8 Eylül 2024 Pazar

Her şey önce kendi içindir.


Üniversitede ders arasında söylenen sözleri, kısa bilgi ve hikayeleri not almayı çok severdim. Hatta bazı derslerde bilgiden çok böyle notlarla dolmuştur defterim. Üniversiteyi çoğunlukla pandemide uzaktan eğitimle okudum ben ama uzaktan eğitilirken de bu alışkanlığıma devam etmiştim. O derslerden birinde defterimin bir köşesine şu cümleyi not almıştım: ''Her şey önce kendi içindir.''

Şimdi o defteri açtım da bu cümleye rastgeldim, ah nostalji, vah bilmem ne diye hikayeler yazmamı bekleyebilirsin ama hayır, o defter nerede hiçbir fikrim yok. Bu cümle aklıma şehrin ışıklarını izlerken geldi. Öylece, bir anda. Biraz kırılmıştım. Bazı şeylere hala daha kırılabiliyor olmam gerçekten çok komik ama insan böyle bir canlı belki de. Belki de kırılabiliriz. Belki de kırılabilirim. Belki de bunu kabul etmek gerekli falan fıstıklı dondurmalı... Evet, bir tık buruk hissettim. Bir de arkaya azıcık insanı düşünmeye iten nağmeler açmışım. Yok artık yangına git körükle, gibi bir hal.

Sonra biraz yıldızlarla konuştum. Tabii içimden. Sonra yıldızlar bana parladı. Tabii dışlarından. Sonra... Aklıma bu cümle geldi. Sonra, geçti! Biliyor musun aslında kırılmak ve öfkelenmek beni gerçekten de körükleyen şeylerdir. Bu yolu tercih etmem ilerlemeye dair cesaret bulabilmek için; ama evet, gerçekten de öfkelendiğimde ve üzüldüğümde kendi hayatımın kontrolünün sadece benim elimde olduğunu sarsıcı bir şekilde anlarım. Ben üzgünken, hatta mutluyken bile, yanımda olmayı seçmeyen kişilerden ne beklemeliyim? Hiçbir şey. İnsanları olduğu gibi kabul etmeliyiz ama yine de acıtabiliyor. Acıtıyor. 

Ben hep bir şeyi beklemiştim biliyor musun? Kendimi kandırmadım ama fazla bekledim. Çok fazla bekledim. Yıldızlar bile böyle karşımda bir aradalarken, ben nasıl tek başıma parlayabilirdim ki? Ah... Tek başına kelimesi de fazla dramatik kaçtı değil mi? Ama anladın, hadi hadi anladın. Sen de hiç böyle hissettin mi? Bir anlığına bile olsa, böyle tek başına değil de çok başına yapmak istediğin şeylerin olduğunu? 

Bence var olduğumuz kişiyi parlatmak hayattaki en önemli şey. Hadi şeylerden biri diyeyim. İnsanın kendi varlığını kabul etmesi zor değil mi? Bu konuda ne kadar çalışırsan çalış zor olabiliyor. Dış dünya kırabiliyor seni. Dış çeperlerin çarpabiliyor sana. Ama bunlar içine ait değil. Bunlar senin yaptığın veya kabul etmen gereken şeyler değil aslında biliyorsun. Böyle düşünüyorum düşünmeden. İçim bunları biliyor. Dışımsa bazen aklından çıkarabiliyor. Dışımızla mı düşünüyoruz ne? Belki de daha fazla içimle düşünmeliyim. Çünkü her şey önce kendi içindir. Belki de varlık bulma halimiz de budur. Kendi için olmayan bir şey başka bir şeyin uzantısı olmak dışında bir şey olmaz, değil mi?

Sanırım bu kadar. Teşekkür ederim burada olduğun için.

:)


bir şeyler ve efsane bir şeyler dinlemek için buyurunuz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.