Yazar: Wilhelm Genazino, Çevirmen: Süreyya Turhan, Yayınevi: Ayrıntı Yayınları |
Karakterlerin ön planda olduğu kitapları okumayı ayrı bir seviyorum. Böyle kitaplarda bizzat kitabın kendisi o karaktere teslim ediliyor ve biz okurlar da o karakterin gözünden kitapta yer alan dünyayı ve düşünceleri deneyimliyoruz. Gerhard Wahrlich ise Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk'un anlatıcısı. Gerhard bir hayli şahsına münhasır bir karakter diyebiliriz. Kendisi felsefe eğitimi almış ve Heidegger felsefesi üzerine doktora tezi yazmış bir çamaşırhane müdürü. Birlikte yaşadığı sevgilisi Traudel ile monoton giden ilişkisine Traudel'in bebek isteği gölge düşürüyor. Gerhard içinde yaşadığı hayattan fersah fersah uzakta olan, bu uzaklıktan kaçmak için ise dış dünya üzerine fikirler üreten bir adam.
Gerhard burnu havada bir tip. Ancak söz konusu kendi hayatı olduğunda pasif agresif tepkiler vermek dışında hayatının kontrolünü eline almıyor. Tepkisizlik veya saçma da olsa alakasız bir tepki vermek onun dış dünya, ve belki de iç dünyası, için en büyük silahı. Çalıştığı işin, ne okuduğu bölümle ne de karakteriyle alakası yok. Otellere gidip çamaşırhanenin reklamını yapmak onun gibi içe kapanık ve üstüne kibirli bir adam için ölüm gibi bir şey. Ancak işini bırakma sorumluluğunu almak da cesaret edemediği bir durum.
Gerhard'ın cesaret edemediği bir diğer durum ise sevgilisiyle açık, net ve dürüstçe isteklerini ifade ettiği bir iletişimde bulunmak. Traudel'i seviyor mu bilinmese de, ona fazlasıyla alışkın olduğu ve bu nedenle güvenli limanından ayrılmak istemediği açık. Buna rağmen sevgilisinin isteklerine, beğenilerine, düşünce ve heyecanlarına hep bir burun kıvırmayla yaklaşıyor. Traudel onun için hayatının parçalarını, belki de kendi parçalarını, dağılmaktan koruyan bir güç gibi. Ancak bu gücün, pek tabii kanlı canlı bir insan olmasından dolayı, isteklerinin olması Gerhard'ı korkutuyor.
Gerhard, hayatının monotonluğundan kaçmak için dış dünyanın ayrıntılarına dikkat kesilmeyi seçiyor. Kendi hayatının sorumluluğunu eline almayı son ana kadar reddediyor. Her şey hakkında muhakkak bir fikri olsa da, kendisi hakkında hiçbir fikri yok. Belki de bir felsefeci olmasının getirdiği bir özellikle olayları, durumları ve hatta kişileri hep neden-sonuç ilişkisiyle ele alıyor. Her durum için bir fikri ve olası bir senaryosu var. Çünkü böylesi, hayatının bilinirliğinin korkutuculuğunu önemsizleştirmesinde ona yardımcı oluyor. O, dümeni eline almazsa onu bekleyen geleceğinden çok korkuyor. Kitap boyunca bu karakterin ailesiyle hatıraları, toplum, beklentiler, kadın-erkek ilişkileri, evlilik ve tüm bunları da kapsayan ''varoluş'' üzerine düşüncelerini okuyoruz. Gerhard dış dünyanın varoluşuna kaçarak kendi varoluşunu keşfetmeyi ya da unutmayı amaçlıyor; sonuçta ikisi de bir kaçış ve bir yere varıştır.
