20 Kasım 2023 Pazartesi

Dönen Dünya.

Yolculukları çok severim. Hele de gün batımına karşı olanları. Yol kayıp giderken diğer her şey de hareket halindedir. O an sanki ben değil de, diğer her şey geçip gidiyor gibi hissederim. Bu bana çok hoş gelir. Gözlerimle hepsini yakalamak isterim. Bir çeşit yakalambaç oynamak gibi.

On yaşında olmayı seviyorum. Çocuklarla bir aradayken on yaşında gibi davranmayı yani. Onlarla konuşmak keyifli. Çünkü her şeyin gerçek anlamını kullanıyorlar. Saçma olan şeyleri saçma olarak görüyorlar. Hiçbir şeye asla kılıf bulmazlar. Yaş ne kadar küçükse, bu yetenek o kadar büyüktür tabi. Ama ben en fazla on yaş civarına inebiliyorum. Yaptığım en eğlenceli ve ufuk açıcı sohbetler çocuklarla yaptıklarım oluyor. Oysa kendi on yaşımı hiç hatırlamıyorum. Yani işte, bedenimin ve zihnimin gerçekten on yaşında olduğu zamanları. Nasıl bir çocuktum hatırlamıyorum. Hatta bazen bazı şeyleri başkası yaşamış gibi hissediyorum. Oysa hafızam da kuvvetlidir bilirsin. Çoğu şeyi hatırlarım. Ansiklopedi gibiyimdir; hepsini kronolojik olarak sıralayabilirim bilenem. Ama yine de, bazen yabancılaşıyorum işte. Tıpkı tekerleklerin altından kayıp giden yollar gibi geliyor anılarım bana. Onlarla yakalambaç oynadığım uzun bir dönem de yaşamıştım. Ancak sanırım bu oyundan sıkıldım. Her şey sıkılmamla başladı zaten. Böylece başka bir şeyler yapmayı akıl edebildim.

Peki yıldızları izlemeyi sever misin? Gözünü onlara uzun süre dikersen oldukları yerde döndüklerini görmeye başlıyorsun. En olmadı böyle böyle böyle ileri geri sallanıyorlar. Küçükken etrafımda dönmeyi severdim. Sonra da bir yere oturur veya uzanır etrafı izlerdim. Böylece dünya dönerdi. Her şey dönerdi. Yıldızlar da dönüyor gibi hissediyorum. Yıldızları izlediğimde hiç yaşımda hissediyorum. Çünkü 5 yaşımda da, 15 yaşımda da, 25 ve hatta olur ya belki 75 yaşımda da aynı şeyleri hissedeceğimi biliyorum.

Yaparken hep aynı şeyleri hissettiğin bir şeyler var mı? Veya izlerken? Ama iyi şeylerden konuşalım. İyi hissettiren şeylerden. Sana kendini ne iyi hissettirir? Ne zamansız hissettirir? Neyi izlerken hiç yaşında olursun? 

Bazen bazı duyu organları birbirine karışır değil mi? En azından edebiyatta karışıyor. Bir bakıyoruz bir karakter gözlerini kocaman açarak neredeyse soluk alıp veriyor. Bir bakıyoruz bir karakter kulaklarıyla hissediyor. Duyu organlarımız bazen duygu dünyamızla paralel ilerlemiyor gibi hissedebiliyoruz. Duygularımız çok geldiğinde hepsi birbirine karışıyor. 

Çoğumuz duygularımızla saklambaç, duyularımızla yakalambaç oynarız. Bense körebe oynuyorum bazen. Bazen de elim sende. Oysa şimdilerde... Aklıma çok eskilerden bir oyun geliyor. Hatırlayamadığım on yaşımdan. Güzellik mi, çirkinlik mi, havuz başında mankenlik mi? Hangisiiiii? Hatırladın mı bu oyunu? Ne güzel oyunlar vardı değil mi? Şimdilerde çocuklar oynamıyor demeyeceğim. Evet, belki daha az oynuyorlar ama yine de bu oyunu en son geçtiğimiz sonbaharın başlangıcında pencereden içeri dolan seslerle duymuştum. 

Oyun nasıl oynanıyordu tam olarak hatırlamıyorum. Her şey bölük pörçük. Belki de googlelamalıyım. Çünkü merak ettim. Sanırım burası, güzel ve çirkin pozların iç içe geçtiği dönen, hep dönen, kah kaçtığımız, kah yakalandığımız, ama hep gözlerimizi sımsıkı yumup göz kapaklarımızın ardından ne çıkacağını merak ettiğimiz masmavi bir Dünya. 

Artık havalar soğudu. Tam da tahmin ettiğim gibi, bir anda. Kendine çok dikkat et.

Bu hafta, dönen dünyayı kabul etmek istiyorum.

Güzel bir hafta dilerim.

Hoşça kal.

:)


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsin.




