Herkese merhaba. Umarım çok iyisindir sevgili okur. Ben bu yayınımda sana neden güzelim eski bloğumu kapattığımın hikayesini anlatacağım.
Öncelikle belki sen de görmüşsündür, bir yayınımda eski blog linkimin kullanıldığını fark etmiştik. Sonra ne hikmetse bu farkındalığın üzerinden yarım saat geçti geçmedi o blog kapandı. Muhtemelen gözlemci bir hırsızla karşı karşıyaydık...
Sonra ben sıfırdan bir e-posta aldım. Planım, bu e-postayı önce yazar, sonra yönetici yapıp benim eski mailimdeki yöneticiliğimi devre dışı bırakmaktı. Bir şeyleri hacklemek için muhtemelen e-posta adresi gerekmiyordur ama bu kişinin bilmediği bir adresle devam etmek istedim. Neyse efendim açtım yeni bir adres. Sonra oraya yazarlık daveti de gönderdim, kabul da ettim. Ancak sonra o da ne, benim sıfırdan açtığım mail adresine blogspottan bir bilgilendirme geldi. Bir köstebek benim adıma daveti kabul etmiş! Neyse yazarlar kısmından atabilirdim onu, çünkü yönetici bendim. Ama ayarlara girip baktığımda tek yazar görüyordum, o da ben! Bu nasıl olabilirdi? Hala daha nasıl olabilir asla anlamadım o ayrı.
Sonra ben tabi evimde bir hırsızla yaşıyor gibi hissetmeye başladım. Hatta belki biliyorsundur nisan boyunca yazı yazmadım. Çünkü nasıl yazayım... Aslında her şey normal gibiydi. Belki de benim kuruntumdu bilmiyorum. Bildiğim tek şey elimde bir e-postanın olduğuydu ve o e-postada yazan da benim blog panelimde tanımadığım bir kişinin yazar olduğuydu. Hayalet yazar.
Böyle olunca, paranoya yapacağıma bloğu kapatayım dedim. Zaten elimde kodlar var. Kod olmasa yazılarım var. Hadi yazı da olmasın kahretsin, baştan başlarım!
Sonra biraz bekleyeyim dedim. Mayıs başında bloğumu tak diye kapattım. Amacım az bekleyip bloğu geri diriltmekti. Ama bakın şu işe ki benden önce davrandı hırsız hayaletimiz. Mayısın ortalarında eski blog adresimin, yani blog linkimin kullanıma açık olduğunu gördüm. Şu an bile google'a eski blog adımı yazarsanız ilk sırada ben çıkıyorum... Çünkü bu kişi benim linkimle bloğumu yeniden açtı. Yazı falan yok blogda tabi ama amacı ne bilemiyorum. Belki de görüntülenme sayımdan faydalanıyordur, bilemiyorum. Ama hadi faydalandı diyelim, Allah aşkına blogdan hangi biriniz ne kadar para kazandınız? Blogdan para kazanmak diye bir olay, bir rüya, bir masal yok. Var mı? Varsa buyurun lütfen.
Bu tabi benim yeni blog açma hevesimin afedersin içine bir güzel etti. Bu nedenle her şeyden soğudum. Çok üzüldüğümü zaten ilk yazımda da anlattım. Bloğumu kapatmak bile kalbime hançerler soktu çıkaramadı, bir de üstüne bu kişi hala bloğumla ve belki de benimle artık bilemiyorum, uğraşmaya devam edip durdu. Bloğumu bile kapattım, daha ne istiyordu? Belki de boşalan evime daha rahat yerleşmiştir bu yolla. Bilemiyorum.
Velhasılkelam, bu nedenle tak diye yok oldum. Hayatımdaki tek derdim de bu değil ayrıca. Ama orayı ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha uzun uzun anlatmayacağım. Ben orada büyüdüm ve... Ve'sini biliyorsun işte. Ben ne zaman birine sarılmak istesem, bazen hani, oraya sarıldığım olurdu; bloğuma. Anlıyor musun? Bu yüzden canım yandı, çok yandı. Belki bloğumda kimse yoktu, belki de vardı. Sorun bu mu? Evet, bu bir sorun o ayrı. Ama cidden, bu mu? Hayır! Benim olan bir şeye birinin dokunması, onu sarsması, fikri bile çok yıpratıcı. Orası benim hayatımın literatürüne ''benim'' kelimesini soktu. Benim demeyi bloğumla tanıdım ben. Yaza yaza, keşfede keşfede.