Kitap uzun zamandır kitaplığımdaydı. Açıkçası ince bir kitap olduğu için okumaya başladım. İçeriğinde beni neyin beklediğini kitaba daha evvel de başlamış olduğum için (o zamanlar farklı işlerle uğraşırken yarım bırakmıştım) üç aşağı beş yukarı biliyordum. Gerhard'ı yer yer ukala ve sevimsiz bulsam da, ilginç bir karakter olduğu su götürmezdi. Gerhard'a sinir olmamın nedeni hödüklüğü, bilmişliği veya sorumsuzluğundan bile kaynaklanmıyordu. Ona kızmamın ve kurulmamın asıl sebebi, hayatında onu anlamış, tanımış ve buna rağmen sevmiş bir kadın bulunmasına rağmen, her fırsatta (belki de sadece kendine uzak ve düşman olduğu için) onu kırması ve kendinden uzaklaştırmasıydı. Bir noktada Gerhard'ın toksikliğine o kadar dayanamadım ki kitaba bile ''kaç kurtul abla'' vs cümleler yazarken buldum kendimi...
Kitabın yazarı olan Wilhelm Genazino da sosyoloji ve felsefe eğitimi almış. Bu kitap kendisinden okuduğum ilk kitap oldu ve ana karakterinin (bana göre) tüm toksikliklerine rağmen kitabı beğendim, sevdim ve kısa sürede okudum. Altını çizdiğim çok fazla cümle oldu ve her ne kadar Gerhard beni sinir etse de, düşünce dünyasının genişliği, gözlem yeteneği ve tespitleri beni etkiledi diyebilirim. (Kitapta cinsellik temasının da bulunduğunu not olarak geçmeliyim).
Gerhard'ın kurmak istediği ''Sakinleştirme Okulu'' projesi de özgün bir fikirdi. Düşünce dünyasında yaşayan bu karakterin isteyerek ve somut bir eylemle harekete geçtiği tek yer de bu okul projesini hayata dökme girişimiydi. Bu okulun içeriğini biz okurlara açıkça anlatmasa da, okulun ana temasının mutsuzluk dolu bir dünyada kendi mutluluğunu inşa etme becerisi kazanma olduğunu Gerhard'ın düşüncelerine bakarak söyleyebiliriz.
Hoşça ve kitaplarla kalın.
ALINTILAR
''Suskunum, içimde sözcükler aramakla meşgulüm.'' (Sayfa 5)
''İçimde sessiz yatan, gerçeğin genel sıkıcılığını ve monotonluğunu insanlara anlatma arzusuna hep yenik düşerim. Sonra aniden diğerlerinin olayların ne hazin olduğunu bildiğinin ayrımına varırım. Bu kez insanların bu özel bilgiyi kasten mi gizlediklerine yoksa bu konuyu konuşmak mı istemediklerine kafa yormaya başlıyorum.'' (Sayfa 7)
''İkimiz birlikteyken yalnız olmak istemiyorum.'' (Sayfa 11)
''Sıkıntı bizi aslında hiç kimsenin görmek istemediği kesinlikte bir netliğe zorluyor.'' (Sayfa 31)
''Bir hedefe vardığımda kaçmanın gereksiz olduğunun kolayca farkına vardığımdan sık sık garip duygulara kapıldığım olmuştur.'' (Sayfa 38)
''Anlaşmazlıklarını çözemeyen insanlar, anlaşmazlıklarını yüzleşilmemiş bir tür metafizik çaresizlik olarak omuzlarında taşırlar.'' (Sayfa 40)
''Benden beklenilebilen her şeyi yapmayacağımı gösterme dürtüsü kabarıyor içimde.'' (Sayfa 53)
''Bir kadın yaşamdan zevk aldığı anda daha da güzelleşir.'' (Sayfa 67)
''Sakin ol, gündelik yaşamın iyi niyetli aptallığına maruz kalıyorsun.'' Bu cümleyi hiç değilse kendi iç dünyamı sakinleştirmek için düşünüyorum. (Sayfa 87)
''Kim bilir, belki kendime ağlamayı denemişimdir.'' (Sayfa 101)
''Onlarca yıl daha iyi bir yaşam için hazırlanmıştım'' dedim ''ama bu asla gerçekleşmedi. İnsanın kendi felaketiyle ilişkisinin onu beklemekten ibaret olduğunu kavrayıncaya kadar uzun süre duygusal ve melankolik bir halde yakınıp durdum.''
