17 Eylül 2024 Salı

Antabus (Seray Şahiner) | Kitap Yorumu

Yazar: Seray Şahiner, Yayınevi: Can Yayınları

Bu kitabı okunacaklar listeme not aldığım ilk günden beri okumak istiyorum ve o günün üzerinden inan bana epeyce zaman geçti. Kitap uzun zamandır hem listemde, hem kitaplığımda onu okumamı bekliyordu. Aslında ince de bir kitap; okunsa okunur değil mi... Ama işte konusu... Ah konusu... Beni öyle çok geriyordu ki anlatamam. Kadının hikayesini anlatıyordu bu kitap. Leyla'nın ağzından duyulmayan kadınların hikayesini anlatıyordu. Bu yüzden bu kitaptan hep çok korktum.

Leyla bir evin en küçük ve tek kızı olarak dünyaya geliyor. Evin tek kızı ya, el bebek gül bebek bakılıyormuş çocukluğunda; vallahi kendisi öyle diyor. Gel zaman git zaman Leyla büyüyor. Çocukluktan çıkıyor ve genç bir kız oluyor. O günden itibaren işler değişiyor. Çünkü artık damgalandı (!): Çünkü artık o bir kadın! Kendini korumalı (!)... Leyla ve ailesi İstanbul'da çalışmak ve yeni bir hayat kurmak için amcasının yanına taşınıyorlar. Ağabeyleri ve babası işlerde çalışırken Leyla hep evde. Babası bakkala çıkmasına bile izin vermiyor. Çünkü hani Leyla korumalı; hayır kendisini değil, namusunu.

Bir gün amcasının dürtüklemesi üzerine Leyla da konfeksiyonda çalışmaya başlıyor. Hala çok çok genç. Aşık oluyor. Aşık olduğu çocuk da pek gönülçelen. Tüm kızlar ona aşık. Ömer de Leyla'ya ilgili ilgili olmasına da... Leyla'nın masum aşkı kursağında kalıyor. Çünkü patronu tarafından cinsel istismara uğruyor. Leyla koruyamıyor (!), evet namusunu. Ailesi de Leyla'yı korumuyor bu nedenle. Yaşlı, içkici bir adamla apar topar everiyorlar Leyla'yı. Leyla'nın hikayesi evlendiği gün mü başlıyor dersiniz? Hayır. İstanbul'a geldiğinde mi? Hayır. Küçük bir kızken veya doğduğu günde mi? Hayır... Leyla'nın hikayesi başlamıyor. Ne diyor Leyla biz okurlara: ''Ben, Osman kızı Leyla... Babamın soyadından çıkıp kocamın soyadına geçtim. Televizyonda görüyorum, bazı kadınlar evlenince kocalarının soyadını almıyor. Babalarınınkini sürdürüyor. Amaan, ne fark eder. Beni o adama veren babamın soyadını taşıyıp ne yapacağım? Hele bazısı hem babasının hem kocasının soyadını taşıyor ki Allah muhafaza... İki celladımın da soyadını taşıyacağım he mi?! Topunun soyuna kibrit suyu. Ben, Osman kızı Leyla, Remzi'nin karısı Leyla oldum. Bana sorsalar, sadece "Leyla" olmak isterim. "Leyla'yla Mecnun" bile değil, düz Leyla.'' (Sayfa 38).

Bu kitap, hikayesi başlayamayan kadınların hikayesi olabilir belki. Bu kitap Leyla'nın ağzından anlatılan üzücü bir hayatı konu ediniyor.

Kitap beni hem üzdü, hem öfkelendirdi. Ama öte yandan kitabı okumamı sevgili Leyla kolaylaştırdı. Başka bir şansı olabilseydi acaba nasıl biri olurdu Leyla diye düşündüm. Başka bir şansı olabilir mi acaba kızlarının diye düşündüm. Sonra da bu sistemi düşündüm.

Kitaptan etkilendim. Yazar pat pat pat yazmış her şeyi. Hem de ana karakterin ağzından. Etkileyiciydi. Yazarın başka kitaplarını da okumak istiyorum.

Hoşça ve kitaplarla kalın.



ALINTILAR

''Ne? Orada olduğunuzu biliyorum! Seyredenler hep olur.'' (Sayfa 17)


Erkek olsun istediydim. En azından dayak yemez, hür olur, ne bileyim kız evlat gibi çile çekmez babasından. (Sayfa 43)


Beni çocuk sevmiyor sanmayın, ben çocuk sevdiğim için bu adamdan çocuk yapmak istemiyorum. (Sayfa 49)


Gaddarın suçu zulmettiğinde araması yüzsüzlük mü kendini bilmezlik mi kolay kolay anlaşılmıyor. (Sayfa 56)


Benim en büyük hayalim boşanmak. (Sayfa 61)


Depresyon zengin hastalığı kızım! Bize gelmez. Biz kanser oluruz, verem oluruz, ülser oluruz... (Sayfa 98)




4 yorum:

  1. Üzücü gerçekten. Bunun gibi nice şeyler çeken insan var. Erkekler akıllansa önce sorunların çoğu düzelecek zaten. Dünyanın yasaları da suçluyu koruyor daha çok, yapılması gereken belli. Yazarı bilmiyordum tanıtım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitapta pek çok doğru noktaya değiniliyor. Bunu ana karakterin ağzından doğallıkla anlatmak ise kitabı daha da etkileyici kılmış. Keşke bu tip olaylar tabi ki hiç yaşanmasa ama kadını koruyan yaptırımlar olsa kadınlar daha güvende olabilirler.

      Sil
  2. bizim ülkenin halleri işte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Malesef bunları yaşamak zorunda kalan çok kadın var. Zaten kadınlar hep bastırılmaya çalışılmıyor mu? Bazıları daha şanssız, belki çok daha şanssız... Ama yapılanlar aynı: Bastırmak. Kadın olmaya dair düşünüyorum bazen ve bu güçlü bir şey. Kadınlar gerçekten güçlü. Tüm sözlü ve fiziksel sindirmelere rağmen gerçek değişmez: Kadınlar güçlüdür. Gücü pek çok açıdan tanımlayabiliriz ama tanımlamayacağım. Bu tip konularda, haksızlığın her türlüsünde, aşırı tetiklenirim zaten.

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.