Neyse. Zaten artık bunların önemi yok. Yani ne kadar üzüldüğümün. Çünkü bir kere üzülünce artık üzülmüş oluyorsun malesef. Bunu geri alamazsın.
Aslında bir daha tövbe blog yazmam diyordum. Bu kadar üzüldükten sonra mı? ASLA! Ama olmadı işte. Blog yazmayınca normalde de yazamamaya başladım. Bir tane günlüğü neredeyse bitiriyorum o ayrı. İki ayda bir defter bitti, yuh! Ama işte anladın, yazamamaya başladım. Zaten çevremde uzun uzun sohbet edebileceğim de kimse yok şu an. Bu benim için ölüm demek. Abartmıyorum, ölüm demek. Anlatamamak.
Bu yüzden, bana da sürpriz olarak, bir öğleden sonra bulutları izlerken aklıma geliverdi. O an bilgisayara koşmasaydım muhtemelen bu bloğu açmazdım. İyi mi oldu bilmiyorum. Çünkü hadi ama bu travmatik bir olaydı. Benim en büyük korkum sevdiğim bir şeyleri yitirmek. Bu nedenle de er ya da geç sevdiğim şeylerle arama uzaklıklar girer. Bu olay da bu korkumun üstüne yağ, bal, kaymak, efendim reçel falan sürdü... Ya da acı salça!
Bundan sonrası için sıfırdan devam mı etmeliyim, yoksa eski yazılarıma da bu blogda yer mi vermeliyim bilmiyorum. Eski yazıdan kastım da asla kendimi anlattığım, hislerimi anlattığım, yazılar değil. (Ağaç Ev yazısını yazmamışçasına :) - bakınız bir önceki yazım). Çünkü ben kendimi gösterdim; sonra biri geldi o güzelim yazılara pis pis dokundu! Ama belki arşiv olması için sevdiğim kitapların yorumlarına bu blogda yer mi versem diyorum. Aslına bakarsan elimde blog kodum da var. Onu geri yükleyecektim zaten bu son şey, eski blog linkimin kullanılıyor olması, olmasa ama sonra bundan da soğudum. Tek isteğim sadece yazabilmekti. Susuz kalmış gibiydim ve bir daha bunun olmasını istemiyorum.
Benim kadar uzun süre blog yazanlar -sekiz yıl dile kolay- aslında bir yerden sonra bloğa reklam ekleyip iyi kötü para kazanıyorlar. Ama işte o da büyük büyük meblağlar değildir sanıyorum ki. (Buna rağmen işte niyeee?) Ama ben sadece seviyordum. Anlamıyorum, bir şeyi sadece sevemez misin? Sadece sevdiğin için emek vermek, kendinden bir şeyler vermek hatta; bazı insanlar bunun empatisini niye yapamıyor? Bir kere bloğuma göz atınca bile anlaşılacak bir şey bu. Belki de tam olarak bunun için bulaşıp durmuştur, bilmiyorum.
Bak yine yazarken kendi sorduğum soruya yanıt buldum. Sanırım en iyisi sıfırdan devam etmek, ne dersin? Yoksa sence, blog kodumu yükleyip (ki yüklesem nasıl bir şey ortaya çıkar bilemiyorum) eskiyi diriltmek mi? Yine de içimden bir ses buna hayır diyor. İkinci olarak ise, çok sevdiğim kitapların yorumlarını yeniden paylaşmak. Bu nasıl fikir sence? Tabi yazılarımın altındaki tüm o yorumlar falan olmayacak böyle olunca artık ama en azından arşiv olur kendim için diye düşündüm. Ya da eskiyi geride bırakıp yeni yazılarla mı devam etmeli? Belki sadece instagramda eski kitap yorumlarımı paylaşabilirim. Bilmiyorum, sen ne düşünüyorsun? Bütün bunlar hakkında?..
Aslında bu olayları anlatmayı düşünmüyordum. Çünkü bu resmen uğursuzluk ve bunları bir daha anmak bile istemiyordum. Yine de anlatmak, bloğumun okurlarını da bilgilendirmek, iyi olabilir diye düşündüm. En önemlisi de belki rahatlatabilir diye düşündüm. Gerçi bundan sonra bunun bile önemi yok ya, neyse.
Hoşça kal, kalalım. Umarım.
