bunu daha önce hiç düşünmemişti." (Sayfa 34)


''Hiçbi' şey ona ip atlamaktan daha iyi gelmez. Bi' çocuğun sahip olabileceği en iyi oyuncak. Bırak açık havada ip atlasın, bacaklarını, kollarını açar, onları kuvvetlendirir.'' (Sayfa 69)


''Hiçbir şey temiz topraklar kadar güzel kokmaz, üzerine yağmur yağmış taze çiçekler hariç tabii. Yağmurlu günlerde fundalıklara gezmeye çıkarım ve çalıların altında uzanıverip fundaların üzerine düşen damlaların yumuşacık sesini dinler ve koklar dururum. Annemin dediği gibi, burnumun ucu bir tavşanınki gibi titrer.'' (Sayfa 100)


''Etrafta böyle çiçekler varken, bunca dost canlısı yabani hayvan kendilerine yuva yapmak için koşuştururken veya şarkı söyleyip cıvıldayarak yuva yaparken kimsenin aksi olmasına gerek yok, dimi?'' (Sayfa 103)


''Seni sevdim ve sen sevdiğim beşinci kişi oluyorsun. Hiçbir zaman beş insanı sevebileceğimi düşünmemiştim.'' (Sayfa 103)


''Yağmur yağarken güneş parlar, güneş parlarken de yağmur yağar ve tohumlar toprağın altında uğraşıp didinir, sonra dışarı fışkırırlar,'' dedi Mary. ''Bahçe gizli kalırsa, biz de içeri girebilirsek her şeyin her gün daha da büyüdüğünü seyredebiliriz, kaç tane canlı gül olduğunu görebiliriz. Anlamıyor musun? Ah, gizli kalırsa ne kadar da güzel olacağını anlamıyor musun?'' (Sayfa 126)


''Bencil insanlar hep böyle söyler. Onların istediğini yapmayan herkes bencildir.'' (Sayfa 158)


''Annem bi' çocuğun başına gelebilecek en kötü iki şeyin hiç kendi haline bırakılmaması ya da tamamen kendi haline bırakılması olduğunu söylüyo.'' (Sayfa 171)


''Dickon eğer arkadaşsanız her şey sizi anlar diyor, ama bunun için gerçekten arkadaş olmak gerekirmiş.'' (Sayfa 175)


''Elbette dünyada sayısız Sihir olmalı,'' dedi bir gün bilgiç bir tavırla, ''ama insanlar bunun neye benzediğini veya nasıl yapılacağını bilmiyor. Belki de başlangıç, güzel şeyler meydana gelinceye kadar güzel şeyler olacağını söylemektir sadece.'' (Sayfa 221)


''Sağlıklı çocukların gülmesi her gün ilaç içmelerinden iyidir.'' (Sayfa 232)


''İnsanlar bilinmeyen yeni bir şeyin yapılabileceğine inanmayı ilk başta reddederler, sonra bunun yapılacağını ummaya başlarlar, daha sonra da yapılabildiğini görürler. Yapıldıktan sonra da bütün dünya bunun neden yüzyıllarca önce yapılmadığına şaşar.'' (Sayfa 259)


''Üzücü veya kötü bir düşüncenin zihninize girmesine izin vermek, kızıl mikrobun vücudunuza girmesine izin vermek kadar tehlikelidir. İçinize girdikten sonra orada kalmasına izin verirseniz, yaşadığınız sürece ondan asla kurtulamayabilirsiniz.'' (Sayfa 259)





14 yorum:

  1. O zaman oğlumdan önce ben okuyup sonrasında ona hediye etmem lâzım bu kitabı.

    Tanıtım için teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim :) Evet çok güzel bir hediye olur bence de. Size de iyi okumalar diliyorum. :)

      Sil
  2. biliyordum sevceğiniii :) benim de en sevdiklerime girdi, pal sokağı, momo, şeker portakalı gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim kitabı önerdiğin içiinn :) Aslında kitap bayadır elimde ama bir türlü okumaya fırsat gelmedi. Şimdi başladığımda kısa sürede okudum ama. Elimden bırakamadım. Filmini de izleyeceğim. :) Ve evet, saydığın kitaplar tadında bir kitap ama özellikle de Momo'dan aldığım hissin aynısını bu kitaptan da aldım.

      Sil
  3. Kitabı çok görüyorum da konusunu bilmiyordum. Alıntılarda doğayla ilgili kısımlar dikkat çekiyor. Denk gelirse belki okurum, teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğa her yanında bu kitabın. Özellikle de Dickon karakterinin insana neşe vermemesi mümkün değil. Sadece mutlu hissetmek için bile bu kitap okunabilir bence :) Ve rica ederim :)

      Sil
  4. Ben bu kitabı okuduğumda (2 sene önce filandı) daha önce nasıl keşfetmedim ya da adını diğer klasikler kadar duymadım diye çok şaşırmıştım. Jane Austen benim için nasıl özel bir yerdeyse Mary'nin de çok özel bir yeri var. İleride kızımın okumasını istediğim kitaplardan bir tanesi de bu :)) Bu soğuk kış sabahında ismini burada görmek ve sizin yazınızı okumak da kalbimi sıcacık yaptı :) Kalemine sağlık ❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi, ilginç bir şekilde ben de bu kitabı hiç görmemiştim. Ta ki Deeptone önerene kadar :) Gerçi sonradan instagramda da görmeye başladım. Artık algıda seçicilik mi oldu, yoksa kitap sonradan mı popülerleşti emin değilim. Ama her ne olursa olsun kitabı keşfedip okuyabildiğim için mutluyum. Tam olarak birilerine hediye etmelik kitaplardan bence. :) Ve yorumunuz için çok teşekkür ederim :)

      Sil
  5. Okunacak o kadar çok güzel kitap var ki… Bu kitap da listemde okunmayı bekleyenler arasındaydı. Kitabı çok iyi anlatmışsın, fotoğraf karelerine de bayıldım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin de beğenebileceğin bir kitap olduğunu düşünüyorum. Evet, okunacak çok fazla kitap var. Bu yüzden okuyalım okuyalım okuyalım :) Fotoğrafları ve yorumumu beğenmene de sevindim. Yorumun için teşekkür ederim. :)

      Sil
  6. Ortaokulda Türkçe Öğretmenimiz ayda bir ortak kitap okumamızı isterdi okulca. Gizli Bahçe ve Natalie Babbit'in Ölümsüz Aile kitabı o zamandan aklımda kalan güzel kitaplar. Yine kendi seçip okuduğum kitaplar arasında Gümüş Paten ler vardı ve Hollanda nın düz olduğu bilgisi bu kitapta beynimde yer etmişti. Çocuk kitapları bence de sadece çocuklar için değil, yazılan her şeyden o anda bulunduğumuz algıda seçicilik durumuna göre farklı farklı şeyler ediniz. Aynı kitabı farklı zamanlarda okuduğumuzda da olan bu aslında. Yine de ben kitapları tekrar tekrar okumayı sevmiyorum. Buna uymayan en sevdiğim kitap Suç ve Ceza yı birkaç defa okudum ve dinledim. Ve zaman zaman Agatha Christie'nin kitaplarını tekrar okuyup dinleyebilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzelmiş ayda bir olması. Biz de ortak kitap seçiyorduk ama dönemde bir veya iki taneydi diye hatırlıyorum. Ortaokulda okuduklarım ilginç bir şekilde beynimden silinmiş. Yani özel olarak okul için ne okumuştum hatırlamıyorum ama ilkokulda okuduklarım arasından en sevdiğim aklımda. Pal Sokağı Çocukları ilk aklıma gelen. Sonra Roald Dahl kitaplarını da böylece keşfetmiştim. Dev Şeftali diye bir kitabını okumuştum ilk, onu hatırlıyorum. Ölümsüz Aile kitabını okumadım ama merak ettim şimdi, bakayım teşekkürler. :)
      Ben de aslında bir kitabı sevsem bile, o kitabı tekrar tekrar okumak yerine yeni kitaplar keşfetmeyi tercih ediyorum. :) Birden çok kez okuduğum kitaplardan aklıma Şeker Portakalı ve Küçük Prens geliyor. Hah bir de ebatına bakmadan, yürek yemişçesine Murakami'nin 1Q84'ünü iki kez okudum :) Bir dört beş yıla üçüncüye de okurum belki, bilemiyorum ki o bir istisna. :)
      Neyse, Agatha Christie kitaplarını ben de çoook severim. Ortaokula giderken kütüphaneye üye olmuştum. İlk üye olduğum zamanlar öyle heyecanlıydım ki... Gerçi hala bence gözlerim parlayarak dolanıyorum raflar arasında neyse :) İşte o zamanlar Agatha Christie kitaplarıyla tanışmıştım. Lisede de baya kitabını okudum. Ayrıntılarını unuttuğumdan tekrar okuyabilirim. Zaten heyecanlı da oluyorlar ve dedektiflik öykülerini severim. :)

      Sil
  7. Bu kitabı bu sıralar bir yerde daha gördüm gibi anımsıyorum. Okumam için evrenin bir işareti midir nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence evet öyle bir işaret, okumalısınız :P :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.