Yazar: Cuniçiro Tanizaki, Çevirmen: Barış Bayıksel, Yayınevi: İthaki Yayınları |
Kitabı anlatmaya nereden başlayacağımı eviriyorum, çeviriyorum ama bir türlü bulamıyorum. Direkt konusunu anlatıp kurtulmalı mıyım, yoksa hislerimden mi bahsetmeliyim?.. Hayır hayır, ikisi de değil. En iyisi sana, kitabı ilk gördüğüm anı anlatayım.
Kitabı fazla sessiz ve -bu nedenle- gergin bir kütüphanenin rafları arasında gözlerimi gezdirirken gördüm. İnsanlar ders çalıştığı için fazla köşelere ilerlemek istemiyor, hem kalbime hem aklıma yatacak bir kitabı seçip oradan ayrılmak istiyordum. Uzak Doğu Edebiyatı'na ait kitapların olduğu rafta gözlerimi parlatan bazı kitaplarla karşılaştım. Naomi ise ismiyle beni kendine çekti. Konusunu hiç okumadım bile. Kendisini raftan çekip aldım ve ona ancak eve gelip de yatağıma kurulduğum anda gerçek bir bakış attım.
Naomi on beş yaşında genç bir kız. Henüz çocuk yaşta olan bu kızı gören 28 yaşındaki Coci (biliyorum yaşları yan yana görmek rahatsız edici), onun ilk önce isminden etkileniyor. Naomi... Ne kadar da Batılı ismine benziyor, Coci'ye göre. Naomi'nin kendisi de tam bir Japon'dan ziyade melezlere özgü fiziksel özelliklere sahip. Avrupai görünümlü bu genç kızı görmek için Coci sık sık Naomi'nin çalıştığı kafeye gidiyor. Niyetini belli etmeden evvel onunla arkadaş olmaya çalışıyor, onun gözünü boyuyor. Sonra da Naomi'ye bir teklifte bulunuyor: Evimde hizmetçi olarak çalış, ben de sana Batılı bir hanımın alacağı eğitimleri sunayım.
Coci Batı özentisi, birey olarak gelişmemiş ve aşağılık kompleksine sahip bir adam. Henüz kişiliği ve görüşleri oluşmamış genç bir kız olan Naomi'de gördüğü ışığı kendi istediği şekilde şekillendirip yanında çalım atarak gezebileceği bir eş eğitme niyetinde. Bu niyet doğrultusunda Naomi'ye İngilizce, piyano, dans gibi dersler aldırıyor, farklı tarzlarda bir sürü giysi satın alıp onunla sık sık etkinliklere gidiyor. Gel zaman git zaman Naomi yavaş yavaş büyüyor ve içindeki ışık, Coci'nin kontrol edemeyeceği şekillerde kendini gösteriyor. Coci kendi elleriyle narsist, vurdumduymaz, görgüsüz bir kişiliğin oluşmasına öncülük ediyor.
Kitap daha ilk sayfasından sinirimi bozmuştu. Coci'ye karşı o kadar bilendim, o kadar sinir oldum ki kendisini yorumlarımla yerden yere vurabilmek için kitabı okumaya devam ettim. Daha ilk sayfalardan itibaren sinir bozucu bir adamdı. Benim bu sinirimdeki en büyük etken Coci'ninki gibi görüşlere sahip insanların günümüzde bile hala olması muhtemelen. Arada Ekşi'de gezinirdim ve orada bu tip başlıklar gördüğüm bile olurdu. Yani adamlar bunları düşünüyorlar, utanmıyorlar ifade ediyorlar, utanmıyorlar bunun üzerine sayfalar yazıyorlar. Pes! ''Cahil eş alıp istediğin gibi eğitmek...'' Sen önce kendini eğit.
Neyse, sakinim. Bu nedenle Coci gibi tiplerin ettiğini bulma hikayelerini görmeye bayılırım. Bu kitapta ava giderken avlanan birisinin öyküsünü okuyoruz diyebiliriz. Naomi de her ne kadar en az Coci gibi sinir bozucu bir tip olsa da, kendisinde hayran olunası yanlar da yok değildi. Böyle bir çevreye de böyle burun sürtücü bir kadın gerekliydi. Öte yandan Naomi, yalnızca genç bir kızdı kitabın başında. Hatta çocuk yaşta bir kız. Kötü şartlarda yaşadığından evinden kaçmak için Coci'ye tutundu. Belki onu olumlu etkileyecek kişiler ve olaylarla karşılaşabilseydi kişiliği de farklı şekillenebilirdi. Ona yalnızca yontulacak bir eşya gözüyle bakan bir adamın elinde kontrolden çıkmış büyülü bir nesneye dönüştü. Kitabın sonunda artık genç bir kadın olan Naomi, toksik özelliklere sahip olmakla birlikte, femme fatale'in kalıp bulmuş haliydi. Ohhhh canıma değsin.
