![]() |
Yazar: Paulo Coelho, Çevirmen: Celal Üster, Yayınevi: Can Yayınları |
Şirin Halil, Romanya'daki bir yetimhaneden evlat edinildiğinde henüz bir bebekti. Sonrasında kendine, Athena ismini verecekti. Athena, bir bakıma, Şirin'in bir yansımasıydı ve küçük Şirin bunu daha hayatının erken evrelerinde bile fark etmişti. Zaten aslolan isimler değildi; ardındaki manaydı. Sonrasında Şirin'in başka isimleri ve bu isimleri karşılayan suretleri de oldu. Kitap boyunca, bazılarının bir azize bazılarının yoldan çıkmış olarak anacağı, Portobello Cadısı ilan edilen Athena'nın (Şirin'in) hikayesini okuyoruz.
Kitap, klasik bir Paulo Coelho kitabı gibi görünüyor. Ana teması: Arayış. Bu kitabı benim için farklı kılan en büyük etken, Athena'nın yaşadıklarının Athena'nın hayatında az veya çok yer almış diğer insanlar tarafından anlatılmasıydı. Bu da kitaba bir nevi belgesel havası katmış. Bu hissi en son bundan baya önce izlediğim, Agnès Varda'nın 1985 yapımı Yersiz Yurtsuz (Sans Toit Ni Loi) isimli filmini izlerken kapılmıştım. Bu filmde de ana karakter başkalarının gözündeki görünümleriyle anlatılıyordu.
Herkesin bir benliği ve bu benliğin çeşitli yansımaları var. Bu yansımalar uzaklık-yakınlık, görmek-görmemek ve hatta görmeyi istemek-istememek ile yakından bağlantılı diye düşünüyorum. Herkes bir şekilde bir öz görür; ancak en yaklaşık tahmini yapanın bile gördüğü yalnızca birer yansımadır. Aynı durum; çeşitli olay, öğreti ve buna benzer kişinin algılarına hitap eden diğer her şey için de geçerlidir. İnsanlar ancak hazır oldukları kadarını görebilirler; bu noktada asıl önemli olan belki de, bunun bir yansıma olduğunu unutmamak ve bazen aramak, bazen durmaktır.
Kitabı okumayı gerçekten uzun süredir istiyordum. Çünkü kapağı güzeldi. Ancak kitabı okumak için gerekli olan o ittirici gücü de tam bulamamıştım. Boyumdan büyük bir kitap olduğunu mu düşünmüştüm - ki, ipucu, bunu düşünecek son kişiydim. Okumak mı istemiyordum, yeterince ilgimi mi çekmemişti? Hayır hayır hayır. Aksine, çok çekmişti. Ancak bazen beklemek gerekir. O zaman da sezgisel olarak bunu kavramışım neyse ki ve neyse ki, kitabı bugün okuduğumda, daha evvel kavrayamayacağım kendimle ilgili pek çok şeyi gerek sezgisel, gerek düşünsel olarak zihnime çektim. Kitapların da kendilerine has bir havası vardır ve o havayı soluduğumuz zaman dilimi, bence, önemli olabilir.
Velhasıl kelam, kitabı çok sevdim. Pek çok yerini not aldım. Kitabı okurken üzerine uzun uzun yazılar yazabileceğimi düşündüm -ki başka yazılarımda neden olmasın *-* - amma ve lakin, şimdilik bu kitap yorumu yazısı bu kadar olsun. Çünkü kitabın özü de bu kadar. Kitap, bir okuru olarak bana, kendi derinliklerimdeki, belki yerini bile bilmediğim, bazı pencereleri açmamda ilham oldu.
Hoşça ve kitaplarla kalın.