9 Ocak 2025 Perşembe

Bugün benim doğum günüm.

Merhabaaaa. :)

Bugün benim doğum günüm sevgili okurcuğum. Merak edenler çıkar mı bilmem ama ben yine de söyleyim, 25 yaşına girdim. Hayatımın yeni bir bölümüne başlarken, ilk satırlarımı sana yazmak istedim. Beni ne kadar süredir tanıyorsun bilmiyorum ama ben sana çok uzun zamandır yazıyorum. Bu durum beni gülümsetiyor. Gülümsememi durduramıyorum hatta. Bu nedenle sana çok teşekkür ederim. Benimle olduğunu bilmek benim için hep çok kıymetli oldu. Belki 2015 yılında katıldın dünyama, belki 2018, belki 2020, belki 2024... Belki 2025! Fark etmez. Birilerine anlatma düşüncesi bile benim için hep çok kıymetliydi. Ben, biraz da bu şekilde büyüdüm.

İnsan kendini tam ve aslında doğru olarak tanımlayamayabilir. Çünkü insan kendini hep iç gözüyle görmeye alışkındır. Bu iç göz de dışsal faktörlere bağlı görüş açısını belirler o ayrı; ama öte yandan, kişinin kendini tam ve doğru görebilmesi için dış bir göz olarak kendine bakabilmesi gerekir. Bunu yapabildiğinde daha az veya çok olmaktan öte, kendisi olabilir diye düşünüyorum. Ben kendime, çoğu kişi gibi, hep iç gözümle bakmışımdır. Özellikle de şu anımdaki kendime. Bunu özel olarak belirtiyorum çünkü ben geçmişime ve geleceğime hep daha ılımlı ve anlayışlı yaklaşabilirken, şu anıma karşı hep acımasız olmuşumdur. Diyorum ya, aslında bunu da öğreniyoruz, yaşayarak deneyimleyerek ''bu budur'' içgörüsü elde ediyoruz. Oysa kendimizden çıkıp kendimize dönebilsek, belki çok daha ılımlı olabiliriz. Olabilirim.

Bu yıla enerjik başladım ama enerjim biraz hızlı söndü. Sonra bir kitap okumaya başladım. Sevdiğim bir yazarın kitabı. Yıldız Gezgini, Jack London'dan. Sana burada kitaptan bahsetmeyeceğim, zaten kitabın içeriğinin konumuzla zerre alakası yok. Sana bahsedeceğim şey, bu kitabın bana ışıltı vermesi. Hayır, bana ışıltı veren bu kitap da değildi aslında; bana ışıltı veren belki o kitabı sevmem, belki yazarına hayran olmam, belki de tüm bunları da kapsayan daha büyük bir neden olarak kendimden daha büyük bir gerçekliğin varlığını, edebiyatın bana aslında çoğu zaman hatırlattığı üzere, fark etmemdi. 

Kocaman bir gerçeklik var; bu kitabı okurken tüm huysuzluğum silindi ve bu gerçekle yüzleştim. Bu gerçeklik öyle felsefik veya mistik bir gerçeklik olarak ifade ettiğim bir şey değil. Bu, yaşam! Bu, o kitabı okurken hissettiğim heyecan... Ben çok heyecanlı biriyimdir. İlgimi çeken bir şey oldu mu tüm hücrelerimle yaşarım! Bunu daha açık nasıl ifade edebilirim bilmiyorum; çünkü hayatta bazı hisleri bazı kelimelerle ifade edemediğimizi düşünüyorum. Bunu yapsak, hatta anlatım olarak başarılı olsak bile, o hissin ruhunun küçük bir kısmını göstermekten öteye gidemeyiz.

Ben hislere çok önem veriyorum. Buna rağmen çoğu zaman hislerimi bastırırım. Sadece kendime çok güvendiğim konularda aşırı cesurumdur. Mesela edebiyat! Bir şeyleri anlatmak ve aslında kavramak için fikir yürütmek, benim en güvende hissettiğim alan. Bu nedenle, kendi seçtiğim şeyleri anlatırken, özgür olduğum için cesur hissederim. Benim önem verdiğim bir diğer şey de budur, özgürlük. Bir insan özgür hissetmeli. Düşüncelerinde ve hislerinde. Çünkü ancak böyle o az evvel bahsettiğim hissi, sonsuz ruhu, tüm hücrelerimizde deneyimleyebileceğimizi düşünüyorum.