Sadece Coci de değil tabii, kitaptaki bütün erkek karakterler toksikti. Naomi de toksikti o ayrı ama dedim ya, böyle karakterlere böyle yanıt... Kendi erkekliklerini bir kadına hükmetme ile göstermeye çalışan, ona hükmedemeyince de o kadına kulp takan; yüzüne gülüp eğlendiği kadının ardından kendi küçük onurlarını kurtarmak için lakaplar uyduran vs gibi karaktersizce eylemlerde bulunan tüm bu ''erkek'' karakterler, etme bulma dünyasından Naomi bacımız aracılığıyla bir güzel nasibini aldı.
Kitap aynı zamanda Nabokov'un Lolita'sı ile karşılaştırılıyormuş. Açıkçası Lolita benim okumaktan en çok kaçtığım eserlerden biri. Hatta konusu aklıma gelince bile bir mide bulantısıdır başlıyor. Kitabı bir gün sinir krizi ataklarını göze alıp okumaya karar verirsem de fazlasıyla rahatsız olacağımı düşünüyorum. Bu nedenle bu kitaba da mesafeli başlamıştım. Hatta en başlarda bıraksam mı diye bile düşündüm ama yukarıda da bahsettiğim üzere Coci karakterine o kadar sinir oldum ki kitaba devam etmeyi seçtim. Bu da ilk kez başıma geldi vallahi. Sinir olduğum için kitaba devam etmem... Her neyse efenim, kitabı okuyup bitirdiğim için memnunum. Akıcı, sürükleyici ve zamanla içimin yağlarını eriten bir kitap oldu. Son olarak Coci gibi tiplere dikkat edelim diyor ve kapanışı yapıyorum.
Hoşça ve kitaplarla kalın.
ALINTILAR
"Şöyle ufağından da olsa bir ev alsam, odalarını döşesem, çiçekler diksem, güzel güneş alan verandasından minik kuşlar için bir kulübe sarkıtsam, mutfak işleriyle, evin silinip süpürülmesi için de bir hizmetçi tutsam nasıl olur? Eğer Naomi de gelmeyi kabul ederse hem hizmetçilik görevini üstlenir hem de kulübenin kuşu olur," diye de aklımdan geçiriyordum. (Sayfa 9)
Zaten "erkek gibi davranan" Naomi'nin keyfi denizi görünce yerine gelmiş, trendeki mahzunluğundan eser kalmamıştı. (Sayfa 31)
"Tabii ya, çalış çalış. Yakında piyano da alacağım sana. Böylece Batılıların karşısına dimdik çıkabilecek bir 'leydi' ol. Sen istersen olursun." Bu "Batılılar karşısında", "Batılılar gibi" sözlerini sık sık kullanıyordum. Naomi'nin de bundan hoşlandığı kesindi. "Nasıl? Şöyle yapınca yüzüm aynı Batılılara benzemiyor mu?" gibi şeyler söyleyerek ayna önünde farklı farklı yüz ifadeleri deniyordu. (Sayfa 42)
O sıralar kalbimde birbiriyle tezat içindeki iki duygu, hayal kırıklığı ve sevgi, bir gün birinin bir gün öbürünün öne geçtiği bir mücadele içindeydiler. (Sayfa 56)
Ne yani? Dans dedikleri bu muydu? Uğrunda anneme yalan söyleyip karımla kavga ettiğim; o kadar gülüp ağlamanın sonunda katıldığım dans partisi bu denli aptalca bir şey miydi? Tüm o tipler, gösteriş budalası, yağcı, kibirli, yapmacık bir güruh değilse neydi? O zaman ben ne demeye oraya gitmiştim? Naomi'yi o tiplere gösterip hava atmaya mı? Eğer öyleyse benimki de kibrin ta kendisiydi. Ya o çok övündüğüm hazinem? (Sayfa 116)
Bazı hisler çabalamakla düzelmez bana sorarsan. (Sayfa 186)
Kısacası Naomi yerle gök arasındaki her yeri dolduran, beni sarıp sarmalayan, bana acı çektiren, acıdan inleyişimi duyup, gülerek izleyen kötü bir ruh gibiydi. (Sayfa 251)
Not: Bu kitap yorumu yazısı reklam değildir, kitap önerisidir.