Sevgili İlkay, başına gelen duruma çok üzüldüm. Blog sayfanın senin can damarlarından biri olduğunu biliyorum ve o korkunç kişi de umarım bunun bedelini öder. Maalesef ki insanlar çok kötüler; bazen yalnızca nefes almamız bile onların bize çelme takmak istemesine yetiyor. Ama lütfen burayı bırakma, senin kelimelere ihtiyacın var ve emin ol ki kelimelerin ve biz okuyucuların da sana ihtiyacı var. Uzuuuun uzun konuşmak istediğin birine ihtiyaç duyarsan ben hep buradayım, bana mail atabilirsin ya da numaramı verebilirim. Bence bu blog sana yeni bir uğur getirecek, ben buna inanıyorum. Kötü bir olay yaşadıktan sonra acıya tepki olarak o çok sevdiğimiz saçlarımızı kesmeye benziyor. Evet seviyoruz, ama yeni bir başlangıç o aynadaki değişime ve yeniliğe bakmak için o güzelim saçlarımızı kesiyoruz; sen de saçlarını kestin. ;( Seni çok seviyorum, lütfen kendini üzmemeye çalış bunun ne kadar zor olduğunun farkındayım;( Hayat kocaman bir mücadeleden ibaret ve kelimeler de bence bizim bu hayat karşı silahlarımız, kalemini bırakma. Çokça sevgilerimle <3333
YanıtlaSilÖyle mutlu oldum ki yorumunu görünce anlatamam Roza. İyi ki varsın, iyi ki buradasın, iyi ki ben de buradayım :') Bu yorumun üstüne daha fazla ne yazabilirim bilmiyorum. Çok duygusallaştım şu an okuyunca. Çok teşekkür ederim. Yazdıklarınla sanki bana sarıldın biliyor musun ve ben de sana sarılıyorum, öyle hayal edelimm :) <3
SilDönüş kararı yapman iyi oldu, hep aklımdaydın çünkü sen de yazmayı seviyorsun biliyorum. :) Zor bir süreç olsa da şimdi buradasın ve istediğin gibi devam et bence. Bir blog kaybolsa başkası açılır, bir şekilde birbirimize ulaşırız yine. Verdiğin emekler önemli tabi ama her şey geçmişte bırakılmamalı, önüne de bakmak gerek. :)
YanıtlaSilEvet haklısın. Olduğum yerden devam etmek en doğrusu. Hem bir arada olabilmek en güzeli. Teşekkür ederim :)
SilBurası da güzel olacak inan. Yıllar önce bende türkiyenin ilk hobi formunu kurmuştum, bayağı üye vardı, örgü tarifleri filan vardı. Rusça sitelerden denemeler yapıyorlardı. Sonra bir Azeri bayan güvenimi kazandı, kontrol panelinden yönetim verdim ona. Çalışıyordum işte idim benim için iyi bir olaydı. Fakat bir süre sonra bayan kendine ücretsiz alandan bir hobi formu kurdu, bu işi yani örnek tariflerini paralı yapmak istedi, oysa bende ücretsizdi. Üyelik onay kısmını açık yaptım işe gidiyorum bir gün girip bakayım dedim foruma şaştım, açık saçık resimler ile doludu. Herhalde bayan üyeleri kendi formuna çekmek için bu yolu seçti, Forumu kapattım bir dahada o adresi kullanmadım. Öbür dünyada suali sorulsun o kişiye...
YanıtlaSilYeni alan yeni yazılar her zaman için iyidir. Başarılar,
Bu gerçekten de hakka girmek. Dışarıdan bir kişi gelip senin emek verdiğin bir şeyi gasp ediyor, olan şey bu gerçekten. Benim olayımın nasıl geliştiğini anlayamıyorum. Kimseye yöneticilik hiçbir zaman vermedim bloğu açtığımdan beri ama bir şekilde bana bilgilendirme geldi. Üstelik kendimi yazar olarak eklediğim halde davet başkasına gitmiş. İlginç bir olaydı benim için. Bu yüzden hem kızdım, hem de üzüldüm. Ama üzüntüm ağır basmış olacak ki kızgınlığım bile yanında hiçbir şey kaldı.
SilBaşınızdan geçen bu olayı benimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Sizin başınızdan geçenlere de üzüldüm tabi ancak yalnız olmadığımı görmek bir nebze rahatlatıcı da oldu.
Evet haklısınız. Ben de bu bloğu açarken sıfırdan başlayacaktım ama yine de emin olamadım. Bence de yeni alan yeni yazılar olayı daha iyi olabilir.