Sanırım hayattaki korkum hep kendim olmak oldu. Bunun neden böyle olduğunu anlıyorum ama her ne kadar ilk etapta nedenlerim geçerli olsalar da, bunu tüm bir hayata yaymak sadece kolaya kaçmaktan ibaret. Üstelik kendini dış bir gözle görüp iç gözüne geri dönebildikten sonra. Üstelik, hayattaki en büyük pişmanlıklardan birinin kendin olmamak olduğunu fark ettikten sonra. Kendime baktığımda, beni yargılama ya da sen bilirsin, güzellik görüyorum. Yani... Güzellik. ahahahha. Tamam. İşte! Yeni yaşımdan da bunu talep ediyorum: İçten ve dıştan akan dönen dolaşan saran sarmalayan güzellikler ve onları yaşamak. Sağlıkta, işte, aşkta, kariyerde, eğitimde, arkadaşlıkta, ailede ve aklıma gelen gelmeyen her konuda güzellikler yaşamayı diliyorum. Beni mutlu edecek olaylar yaşamayı; benim güzelliklerimi yaşamayı, kendi 25. yaşımı yaşamayı diliyorum.

İyi ki doğdum.

Eğer sen de bana bir doğum günü hediyesi vermek istersen sevgili okur, olduğun yaşa kadarki en net öğrendiğin şeyi veya sevdiğin bir sözü, alıntıyı, anlatıyı, repliği vs yorum kısmına yazabilirsin. Bu yorumları okumak beni hep çok mutlu etmiştir.

:)


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.

bonus.

bonus 2!



14 yorum:

  1. Nice senelere doğum günün kutlu olsun. Buraya bir söz/alıntı bîrakayım hediye olarak:"
    Sanırım yaş almanın en güzel yanı bu. İçgüdülerimizi dinlemeyi öğ­reniyoruz." Londra'dan Sevgilerle, Sarah Jio

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne hoş bir alıntı, teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Doğum gününüz kutlu olsun. Heyecanınız, cesaretiniz hiç bitmesin. Umarım dilekleriniz gerçekleşir. İyi ki doğdunuz.
    Nice mutlu yaşlara...:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim güzel yorumunuz ve temenniniz için :) Sevgiler.

      Sil
  3. Nice yıllara, sağlık, huzur dilerim sana. 😊 İkisi yoksa gerisinin de anlamı olmuyor çünkü. :)
    Son paragrafını okuyunca bir şeyler yazmak istedim. Naruto'nun bir şarkısının sözü şöyleydi, nedense hep hoşuma gider.
    "Hüznünü şefkate dönüştür, özel yanlarını da güce."
    Ve öğrendiğim bir şey varsa beklentini azaltıp ona göre yaşamak, gereğinden fazla hiçbir şey için çabalamamak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, yorumunu görünce kocaman gülümsedim :)

      Sil
  4. Merhabalar Neptün.
    Doğum gününüz kutlu olsun, mutluluklar dilerim. Sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir ömrünüz olsun.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim güzel dilekleriniz için :)

      Sil
  5. Bu blogla ilk tanıştığımda sağ taraftaki güzel alıntılar dikkatimi çekmişti. Sonra güzel yazılar dikkatimi çekti. Ama neden "Cadı" olsun bu genç insan diye düşündüm. Gene de Dünyalı bir cadı olmaktansa Neptünlü Cadı olması daha iyi geldi sanırım ( ! )
    Yeni yaşın kutlu olsun İLKAY.
    "Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilseydi." demiş bir düşünür.
    Kim söylemiş dersen; her şeyin "hazır lokma" olarak sunulduğu günümüzde enerjini, öğrenme isteğini kanıtla lütfen.
    Sevgiyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kısmı sevmeniz beni mutlu etti. Benim de bloğumda en sevdiğim şeylerden biri o köşe. Hazırlamaktan da çok keyif almıştım. Düşüncelerimin kısa bir özeti gibi aslında. :)
      Cadıları hep sevmişimdir. :)
      Güzel düşünceleriniz ve son kısımda yer verdiğiniz söz için çok teşekkür ederim. Sevgiler.

      Sil
  6. eveet 9 ocak hıhım, en güzel gün de miiii :) bir haftadır, ders çalışıyor olmalı diyoduum :) acımasız olmaaa şu ana :) tatlı tatlı acımasız ool :) ayol bir haftada ışıltı mı sönermiş :) enerji güzeel :) kendinle uğraşmayacak kadar her şey yolunda senin ayolcum :) o heyecan işte seni sen yapan, sanatın yaşamın doğanın verdiği o heyecan, yaşama heyecanı. onu kaybetme işte zaten :) hımm kendin olmaktan da olmamaktan da korkuyorsun hımmm :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazacak pek bir şeyim yoktu açıkçası. Yoksa ben havada karada meşguliyette yazıyorum :))
      Teşekkür ederim bu güzel, tatlı yorumun için çok çok kalp <33

      Sil
  7. hakiki yaşam sanatı gündelik yaşamda mucizevl olanı görmektir. pearl s. buck

    heyecanlı dolu dolu bol kültürlü sanatlı çok sevildiğin en güzel mutlu huzurlu olsun yeni yaşın :) pasta yemeyi unutma amaaa .)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bir sözmüş ve katılıyorum. :)
      Evet pasta, doğum günlerine dair en sevdiğim şey :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.