Naomi miiiğ 🙄😑 diye tıkladım yazıya. Şimdi senin yorumu okuduktan sonra yazından yola çıkarak cevaplayacağım ama öncesinde kitapla ilgili ne düşünüyorum yaziim. Ama kitabı okumadım, hikayesi dolayısıyla sevmeyeceğim diye, ama Tanizaki hakkında konuşurken okuyan arkadaştan özet geçmesini istemiştim sağolsun beş on dakikada anlattı kitabı ve iyi ki okumamışım, dedim. Başroller kadar aptal kimseler yok. Esas oğlanımız başta iyimser ama tabi modern insan pedofili diyerek eleştirebilir. Neyse, kız büyüyünce karısı gibi davranmıyor ve akıl yaşı büyümüyor çok can sıkıcı hakikaten bir aptalın aşkı alt başlığı cuk oturmuş. Hep naomi ismiyle duyuyordum sadece. Son olarak tanizaki Junichiro ya bütün dünya böyle okuyup yazaarken şu japon isimlerini böyle yazmaları o kadar çok canımı ve japonya hakkında okuyan yazan insanların canını sıkıyor ki. Caponya yaz o zaman, coni depp yaz tutarlı ol. Bundan bağımsız olarak nazlı kar kitabını çok sevmişti japon ve genel olarak edebiyatı çok okuyan arkadaşım, ona şans verebilirim.
YanıtlaSilŞimdi senin yorumları okuyayım severmişsin falan haha, bakalım.
Evet okudum hahahaaha mükemmel yaaa. İyi ki okumuşsun 👌👏 modern insanın pedofili eleştirisi geldi :D Joji (Evet c yazmiycam banane) de sinir bozucuymuş en az Naomi kadar ama başlangıçta kızı kötü şartlardan kurtardığı için sevmiştim. Demek bildiğin bizdeki tanzimat romanı batı özentisi karaktermiş bu ha, vay be. Etme bulma dünyası Joji efendi :D En azından birbirlerinin cezası olmuşlar ve keyfin az buçuk yerine gelmiş, benimki de geldi. Şimdi az buçuk daha olumlu bakabilirim kitaba ama gene de Naomi miiiğ 🙄😑 tepkisi kalıcı olabilir.
SilÇok keyifliydi yorumlarını okuması 🌼
(gereksiz ek bilgi: yazarların karakter olduğu BSD animesinde Naomi bir liseli öğrenci olarak abisi Tanizaki'yle romantik ilişki yaşayan karakter olarak tasarlanmışlar. Ensest tartışması sürüp gidiyor ve yazar bunu açıklamıyor hiç. Kitaptan hareketle gerek kardeş değiller falan diyor fanlar yazık ama izlemesi iğrenç bu ikiliyi)
Gerçekten de iki aptalın hikayesi alt başlığı olabilirmiş kitabın ismi. :) Ama ben Naomi'ye cidden kızamıyorum da. Gerçek bir insan olsa nefffrettlik bir tip olurdu ama şimdi hikayesini bildiğimden ve çevresindeki tiplerden iğrendiğimden onun böyle toksik bir karakteri olmasını eğlenceli bile buldum diyebilirim...
SilYaa esas oğlanımız baştan sona saçma sapan bir tip ne iyimserliği :) Neymiş kızı bu hayattan çekip çıkaracak evinin hanımı, partilerin ana kraliçesi yapacakmış bak bak ahahahh. Yaaa pışık işte, sen planlar yaparken başına gelene hayat denir :) Bir de mazoşist birinin özelliklerini net olarak gösteriyor, yazımda yazmamışım yine dolu olduğum için ama şimdi söyleyeyim madem konusu açıldı (aslında açılmadı sanki ama neyse :).
Aslında bu kızı istediği gibi yönetmek istiyordu ve böyle de sandı ama kız dişli çıktı. Bir de bu adamın kendine güveni yok. Seni geliştireceğim dese de daha kendi ne sanattan ne edebiyattan ne yoldan ne yordamdan anlayan biri. Dahası Asyalı kökenleriyle barışık değil. Tipini de beğenmiyor. Kitapta bin kere kısa boyundan bahsetmiş. Esmer tenli, çarpık dişli vs vs yim diye ara sıra kötü özelliklerini dile getiriyor. O çok hayran olduğu Batılı kadınlarla yüz yüze geldiğinde iletişim kuramayacak kadar kendine güvenmiyor, kendini aşağı görüyor. Bu nedenle Naomi'yi kurbanı seçti. Naomi hem aşağı gördüğü Asyalı kökenine sahip (yani ona rahatça yaklaşabilir), hem de beyaz tenli büyük gözlü endamlı bir kız (yani Batılımsı görünüyor).
Ne diyordum işte sadist olacakken kız dişli çıkınca mazoşist oldu. Bununla ilgili de sahneler var. Kız ona emredince haz alıyor bile denebilir. Yani aslında tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Hoh, yorumdum. :) Sonraki yorumda devam edim.
Junichiro olayıyla ilgili komik bir hikayem var. Ben bu yazardan ilk kez Nazlı Kar'ı okumuş çok beğenmiştim. O zaman Murakami dışında Japonlardan okumamıştım ve kitap tuğlamsıgillerden olsa da akıp gitmişti, tadı hala damağımda. Neyse sonra bu yazarın başka kitabını okudum neydi hatırlamıyorum. Orada da Cuniçiro diye adı geçiyordu. Ben de farklı yazar sanmıştım, sonra iki kişinin aynı kişi olduğunu çaktım. Komikti bence, neyse :) Yani bu yayınevinin tercihiyle de ilgili aslında. Bu yayınevi bu yazarın ismine Cuniçiro diyor (başka kitaplarda da böyle yazıyor), Nazlı Kar başka yayınevindendi (Can Yayınları imiş) orada J ile yazıyordu. Hangisi tam doğru bilmediğimden buna değinmedim hiç ama doğrusu c ileyse isyanında haklısın ahahah :)
SilJoji :)) Tanzimat romanı yorumun da efsane. Cidden öyle. Batı özentiliğinin Japonya'daki görünümü gibi gibi. Ama yine de spoiler olacak mı bilmem de dur ben müzik koyayım araya, spoiler istemiyorsan atla...DIRIM RIM RIM DIRIM RIM RIM atlamak için son şansın bak ahaha tamam yazıyorum, bu adam Naomi'yi bu hayattan kurtarmak için bu yola çıksa da Naomi onu yaşadığı hayattan çıkarıp sınıf atlatıyor resmen. Kitabın sonunda baya lüks içinde falan yaşıyorlar. Adamın sırtı bükülüyor bizim hanım kızın isteklerine ama çevreleri bile değişiyor hayatları değişiyor resmen statü ediniyor falan. Yani neye niyet neye kısmet olsa da adam amacına ulaşıyor bile diyebiliriz belki. Hayat işte. SPOİLER BİTTİİİ! DIRIM RIN RIN :)
SilAyyyyy tüy dikilmiş o zaman. Zaten yaş farkı olması, Naomi'nin çok küçük olması (ki liseli kız olayını Japonlar seviyor sanki...) yeterince rahatsız ediciyken bir de bu... Kitapta böyle bir şey yok tabi. (Ama bu tip rahatsız edici kullanımlar da yok diyemem, ikilinin birbirine hitap şekli rahatsız edici. Belki oradan ilham almışlardır...) Bu arada ben yaş farkından da ziyade karakterlerin bozuk psikolojilerine sinir oldum (ki yaş farkı olayı da bozuk psikolojik durumların içine giriyor o ayrı da).
Kitabı okuduğum için de pişman değilim bu arada. Dili akıcı, kurgusu sürükleyiciydi. Karakterler de kendi kişilikleri tutarsız olsa da her şeyleriyle (duygu düşünce eylem vs) tutarlı oluşturulmuş.
Ve son olarak yorumlarına sağlık, gerçekten çok keyif aldım. Kitap sohbetine bayılırım. Uzun yorumlaşmalara da. Hep gel. <3
"Aklım hala okuyamadıklarımda" diye tamamladım cümleni XD . sadomasochistic bir ilişkiye dönmüş demek iyi bari keyif alıyorlar ve sınıf atlamislar. The happy end 💅🏻🥳
SilŞey çok kötü mesela Japon dili edebiyatından bir hoca tanıdığım var ona gittim işte dedim hani kitaplardan bahsederken bu j'yi c şeklinde yazmalarından şikayet ettim o da gerçekten çok rahatsız oluyormuş bundan kadın çeviri de yapıyor ve çevirmiş böyle koca kitabı göndermiş yayınevi demiş ki biz bunu c ile yazıyoruz lütfen c'ye, (W:v Ch:Ç, sh:Ş) çeviriniz falan. ay o kadar sinirlendim ki ya çok kötü bir şey. İnsanlar yazarı tanıyamıyormuş bile demek ki ☠️
Yorumlarlardan bir blog yazılık daha malzeme çıktı haahha. Sevgiler saygılar efenim
Tabii okunacaklar bitmez :) Yani evet bir yerden sonra absürt diyebileceğim bir hal de aldı. Bunu da sevdim. Aslında kitabı sevmemdeki ana etken de buydu galiba. Karakterler de şahsına münhasırdı.
SilYaaa imrendim. Yani sohbet etme şansını. Bu işler nasıl işliyor bilmiyorum ama yayınevleri kendi kararlarını uygulama yoluna da gidebiliyorlar. Tabi doğrusu başka şeyken başlığa başka şey yazmak da tuhafmış o ayrı.
Ve evet ya, yorumları derlesek güzel de bir yazı çıkardı ahahah. Verdiğin bilgiler için de teşekkür ettim çok. <3
Tefrika'nın bahsettiği animeyi izleyince bu yazardan soğumuştum. 😅 En gıcık karakterlerden biriydi.
YanıtlaSilKonusu beni pek çekmedi. Kesin okurken iki tarafa da sinir olurum. Bazı insanların kafası garip çalışıyor. Eskiden tvde gerçek hayattan uyarlama sade bir film izlemiştim, onu anımsattı. Adam kültürlü ve zengin diye evlendiği genç kadını hep küçümsüyor, şöyle olmalısın böyle olmalısın diye aklınca eğitmeye çalışıyordu.
Yaş konusuna ben de takılırım ama karakter art niyetliyse daha kötü görünüyor. Mesela Violet Evergarden animesinde yaşça büyük adam Violet'i sevse de onun için yanlış bir şey düşünmedi, kaçmaya çalıştı hatta. O yüzden onların durumu kötü görünmedi gözümde, iki karakteri de çok sevdim hatta. :)
O animeyi Dazai için izlemek istiyordum :) Ben de sinir olacakmışım gibi hissediyorum ama öte yandan merak ediyorum. Violet'i de izlemek istiyordum ne zamandır ama anime ve dizileri geçtim film bile izlemiyorum artık. Insta ve youtube'da alakasız videolar izlerim ama adamakıllı bir şey izlesem yapmam gereken şeyleri erteliyorum diye suçluluk duyarım. Böyle de saçma ve tezat davranışlarım var...
Sillolita ivit tabii tartışmalı konulardan. bu kitap ise sinir etse de demek ki iyimiş okunurmuş :)
YanıtlaSilYa bir de çok ilginç ben kitabı yorumladıktan sonra da hikayelere dair bir şeyler keşfettim. Bazı kitaplarda böyle şeyler yaşıyorum. Yorumlamak için acele ediyorum, sabırsız oluyorum ama sonra yorumlayınca da öykülere dair yeni şeyler anlıyorum. Acaba yorumladım diye mi yeni pencereler açılıyor, yoksa az daha bekleyip bu yeni anladıklarıma pay verdikten sonra mı yorum yazısı yazmalıydım onu kestiremiyorum. İlki herhalde, bilemedim.
SilBu da ilk kez başıma geldi vallahi. Sinir olduğum için kitaba devam etmem... Bir şeyi daha deneyimlemiş oldun :)
YanıtlaSilEvet karakterler çok sinir bozucuydu ama aslında bu nedenle kitabı okudum :)
Silİlkay bu kitabı yorumlama şekline bayıldım😅🤣 Naomi bacımız ne iyi etmiş. Sinirlendiğin kısımlara daha ben okumadan sinirlendim bak. Gerçekten çok merak ettim kitabı. Kalemine sağlık 🤗🥰
YanıtlaSilAhahah, ya ben yorum yazmak için oturdum ama kelimeler çıkmıyor çıkmıyor, dedim o zaman zorlamayayım ve içimden geldiği gibi yazdım :) Teşekkür ederim <3
Sil