Sevgili İlkay,
YanıtlaSilEvet zor bir süreçten geçtin biliyorum.. bu süreçten bilgilenerek, yeniden yapılanarak çıktığını düşünüyorum ben. Blog dünyasında senden başka İlkay yok tanıdığım (sanırım herkes için öyle) :)
Eskiyi tedirgin olarak kullanmaktansa yepyeni sıfırdan bir adımla başla. Çünkü dediğim gibi biz İlkay' ı ve yazılarını biliyoruz. Onlar, o tüm yazdıkların okuyanların, yorum yazanların aklında. Senin nasıl büyüdüğünü izledim ben bir nevi. :)
Bloğa döneceğini biliyor ve bekliyordum.
Hoş geldin!
Çok teşekkür ederim desteğiniz için. Evet, önemli olan bir şeylere sıkı sıkı tutunmak değil, bu olmamalı bence de. Çünkü hepsini ben hatırlıyorum ve ne mutlu bana ki sizler de hatırlıyormuşsunuz :) Yani bu yolculuğu. Burada çok uzun zaman geçirdim ve bana bir şeyler katan insanlarla bir araya geldim. Benim de karşılaştığım bu insanlarda, yani sizlerde, bir şekilde yer edinebilmiş olmam benim için çok özel bir şey. Çok teşekkür ederim tekrardan. Yorumunuz yüzüme gülümseme, kalbime ferahlık kondurdu. Sevgiler. :)
Silhımmm bu blogdan devam et tabisi ama bencesi arada bir önceki blogundaki yazılarını da koy buraya ve zaman içinde bir yandan yeni yazılarını yazarken eski yazılarının hepsini de koy yani, örneğin o şirin öykülerin, öykü serin gibi :) yani eski yazılarını da isterim yeni yazılarını da :) ama sen bilcen tabii sen rahat huzurlu ol daaaa :)
YanıtlaSilBilmiyorum, tek isteğim sadece yazabilmek burada. Bu kadar :)
SilBaşına gelen olayı anlamdirmak güç. Bu yapılan şey gerçekten çok kötü bir şey ama demek ki yaşaman gerekiyormuş. Belki yeni başlangıçlar yapman gerekiyordu. Belki bu yeni başlangıç sana da iyi gelir. Bu olay olurken ben buralarda pek yoktum zaten birkaç gün önce senin geri döndüğünü öğrendim. Yani senin gittiğini de o şekilde öğrenmiş oldum. Yazılarını, arkadaşlığını, seni okumayı seviyorum ben. Umarım çok daha güzel günlerde ve yazılarda hep beraber oluruz:))
YanıtlaSilGerçekten garip bir olaydı ve sanki bunu yapan kişi yapmak istediği için yaptı bunu. Yani benim anneannemle anımı anlattığım, otu böceği dağı taşı anlattığım yazılarımdan oluşan bir bloğa bunu neden yaparsın ki başka. Saçma yani. Ama amacına ulaştı öyleyse de, üzüldüm çünkü.
SilYine de dediğin gibi belki de böyle olması gerekiyordur. Blog yazmak bana kendimi iyi hissettiriyor. Sanırım bir şeylere çok da tutunmamak lazım. Önemli olan sizlerle olmak, kendini ifade etmek falan işte; değil mi? :)
Sen de hoş geldin. Ben de senin yazılarını ve yorumlarını okumayı seviyorum. :)
Yazıların sendeyse en önemlisi bu. Ben yazılar gitti diye çok üzülmüştüm.
YanıtlaSilEvet yedeklerini hep alırım.
SilAy İlkay, inanamıyorum, neler olmuş böyle! Senin son yorumundan sonra neler yazmışsın diye bloguna bakayım dedim ve şok oldum. Benim hatırladığım kadarıyla senin Instagram'ın çalınmıştı, ondan bir süre sonra da eski blogunda abukluklar olmaya başlamıştı. Eski blog linki meselesini gördüğümü çok net hatırlıyorum ama ben o zaman link yenilenmesi blog içinde bir bug oluşturmuştur falan diye düşünmüştüm, hırsızın tekiyle karşı karşıya olduğun aklımın ucundan bile geçmemişti. Çok geçmiş olsun. Bu olayın üzerinden epey zaman geçmiş ama o blogun senin için ne kadar değerli olduğunu çok iyi biliyorum, umarım daha iyi hissediyorsundur. Eski adresine girdiğimde Endonezce "Burada bir şey yok." tarzında bir mesaj çıkıyor. Görüntülenme sayısıyla bloglardan para kazanılıyor mu bilmiyorum ama bütün yazıları silmek daha kötü değil mi, hiç anlamadım. Yani o yazılar tıklanmaya devam edecekti sonuçta ve daha çok görüntülenme alacaktı, şimdi geçmişe dönük ne kadar kazanılabilir ki? Ki Google bu konuda çok sıkı, hiçbir yazı olmadan Adsense'e onay vermez bence. Belki de ve tüm kalbimle umuyorum ki o rezil şahsın elinde patlamıştır bu olay.