10 yorum:

  1. ı am never going to dance agaiiin :) with a careless whisper of a frieeend :) oyunlar oyuncaklaar biricikler onlar :) çizgi filmlerde tabiii çocuk oluyozzz :) küçük deniz kızııı ve totoroooo :) ay pirensesi veee pippi longstockingss vee gizli bahçeee :) sonraa panda koala penguenleer :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Melodisini bildiğim ismini unuttuğum bir şarkıydı ama geçenlerde duyunca yine dinledim ve sizlerle de paylaşmak istedim :) Evet, hepsi iyi ki var ve hep de hepsini de seveceğim <3

      Sil
  2. Gün batımını severim, insana artık durup dinlenmesi gerektiğini hatırlatıyor gibi. :) Yıldızlar şehirde pek görünmüyor o yüzden ayla idare ediyoruz. :)
    O oyunu çok oynardık küçükken. Sözleri söyleyen kişi arkasını dönene kadar ona doğru koşar sonra kımıldamadan beklerdik. En çok renkli istopu severdim. Şimdilerde hiç oynayanlar görmüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet istoop :) Tamam diğer oyunu da hatırladım şimdi, teşekkür ederim :)
      Yıldızları az buçuk izleyince bile iyi hissediyorum. Evde olmak gibi benim için. Beni rahatlatıyor. Ay da güzel ama evet ve daha net göründüğü kesin :)

      Sil
  3. Evet ben de hatırladım onu tekerleme miydi acaba sadece? Ben de küçükken oynadığımız bir oyun hatırlamaya çalışıyorum ne zamandır. Karşılıklı geçerdik ve şarkı sözü şeklinde bir oyundu, söylerken bir yandan hareketlerini yapardık. Sıra sıraydı şarkılar. Şunu hatırlıyorum biraz "Ben bir subay beklerken çöpçü de girdi koluma.. " diye ve birbirimizin koluna girerdik :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyunda söylenen bir kısımdı bu. Sonrasında güzel surat, çirkin surat veya manken pozu veriyorduk diye hatırlıyorum. Bahsettiğiniz oyunu bilmiyorum ama eski oyunlar hep benzer şekildeymiş sanırım. Grupça oynanan, tekerlemeli ve doğaçlama hareketler gerektiren oyunlar. Hem hareket etmeyi sağlıyormuş, hem de yaratıcılığı geliştiriyormuş. Grupça oynanması da cabası. Hatırlıyorum da oyun oynarken tanıştığım çocuklar bile olurdu. Kimse kimseyi yargılamazdı, birlikte oynardık. Şimdi de dediğim gibi bazen oyun sesleri duyuyorum ama artık bu tip oyunlar yerine tabletlerden, telefonlardan oyunlar oynamayı yeğliyor çocuklar. Hatta artık oyun bile eskidi sanırım, sosyal medya tercih ediliyor gibi çocuklar tarafından bile. Zaten sokaklar, parklar veya türevleri de güvenli değil...

      Sil
  4. Yıldızlara değinmeden bir yazı olmazdı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlkay deyince akla gelen üç şeyden biri yıldız falandır herhalde, en azından bloğumun okurları için :)

      Sil
  5. Yıldızları izlemek, elbette çok keyifli. Hele ılık bir yaz akşamı esintisinde… Sahil kenarındaysan, dalgalar da kıyıya vuruyorsa ve sen yıldızlara bakarken düşüncelere dalıp gitmişsen.

    Beni iyi hissettiren şeylere gelecek olursam. Karda yürümek, doğa yürüyüşleri yapmak, suluboya ve çizim kalemlerimle doldurulmayı bekleyen boş sayfaları kovalamak, kitap okumak, bisiklet sürmek… Saymakla bitiremeyeceğim sanırım. :)

    Çocukken oynadığımız oyunlara ben de özlem duyuyorum ve kendimi şanslı hissediyorum. O zamanlar sokak oyunlarıyla tanışma fırsatı edindiğim için. Şimdilerde belki anaokulunda çocuklar bu oyunları oynama imkanı bulabiliyor.

    Evet havalar epey soğudu. Kış erken geleceğe benziyor.
    Sen de kendine dikkat et Sevgili İlkay. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bir mekan tasviri yapmışsın. Kendimi orada buldum adeta. :) Her yaz yıldızları izleyebildiğim kadar çok izlerim. Sanki içime çeker gibi. Çünkü kışın soğukta ve kapalı havalarda izlemek mümkün olmuyor.
      Hepsi de çok güzel. Bu arada çizimlerinle ilgili yazılarını okumak da keyifli. :)
      Şimdi dijital bir dünyanın içine çok küçük yaşta giriyor çocuklar. Oysa hareket etmeleri, keşfetmeleri, belki oyunlar uydurmaları lazım. Ben de oyunlar oynamış son nesildenim sanırım.
      Evet, öyle gibi. Kış gelmiyor gelmiyor dedim(k), bir geldi tam geldi :)
      Teşekkür ederim güzel yorumun için. Sevgiler. :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.