Terapist yine birkaç not aldı.
Sonra ''Aklımı yitirmekten korkuyorum'' dedim. ''Kim bilir, belki çoktan yitirdiğimden buradayımdır.'' (Sayfa 134)
''Geçenlerde Dr. Adrian'a söyledim, şu ana kadar yaşadığım hayattan daha tatlı bir hayat istiyorum. Sanırım insanların çoğunun arzusudur ama bu tatlı hayatı nerede arayacaklarını bilemezler.'' (Sayfa 150)
Not: Bu kitap yorumu yazısı reklam değildir, kitap önerisidir.
İkimiz birlikteyken yalnız olmak istemiyorum... Ne kadar anlamlı bir cümle...
YanıtlaSilDeğil mi, bence de :)
Silayrıntı en sevdiğim yayınevi. bu romanı görmediydim. okurum tabisi. doktoralı çamaşırhane müdürü. bizim ülkede böyle bişey olmaz herhalde :) veya şimdiki işsizlikte olabilir. ama yurtdışında işsizlikten değil de her iş aynı değerde orlarda :)
YanıtlaSilBu karakter okul kredisini ödemek için bu işe girmiş ve bir bakmış 14 yıl geçmiş :) Yani felsefe bölümünü (''tahsiliyle'' övünen bir karakter olmasına rağmen) öylesine bir bölüm olarak görüyor. Hatta kız arkadaşı onun entelliğine hayranlık duyduğunda beni gözünde büyütüyor vs diyor ki aslında bu da bir manipüle tekniği de neyse :) Ki Almanya'dan ve Alman bir karakterden bahsediyoruz. Türkiye'de felsefeci olmak için baya çırpınmak gerekir herhalde. Normal halk için zor bir meslek ve araştırma alanı :) Yl'de ortak ders aldığım bazı kişiler de malesef alanından alakasız işlerde çalışmak zorundalardı. Malesef böyle şeyler bir gerçeklik ve şimdi insanlar buna belki daha çok dikkat etseler de, özellikle öğretmenlik gibi bölümlerde işsizlik ve alan dışı işte çalışmak hep vardı malesef. Bu karakter de işinden nefret ediyor ama kayıtsızlık maskesinin ardına gizlenmiş. Spoiler vermeyeyim şimdi ama kendini ''kaderin'' ellerine bırakıp istediği şeyi gerçekleştiriyor :)
SilVe zaten üniversitelerde kadro (bulma) sorunu diye de bir şey var. Yani doktor ünvanlı olmak ayrı bir şey, bir üni'de çalışmak ayrı. Ama bu karakter Alman, orada işler nasıl yürür bilemiyorum.
SilAa mis gibi inceleme postu olmuş bu alıntılar da şahane. Ayrıntı yayınları ponçik kalbimi heyecanlandırıyor. Ekleyem listeye ^_^
YanıtlaSilTeşekkür ederim efenim :) Ayrıntı Yayınları'nın kitapları güzel gerçekten. Bu kitap da değişikti diyebilirim. Düşünce odaklı kitapları seviyorsanız sevebilirsiniz :)
SilBuna da bakarım, sağ ol :))
YanıtlaSilRica ederimm :)
SilGenazino'dan okumak istiyorum epeydir ama bu roman bana daral getirecek gibi geldi:) Çok ayrıntılı bir tanıtım olmuş elinize sağlık:)
YanıtlaSilAslında akıcı bir kitap. Beklemediğim kadar kısa sürede okuyup bitirdim ben. İçinde çok fazla düşünce var ama anlatım yorucu olmadığından kolay okunuyor. Düşünceler kişiye göre belki depresif vs gelebilir ama eğlenceliydi de bence. Teşekkür ederim :)
Sil