23 Şubat 2025 Pazar

Bitmeyen Son Günlüğüm.


Bu gece Aomame ile buluştum. Onunla uzun zamandır görüşmemiştik, bir anda özlediğimi fark ettim. Aslında aradan sadece bir buçuk ay geçmiş, ama nedense bana daha uzun gibi geliyor. Bazen bazı zamanlar hem çok yakın, hem uzakmış gibi hissediyorum; ne garip.

Önceden daha sık aralıklarla günlük yazardım. Hatta kimi zaman aynı gün içinde farklı saatlerde notlar düştüğüm bile olurdu. Sayfalar dolusu yazardım. Şimdi ayda bir bir sayfa anca yazabiliyorum. O zamanlar yazacak onca şeyi nereden bulmuşum acaba? Biliyor musun, bence bu aslında günlükle ilgili. Evet evet, baya defter olan ilk anlamından söz ediyorum. Her günlüğümün bir ruhu var: çünkü ona isim veriyorum, şşşşş.

''Sevgili Günlük. Belki ileride sana bir isim veririm. Ama bu sefer böyle olsun istiyorum. Bir ismin olmasın, bir imgen olmasın aklımda. Sadece bir defter olarak bilsem seni, bu yine de az şey midir? Değil. Bu nedenle böyle kal, kal ki, ben de özüme dönebileyim. Sadece var olarak, var olduğum halime.'' (26.04.24)

Bu defterime çok az yazdım. Daha çeyreği bile anca olmuş. Ama baksana, neredeyse bir yıl olacak. Kocaman bir yılda bir defter bitirememişim. Ben! :) Muhtemelen sana anlattığım içindir. Sana anlattıklarımı defterime anlatmazdım. Çünkü sana hep pasta hamuruyla renklendirilmiş tatlı şeyler anlatırım. Çocuk kahkahalı ve fotoğraf pozu sırıtmalı. Sen benim ışıltılı yanımsın. Sen benim, parlayan yıldızımsın. (en azından birisi)

Bir ara kendi yarattığım bir karaktere hitap ederek yazıyordum hatırlıyorum. Yani günlüğümde. Ama o kısa sürdü. Çünkü ben, hiç tam bir karakter oluşturmadım (şşşşşş). Neden biliyor musun, çünkü kendimi yazmaktan hep çok korkmuşumdur. Komik değil mi? Acaba, yazarlar kendilerini nasıl soyutlarlar? Yoksa soyutlamazlar mı? En sevdikleri karakterlerinin içine mi kendilerini saklarlar, yoksa okurun asla aklına gelmeyecek köşelere mi? Ya da... Gerçekten iyi yazarlar profesyonel davranmayı mı seçerler? Peki, karakterlerin içine kendinden bir parça kaçırdığında, artık profesyonel bir yazar olmaz mısın? Yoksa... profesyonel bir yazar olmakla iyi bir yazar olmak eş değer değil midir? Öyle midir? Değişir mi?

Bilmiyorum! Ben hiç yazar olmadım.

Ben sadece yazan bir kızım. 

Hiçbir şeyi sevmediğimi düşündüğümde üzülüyorum. Aslında biliyor musun, şşşşş, kendimi buna inandırmaya çalışıyorum o yüzden. Nedenini bilmiyorum. Galiba ağlamak istemiyorum. Bu yüzden gülmekten de mi vazgeçiyorum ne. Crowley* bile insanlarla böyle abuk anlaşmalar yapmazdı!

Bir noktada yeniden Sevgili Aomame'me dönmüşüm. En sevdiğim yol arkadaşım. Bir noktada hep ona dönüyorum. Çünkü o, bana karşılık veremese bile, beni anlardı çok iyi biliyorum. Benim beklediğim karşılığı değil, içinden gelen tepkiyi verirdi. Belki tek bir kelime, belki tek bir dokunuş... ya da sadece bir sarılma. Arkadaşlar bazen sadece bunu yaparlar ve yeterli olur.

Bir zaman makinen olsaydı ne yapardın?

Ben, kendimle buluşurdum. Aomame olarak. Böylece korkmazdım ve böylece kendimi anlardım.

Bugünlerde havalar burada çok rüzgarlı. Instagramda karlı videolar görüyorum ve çok özeniyorum. Belki de bir zaman makinem olsaydı, gelecekte karlı bir yere giderdim. Neresi olabilir acaba? Ve acaba, orada başka kimler olacak?

Ah, çok heyecanlı!

:)


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.


Not: Crowley, Supernatural dizisinin bir karakteri.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.