YanıtlaSilYeni blog açmana çok sevindim çünkü döndüğümde seni bulamasaydım blog dünyasındaki eksikliğini inanılmaz hissederdim. Emin ol bu tecrübe sonrasında çoğu insan senin yaptığını yapmazdı, bu macerayı noktalandırırdı. Seni İlkay yapan da bu farkın ve yazma tutkun zaten bence :)
Çok uzun zaman geçtiği için neye karar verdin bilemiyorum ama bence eski yazılarını arada burada paylaşmalısın. Hatta ben senin yerinde olsaydım Nostalji gibi bir isimle buna ait bir seri oluştururdum. Instagram'da zaten bunları istediğin zaman paylaşabilirsin orası her an müsait bu yazılara. Her ne kadar eski blogundaki yorumlar vs. gitmiş olsa da burada yeni anılar biriktireceksin, öyle bakmaya çalış. Eski bloguna da Web archive ile bakabilirsin belki.
Öncelikle hoş geldin Vulnicure. :)
SilAçıkçası çok kötü zamanlardı. Beni anladığını biliyorum; çünkü bu hissi ancak benim gibi bloğuyla bağ kurmuş birisi anlayabilir. Orası benim için basit bir web sitesi değildi. Çünkü ben orada kendimi keşfetmiştim ve yaşantımdaki herhangi biri bile beni bir blog okuyucum kadar iyi tanıyamaz. Beni en çok yaralayan da bu oldu. Orası bendim bir nevi. Tüm hayallerimi, umutlarımı, benliğimi kattığım; üstelik beş kuruş para almadan bu kadar emek harcadığım, parayı geçtim, beni üç kişi okusa bile mutlu hissettiğim bir yerdi. Ah tutması diye bir şey var mı bilmiyorum ama varsa o kişinin de aynen benim hissettiklerimi hissetmesini çok isterim.
Bloğumu silme nedenim lekelenmiş hissetme halim. Çamura bulandı sanki güzel bahçem. Heves meves bırakmadı, ben de yıktım ayrıldım oradan. Aslında yeni blog asla açmayacaktım çünkü yazımda da yazdığım gibi eski linkimi hala kullanıyor o kişi. Yeniden blog açarsam eskisi gibi yazamam gibi geliyordu. Yine de ben anlatmazsam ölürüm. :) Yaratıcılığımı da kaybediyordum aslında. Bana öyle geliyordu. Soluyormuşum gibi. Çünkü normal yaşantımda karşıma birini alıp burada yazdığım gibi tuhaf betimlemelerle konuşamam. Ne diyor bu der. :)
Bir anlık hislerle bu bloğu açtım. İyi oldu mu emin değilim ama dediğim gibi benim için bu zorunluluktu. Yeniden başlamak beni yeniledi gibi de. Artık birinin varlığını aramayı bıraktım. Bloğuma anlattım yeniden kendimi. Bu olaydan öğrendiğim en net şeyse ergence triplere girmemek ama yine de kendi kendine yetebilmeyi öğrenmek. Bazen anlatmamamız kendi içimizde kalmamız gerekir. Kendimize iyi miyim diye sormamız. Bunu öğrendim. Biri veya bir şey beni iyi etsin diye ummuyorum, beklemiyorum artık. Kendi kendimi iyi ettim çünkü. Bu da beni güçlendirdi herhalde bilmiyorum.
Diğer yandan, bu bloğu da sevdim. Ama eskisi gibi değil. Olamaz da sanırım. Orası apayrıydı benim için dediğim gibi. Belki de orada büyüdüğüm içindir bilmiyorum. Yine de yazmak güzel. Tek istediğim de bu. Gönlümce yazmak yazmak yazmak.
Yorumun ve ziyaretin için teşekkür ederim.