9 Temmuz 2024 Salı

Frances Ha | Film Yorumu


Yönetmen: Noah Baumbach

Senarist: Noah Baumbach, Greta Gerwig

Yapımı: 2012 - Brezilya, ABD


Frances (Greta Gerwig) 27 yaşında genç bir kadındır. En yakın arkadaşı Sophie (Mickey Sumner) ile yaşamakta, bir şirkette asistan dansçı olarak çalışmakta ve pek de memnun olmadığı bir ilişkiyi sürdürmektedir. Hayatta gerçekten emin olduğu iki şey dansa ve Sophie'ye karşı olan sevgisi olabilir. Bir üçüncüsü ise, muhtemelen, akıp giden hayatıyla ne yapacağını bilmemesidir. Film boyunca Frances'in değişen yaşamına tanık oluyor ve onun bu değişimlere karşı olan çabasını izliyoruz.


Kaynak: Pinterest

Film uzun zamandır izlenecekler listemde olmasının yanı sıra, ınstagramda dolaşırken sevgili jossedawy_ hesabının şu yorumuyla karşılaşmıştım. Bu yorum bana, filmi mutlaka izlemelisin, diye resmen baskı yaptı. Filmin de ötesinde, sevgili Frances'i merak ettim. İnsan bazen karakterleri merak ediyor değil mi? Filmi beğenmeyecek olsaydım bile hayal kırıklığı yaşamayacaktım, gerçekten. Hatta Frances'i sevmeyecek olsam bile. Çünkü daha en başta koca bir merak vardı içimde: filmin içimdeki bir noktaya dokunacağının teminatı.

Bu filme dair en sevdiğim şey, gerçek olması. Siyah beyaz bir film karşılıyor bizi. Buna tezat olarak ise renkli bir genç kadın. Frances hayata çocuksu bir merakla bakıyor. Bu aslında kaç yaşına gelirsen gel, içinde eğer varsa, kaybedemeyeceğin bir özellik. Zaten kaybedemeyeceğin bu şeyi tutmaya çalıştığında ise, muhtemelen, sorunlar baş gösteriyor. Frances'e olan buydu. Hayatının sorumluluğunu almaktan kaçıyordu; ya da, bunu nasıl yapacağını bilemiyordu. Bazen bazı şeyleri başkaları gibi yapamayız. Hatta bunu istediğimizi söylesek bile olmaz. Çünkü biz, zaten farklı biriyiz. Durum böyleyken, başkası gibi olmaya veya inatla olmamaya çalıştığımızda, ne yapacağımızı bilemediğimizi düşünebiliriz. Hiçbir şeyi bilemediğimizi. Tek başına olduğumuzu, bize hiç benzemeyen bambaşka birine dönüşeceğimizi ve mutsuz olacağımızı düşünebiliriz.


''Biriyle birlikte olduğunda sen onları seversin ve onlar bunun farkındadır, onlar seni sever ve sen de bunun farkında olursun ama bu bir parti ve diğer insanlarla konuşursun, gülersin, ışık saçarsın, odayı araştırır, diğerlerinin gözlerini yakalarsın ama bu sahiplenici olman ya da kusursuz bir cinsellik yaşaman için değil, senin bu hayattaki kişiliğinle alakalı bir durumdur. Bu durum hem komik hem de üzücü ama bu hayat sona eriyor ve tam orada fark edilmeden herkesin önünde duran gizemli bir dünya oluşuyor ama kimse bunu fark etmiyor. Yani dedikleri gibi, etrafımızda başka bir boyut var ama bizde onları algılama yeteneği yok. Yani... Bir ilişkiye girememe sebebim işte bu. Ya da hayata, sanırım. Aşka. Sarhoş gibiyim. Sarhoş değilim.''


-Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor.-

Biz dururken, başkaları da bizimle birlikte bekleyebilir sanırız; veya bazı şeylerin sonsuza kadar sürebileceğine kendimizi inandırırız. Frances en yakın arkadaşı Sophie'ye gönülden bağlıydı; çünkü aslında onu sevmesinin de ötesinde, Sophie Frances'e ilk gençlik yıllarını ve çocukluğunu anımsatıyordu. Bu nedenle bence film boyunca Frances en büyük burukluğunu, Sophie ona daha iyi bir ev bulduğunu ve evden ayrılacağını söylediğinde yaşadı. Frances, Sophie ile ayrılmamak için cesarete gelip hayatındaki bazı şeyleri bırakmıştı. Yine de bence onu asıl üzen bu değildi. Onu asıl üzen, her şeyi birlikte yapmaya alıştığı arkadaşının gitmesiydi. Frances'in asla yapmayacağı bir şekilde, bir anda. Yine aynı şekilde, Frances'in muhtemelen asla yapmayacağı bir şekilde, bu arkadaşı Frances'e yaşamındaki büyük olayları çok geç haber veriyordu. Çok sevdiğimiz biri, bizi hayatının sadece onun izin verdiği kadarını izleyebilecek kadar uzaklıkta tuttuğunda ve aslında onun için 'diğerleri gibi' olduğumuzu hissettiğimizde üzülürüz. Bu nedenle bence, film boyunca ne yaşarsa yaşasın, Frances'i en çok üzen de buydu: En yakınındaki kişiden uzak kalmak - anlatamamak ve bu nedenle anlayamamak.

Paris sokaklarında tek başına dolandığı ve en sonunda yine tek başına yemek yerken aydınlanma yaşadığı sahneler beni güldürmüştü. Tüm o sıkıcılıkta, Frances tek başınaydı ve her şeyi sıkıcılaştıran zaman sanki tam da o anda durmuş gibiydi. Buna karşın Frances'in Sophie ile konuşurken zaten başkalarından öğrendiği büyük haberlere olumlu tepki vermeye ve aslında üzüldüğünü ve yalnız hissettiğini gizlemeye çalıştığı sahne ise kırıcıydı. Üstelik Sophie hiçbir şey anlamadı ya da sadece Frances'in asla istemediği bir şekilde ona uyum sağladı.

Frances'in kendini rahat hissettiği tek yer artık yeni taşındığı evdeki ev arkadaşlarıydı. Lev (Adam Driver) ve Benji (Michael Zegen) ile birlikteyken, mutluydu. Çocuksu bir mutlulukla mutluydu. Çünkü bu iki kişi de onun gibi yetişkin olmaya pek de yanaşmıyorlardı. Bir şeylere tutunmuyor, sorumluluk almıyor ve o yaşanan günde eğleniyorlardı. Frances diğerlerinin yanındayken kendini ifade edemiyordu. Çünkü Frances'in dışında kalan dünya, bir şekilde ondan ayrıydı. 

Velhasıl kelam, bu bir büyüme yolculuğu aslında. 27 yaşındaki genç bir kadının birey olma sürecini anlatıyor. Kırılmasını, çabalamasını, öğrenmesini ve kendi olarak büyümesini; anlatıyor. Filmi çok sevdim, Frances'i de.


Frances Ha Soundtrack için tıklayabilirsiniz.



8 yorum:

  1. Hiç duymamıştım. Fragmanına da bakayım, izlerim belki. O yüzden spoiler kısmını geçtim şimdilik. Teşekkürler önerin içiin. :)

    kayipfisilti.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, izlersen iyi seyirler dilerim :)

      Sil
  2. O kadar merak etmişsin ki ben de merak ettim :)
    Spoiler kısmını okumadım izledikten sonra okurum *-*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana yakın hissettiren bir karakterdi, bu nedenle açıkçası çok vaov bir film olmasa da filmi de çok sevdim. Bir de siyah beyaz olayını seviyorum, filme farklı bir hava katmış. İyi seyirler. :)

      Sil
  3. İzlemediklerimden. Aslında epeydir daha az film daha çok dizi izliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de izlenecek çok şey var, hepsine yetişmek zor. :)

      Sil
  4. bu filmi sık sık izliyorum :) ivit naif ve çocuksu film :) iddiasız küçük film :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet hoş bir film. Vaov değildi ama hikayesini güzel bir şekilde anlatmış ve benim de favorilerimden oldu. 27 yaşımdayken de kesin bir kez daha izlemek istiyorum bakalım bakalım o zaman ne düşüneceğim. :)

      Sil

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.