Her yeni yılla birlikte, mevsimler de biraz daha büyürler mi?
İlkbahar bana hep, bir çocuğun dökülmüş dişleriyle kocaman sırıttığı bir fotoğrafın hissini verirdi. Öyle umursamaz, öyle kendinden; böylece güçlü ve emin bir neşe. Derinlere uzanan kökler gibi sağlam ve aynı zamanda bebek yapraklar gibi narin. Soğuğun gitmesini fırsat bilen çiçekler gibi umutlu, birleşip dağılan bulutlar gibi yerinde duramaz.
İlkbahar benim için hep böyleydi, pembe kazaklı küçük bir kız fotoğrafı.
Çünkü papatyaları her gördüğümde kalbim göğsümü bırakıp papatyalara koşacak. İki kelime arasında oraya buraya savrulan ince yapraklar, kalbimi hep daha yükseğe daha yükseğe sallayacak. Sonra çıkan neticeye göre yüzüme ya gülen, ya somurtuk surat konduracak.
Çünkü fallara her yaşta inanırım. Özellikle de papatya fallarına, şşşş.
Bu yılsa... Üstünde farklı bir şeyler var ilkbaharın. Ne renk seçemiyorum, nasıl bir şey bilmiyorum. Sanki biraz boylanmış, üstüne daha derli toplu. Zamanın kaydını tutmasam, onu neredeyse sonbahar sanırdım! Oysa değil; o, baharların ilki. Sanki bir çeşit gezintiye çıkmış. Ağaçların arasında yürüyor. Her adımında toprağa daha sağlam basıyor. Oysa ilk olan bahar, koşardı. Kendini tutamaz, oraya buraya atlardı. Bana böyle mi öğretildi, bize böyle mi öğretildi?
Baharlar yer değiştirebilir mi?
Yoksa sadece, onlar da değişirler mi?
Bu, kalbime neşe veren bir bahar değil; diye düşünecektim. Oysa, hayır. Hem, öyle olsa bile, bir şeylerin yolunda olması için neşeye mi ihtiyaç var? Hayır, oysa...
İlkbahar sadece bir doğum anıdır. Yanlış. Sadece, sadece mi yani!
İlkbahar bir çocuktur, gezintiye çıkmış. Çeşitli mitlerde mevsimleri insanların farklı çağlarına benzetirlermiş. Bunu çok önceden okumuş ve bir de film de izlemiştim (film travmatikti boşver *-*). İlkbahar çocukluk yıllarıydı; yaz, gençlik. Sonbahar yetişkinlik ve kış da yaşlılık. Bu başta anlamlı, sonra acımasız gelmişti bana. Nedense! Oysa gördük, tabii ben bizzat yaşamadım da... hani, memleketten kış manzaraları gördük. Sen de gördün mü? Bir sürü eğlenceli kardan adam, hello kitty, ayıcık, tavşan, Sid vb. yaptılar, kar topu savaşları, sonracığıma karda yuvarlanmalar...
Bir dönem yaşlı insanlar yanıma gelip benimle konuşurlardı. Yaşlı insanlar boş bulduklarında konuşmayı, anlatmayı severler tabii de; gerçekten benim yanıma gelip bana içlerinde olan her şeyi anlatan yaşlılar olurdu. Bazen anlamlı, bazen eğlenceli, bazense -itiraf etmek gerekirse- bunaltıcı ama hep içten konuşmalar. Bu konuşmalar beni hep etkilerdi, neden bilmem. Sonra kesildi. Belki de artık yaşlılar da o kadar da konuşmuyorlardır bilmiyorum.
Kış mevsimi de eğlencelidir ve yaşlı insanlar, belki de eğlenmeyi en çok özleyenlerdir. Belki de bu nedenle... Bilmiyorum, hiç yaşlı olmadım.
Bazen kaç yaşında olduğumu unutuyorum. Oysa hep yaşımdan küçük gözükmüşümdür ve bu beni... Bu beni... BÖÖÖÖ! Şaka yaptım.
Ne kadar çok 'oysa' dedim. Kalbimdeki baklayı çıkarmam neden bu kadar zormuş?
Acaba ruhların yaşı var mıdır? Peki ya mevsimi? Pek çaktırmam belki ama... Benim ruhum ilkbahardan olurdu. Tüh... Bu, tecrübesiz bir ruh sanırım.
Acaba bu nedenle mi hep bu kadar hissetti? Umudu, neşeyi ve hayal kırıklığını...
Bazen kendimi hayal kırıklığı giymiş bir ilkbahar gibi hissediyorum. Sonra aynaya bakıyorum ve geçiyor ahahhahah.
Bu ay bana hiç mart gibi hissettirmiyor. Bana mı öyle geliyor yoksa zaman hızlı mı geçti sence de? Sanki mart değil de, şubat olmalı gibi. Aman çok da dillendirmeyelim; başka bir şey gibi görülmek mart'ı üzebilir. O, papatyaların ayı benim için.
Bu ay... sevdiğimiz, çok sevdiğimiz bir ay olsun! Ayrıca ben bir liste yapmaya ve ona sadık kalmaya karar verdim. Plan gibi, istek gibi, hedef gibi; gibi gibi. Daha yapmadım, içeriğini yaparken göreceğim ama ona uyacağım: Buraya da yaz-dım.
hoşça kal.
bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.
![]() |
bu yıl iki tane dilek diledim. ve sonra, içimde sakuralar açtı. :) |
Yazmışsın yine... Enfesti:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim, güzel bir ay dilerim :)
Sil15 gün geçsin o zaman daha çok hissedeceğiz marteniçkalı sakuralı baharı az kaldı :)
YanıtlaSilUmarım bakalım :)
Siloz büyücüsü yazın vardıııı :) sevdiğin kitaplardan :)
YanıtlaSilEvet instagramda karşıma çıkınca ben de yeniden okudum. İnsanın geçmişteki bir yazısını okuması da tuhaf ve hoş. :) Üstelik o yazıyı geçen yıl bu blogda yayınlasam da, aslında 2021 yılında bir defterime yazmıştım.
SilMarteniçka mevsimini kaçırdım mı ya ben daha almadım da dilek de dilemedim ne oluyorr??? :D
YanıtlaSilYooo hala martın çok başındayız. Bugünlerde hala takabilirsiniz. Hatta bence leylekler falan gelmeden (tam ne zaman gelirler bilmiyorum aslında) mart ayı içinde hep takabilirsiniz (bencesi) ama büyüsü gerçekten var da o çalışmaz mı bilmem. :) Neyse martın başındayız zaten bişey olmaz.
SilFotoğraftaki gibi ürünler satıyorlar zaten. Bu da kültürden, popüler kültüre geçmiş ama zevkli bir şey sonuçta. :) Bulgaristan geleneği ama Türkiye dahil Balkanlarda ve hatta sanırım başka ülkelerde de mart ayında hep yapılıyor. Normalde insanlar kendi elleriyle yapar, hediye falan ederlermiş bu bilekliği. Ben hep bir yerlerden aldım ya da kardeşime söyledim bana aldı, öhöm pardon hediye etti ahahhaha. Neyse bunu bileğinize doluyorsunuz ve dolarken dilek diliyorsunuz. Bir tane dileniyor galiba ama ben iki tane diledim çünkü banane :) Neyse zaten biri olursa öbürü de olacak bir şey ondan. Her iki bilekten biri olur diye sanıyordum ben hep ama internette sol bileğe takın diyordu, sola taktım. Kalbe de yakın diye :)) Yani kalpten dilek dilemek ve kalbin solda olması, kalbe giden damarların yakınlığı... diyeee ilgi de kurunca sola taktım. (tamam...) ve internette öyle yazıyordu, neyse. *-*
Böyle yani bileklik gibi takıyorsunuz takarken dilek diliyorsunuz ve leylek (veya kırlangıç da diyorlar) görünce çıkarıyor ve bir çiçek açmış ağaç dalına yine dileğinizi düşünüp asıyorsunuz. Biraz çaput bağlamak gibi ama olsun keyifli. Bu arada leylek falan görmezseniz de martın son günü (31 mart ve hatta nisan başı da olur bence) yine aynı şekilde bir ağaca bağlıyor ve dileğinizi serbest bırakmış oluyorsunuz. Ve aslında günümüzde manifest cart curt işlerinin atası bence bu güzel gelenek. Çünkü bir ay boyunca bu bilekliğe dileğinizi düşünmek suretiyle sonuçta enerji yüklüyorsunuz ve sonra o enerji yüklenmiş nesneyi bir yere (ağaca) asıp dileğinizi evrene, sisteme, düzene artık neyse bırakıyorsunuz. Böyyylee.
Tüm dilekler en güzel şekliyle kabul olsun diyelim.
Bu arada siz ne oluyor deyince uzun uzuuunnn anlatmışım ya. Yani belki zaten biliyorsunuzdur nasıl bir şey olduğunu, yorumu yazdıktan sonra neden yazdım şimdi oldum ahahahha, olsun on saat yazdım bu açıklamayı belki bilmeyen çıkar da okur napalım kalsın -,-
Silyeni murakami kitabı çıkmış :)
YanıtlaSilAaaaa, hiç bilmiyordum ne yalan söyleyeyim :) Teşekkürler haber verdiğin için, bakayım
Silhttps://www.konumuzkitap.com/2025/03/haruki-murakami-yeni-kitabi-sehir-ve-belirsiz-duvarlari.html
Silİrem zaten paylaşır tanıtımları, okuma listeme bakmamıştım sağ ol :) Demin Doğan Kitap'ın sayfasından baktım. Orada 10-15 sayfalık bir ön okuma pdf'si de vardı. İstersen veya bu yorumumu görüp ilgisi olanlar bakabilirler belki. Yine döktürmüş Murakami abim :) 552 sayfaymış bir de kitap, kalın da. Severim diye düşünüyorum :)
Silpikiki tişkir :)
SilMarteniçka ile ilgili bir yazı vardı geçenlerde. Ya yapmalı ya da hediye verilmeliymiş. Satın almak olmaz diyordu orada. Ben her yıl heveslenip bir türlü yapmayanlardanım. Eskiden gül dalına dilek dileme ritüelini yapardım onu da bıraktım. Baharların keyfini bile aldılar içimizden sanki.
YanıtlaSilBen hıdrellezi de yapıyorum :) Gerçi gerçekleşmiyor ama olsun ahahahhah. *-*
SilBen de sonbahar için aynısını hissetmiş ve benzer bir gönderi paylaşmıştım. Baharlar artık yaşanmıyor gibi. Direkt yaz kış sanki...
YanıtlaSilİlkbaharı bir çocuğun coşkusuyla anlatman harika gerçekten. :) Papatya falları... Çocukken papatya bahçemiz vardı, yazdımdı bir gönderimde. Oradan bazen koparır hep yapardım. Büyüdükçe hiç bu tarz şeylere inanmamaya başladım. Ama sen inanmaya devam et, bazen en güzel cevaplar en basit yerlerde saklıdır. Bu yıl dileklerinin gerçek olması dileğiyle—içindeki sakuralar hiç solmasın! 🌸✨
Evet mevsim geçişleri artık çok keskin gerçekten veya havalar bir sıcak bir soğuk çok dengesiz :(
SilPapatyalı yazını hatırlıyorum <3 Hiçbir anlamı olmasa ve olmadığını bilsem bile papatya fallarını bırakmam sanırım :) Böyle şeyleri seviyorum, inanmayı ve her ne kadar bazen küskün bir çocuk edasıyla bana ne bana ne desem de istemenin insana verdiği canlandırıcı coşkuyu seviyorum.
Güzel yorumun için teşekkür ederim ve güzel bir ay dilerim! :)