Kahve içmenin benim için zamanı durdurma etkisi var. Bir işe başlamadan evvel dur kahve yapayım derim ve kahvem bitene kadar çoğunlukla zaman durur. Sanki kendimi hem üşengeçliğimden kurtarmaya çalışıyormuşum, hem de bir şeyleri geciktirmenin suçluluğunu bir şeylerle uğraşıyormuşum hissiyle takas ediyormuşum gibi. Ve gerçekten de öyle olur. Neticede kahve içmek de bir eylemdir. Dur bir kahve içeyim de...
Kahve içmenin bünyeme verdiği bir diğer etki de nostaljik hisler sanırım. Düşünce demedim evet. Belki de düşüncenin adını koymadığımızda ona his diyebiliriz, bilmiyorum. Bilmiyorum ne güzel bir kelime değil mi? Her şeyi bilmek zorunda değiliz. Belki bilebiliriz, belki bilemeyiz; ama bilmek zorunda değiliz. Kahve içerken hissettiğim belli belirsiz nostalji de, bilmiyorum bir durum. Belki de uzun süredir kahve içme alışkanlığı ve hatta onun da ötesine geçen bir bağlantıyla kahveye bağlı olduğum içindir.
Kahve içerken değil ama kahveden bahsederken aklıma bazı sahneler, bazı kelimeler ve bazı bilmiyorum hisler gelir. Bazıları daha baskındır. Lisede bir arkadaşımla kantinden sınıfa yürürkenki elimizde kahve olan hallerimiz mesela. Kahve deyince aklıma o an geliyor. Sanki birisi beynime kamera koymuş, bana haber vermeden kayıt tuşuna basmış, beklemediğim bir zamanda nostalji olsun diye de o kaydı açmış ve ben onu izliyormuşum gibi. O arkadaşıma dair pek bir şey hatırlamıyorum ama onunlayken kahve içer ve hep kitaplarla ilgili konuşurduk. Onunlayken hem sık kahve içtiğimden, hem de kitaplardan konuşarak ve kitaplardan konuşan birini dinleyerek kahve içtiğimden, video kaydına başlamış olmalıyım.
Bazen de ses kaydı yapar beynim. Artık bir kafein bağımlısı olduğum yıllarda üniversite arkadaşlarım ben ve kahvemle ilgili gülüşerek bir şeyler söylerlerdi bana. Ne söylerlerdi hatırlamıyorum ama eğlenceli anlar olduğunu cızırtılı ses kaydımdan anlıyorum. Beynimden çekip çıkardığım bazı kayıtlar böyle, bozulmuş biraz; ama yine de bu kayıtlara göz atmak güzel.
Kahvemi içerken aklıma gelen bir diğer şey de, bir kitap. Art arda kitaplar bitirdiğim için bir kitabı okuma anımı hatırlamam her kitap için imkansız. Hatta çoğu kitap için imkansız. Çok sevdiğim kitapları okuma anımı bile hatırlayamayabilirim. Ama bazılarını, üç beş tanesini, net hatırlıyorum. Çok sevdiğim bir kitap vardı. Onu en sevdiğim ayda okumuştum. Okuduğum en kalın kitap olması bana gurur vermiş miydi acaba? Hayır, sadece yanımda dolaştıramayacağım kadar kalın olduğu için bir an evvel bitirmek istediğim aklımda. O kitabı okurken tam olarak ne düşünüyordum onu bile hatırlamıyorum ama annem temizlik yapacaktı ve ben de kitabımı bırakıp yardım etmek zorunda kalmıştım! Bu yüzden o kitabı okuma anım aklıma kazınmış... AHhahah, nostaljik gelmedi mi?
Bazı nostaljik şeyler komik de olabilir. Ben nedense bu kelimeden (nostalji) hüzünlü bir enerji alırım. Kahve kelimesinden de öyle mesela. Tabii çeşit çeşit kahve var; hepsinin verdiği enerji farklıdır. Belki de onları içerken düşündüğümüz en baskın düşünceler, yaptığımız en baskın eylemler ve belki de bunların doğal sonucu olarak içimizde yer etmiş bazı baskın hisler bize bazı baskın tanımlama ve imgeleri getirir. Oysa bu imgeleri açtığımızda ve anlamlı hikayeler uydurduğumuzda -anılar genelde uydurmadır bilirsin- kafamızda beliren baskınlıklar da değişir.
bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder