20 Ekim 2024 Pazar

Kocaman güzel bir hediye paketi.


Sanırım nostaljiyi seviyorum. Sanırım? ahahaha. Yaşlanınca nerde o eski günler diyen teyzelerden olcam belli. Hatta şimdiden içimde o teyzenin ruhunu taşıyorum. Sanırım yavaş yavaş bütün (tamam şüpheli) parçalarımı kabul etmeye başladım. Bunu yazmak için erken mi acaba? Aman canım bu kadar da katı olmamalı. Hem bütün dediysem de lafın gelişi. Kim bütün parçalarını görmüş de, bulmuş da, yerine ko... Ay daraldım. Öte yandan, şimdilerden şu parçaları görme işi revaçta olsa da, çoğu kişinin bu işe dürüstçe giriştiğinden emin değilim. Evet kendimden biliyorum işi ama ben bilir kişi değilim. Sadece... Yazmak istedim okur. Art arda yazılar yazınca hep yazmak istiyorum. Neden böyle oluyor ki? Ah bilmiyorum. Blogla konuşmak eğlenceli ve oradaki seninle de.

Bu hafta güzel okudum. Öyle böyle değil, gerçekten şöyle bir ağız tadıyla okudum yani. Okumak iyi geldi bu arada. Okumak ve yazmak hep iyi gelmiştir bana. Bir nevi sihir gibi. Hokusss pokkuusss. Bazı eski kitaplarımı da elimden çıkardım. En ufak bir tereddüt hissetmemem de tuhaf. Bunu eski İlkay'a söylesem dehşete düşerdi ahahha. Eşyalarıma ne kadar da bağlıydım. Özellikle de kitaplar gibi üstünden kendimi tanımlayabildiğim simgelere. Kitaplarıma değer veriyorum, kastettiğimin bu olmadığını anlamışsındır. Anladın değil mi, huhu huu :) Anladın biliyorum. Sen anlarsın. Kitaplarıma olan sevdamı. Ama işte. Ay aması yok. Bu sevda hep ilk günkü kadar heycanlııı ahahah. 

Artık okumadığım kitaplarım yaşam alanımdan yemeye başlamışlardı. Özetle artık yerim yoktu. Elediğim azımsanmayacak kitaptan sonra, her ne kadar dünya için küçük benim için büyük bir adım olsa da, çok da istediğim kadar yer açılmadı. Olsun! Bu da bir adımdır değil mi? Bir adım, bir adım daha... Kardeşim bile odanın biraz nefes aldığını söyledi ahahah. Bak burdan şuraya bağlayalım... Tuttuğum ve artık okumayı istemediğim ve muhtemelen bir daha okumayacağım bazı şeyler de böyle yer kaplıyor işte içimde. Oysa onları elden çıkarmak, isteyince, kolay.

Odamda birinci sınıftan kalma fotoğrafımın olduğu bir takvimim var. O fotoğrafı oradan çıkarmayı hiçbir zaman istemedim. Bu evden giderken de fotoğrafımı kesip yanımda götürmek istiyorum. Buna rağmen o takvimi hiç doğru dürüst silmemişim. Yani toz alırken hep aklımdan çıkıyordu ne bileyim (bana piisss deme lütfen, değilim!). Geçen gün ondan özür diledim, evet yedi yaşındaki fotoğrafımdan, ve onu sildim. Onunla genelde ''üzgünüm'' demek için konuşurdum önceden. Önceden dediğime de bakma, yakın zamana kadar bile böyleydim. Sonra bir kırılma oldu. Onunla tanışsam, beni seveceğini fark ettim. Beni suçlamazdı. Hatta aksine, üzgünüm deyip durmam sinirini bozabilirdi ahahaha. Yeter anladık üzgünsün suss artık!

Onun bana verdiği bir hediye paketi var. İçinde sınırsız bir sevgi var. Çocuklar böyle severler çünkü. Çocukları asıl üzen, onların yetişkinlere verdiklerinin, gösterdiklerinin yetişkinlerce görülmemesi, önemsenmemesidir. Üzgün olmanız da pek tabii önemlidir bir şeyleri telafi etmek için. Herkes kırıldığında onu kıran kişinin mahçup halini görmeyi ister. Ama ya sonrası? Ben hep burada takılıyordum kendimde. Her zaman için ilk önce kendini suçlama eğilimindeki düşünce yapım yapıyordu bunu. Düşünce yapım yazdım hayret. Önceden olsa kişiliğim derdim. Oysa tüm bunlar öğrendiğimiz şeylerdir ve değiştirilebilir. 

Bugün yeni bir gün. Yeni hafta ise kapıda. Ben yeni günün de, günlerin de, bana kocaman güzel bir hediye paketi getirdiğine inanıyorum. Acaba içinde ne var?

:)


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.



10 yorum:

  1. O hediye paketinin içinde aşk olabilir mi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz beni gülümsetti, teşekkür ederim bunun için. :) Yani ben genel konuştum. Bakış açımda farklılık var gibi seziyorum. Öyle :)

      Sil
  2. Eski kitapları elden çıkarmak... Bana da nasip olur mu acaba? Hiçbir kitabıma kıyamıyorum. Onlardan ayrılamıyorum. Üstelik evde kitaplarla aynı şekilde bağ kuran iki kişi daha var :) Sıkıntılı bir durum biliyoruz, farkındayız ama vazgeçemiyoruz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önceden ben de hiçbirini veremezdim sanırım ama şimdi bir küçük kalp titremem bile olmadı desem :) Çünkü hem onları bir daha okumayacağıma eminim (vaktiyle popüler olmuş kitaplar çoğu), hem de gerçekten yerim yoktu! :) Önceden gerçekten tüm paramı kitaplara yatırırdım. Keşke daha ileriyi düşünüp farklı tarzda kitaplara yatırım yapsaymışım... Yine de tabii lafın gelişi keşke dedim. Yoksa okuduğum her kitap benim bugünkü anlatımıma ve bakış açıma sahip olmamda bana elbette yarar sağladı.

      Sil
  3. Tekrar okumak istemeyeceğim ya da yarıda bıraktığım kitapları elden çıkarmak benim için hiç sorun değil. Onları gereksiz yük gibi hissediyorum. :) Çünkü onlara bakınca bana huzur değil rahatsızlık verir böyle kitaplar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bence de yük oluyor. Vaktiyle indirimler çok oluyordu. Ucuza bulduğumda -kitap oburu da olduğumdan- aldığım kitaplar vardı. Onları bir daha okumayacağım. Basit kurgu ve anlatımları okumak çok zor geliyor artık bana.

      Sil
  4. Ah, okumak ve yazmak hep, hep, hep iyi gelir! :) Kitaplardan bende de artık yer kalmadı evde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında dolu dolu kitap görüntüsü de güzel ama yere de ihtiyaç var :)

      Sil
  5. O kadar keyifli bir yazıydı ki ben de bir nostalji sever olarak eski kitapalr, kasetler, perdeler saklıyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anısı olan şeyler bende de gerçekten ayrı bir yere sahip oluyor o ayrı. Böyle, aslında özetle :), romantize edebileceğim şeyleri seviyorum :) Kitaplarda da bu geçerli aslında. Bazı kitaplarım daha bir farklı mesela bende. Bir de benden sonra benim kitabımı okuyacak kişinin benim altını çizdiğim yerlere vereceği tepkiyi de merak ediyorum biraz. Hiçbir zaman öğrenemeyeceğim ama olsun :) Yorumunuz için teşekkür ederim :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.