Ağustos böceklerinin sesini dinlemek beni rahatlatıyor. Sanki, tanıdık birini duymuşum gibi bir his veriyor. Annemlerin bir akrabası vardı. Ben küçükken benimle uğraşmayı pek severdi. Sanırım ben de onun benimle uğraşmasını severdim. Bir çocuk için varoluşunun büyükler tarafından fark edilmesi büyük bir şeydir. Bu da böyle bir şeydi işte; sanırım en çok da fark edilmek ve orada İlkay olarak bulunduğum fikri beni mutlu ederdi. Kendim olarak var olma fikri. Bana bunu hissettiren o kişiyi, çocukluk hatıralarımın ötesine geçmese de, bugün de sevgiyle anımsıyorum. Bana ''cırcır böceği'' diyen kişi oydu.
Yine çocukken çok konuşurdum. Bunu hatırlıyorum. Konuşmaya başladığımda gerçekten susmazdım. Muhtemelen hemen hemen her çocuk gibi. Bir çocuk için dünya, sanırım, keşfedilecek koca bir evrendir. Tıpkı çocukken okuduğumuz ve etkilendiğimiz macera romanlarındaki gizemli adalar, uzaya yolculuklar, bilinmeyen diyarlara seyahatler; gibi olsa gerek. Yine sanırım, büyüdükçe bu özelliğimizi kaybettiğimize inanıyoruz. İnandığımız şeyler değişiyor. Keşfedilecek şeyler yerine, keşfetmemeye inanmayı seçiyoruz. Buna çeşitli adlar bile veriyoruz; umutsuzluk, yalnızlık, kaybolmuşluk... neyse ne, ben psikolog değilim, orasını bilemem ama şunu biliyorum ki, ben bazen çok yoğun bir şekilde bu hisleri hissediyorum.
Belki de büyüdükçe, buradayım, demenin farklı yollarını buluyoruz. Bunun için tüm eski sıfatlarımızı, yerini sadece bizim bildiğimiz yerlere saklıyoruz. Bak mesela, ben içimdeki bazı şeyleri nereye sakladığımı buldum ve yine unutmayayım diye sır taşıyıcım olarak seni seçtim. Ama şşş, bak aramızda, sana çok güveniyorum. Ağustos böcekleri. Yaza dair sevdiğim üç şeyden biri. Yani... sır sakladığım şeylerden biri.
Sen de içindeki bir şeyleri bir yerlere saklamış mısın, aklına geliyor mu?
bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.
Ne hoş bir yazı olmuş. Ağustos böceklerinin sesi bence de çok güzeldir. :)
YanıtlaSilSon paragrafı özellikle sevdim. Hepimiz bir şeyleri içimizde saklıyoruzdur bence. Bazen böylesi daha anlamlıdır. :)
Teşekkür ederim :) Bu yazıyı yazmadan önce biraz bulutlu hissediyordum mu desem ne desem bilmiyorum ama yazarken ve yazdıktan sonra daha iyi hissetmiştim. Bence de daha anlamlı :)
Silonu dicektim :) kendini dinliyon yani :) bişeyler saklıyoruzdur farkında olmadan :) küçükken çok konuşkanları dinlemek ffena değil de büyümüş çok konuşanlar çok fena oluyor. dinledikten sonra 2 gün sessiz kalmak gerekiyor :)
YanıtlaSilGüldüm ya, evet küçükken tatlı oluyor büyüyünce değil :)
Sil