Uzun zamandır dinlemediğim bir şarkıyı dinlemek bana değişik bir keyif veriyor. Şarkı hüzünlü bile olsa, artık onu uzun zamandır görmediğim bir sevdiğimin yerine mi koyuyorum nedir, nağmeleri kulağıma ilk geldiği anda daha ben fark edemeden yüzüme bir gülümseme yerleşiyor. Bu hissi seviyorum. Bu keyif, daha çok... unuttuğun bir şeyi hatırlamak gibi. Üstelik o şarkıyı öncesinde çok sevmiş olmama da gerek yok. Biraz beğenmiş olmam bile yeterli. Ona hislerimi biraz fısıldamış olmam yeterli... Onu yeniden dinlediğimde iyi hissedebilmem için.
Uzun zamandır hiçbir şey istemediğimi fark ettim. Sana bunu uzun uzun anlatmak isterdim. Ama sanırım anlatacak pek bir şey de yok. Nasıl uzun yazılar yazdım ama değil mi? Bazen kendime hayret ediyorum nasıl en basit şeylerden kocaman yazılar çıkarabildim diye. Bu bir beceri değildi. Sadece bir şeyler bulmak istiyordum işte. Beni motive edecek bir şeyler. Sonuçta insanlar böyle ilerlerler. Bir şeyler ister ve onu bir çeşit kutup yıldızı yaparlar. Benim de bir kutup yıldızım vardı. Ama sonra onun Dünya'da değil, Neptün'de parladığını keşfettim. Oysa ben Dünya'dayım.
Bir şeyler istemek, ama gerçekten yürekten istemek, çok kıymetli bir şey. İnsanlar çoğunlukla ''olmaz ama...'' diyerek hayal kurarlar. Veya bu istekleri bir yıldız gibi görerek. Oysa yıldızlar geceyi aydınlatırlar. Yıldızlar önümüzü görmemizi sağlarlar. Yıldızlar kalbimize neşe verirler. Yıldızlar hüznümüzü paylaşırlar. Yıldızlar varlığımıza tanık olurlar. Yıldızlar en içteki yanımızı sorgusuzca kabul ederler. Yıldızlar çok disiplinlidirler. Yıldızlar nerede ne yapmaları gerektiğini bilirler. Yıldızların uzakta olmaları bir şeyi değiştirmez. Onları görmek için kafamızı kaldırmamız -ve tabii gece olması- yeterli. Kaldı ki gündüz de bir yıldızı izliyoruz. Hem de her yerde! Tüm parlaklığı ve sıcaklığıyla. Ama anlamıyoruz onun da bir yıldız olduğunu. Çok fazla olduğu için. Çok yakın olduğu için.
İnsanın mantıklı olması için bile önce biraz hayalci olması gerekiyor. Dünyalı olmak için bile Neptün'e bir gidip gelmek gerekiyor. Yani... Bunu tercüme edersem... Hedef belirlemek için de önce bir şeyi istemen gerekiyor. Bunu bazen çok yakından yapıyorsun ve için pasparlak, sıcacık oluyor (evvettt o yakın yıldızımız gibi), bazense uzak ama kocaman oluyor (eveett bize yönümüzü gösteren az yakın yıldızımız gibi) ve bazen de kafanı kaldırıp yıldız toplamaca oynaman gerekiyor - oynamayı istemen gerekiyor (bilmiyorum, belki de başlangıçta uzak olan çünkü çok fazla olan yıldızlar gibi).
Velhasıl kelam, isteklerin ve istemenin kıymetini bilmek gerekiyor. Uzun zamandan sonra ilk kez bir şeyi istediğimi fark ettim. Onu kutup yıldızım yapacağım. Çünkü Dünyalılar böyle yapar!
:)
bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder