Kitap alışverişi yaptım. Bayramı da bahane ettim. İsteyene bahane çok tabii. Bu da öyle oldu. Aslında kitap fiyatları çok sinirimi bozuyor ama bazen hislerimi kaybediyorum ve aman be bi daha mı gelcem dünyaya duygu boşalmasıyla sepet oluşturuyorum. Bu sefer o sepeti sipariş de ettim.
Yine kitap sepeti'nden aldım. Hayır, reklam yok. Hiç yok. Yine paramı kitaplara gömdüm. Kitap Sepeti'ni seçme sebebim bu siteye üyeliğimin olması ve diğer sitelerde beni üye olmaya itecek indirimi şu anlık görmemiş olmam. Neyse bu sefer yine böyle oldu.
Cumartesiyi pazara bağlayan gece sipariş vermişim ve bugün elime ulaştı. Hiç acelem yoktu ve bence normal bir sürede de ulaştı. Gözüme bir hasar çarpmadı. Ama insan yalandan iki ayraç hediye eder bari... Çok içerliyorum hiç bilmiyorsunuz sayın satıcı firma.
Neyse kitaplara geçelim. Sırtını gördünüz kitapların ama neyi neden aldım iki lakırtı edeyim.
Bütün alışverişi şu kitaplar için yaptım. Geçen paylaştığım Karışık Alıntılar #2 (tık tık!) yazımda Bu Beden Benim Evim'den bir alıntıya yer vermiştim. Bu kitabı kütüphaneden okumuş, çok beğenmiş, hatta vaktiyle sevdiğim birine hediye etmiştim. Dedim niye kendime hediye etmiyorum? Güneş ve Onun Çiçekleri'ni ise kitapçı turlamalarımda birkaç sefer incelemiş, beğenmiştim. Süt ve Bal zaten şairin en bilindik ve bir dönem popüler olmuş kitabı idi. Hal böyle olunca üç kitabı da aldım. Set halinde alınca çok da aaamannnn bir indirim olmadı ama üç beş daha uyguna geldi. Rupiciğimi severim. Hisli yazıyor, çünkü hislerini yazıyor. Şiirlerine bazıları şiir demez belki ama ne bileyim... onun dizelerini ben seviyorum.
Celil Sadık ilgiyle takip ettiğim ve başarılı bulduğum bir sanat tarihçisi. Uygarlığın Ayak İzleri ise onun beş kitaplık bir serisi. Daha evvel yazardan da, bu seriden de bloğumda bahsetmiştim. Hatta bu serinin ilk ve üçüncü kitaplarını okudum ve blogda yorumladım:
Gördüğünüz üzere daha evvel serinin ilk ve üçüncü kitabını okumuşum. Yani bu seriyi sırayla okumak gerekmiyor bana kalırsa. Çünkü zaten her kitap kendi içinde bir başlığa odaklanıyor ve o başlıkla ilgili eserlere yer veriliyor ve o eserler ve sanatçıları hakkında bilgilere yer veriliyor.
Bu alışverişimle birlikte şu anda elimde serinin beş kitabı da var. Şimdi serinin ikinci kitabı olan Krallar ve Tanrılar ile dördüncü kitabı olan Batı Resim Sanatında Mitoloji'yi aldım. Beşinci kitabı daha önceki bir alışverişimde almıştım ancak henüz okumadım.
Bu seriyi sevme sebebim baskısının çok derli toplu, içeriğinin zengin, anlatımının anlaşılır olması. Bir eserden bahsedilirken eserin fotoğrafı ile açıklaması hemen yan yana veriliyor ve eğer o eseri açıklayan bir referans varsa hemen açıklamayla birlikte ona da değiniliyor. Hiç kafa karıştırmadan, tık tık anlatıyor neyin ne olduğunu. Sanat deyince insanın gözünü korkutabilecek terimsel ifadelerin içinde de kaybolmuyor. Herkesin anlayabileceği bir dil ile hiiiiç kasmadan bilgilendiriyor okuru. Akademik bir anlatımdan ziyade, halktan olan meraklılara da sanat tarihini açıklıyor bu kitaplar. En çok da bu nedenle seviyorum. Seriyi tamamladığım için de çok mutluyum.
Bu kitabı okumayı asırlardır istiyorum. Bakın abartmıyorum, yıllardır bu kitabı okumak istiyorum. O zaman neden okumadım bilmiyorum. Üstelik aynı isimli film uyarlamasını da (Stardust\ Yıldız Tozu) bayılarak izledim ve önerdim orda burda ama kitabını okumaya sıra gelmedi. Bunda pek tabii kitap fiyatlarının nirvanaya ermesi de etkili hiç de bunu göz ardı edemeyeceğim... Neyse ben okuyana veya kitabı edinene kadar Neil Gaiman'ın kitaplarının kapakları değişmiş! Nasıl bir hayal kırıklığı yaşadığımı anlatamam ama gösterebilirim...
Benim aşık olduğum eski kapak:
Ve yeni kapak *-* :
Ay neyse bu yeni kapağın da seveni vardır belkiii. O yüzden eleştirilerimi yutacağım.
Öhöm öhöm, işte neyse, bu hayal kırıklığını yaşayıp bir yandan da eski kapağının satıldığı bir siteyi bir umut ararken (ki Nadir Kitap dışında bulamadım :( kitabın çizgi roman şeklindeki baskısıyla karşılaştım. Pek tabii fiyat farkı vardı ama amannn dedim, bir kere alcam şu kitabı dedim, bari içime azıcık sinen bir kapağı olsun dedim... Hem çizgi roman baskısındaki kapak da kitabın eski baskısındaki kapağına çok benziyor. Neyse bu yüzden yukarıda da yer verdiğim üzere kitabı kitap olarak değil de çizgi roman olarak aldım. Ama bununla da bitmedi. Aldığım kitap çizgi roman değilmiş de resimli bir baskıymış. Yani benim için sorun yok aslında ama masal kitabı gibi bir düzeni olan çizimli bir kitap çıktı. Yine de özel baskı tabi. Çizimler de anime filmlerinin çizimlerini anımsatıyor. Ay hadi üşenmeyim de senin için de üç beş örnek fotoğraf koyayım. Hadi yine iyiyim (tamam).
Tamam çok da anime değilmiş ama şu paylaştığım ilk fotoğraftaki kadın çizimi bana biraz o etkiyi vermişti (Ponyo'daki deniz altındaki kraliçeyi anımsatıyor). Neyse güzel güzel, sevdim.
Yani ülkede küçük çaplı cadı avı başlamışken cadılarla ilgili bir kitap almam çok da akıllıca değildi sanki ama işte. Bu kitabı daha önce ınstagramda cadılık ve şamanizm ile ilgili kitapların önerildiği bir postta görmüştüm. Aslında bu kitap yerine yine o gönderide gördüğüm Joseph Campbell'ın Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri isimli kitabı alacaktım ve o kitabı eğer ben alana kadar baskısı tükenmezse yine alacağım. Ama bu alışverişimde almam için farklı bir siteden daha alışveriş yapmam gerekecekti çünkü Kitap Sepeti'nde bu kitap yoktu. Farklı bir siteden alayım almasına ama tek kitap için ek olarak kargo parası ödemek istemedim. Bu yüzden başka bahara kaldı.
Çiçeklenmeler ise çok sevdiğim bir yazar olan Melisa Kesmez'in son kitabı. Bu nedenle tabi ki aldım ve okumak için sabırsızlanıyorum.
Evet, bu kadardı.